
Değerli Basın Emekçileri;
Suriye’de iç savaşın başlamasından itibaren Antep ili IŞİD terör örgütü başta olmak üzere birçok cihadist örgütün en büyük örgütlenme ve lojistik destek sahalarından biri haline getirilmiştir. Bölgemizde ve küresel ölçekte yapılan kanlı terör saldırılarının kumanda edildiği merkezlerden biri haline getirilen Antep, bu gün bile cihadist örgütlerin geçiş güzergâhlarından biri olmaya devam etmektedir. Bu güne kadar Türkiye’ye hiçbir fiili saldırı gerçekleştirmemiş olan Rojava bölgesine düşmanca tutumunu sürdüren Hükümet, ülkemizi ve dünyayı kana bulayan IŞİD’in Antep’teki faaliyetlerini bölgesel hesapları ve sahte bir kardeşlik retoriğine büründürdüğü Kürt fobisi yüzünden bu güne kadar sürekli görmezden gelmiştir.
Dört yıllık süreç boyunca Antep’te yüzlerce, hatta binlerce IŞİD hücresi örgütlendi, tonlarca bomba yapımında kullanılan amonyum nitrat şehre sokuldu, canlı bomba yeleği atölyesi kuruldu, Şengal’den kaçırılan Êzidî kadın ve kız çocuklarının internet üzerinden satışını yapan ofisler kuruldu. Yine bu çete üyeleri Antep hastanelerinde tedavi ettirildi. IŞİD’ın, yüzlerce vakıf ve dernek kurarak nerdeyse görünür ve hissedilir şekilde şehre yerleşmesi ve örgütlenmesi görmezden gelindi. Adeta Kilis-Karkamış hattı IŞİD için bir olağan geçiş hattına dönüşürken, Antep lojistik destek hattı görevi gördü. IŞİD terör örgütü için Rakka ne kadar önemlisi ise Antep’in de IŞİD için o kadar önemli olduğunu bir IŞİD çetesi ile yapılan röportajdan da duymuştuk. Gerekli önlemlerin alınması amacıyla TBMM’ye sunduğumuz 8 soru önergesi ve 4 araştırma önergesine hiçbir cevap verilmemiştir. Son olarak TBMM Genel Kurulu’nda Antep’teki IŞİD varlığının tüm boyutlarıyla araştırılmasına dair partimiz HDP tarafından gündeme getirilen araştırma önergesi, çoğunluğun oyu ile red edilmiştir. Uyarı niteliğindeki ve önlem alınması gerektiğini belirtiğimiz önergelerimiz her defasında ret edilmiş, hiçbir cevap verilmemiş ve işleme dahi konmamıştır. Antep’teki IŞİD varlığına dair gerekli önlemlerin alınmasına dair söylediklerimiz konusunda sürekli Antep’in imajını bozmak ithamları ile karşı karşıya kaldık. Kentin imajını bozmakla suçlamak yerine IŞİD terör örgütüne dair gerekli önlemler alınmış olsa idi, kentimizin imajının bugün olduğundan daha iyi olacağı kanısındayız.
10 Ekim Ankara Gar Katliamının iddianamesinde yer alan bir belgede IŞİD'in Antep’te bir Kürt düğününe saldırı yapacağı bilgisi yer almış olmasına rağmen hükümetin ve yetkililerin böylesi bir saldırı hazırlığını önlemeye yönelik hiçbir önlem almamış olması sonucunda katliamlar serisine 20 Ağustos Antep katliamı da eklenmiştir. Antep katliamının daha önce Ankara 10 Ekim katliamının iddianamesinde yer almasına rağmen önlem alınmaması en büyük ihlalin devletin birinci dereceden sorumlu olduğu yaşam hakkı ihlalini gözler önüne sermektedir. Yaşanan bu katliam sonucunda, 57 yurttaşımız hayatını kaybetmiş ve bunlardan yaklaşık 40'dan fazlasının çocuk olması yaşanan katliamın bir çocuk katliamı olarak hafızalarda yer edinmesine neden olmuştur.
Son olarak 16 Ekim Pazar günü IŞİD terör örgütüne yönelik Antep’te yapılan operasyonlar ve bu operasyonlar sonucunda yaşananlar Antep ile ilgili yapmış olduğumuz uyarıların zamanında dikkate alınmadığı ve yeterli önlemlerin alınmadığını ortaya koymaktadır. Bir gün içerisinde kentin değişik mahallelerinde canlı bombalar kendilerini patlatıp ve polis ile çatışabilecek kadar kentin birçok mahallesine ve semtine yayılmış durumdalar.
Gaziantep, Diyarbakır, Suruç, Ankara, Sultan Ahmet ve diğer katliamlarının ve devam eden saldırılarının aydınlanmamış olması ve gerçek faillerin ortaya çıkmasına ilişkin etkin bir soruşturma yürütülmemiş olması, Türkiye’de ve özellikle de Antep’te IŞİD tehdittin aratarak devam edeceğini aşikâr kılmaktadır.
Bizler parti olarak Antep Katliamı ve Antep’teki IŞİD yapılanmasıyla ilgili kısa fakat değerli bir raporu biraz sonra siz basın emekçilerine sunacağız. Raporumuz katliam sırasında yaşamını yitirmiş insanlarla yapılmış yüz yüze görüşmelerden ve gözlemlerimizden oluşmuştur. Raporumuz, IŞİD’in Antep’teki faaliyetlerinin yanında çok göz göre gelen katliamlara karşı devletin kayıtsızlığını ve IŞİD’in bölgesel bir güç haline gelmesinde kimlerin en büyük pay sahibi olduğuna dair değerli bilgiler içermektedir.
Siz değerli basın emekçilerinin hepimizi yakından ilgilendiren bu tehlikeyi kamuoyuna duyurma noktasında basın etiği ilkelerine bağlı kalarak üzerine düşeni yerine getireceğini umuyor hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Mahmut Toğrul
HDP Antep Milletvekili
19 Ekim 2016