Alican Önlü: Sayın Öcalan sorunlara daha stratejik daha geniş çözüm önerileri geliştiriyor

Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Alican Önlü'nün Mezopotamya Ajansı'na verdiği röportaj:

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın mesajlarını değerlendiren HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, Abdullah Öcalan'ın AKP'den bir beklentisinin olmadığını, asıl çağrısının demokrasi güçlerine olduğunu söyledi. Önlü, "Yani sürecin başlaması da bu sürecin temel güçleri de, karakteri de yeni olacaktır" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Dersim Milletvekili Alican Önlü, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile sonlanan açlık grevleri, Öcalan’ın avukatları aracılığı ile gönderdiği mesajlar ve HDP'nin mesaja yaklaşımını değerlendirdi.  

Değerlendirmelerine PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebi, Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevlerini, aynı taleple eylem yapan anneleri ve tecridin son bulması amacı ile yaşamına son veren 8 eylemciyi anarak başlayan Önlü, “Açlık grevcileri bu mücadelenin en büyük ağırlığını taşıdılar. Tüm ürkekliği, tüm suskunluğu yırtacak şekilde en önde oldular. Ve onlar bir direnme mirası bıraktı” dedi.

‘AÇLIK GREVLERİ TIKANIKLIĞA ÇÖZÜM UMUDU OLDU’

Türkiye ve dünya genelindeki açlık grevlerinin hem Ortadoğu hem de iç siyasetteki tıkanıklığa çözüm umudu yarattığını kaydeden Önlü, açlık grevlerinin önceleri bir evre olduğunu daha sonra sürecin önünü açtığını söyledi. Önlü, “Açlık grevlerinin amacı en başında tecridi kırmaydı. Ama beraberinde birçok sonuç açığa çıkardı. Belki bir evreydi ama ortaya çıkardığı sonuçlar var. Yani bitmekten çok daha güçlü mücadele zeminin yarattı. Siyasal bir talep değildi ama siyasal mücadelenin zeminin ortaya çıkardı” diye belirtti.

‘BU DİRENİŞİ BİNLERDEN DEVRALDIK’

Demokratik siyasetin yetersizliğinden kaynaklı, açlık grevi eylemlerinin başladığını ifade eden Önlü, bundan sonraki süreçte onurlu bir barışın sağlanmasında demokratik siyasette görev düştüğünün altını çizdi. Önlü, “Biz bu direnişi açlık grevine giren binlerden devraldık. Yani demokratik siyasetin, açlık grevini direnişini demokratik siyaset yöntemi ile devraldık. O zaman bundan sonra yapılması gereken şey, bunun gereğini yapmaktır” ifadesini kullandı.

 ‘ÖCALAN’A DUYULAN İHTİYAÇ…’

Önlü, Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması zemininin kendiliğinden oluşmadığını kaydederek, “Bu zeminin kendinden oluşmadı. En başta da bu işte ciddi etkisi olan bir irade vardı. O da Sayın Öcalan’dır. Bunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Bildiğiniz gibi hem bu ülkeyi yönetenler, hem de uluslararası güçler Ortadoğu’da en temel sorunların temel çözüm gücü olan, çözüm önerisi olan bir iradeyi devre dışı bırakmak istiyorlardı. Bunu birçok noktada karşıt olmalarına rağmen istiyorlardı. Ama ne bu ülkeyi yönetenler, ne de Ortadoğu’yu şekillendirme çabası içerisinde olanlar, bir türlü çözümü yakalayamadılar. Bir çıkmaz halindedir. Aynı şekilde oradaki dinamik güçlerde aynı şekilde mücadele ediyor ama çözümü yakalayamıyorlar. Kürtler başta olmak üzere oradaki halkların statüsü de hala oluşmuş değil. Yani gelinen süreçte bir kaos var. Bir çıkmaz var. Kimi zaman çok ağır faşizan yönelimlerle, kimi zaman seçimleri devreye sokarak, kimi zaman hiç uzlaşmaz denen güçler yan yana gelerek bu ülkeyi yönetmek istediler. Ama öyle bir noktaya geldiler ki, hem ekonomik, hem siyasetten hem de toplumsal olarak sürdürülemez bir konuma gelmişler. Bu süreçle birlikte Sayın Öcalan’ın siyaset üreten karakteri devreye girdi. Çünkü Sayın Öcalan her zaman için çözümün alternatifi olmuştur. Tam da bu çözümsüzlükte Sayın Öcalan’a ihtiyaç duyulmuştur. Tecridin kaldırılması talebi ile bedel ödeyen arkadaşlar ile Sayın Öcalan’a duyulan ihtiyaç, böyle bir sürecin önünü açmıştır” yorumunda bulundu.  

‘TECRİDİ UYGULAYAN GÜÇLER KENDİLERİNE TECRİT UYGULADILAR’

Önlü, “Dikkat edin tecrit uygulayan güçler tam tersine kendilerine tecrit uyguladılar. Sayın Öcalan tecrit uygulanırken, içerideki AKP-MHP tecrit oldu. Sürdüremez hale geldiler. Rojava’da çeteler ile güç birliği yapan, ya da uluslararası güçlerle güç birliği yapanlar Ortadoğu’da tecrit oldular. Onun için bu son iki defadır Sayın Öcalan’ın devreye girmesi,  tarihsel misyonunun tekrar devreye girmesi demektir” diye de ekledi. 

