Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

AKP, son kararıyla 12 Eylül darbesinin mirası olan yüzde 10’luk seçim barajını, temsilde adalete ve demokrasiye vurduğu darbeye rağmen, sürdürme kararlılığını ortaya koymuştur. Başbakan Erdoğan, bu engelin demokrasiyle bağdaştırılmasını savunmanın olanaksızlığı karşısında, barajı kendilerinin koymadığı gerekçesinin arkasına sığınsa da, barajı indirme ya da sıfırlama alternatifine hiçbir zaman olumlu yaklaşmamış, girdiği her seçimde barajın nimetlerinden nasiplenmiştir.

AKP Hükümeti, genel seçimler öncesinde adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme mantığı ile hareket ederek, barajın tümden kalkabileceği dar bölge veya yüzde 5’e ineceği daraltılmış bölge seçim sistemlerini kendi gündemine almış; hangi sistemin iktidar partisine ne getirisi olacağına odaklanarak hesaplar yapmış; konuyu demokrasi ve adalet bağlamında kamuoyunda tartışmaya açmamıştır.

Nihayet iktidar partisinin son yönetim toplantısında konu ele alınmış, açık ki, temsilde adalet kaygısıyla değil, AKP’nin en az oyla en çok milletvekili çıkarmasının imkanları açısından yürütüldüğü bilinen bu tartışmalar sonucunda, mevcut statüko ve seçim barajı ile yola devam edilmesi kararlaştırılmıştır. Öte yandan hem Cumhurbaşkanlığı hem seçim sistemi tartışmalarının bir arada Haziran’a kadar sonuçlandırılamayacağının görülmesi de AKP’yi bu karara götürmüştür.

Bir ülkenin geleceğinin Başbakan Erdoğan’ın siyasi geleceğine endeksli ele alınması, demokrasi açısından son derece önemli bir konunun, kimin Cumhurbaşkanı olacağı gündemi ile birlikte değerlendirilmesi kabul edilemez. Siyaseti demokratikleştirmeden, ülkeyi ve rejimi demokratikleştirmenin imkansız olduğu ortadadır. Siyasetin demokratikleşmesinde ise seçim sistemi ve siyasi partiler düzeninin belirleyici bir role sahip olduğu tartışma götürmez bir gerçekliktir.

İktidar partisinin, 12 Eylül darbe rejiminin mirası olan seçim sistemi ve barajı düzenlemesinin arkasına sığınması, demokrasi konusundaki isteksizliğinin de çok açık göstergesidir. Vesayet rejimini sonlandırmanın ilk şartı, seçim barajından kaynaklı dışlamayı sonlandırmaktır.

Kürt sorununun demokratik ve siyasal çözümü dahil, bir çok sorun alanını olumsuz olarak şekillendiren seçim barajı ile ilgili ciddi bir adım atılmadıkça, toplumsal barış inşa edilemeyecek, siyasi kamplaşma ve gerilim devam edecektir.

HDP, tüm siyasi görüşlerin parlamentoda temsilini gerçek bir istikrar ve temsilde adaletin gereği olarak görüyor. Yüzde 10 barajıyla devam kararı AKP’nin adaletsizlikte istikrarı sürdürmesi dışında hiçbir anlama gelmiyor. Adalet olmadan barış, barış olmadan istikrar ve güven ortamının kalıcı biçimde kurulamayacağı ortadadır.

Ayhan Bilgen
Eş Genel Başkan Yardımcısı
3 Mayıs 2014