Alman Sol Parti Eş Başkanı Riexinger: Mustafa Balbay’ı ziyaret etmiştik, HDP vekillerini ziyaretimiz engelleniyor

Tutuklu Eş Genel Başkanlar ve milletvekillerimizle dayanışmak için İstanbul’a gelen Alman Sol Parti (Die Linke) Heyeti ile heyetimiz ortak bir basın toplantısı düzenledi.

İstanbul İl Örgütümüzde yapılan toplantıya Alman Sol Parti Eş Başkanı Bernd Riexinger, Milletvekili Martina Michels, Grup Başkanvekilimiz Filiz Kerestecioğlu, Diyarbakır Milletvekilimiz Feleknas Uca ve PM Üyemizi Ayşe Berktay katıldı.

Sözlerine dayanışma ziyaretinde bulunan heyete teşekkür ederek başlayan Filiz Kerestecioğlu, referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 9000'den fazla parti üyesinin gözaltında, 2500'e yakın kişinin de tutuklu olduğunu olduğunu hatırlatan Kerestecioğlu, bu süreçte yapılan bir referandumun meşru olmadığını ancak “Hayır” çalışmasını güçlü şekilde yürüteceklerini ifade etti.

Bernd Riexinger ise şunları ifade etti:

Buradaki meslektaşlarımızı ziyarete geldik. Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmek için başvuruda bulunduk ama ilk kez, şaşırtıcı bir şekilde, resmi bir ret cevabı aldık. Türkiye’de olanlara göz yummayacağız. Almaya Hükümetine de, bu konuda bir tutum geliştirmesi için baskı yapacağız. Merkel’in Erdoğan’ı ziyareti Almanya’da eleştirildi. Ancak bu kez Merkel farklı olarak muhalefetle ve HDP ile de görüştü.

Alman Hükümetinin Erdoğan ile işbirliğinin arkasında tek bir neden yatıyor: Göçmen anlaşması. Erdoğan Merkel’i sınırları açmakla tehdit ediyor. Görünen o ki, işe de yarıyor. Biz Sol Parti olarak göçmen anlaşmasını kirli bir anlaşma olarak görüyoruz. Bu anlaşma Erdoğan’ın elini güçlendirdi.

HDP milletvekillerinin tutuklu olmasının demokrasi ile ilgisi yoktur

HDP’nin eşbaşkanlarının cezaevinde olması kabul edilemez. Bu tutuklamaların ardındaki hedef bellidir. Referandum öncesinde, muhalefeti topal bırakmaya çalışıyorlar. Bunun hukuk devletiyle, demokrasi ile ilgisi yoktur. Gördüğümüz, hukuk ilkelerinin ayaklar altına alınmasıdır. İnsanları terör örgütü üyesi olmakla yargılıyorlar, bunun kabul edilebilir bir yanı yok. Bir korku iklimi amaçlanıyor. Bununla da modern bir sultanlık kurulmak isteniyor.

Daha önce cezaevlerini ziyaret edebiliyorduk, ilk kez reddedildi

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı Avrupa milletvekilleri olarak ziyaret edemiyoruz. Hatta HDP’liler de kendi eşbaşkanlarını ziyaret edemiyor. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. 2010‘dan bu yana Alman Parlamentosunda görevliyim. Bu sürede Türkiye’yi bol bol ziyaret ettim. Hapishane ziyaretleri de yaptım. Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız ve Mustafa Balbay gibi pek çok isimle görüştüm. Bu kez Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Selma Irmak ile görüşmek için başvuruda bulundum ki Selma Irmak benim ‘kardeş vekilim’ Başvurumuz reddedildi. Bu bir ilk. Bunu daha önce yaşamamıştık.

Tutuklu politikacıların, hukukçuların, gazetecilerin serbest bırakılması için konunun sürekli gündemde tutulmasını görevimiz olarak görüyoruz.

Avrupa Konseyi referandumda gözlemci heyet gönderecek

Bu tür büyük anayasa değişikliklerinin olacağı bir ülkede bunun tartışılacağı bir ikilime ihtiyaç var ama Türkiye’de bu yok. Referandumu gözlemlemek için Avrupa Konseyi 30 kişilik bir delegasyon gönderecek. Bu referandum Türkiye için kilit öneme sahip. Vurgulamak isterim ki, uluslararası kurumlar Türkiye halkının ne yönde oy kullanacağına dair bir mesaj vermek için gelmeyecek. Heyet, referandumun kriterlere uygun şekilde olmasını kontrol edecek bir mekanizma olarak burada bulunulacak.

HDP büyük bir sol muhalefet olduğu için baskı görüyor

Alman Sol Parti Milletvekili Martina Michels ise şöyle konuştu:

Bir AP milletvekili olarak bile, herhangi bir görüşme yapma olanağımız olmadı. Hükümetin yapmak istediği, muhalefetin bastırılması, sindirilmesi. HDP büyük bir sol muhalefet partisi olması nedeniyle bu baskıyla karşı karşıya kalmakta. Türkiye’de HDP’ye dönük baskının yanı sıra temel hak ve özgürlükler de baskı altındadır. Sözün özü, burada mesele büyük. İnsan haklarının, temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığı bir durumla karşı karşıyayız.

AB göçmenler konusunda bir resmi anlaşma imzalamış değil. AP’de oylanması gerekirdi. Burada olan, devlet ve hükümet başkanlarının kendi aralarında imzaladıkları bir anlaşma. AP içinde çoğunluk, haklar ve özgürlükler konusunda yapılması gerekenler olduğunu düşünmekte.

10 Şubat 2017