 ‘SAYIN ÖCALAN’IN AKP’DEN BİR BEKLENTİSİ YOK’

Önlü, Öcalan’ın, “toplumsal uzlaşı”, “demokratik siyaset”, “demokratik müzakere” ve “onurlu barış” şeklindeki mesajlarına ilişkin ise şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın demokratik müzakerenin, onurlu bir barışın, köklü sorunlara kalıcı çözümler üretme projeleri hep vardı. Ve en sonunda İmralı Cezaevinde bunu sağladı. Şimdi Sayın Öcalan o cezaevinde bunun koşullarını üretirken, onun zeminini yaratırken ve bunun olmaz denen güçleri bile zorunlu kılarken, biz bunun kalıcılaştırma ve toplumsallaştırma noktasında eksik kaldık. Yani demokratik siyasetinin bu yanını eksik bıraktık. Bu defa mesajları var. Ve diyor ki ‘bu bir müzakere değil. İki bu zeminin oluşması için aktör AKP değildir diyor. Ve devlet değildir. Tam tersine bu çağrım beklentim bunun demokrasi güçleri cephesinde tartışması gerektiğini belirtiyor. Ve bu konuda bunların bir tavır belirtmesi gerekiyor. Dikkat edin mesajında diyor ya ‘Bugüne kadar söylendi ama hala tam bir tavır ya da bir söylem yok. Olanlar için de görüş belirtmiyorum. Yorum yapmıyorum’. Demek ki AKP’den bir beklentisi yok. AKP ile başlayan bir şey yok. Daha doğrusu ülkeyi yönetenlerle başlayan ve oraya bir çağrı değil.

DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRIDIR

Tam tersine demokrasi güçlerine bir çağrıdır. Demokrasi güçlerine, toplumsal bir uzlaşının zeminin yaratma çağrısıdır. Dikkat edin ‘toplumsal uzlaşı’ deniliyor. Tam da bugün toplumsal uzlaşı sağlamak gerekiyor. Aslında bugün toplumsal uzlaşının  koşulları vardı. Mesela bugün İstanbul seçimleri var ve kimi toplumsal zemin orada bugün oluşmuştur. Yine  15 Temmuz darbesinden sonra binlerce insanın haksız hukuksuz işten atılması, ekonomik çöküntü, yaşaması, adaletsizliğe maruz kalan binlerin bir arada buluşması bile; bir toplumsal uzlaşıdır. İlla da bir siyasal taleple bir araya gelmesi gerekmiyor. Toplumsal uzlaşı denen temel sorunlarda bir uzlaşı varsa, bugün Türkiye’de ülkeyi yönetenler karşı bir uzlaşı var demektir. Toplumsal sorunlarda bir hemfikir olma durumu var. Onun için Sayın Öcalan en başına toplumsal uzlaşıyı koymuştur. Yeterli olmasa da bir toplumsal uzlaşma zemini var. Yeterli mi değil. Bunu yeterli hale getirecek, bunu sürdürebilecek hale getiren güç de demokratik siyasettir.

AKP İLE ONURLU BARIŞ GELMEYECEKTİR

Demokratik siyaset sorunlara bir çözüm üretmelidir. Politika üretmelidir. Dikkat edin mesajda 'demokratik müzakere sürecini başlatmalıdır' deniliyor. Yani AKP ile yürütülecek bir müzakere değil. Egemenlerle yürütülecek bir müzakere değil. ‘Toplumsal uzlaşı olacak ve demokratik siyaset bunun gereğini yapacak, toplumu örgütleyecek ve ondan sonra bir demokratik müzakere olmalıdır’ diyor. Demek ki demokratik siyaset toplumsal müzakerenin zeminini oluşturacak. Diğer bir şey ise, müzakere sonrası ise onurlu bir barış olacaktır. AKP ile egemen güçlerle onurlu bir barış gelmeyecektir. Onun için bir önceki dönemde eksik kaldığımız noktada biz hazırlıklı olmalıyız. Sistematiği tam, kendi içinde bir birini tamamlayan ve olası gelişmeleri de şimdiden tarif eden ve uyaran bir mesajdır.

Bir diğer mesaj da bu toplumsal müzakerenin örülmesinde tek muhatap yoktur. Yani demokrasi güçleri tüm kesimler bu konuda görüş beyan etmelidir.”

