
Mardin Milletvekilimiz Ali Atalan, 2017 bütçe görüşmelerinde Milli Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, Türkiye ile Rojava arasında örülen duvara ilişkin "Öz akrabalar arasına yüzlerce kilometre utanç duvarı örülüyor. Aslında bu duruş esas alınarak düşünüldüğünde İttihat ve Terakki zihniyetinden farklı olmadığı, dolayısıyla emperyal bir saik güdüldüğü görülecektir ama başarıya ulaşacak mı? Kesinlikle hayır" dedi.
Atalan, konuşmasında şunları ifade etti:
Mevcut siyasal durumun ve gelişmelerin hayli önemli olması dolayısıyla, konuşmayı, bütçe rakamlarına ve onun teknik boyutlarına boğmamak adına, bu bütçeye temel teşkil eden siyaset anlayışına dair birkaç hususu belirtmek istiyorum. Burada söz konusu olan, Hükümetin milli savunma siyaseti olsa gerek, tabii o da varsa. AKP Hükümetinin tutarlı bir milli savunma stratejisinden söz etmek hiç mi hiç mümkün değildir, olsa olsa buna "milli savrulma siyaseti" denebilir.
Hükümetin milli savunma perspektifi ne realist ne de idealist
Hükümetin muhtelif bakanları ve AKP adına çıkan hemen hemen bütün milletvekilleri konuşmalarında sürekli barıştan, adaletten ve mazlumlardan yana olduklarını vurgularlar. Dış politika bağlamında gerçi dün konuşuldu ama malum, milli savunma siyaseti dış politikadan bağımsız ele alınamaz. Onun bir iz düşümü olduğu hasebiyle bu alana değinmek gerekiyor. Dış politikada ya idealist olunur ya realist veya her ikisinin karması.
Peki AKP Hükümeti bunlardan hangi anlayışı temsil ediyor? Sahip olduğu dış politika ve milli savunma perspektifi , irrasyonel, tutarsız, apokaliptik ve günübirliktir. Bunun haricinde hiçbir şey değildir sizin anlayışınız. Örneklemek gerekirse, Rojava'da Kürt halkının başına felaket geldiğinde, IŞİD Türkiye ile komşu olduğunda hiçbir şey söylenmedi, yapılmadı ama akabinde Kürt halkı IŞİD'i kendi topraklarından süpürmeye başladığında kıyamet koparıldı, müdahale edilmek istendi. Neymiş? Milli güvenlik tehlikeye girecekmiş. Hani mazlumdan yanaydınız? Bakın, değil biz, dünyanın hiçbir teşkilatı ve devleti bu şekilde size inanmaz ve güvenmez. Zaten art arda çıkan dış politikadaki krizlerin sebebi bu zihniyetin ta kendisidir.
"Türk Seddi" diye sınıra utanç duvarı örülüyor
AKP'nin dilinden hiç düşürmediği, bizim sürekli söylediğimiz üzere, Ortadoğu'da sınırların emperyalistler tarafından yapay bir şekilde çizildiği hususuna gelince, Kürt halkını da parçalayan bu emperyalist sınır üzerine AKP betondan duvarlar örüyor, adına da "Türk Seddi" deyip övünüyor. Öz akrabalar arasına yüzlerce kilometre utanç duvarı örülüyor. Aslında bu duruş esas alınarak düşünüldüğünde İttihat ve Terakki zihniyetinden farklı olmadığı, dolayısıyla emperyal bir saik güdüldüğü görülecektir ama başarıya ulaşacak mı? Kesinlikle hayır. Zira başarmanın ne ulusal ne bölgesel ne de küresel maddi dayanağı ve zemini yoktur. Bundan dolay daha yol yakınken bu yanlıştan dönün ve hepimiz için en doğru olanı seçelim ve o yoldan gidelim diyoruz.
Tutuklamaların normalize edilmesine müsaade etmeyeceğiz
Hükümetin yaptığı nedir, görüyoruz: Meclisin üçüncü büyük partisinin Eş Genel Başkanlarını, milletvekillerini, onlarca belediye başkanlarını rehin almak. Başka ne yapıyorsunuz? Bilim insanlarını, gazetecileri, hukukçuları tutukluyor; on binlerce işçiyi, emekçiyi işten atıyorsunuz. Bu durumun kesinlikle normalize edilmesine, olağan bir şeymiş gibi es geçilmesine müsaade edilmeyecektir ve etmeyeceğiz. Buradan, arkadaşlarımıza, Eş Genel Başkanlarımıza, grup başkan vekilimize, milletvekillerimize ve Ahmet Türk şahsında bütün belediye eş başkanlarımıza ve ayrıca, bütün mağdurlara ve mazlumlara selam ve saygılarımızı yolluyoruz.
İçişleri Bakanı’nın varsa cesareti, buyursun
Sayın Ahmet Türk'ü görevden alan İçişleri Bakanı buradayken kendisine önerim: İstediği kişi ya da kendisi Mardin'de Ahmet Türk'e karşı aday olsun, kazanırsa hepimiz istifa etmeye hazırız. Medeni cesaretleri varsa buyursunlar.