Anayasayı altın tepside sunsalar da kamuoyu onların niyetini biliyor

Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca, Genel Merkezimizde yapılan Kadın Meclisi toplantısındaki değerlendirmelere ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

Konca'nın konuşmalarından satır başları şöyle:

-HDP Eş Genel Başkanlarına ve milletvekillerine dönük tecrit koşulları

HDP Kadın Meclisi olarak OHAL koşullarında olağan toplantımızı gerçekleştirdik. Açıklamama Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ’ın mesajı ile başlamak istiyorum. “Bizi hapsedebilirler ama demokrasi, barış mücadelemizi, düşüncelerimizi hapsedemezler. Bizi yenemezler.” Biz de bu duygularla açıklamamıza başlıyoruz. Sayın Yüksekdağ şahsında rehin alınan tüm yoldaşlarımızı selamlıyoruz. Sizi rehin almış olabilirler ama özgürlük barış ve demokrasiyi rehin alamayacaklar.

Daha fazla sorumluluk alarak mücadelemizi yürüteceğiz. Arkadaşlarımızı sadece rehin almadılar, aynı zamanda arkadaşlarımız ağır bir tecrit altındalar. Bunun sorumlusu Adalet Bakanı’dır. Tek başına tutma, iletişim imkanına izin vermeme, kalem ve kağıdı bile avukat görüşünde yanında bulundurmayı suç sayacak kadar vahşi bir tecrit ve düşmanlıkla karşı karşıyayız. Bu tecriti kabul etmiyoruz, 6 milyonun iradesi olan seçilmişlerimizin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.

Eşbaşkanlarımızın, milletvekillerimizin rehin alınmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığımız başvurunun bir an önce değerlendirilmesi gerek. AYM bu süreci uzatıyor çünkü Saray’dan emir bekliyor.

Bu süreç hukuki bir süreç değil, siyasi bir karardır. Tecrit siyasi bir karardır ve biz bu siyasi kararların bedelini çok iyi biliyoruz. Türkiye halkı 7 Haziran’da Türkiye’nin demokratikleşebileceğini ortaya koydu. Diktatörlüğe toplum hayır dedi ve bunu HDP’nin öncülüğünde gerçekleştirdi. 7 Haziran’da başaramadıklarını 4 Kasım’da başarmak istediler. 14 yıldır bu halka dayattıklarını yalan politikaları teşhir olduğu için düşmanlık yapıyorlar.

AKP 14 yıldır kadın katliamı, çocuk katliamı ve siyasi soykırım politikalarını 15 Temmuz darbe girişimi ile kendi lehine çevirmeye çalıştı.

HDP kurulduğundan bu güne kadar Türkiye’nin Iraklaşmaması, Suriyelileşmemesi için büyük bir emek harcadı. Fakat AKP’nin yapmak istediği Türkiye’yi Ortadoğu’nun batağına sürüklemektir. AKP 14 yıldır kadın katliamı çocuk katliamı ve siyasi soykırım uygulamaları ile bu politikasını 15 Temmuz darbe girişimi ile kendi lehine çevirmeye çalıştı, bu çabaları sorunu durumu 4 Kasım darbesine çevirdi. Türkiye kamuoyunun, CHP’li, AKP’li, MHP’li fark etmez, herkesin Erdoğan’ın bu hesaplarını görmesi gerekiyor. Bize dönük saldırıların altında yatan gerçeklik budur.

“Cemaat bizi kandırmış dedi”, aslında Erdoğan’ın kamuoyuna söylemesi gereken “Ben sizi 14 yıl boyunca kandırdım ama başaramadım” olmalıdır. “Kadınları katlettim, çocuklara tacizi reva gördüm ve sizi ekonomik krizle karşı karşıya bıraktım” demelidir. “Suriye’ye girerek sizi savaşa soktum” demelidir.

-Anayasa ve referandum tartışmaları

İki kişinin gizli görüşmeleri ile yaptıkları faşizmi, Türkiye toplumunun önüne anayasa olarak koymak istiyorlar. Bu, Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamına gelmiyor. Cemaat ile birlikte iken kuramadığı tek adam sistemini, bugün hukuku yanına alarak gerçekleştirmek istiyor. AKP işlediği suçlar nedeniyle, yolsuzlukları nedeniyle hem uluslararası mahkemelerde hem de kadınların vicdanında yargılanacaktır.