ÖCALAN İKİNCİ BİR ALTERNATİF DAHA SUNDU

PKK Lideri Öcalan'ın daha önce kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmede herkesin tecrit altında olduğu yönündeki söylemini hatırlatan Önlü, iç siyasetin içerisindeki kısırlığa dikkat çekti. Önlü, “Sayın Öcalan bu mesajı ile iç siyasettin ne kadar kısır olduğunu gösterdi. Dikkat edin iç siyaset ya İstanbul seçimleri, ya açlık grevleri ya da başka gündemlere yoğunlaşmış. Herkes tek gündemle yoğunlaşırken, Sayın Öcalan sorunlara daha stratejik, daha geniş çözüm önerisi getiriyor. Kardeşi Mehmet Öcalan ilk görüşmeye gittiğinde ‘Herkes tecrit altındadır, ülke tecrit altındadır, demokratik siyaset tecrit altındadır, toplumlar, inançlar, kimlikler tecrit altındadır' dedi. O zaman da çoğu kes sessiz kaldı, duyarsız kaldı.  Ama bu defa sayın Öcalan ikinci bir alternatifi bir daha sundu. Yani diyor ki siz tecrit için mücadele etmiyorsanız o zaman çözüm için mücadele edin. Yani bu tecrit için yapmadık, etmedik, işte ortaklaşmadık diye herkesi kendi mevzisine çekilmesi gerekmiyor. Sayın Öcalan ikinci bir imkân daha sunmuştur. O zaman tecride sessiz kalanlar, duymazlıktan gelenler, çokça da bu yükün altına girmeyenler, bugün demokratik siyaset, onurlu bir barış Türkiye’de sorunların demokratik ve şiddetsiz çözümden yana olan herkes dâhil olmalıdır. Bu artık bir kişini taraftarlığını gerektiren bir şey değildir. Ama çok yaygın mücadele gerektiren bir durumdur” diye konuştu.

'ÖCALAN'DAN GELEN MESAJIN ZEMİNİNİ İNŞA ETMEK GEREKİYOR'

Önlü, HDP olarak bundan sonraki süreçte demokratik siyasetin ortak zeminini oluşturmak için daha fazla yoğunlaşacaklarını söyledi. Önlü, HDP'nin geçtiğimiz seçimlerde belirlediği politikalar ile özellikle de 31 Mart yerel seçimlerinde Öcalan'ın güncel mesajları ile örtüşen geniş demokrasi zemini ortaya çıkardığının altını çizerek, "Neydi işte Kürdistan'da kayyumların gasp ettiği yerleri geri almak, ama en esaslı olan Kürtlerin ulusal birliğini sağlamaktı. Onun için tam uyuşuyor. Diğer bir şey; demokratik yollarla bunun mücadelesini vermekti. Ama en esaslı olan batı stratejimizdi. Türkiye’deki temel sorunların çözümünün AKP ile MHP ile olmayacağı için, biz AKP ile MHP ye kaybettirdik. Diğer bir şey de demokratik zeminini oluşturmak için strateji belirledik. Tam da bugün onun zemini var. Onun zeminin partimiz oluşturmuştur. Partimiz bu saten sonra sadece kaybettiren, ya da kazandıran parti değil. HDP artık kilit partidir. Toplumsal uzlaşı önünde kilit bir güçtür. Onurlu bir barış sürecinde HDP kilit bir güçtür. Onun için sadece kaybettiren ya da kazandıran değil, Sayın Öcalan’dan gelen mesajın zeminin inşa etmek gerekiyor" diye belirtti. 

'YENİ SÜRECİN  TEMEL GÜÇLERİ DE YENİ OLACAKTIR'

Sayın Öcalan’dan gelen mesajları  inşa etme zamanı olduğunu tekrarlayan Önlü, HDP'nin ise bu anlamda inşa gücü olduğuna dikkat çekti. HDP'nin CHP ya da diğer partilerden farklı olduğunu sözlerine ekleyen Önlü, devamla şunları aktardı: "Mesela diyoruz ya İstanbul'da ortak bir seçim zemin oluşmuştur. Birileri olaya sadece seçim olarak bakıyor. Dikkat edin CHP 'sandıktan ve adayda ortaklaşalım' diyor ama, biz tam tersine demokratik mücadele zeminini oluşturarak, buradan birleşerek oraya gidelim diyoruz. Tam da Sayın Öcalan’ın  ‘mesajım demokrasi güçlerinedir ve demokratik siyasetedir’ mesajında olduğu gibi… Bu sürecin önünü açacak, sürecin sağlıklı yürümesini ve ya akamete uğramamasında veya egemenlerin kaderine terk etmeyecek bir şekilde uzlaşmanın toplumsallaşmasının bir zemini var. Biz HDP olarak tam da onu oluşturuyoruz. İstanbul seçimlerini tartışırken de böyle tartışıyoruz, Türkiye’nin demokratikleşmesini böyle tartışıyoruz. Rojava'da sorunun çözümü Suriye’deki sorunun çözümü için de böyle tartışıyoruz.  

BU SADECE AKP İLE ALAKALI DEĞİL

Yani sürecin başlaması da bu sürecin temel güçleri de, karakteri de yeni olacaktır. Bu defa öyle olacaktır. Yani AKP ile başlar başlamaz değil, bu defa tümü ile değişim olacaktır. Bu sadece AKP ile alakalı değil. Bizimle de alakalı değil. Anladığımız kadarı ile bu defa bir sürecin başlama zemini de, koşulu da ve  o koşulu oluşturacak güçler de veya bunun temel güvencesi de yenidir."

28 Mayıs 2019