Anadilinde eğitime ilişkin önergemiz

Van Milletvekilimiz Murat Sarısaç'ın anadilinde eğitim alamayan çocukların her türlü pedagojik ve psikolojik sorunlarının tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla TBMM Başkanlığına verdiği araştırma önergesi:

Türkiye kültür ve dil çeşitliliği bakımından zengin olmasına rağmen farklılıkları tehlike gören politikalar nedeniyle birçok otokton halk tarih sahnesinden silinip gitmiştir. Bugünden itibaren mevcut dillerin varlığını koruyup sürdürmesinin, dolayısıyla sonraki kuşaklara aktarmasının yolu anadilin eğitim dili olarak kullanılmasına bağlıdır. Buna rağmen 2018 – 2019 eğitim ve öğretim yılı da anadilde eğitim hakkı tanınmadan başlamaktadır. Bu nedenle anadilde eğitim alamayan çocukların okullarda yaşadıkları pedagojik ve psikolojik sorunların tespit edilerek alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç tüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

GEREKÇE

Türkiye’de 2018 – 2019 eğitim ve öğretim yılı başlarken eğitim anadilde eğitim temel bir sorun olarak devam etmektedir. Eğitim biliminin en temel ilkelerinden biri olmasına rağmen anadilde eğitim hakkının tanınması birçok pedagojik sorunu ortaya çıkarmaktadır. Özellikle anadilini eğitimde kullanamayan çocuklar, okula başladıkları anda hem dersleri hem de Türkçeyi aynı anda öğrenmek zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla kendini ifade edemeyen çocuklarda ortaya çıkan güven kaybı zamanla çocukların eğitim sürecinden kopmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan Türkçe bildiği halde anadilinde eğitim alamayan çocuklar da doğal asimilasyona maruz kalarak kültürel ve kimliksel kayıp yaşayıp psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedirler.

Gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar anadilde eğitimin çocukların pedagojik gelişimine önemli oranda katkı sağladığını gösterirken yapılan birçok çalışma da anadilinde eğitim alan çocukların öğrenme yetisinin geliştiğini ve diğer dilleri daha kolay öğrenme becerisi kazandığını ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda farklı kimlik ve dilleri inkar etmek üzerine kurulan “Tek dil, tek millet” ideolojisi birçok ülkede terk edilmiştir. Bunun yerine bilimsel, çağdaş ve demokratik değerler üzerinde gelişme kaydedilmiştir. Bugün Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 194 ülke içinde 113 ülkenin birden çok resmi dil kullanması ve İngiltere, İspanya, Almanya, İsveç vs. ülkelerin anadilde eğitime yer vermesi de bunu göstermektedir.

Buna karşın anadilde eğitimin yasal güvenceye alınarak verilmediği ülkelerin uluslararası değerlendirme programlarındaki sıralaması ibret veridir. Bugün Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) açıkladığı PISA sonuçlarına göre okuma becerileri kategorisinde Türkiye 72 ülke içerisinde 50’nci sırada, her yıl ülkelerin İngilizce konuşma becerilerini ve dil öğrenme yeteneklerini yayınlayan uluslararası bir kuruluş olan Education First sonuçlarına göre ise Türkiye 72 ülke arasında 51’inci sırada yer almaktadır.

Özellikle bu sonuçların Kürtlerin yaşadığı bölgelerde daha kötü olmasının en temel nedeni Kürt çocukların anadilde eğitim hakkından yoksun bırakılmasıdır. Bilimsel araştırmaların da ortaya koyduğu üzere anadili eğitim dilinin dışında tutulan öğrenciler; gelişim sürecinin bir dönemini yitirme, sosyalleşmede eksiklik, kimlik bozulması, kültürel değerlerine katkıda bulunmama, çevreden izole olma, güvensizlik duygusu, kendisi ile ilgili konuşmaları olumsuz değerlendirme, uyumsuz olma, ötekileştirilme ve dışlanma, okul programını geriden takip etme, öğretmeni anlayamama ve kendini ifade edememe, alay konusu olma ve hor görülme gibi olumsuz durumlar yaşayabilmektedir.

Türkiye’de bugün canlılığını koruyan tek kimlik esasına dayalı politikalara karşı anadilinde eğitim hakkı; Kürtlerin (Kurmanc, Zaza) başta olmak üzere Lazların, Çerkezlerin, Asuri – Süryani – Keldanilerin ve Mıhellemilerin siyasal ve toplumsal alandaki en temel talebidir. Tabii anadilde eğitim talebine AKP hükümetinin cevabı ise Kürtçe anadilde eğitim veren okulları ve kreşleri, Kürt dili çalışmaları yapan İstanbul Kürt Enstitüsü ve Kürdi Der’i kapatmak, Kürtçeye katkı sunan akademisyenleri ihraç etmek ve Kürtçe öğretmenleri atamamak olmuştur. Buna karşın büyük bir reform olarak lanse edilen seçmeli Kürtçe dersleri ve Kürtçe yayınlar ise sembolik olmanın ötesine geçememiştir.

Türkiye tarihi boyunca uygulanagelen asimilasyon politikalarının yerine biyokültürel çeşitliliğini koruyup güçlendirmesi, toplumsal barışını sağlaması, çocukların eğitim hakkından tam olarak yararlanması, daha başarılı olmaları için anadili temelli çok dilli eğitim hayata geçirilmelidir. Bununla birlikte pedagojik ve psikolojik bağlamda yaşanılan birçok sorunun çözümünü de beraberinde getirecektir.

Dolayısıyla anadilinde eğitim alamayan çocukların okullarda yaşadıkları her türlü pedagojik ve psikolojik sorunlarının tespit edilerek, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

20 Şubat 2020