Atalan: Diğer ülkelerin iç işlerine karışmak ne zamandan beri Türkiyenin dış politikası oldu? 

Mardin Milletvekilimiz Ali Atalan, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Şengal ve Afrin’e yönelik top ve havan atışlarını eleştirdi. Bu bölgedeki sivillere karşı herhangi bir yönelimden hem siyasi hem de hukuki açıdan Hükümetin sorumlu olacağına dikkat çeken Atalan, şöyle konuştu:

Öncelikle ve ilkesel olarak sormak lazım: Ne zamandan beri diğer ülkelerin iç işlerine karışmak Türkiye'nin dış politikası hâline gelmiştir? Son Millî Güvenlik Kurulu kararlarından Şengal ve Afrin'e yönelik olası bir müdahaleden söz ediliyor. Belki çoğunuz bilmiyor olabilirsiniz, Afrin'de de onlarca Êzidî köyü vardır ve son dönemde birçok Ezidi köyü top ve havan atışlarına maruz kalmıştır. Hükûmete buradan seslenmek istiyorum: Orada sivillere karşı herhangi bir yönelimden hem siyasi hem hukuki açıdan siz sorumlu olacaksınız.

Êzidîleri Şengal’den çıkarmaya kimsenin gücü yetmez

Şengal, Êzidîlerin bilinen ana yurdudur. IŞİD de dâhil bin yıllardır hiçbir güç Êzidîleri Şengal'den çıkaramamış ve onları Şengal'den vazgeçirememiştir. Siz sürekli mazlumların yanında olduğunuzu iddia ediyorsunuz sayın AKP'li vekiller. Mademki Êzidîlerin mazlum olduğunu hepimiz kabul ediyoruz, öyleyse mevcut sınırlar içinde bu halkın kendi kaderini serbestçe tayin etme hakkına saygı duyulmalıdır. Bu halk, kendi özgünlüğünü koruyacak, özgürlüğünü elde edecek ve özerkliğini sağlayacaktır. Bize düşen görev ise buna destek olmaktır.

Topraklarına geri dönmek isteyen Êzidîler tehdit ediliyor

Biraz da on yıllarca yurt dışında yaşamak zorunda bırakılmış Êzidîlerin kendi köylerine dönüş çabalarının nasıl sabote edildiğini anlatmak isterim. Aslında bu konuya ilişkin araştırma önergesi vermiştim. Maalesef, önergede bulunan "asimilasyon" kelimesinden dolayı önergem geri çevrildi. Êzidîlerden bahsederken zaten ilk akla gelecek kelimeler baskıdır, zulümdür, asimilasyondur. Dolayısıyla, hem ayrımcı hem de inkârcı olan bu tutumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Yeniden altını çizmek gerekir ki Êzidîlerin tek talebi, bu konuda gereken yasal güvencelerin sağlanması, eşit yurttaşlık temelinde hak ve özgürlüklerin tesis edilmesidir. Ancak, onların geri dönüşü için uygun olanakların ve zeminin hazırlanması bir yana, kendi olanaklarıyla dönmeye çalışan insanların önü kesiliyor, tehdit ve şantajlarla karşılaşıyorlar. 

Esas olarak bu tür sorunları ihtiva eden birçok köy, yerleşim yeri olmasına rağmen sembolik de olsa üç köyün ismini burada zikretmek isterim. Viranşehir'in Îşxan yani Altınbaşak, Beşiri'nin Kelhokê yani Kuşçukuru, Nusaybin'in Efşê yani Kaleli köyleri. Konunun çok güncel olması ve zamanımın da darlığı dolayısıyla size yalnızca bir köyü, Efşê köyünü anlatacağım. Bu köyün yüzyıllardan beri Êzidîlere ait olduğunu bütün Süryani ve Müslüman civar köylerden insanlar bilir, kime sorarsanız bunun böyle olduğunu tereddütsüz söylerler. Avrupa'dan gelip bu köyü yeniden inşa etmek isteyen köylüler, oradan yani Efşê’den en az 6-7 kilometre uzakta bulunan bazı kesimler tarafından tehdit ve şantajla karşılaşıyorlar. Ayrıca açık ve aleni bir şekilde "IŞİD Şengal'de sizin başınıza ne getirdiyse burada da aynısını yaşayacaksınız." tehdidi savrulmuştur. Bunun münferit bir vaka olmadığını, arkasında organizeli bir ekip ve gücün olduğunu ne yazık ki söylemem gerekiyor. Bunlardan birisi, AKP eski ilçe başkanı, diğeri ise oğlunun desteğini açık şekilde aldığı belli olan Mardin Vali Yardımcısının babasıdır. Bu bağlamda, Genel Kuruldan bir inceleme heyetinin oluşturulmasını, ayrıca yetkili mercilerden adli ve idari soruşturmanın açılmasını talep ediyorum.

22 Kasım 2017