Tüm toplumum ablukaya alındığı OHAL koşullarında demokratik bir referandum sürecinin yaşanabileceğini Kadın Meclisimiz olarak düşünmüyoruz. Demokratik bir anayasa nasıl geliştirilir, anayasaya ilişkin kadınlar ne istiyor söyleme koşulları yokken demokratik bir anayasa oluşturmak mümkün değildir.

Kadınlara dönük şiddeti ve tecavüzü meşrulaştırdılar. Evini köyünü terk etmeyen kadınları katlettiler. Eşbaşkanlık sistemi olan belediyelerimize kayyum atadılar. Eğer bu hükümet tüm bunları yapmışsa bir referandumla Türkiye’ye özgürlük kadın hakları getirmeyecek demektir. Anayasayı altın tepside sunsalar da tüm Türkiye kamuoyu niyetlerini çok iyi biliyor.

Türkiye toplumunda AKP’nin bir şeyler yapacağını düşünen bir kesim olabilir ama son 4 yıldır AKP bu gerçekliği temsil etmiyor. Türkiye’nin en ağır siyasi darbesi, AKP’nin 8 Haziran’da çıkıp “ben bu iradeyi kabul etmiyorum” demesi idi.

7 Haziran darbesinden, 4 Kasım’dan ders çıkararak referandum darbesine Türkiye toplumu asla izin vermemeli. Biz buna izin vermeyeceğiz. Özgürlük için, demokrasi için mücadele edeceğiz. Öncelikle OHAL’in kaldırılması için çalışmalarımızı hızlandırarak sürdüreceğiz.

-Bütçe görüşmeleri

Türkiye toplumunun % 80’i yarın neye uyanacağının kaygısını yaşıyor. Her gün katliam, ekonomik kriz, iş cinayeti yaşanıyor. Temsili olarak açık olan parlamentoda 2017 yılının bütçesi görüşülüyor. Ve bu bütçede kadın adına, toplum ve çevre adına bir tek bütçe ayrılacağına dair ifadeler yer almıyor. Gizli ödenekten savaşa ayırdıkları bütçenin, Türkiye’nin ne kadar yoksullaştırıldığının hesabını yapmadan bakanlıkların bütçesinin ne kadar şişirileceğinin tartışması yapılıyor. Başta kadınlar olmak üzere bunun faturası işçilere, öğrencilere çıkartılacaktır.

AKP’ye göre ekonomik kriz “dışarıdan gelen bir tehdit”. Peki 14 yıldır bu ülkeyi içeride kim yönetiyor. 80 milyonun nefessiz bırakıldığı bir ortamın nedenini siz dışarıya bağlıyorsunuz. Bunun karşısında çok daha güçlü sesimizi yükselteceğiz.

-Mavi Marmara davası

Mavi Marmara davası düştü. Onca kişinin kamuoyu önünde katledildiği bir süreç yaşandı ve AKP bu ilişkileri düzeltmek adına Filistin’e yardım götüren gönüllülerin katledildiği bu davanın düşürülmesini sağladı. Türkiye’deki hukuksuzluğun ve Erdoğan’ın yargıyı nasıl emirleri ile yönettiğinin kanıtıdır.

-Müjgan Ekin nerede?

Türkiye’nin nasıl çirkin bir politikaya alet edildiğini kamuoyu görmelidir. Bunu kabul etmeyeceğiz. 45 gündür Müjgan Ekin’den haber alınamıyor. Sur Belediye Meclis Üyesi Müjgan Ekin, Sur’dan Ankara’ya geldikten sonra taksiden inerken, 2 araç gelerek gözaltına aldı ve o süreçten beri haber alınamıyor. Ailesinin tüm başvurularına ve çabalarına rağmen hala haber alınamıyor. “Türkiye’yi demokratikleştiriyorum” diyen iktidar bunları Cizre’de Sur’da İstanbul’da Ankara’da yaptı. Bugün Müjgan Ekin’e dair İçişleri Bakanı hala açıklama yapmış değil. Biz de bu süreci hem parlamentoda hem de kadın meclisi olarak her alanda takip edeceğiz.

10 Aralık 2016