
Avrupa Parlamentosu (AP) genel kurul oturumunda, belediye başkanlarımızın görevden alınması, yerlerine kayyım atanması ve Türkiye'de insan hakları alanında yaşanan son gelişmeler ele alındı. Siyasi gruplar tarafından ortaklaşa hazırlanan ve genel kurulda tartışılarak kabul edilen kararda şu ifadelere yer verildi:
AP;
1.Türk makamlarının demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarını şüpheli kanıtlara dayanarak görevden almasını kınar; bu gibi adımların siyasi muhalefetin haklarını ve demokratik rollerini yerine getirme yeteneğini zayıflatmaya devam ettiğini vurgular; Türk makamlarını ülkedeki tüm muhalif seslere yönelik baskılar kapsamında tutuklanan muhalefet üyelerini kayıtsız şartsız derhal serbest bırakmaya ve haklarındaki tüm suçlamaları düşürmeye çağırır;
2.Türkiye'nin demokratik yapısını daha da zayıflatan bir kararla yerel seçilmiş temsilcilerin yerine seçilmemiş kayyımların keyfi olarak atanmasını şiddetle eleştirir; Türk makamlarının, 31 Mart 2019’daki yerel seçimleri kazanan tüm belediye başkanları ve asılsız suçlamalarla mazbataları verilmeyen diğer seçilmişleri görevlerine iade etmesi çağrısında bulunur;
3. İstanbul Belediye Başkanının başarılı seçim kampanyasında kilit rol oynadığı için açıkça cezalandırılan Canan Kaftancıoğlu’nun siyasi motivasyonlu mahkumiyetini şiddetle kınar ve cezanın derhal geri alınmasını talep eder;
4. Türk makamlarının, seçilmiş diğer yetkililere yönelik görevden alma tehditlerini kınar ve Türkiye'yi daha fazla tehditkar önlemler almaktan uzak durmaya çağırır;
5. Türkiye ile ortak değerler, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü, (seçim sonuçlarının korunması dahil) özgür ve demokratik seçimler, temel özgürlükler ve evrensel olan adil yargılamaya dayalı iyi ilişkilerin önemini tekrar hatırlatır; Türk Hükümeti'ni Türkiye'de yaşayan ve çalışan ve uluslararası korunmaya muhtaç olanlar da dahil tüm insanların insan haklarını güvence altına almaya çağırır;
6. Türkiye’de sürmekte olan temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki kötüleşmeye dair derin endişesini yineler ve keyfi tutuklama, adli idari taciz, seyahat yasağı ve bazı siyasetçiler, insan hakları savunucuları, memurlar, sivil toplum üyeleri, akademisyenler, sıradan vatandaşlar ve seçilmiş yetkililer de dahil olmak üzere binlerce Türk vatandaşlarına eziyet etmek için tasarlanmış diğer yöntemlerin kullanımı kınar; devam eden aşırı geniş ve belirsiz terör suçlamalarına dayalı kovuşturma ve soruşturmalara ilişkin endişelerini ifade eder;
7. Türkiye’ye terörle mücadele yasalarını uluslararası insan hakları standartları ile uyumlu hale getirme çağrısı yapar; geniş bir şekilde tanımlanmış Türk terörle mücadele yasalarının vatandaşları ve medyayı haklarını kullandıkları için cezalandırmak ya da seçilmiş temsilcileri keyfi olarak görevden alarak yerlerine kayyım atamak için kullanılmaması gerektiğini yineler.
8. Türk makamlarını çoğulculuk, örgütlenme ve ifade özgürlüğünü sağlayarak uluslararası ilkeleri korumaya çağırır; bu tarz kararların serbest seçim hakkını, siyasi katılım hakkını ve AİHS kapsamındaki ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiğini vurgular;
9. Türkiye’deki yerel seçilmişlere karşı yasal süreçlerin aşırı kullanımı ve yerlerine atanmış görevlilerin getirilmesi konusundaki endişelerini yineler, ki bu uygulama yerel demokrasinin düzgün işleyişini ciddi şekilde baltalamaktadır;
10. Türk Hükümeti, tüm bireylerin uluslararası standartlara uygun şekilde yargı süreci ve davalarının bağımsız bir adli mahkeme tarafından görülmesi hakkına sahip olmalarını sağlamaya çağırır; Türkiye’yi, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve Türkiye Ombudsman Kurumunun operasyonel, yapısal ve finansal olarak bağımsız hale getirmeye çağırır;
11. Muhalefet lideri ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devam etmesini kınar, derhal ve koşulsuz serbest bırakılması çağrısında bulunur; Türk makamlarına onu derhal serbest bırakmasını söyleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını hatırlatır;,
12. Türk makamları tarafından sosyal medya platformlarının izlenmesi ve sosyal medya hesaplarının kapatılması konularındaki ciddi endişelerini dile getirir;
13. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisine (EEAS) ve Komisyona 13 Eylül 201’daki AB-Türkiye siyasi diyalog toplantısında ele alınan konular hakkında Parlamento’ya kapsamlı brifing vermesi çağrısında bulunur.
14. Komisyon Başkan Yardımcısı ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisine, Komisyona ve üye ülkelere tutuklu muhalefet üyelerinin, insan hakları savunucularının, siyasi aktivistlerin, avukatların, gazetecilerin ve akademisyenlerin durumunu gündeme getirmeye devam etme ve onlara diplomatik ve politik destek sağlama çağrısında bulunur; Komisyonu ve üye devletleri, insan hakları savunucuları için acil yardımların kullanımını artırmaya ve AB İnsan Hakları Savunucuları Kılavuzunun tam olarak uygulanmasını sağlamaya çağırır;
15. Başkana, bu kararı Konsey’e, Komisyon’a, Komisyon Başkan Yardımcısı ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisine, Türkiye Cumhurbaşkanına, Türk Hükümetine ve Türkiye Parlamentosuna iletmesini söyler ve bu kararın Türkçeye çevrilmesini ister.
19 Eylül 2019