Ayrımcı Tabirler Raporumuzu açıkladık: İçimizdeki sağlamcı ile yüzleşelim

Engelliler Komisyonu Eş Sözcümüz Hatice Betül Çelebi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde Diyarbakır'da basın toplantısı düzenleyerek Ayrımcı Tabirler Raporumuzu açıkladı:

Engelliler Komisyonu Eş Sözcümüz Hatice Betül Çelebi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ne ilişkin Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi. İşaret dili tercümesi yapılan basın açıklamasına Diyarbakır İl Eş Başkanımız Gülistan Atasoy da katıldı. Engelliler Komisyonumuzun hazırladığı “Ayrımcı Tabirler Raparonu’nu da paylaşan Çelebi, şöyle konuştu: 

Gülistan Atasoy: Asıl engeller devlet aklı tarafından çıkarılıyor 

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Dünyada ve Türkiye’de ayrımcılığın en fazla uygulandığı kesimlerden biri de engelli yurttaşlarımızın olduğunu belirtmek gerekiyor. TBMM’de bütçenin görüşüldüğü bir ortamda engellilerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe ayrılmış değil. Kamusal alanların tümünde, istihdamda asıl engeller devlet aklı tarafından uygulanıyor. Buna rağmen engellilerin kendi sorunlarını paylaşmaya dayanan örgütlü güçleri var ve bunların bir kısmı HDP’de iradesini buluyor. Engelliler Komisyonu Eşsözcümüz Engelliler Günü'ne ilişkin açıklama yapacak.  

Hatice Betül Çelebi: Dünya nüfusunun yüzde 15’i, her 5 kadından biri engelli

BM’nin 2020 Mayıs'ta paylaşmış olduğu raporda belirttiği gibi dünya nüfusunun yüzde 15’i engelli, yine bu raporda biliriliği üzere yüzde 10’u çocuk engelli. Her 5 kadından biri de hayatında engellilik sebepleri ile karşılaşmak durumunda kalıyor. Ülkemizde ise nüfusumuzun 10 milyonu engelli yurttaşlardan oluşuyor. Bugün sizden özür dilemeyeceğiz.

Biz engellerimizden dolayı özür dilemeyeceğiz ama sizin özür borcunuz var!

Bedensel ve zihinsel farklılıklar için sizden özür dilemeyeceğiz, varlığımız için size bir özür borcumuz yok. Fakat diğer milyonların bize bir özür borcu var. Binmediğimiz otobüsler, çıkamadığımız rampalar, basamaklar; oturmadığımız restoranlar, giremediğimiz parklar; hizmet alamadığımız hastane ve okullar; çalınmış yaşamlarımız ve yarım kalmış hikayelerimiz için bize bir özür borcunuz var.

Engelliler yoksulluğa mahkum ediliyor, öjeni politikalarına maruz kalıyor

Engellinin bağımsızlığını ortadan kaldıran ve hane geliri ile hesaba tabii tutarak ayda 1700 TL ödeme ile engelli bireyi aileye bağımlı kılan, eve kapatılan ve hatta ödenen bu rakamlarla hiçbir çareye yetişemeyen ve derinleşen yoksullukla ve öjeni politikalarına maruz kalındığı için bir özür borcunuz var.

Allah kimseye evlat acısı vermesin denilen bir toplumda evladının kendisinden önce ölmesini bekleyen ve bu acıya katlanmak zorunda kalan çaresizlik ve güvensizlik için anne babalara özür borcunuz var.

Eğitimde kaynaştırma hakkı yasal olan ancak gittiği onlarca okulda ‘biz böyle çocukları almıyoruz’ denilerek geri gönderilen çocuklar için özür borcunuz var. 

Demokrasi ve insan haklarını savunduğu halde engelli haklarına dair bir söz söylemeyenlerin özür borcu var

Binbir zorlukla okula kabul edilen çocukların, okulların en köhne köşelerinde bodrum katlarında çaresizliğe mahkum edilmiş yalnızlığı ve usulca akan gözyaşlarına özür borcunuz var. Demokrasi ve insan haklarını savunan aktivist, siyasetçi, yazar ve insan hakları savunucularının bugüne değin engelli hakları için söylemediği bir çift söz için özür borcunuz var. Dolmayan kadrolar ve engelliyi mahkum ettiğiniz bu derin yoksulluk için bir özür borcunuz var.

SSP hastalarının çalınmış yaşamları ve Emine Kiraz anne için özür borcunuz var

Aşı olduktan tam 21 yıl sonra yatağa bağlı kalan onlarca SSP hastası çocukların çalınmış yaşamları için bir özür borcunuz var. Gece açlıkla ağlayarak yatan çocuklar ve onun acısına dayanamayan annelere ve bu acıya dayanamayıp intihar eden Emine Kiraz anne için, bir özür borcunuz var. 

Caddelerde, sokaklarda, çocukların eline sıkıştırdığınız sadaka niyetindeki bize karşı olan muhtaç ve aciz önyargınızı, miraz algınızı çocuklara da yüklediğiniz için bir özür borcunuz var. Her daim sosyal haklarımızı kazanabilmek adına devamlı olan engelliliklerimizi sürekli ve her yıl yeniden tekrarlayarak almak zorunda kaldığımız rapor işkencesi için bir özür borcunuz var. 

Kimsenin acıyarak gönlünü hoş edeceği, acınacak objeler değiliz

Gücün kasta değil yürekteki gücün yeterli olmadığı, nöroçeşitli çocuklarını bırakmayan anneleri terk eden ve bu yolda yalnız yürümek zorunda kalan, bu sabırlı yolu sevgiyle döşeyen anneler için bir özür borcunuz var. Sadece belirlenen günlerde alışılagelmiş ritüellerle, güzellemelerle, derinliğe ulaşmamış bir sığlık içinde, 10 milyon engelli yurttaşın asıl talebinin bağımsız ve onurlu bir yaşam hakkı olduğu farkındalığında olmadığınız için özellikle belirtmek isterim ki ve hepimiz bunu en yüksek tonda herkese duyurmak istiyoruz ki biz engelli yurttaşlar kimsenin kardeşi, kimsenin melekleri, kimsenin kardeşi değiliz. Kimsenin acıyarak gönlünü hoş edecek acınacak objeler değiliz. 

HDP olarak sayfalara sığmayan bu özürün sebeplerini ve bu sebeplerin çözümlerini tespit ettik. 

Manifestomuz mücadele için yol haritamızdır

Mart 2021 de paylaştığımız Engellilik Manifestosu bu mücadeledeki yol haritamızdır. Yıllardır kapitalist modernitenin pazarladığı mükemmel beden ideali koca bir yalan! Bu yalan üzerinden inşa edilen sağlamcı ideoloji, bizi hor gören, dışarıda bırakan, küçük gören, öteki kılan kültürü inşa ediyor. Kullandığınız ayrımcı ve yaralayıcı dil ise bu ideolojiyi her gün yeniden var ediyor. Şüphesiz kolektif bir çaba ile toplumsal bir dönüşüme ihtiyacımız var. Dilin, dişin ağrıyan dediğini bilerek önce sözcüklerin sihirli gücü ile başlamak istedik. Bu amaçla hazırladığımız araştırma anket formları sizlere ulaştırarak bu çalışmanın startını verdik. Bu çalışmaya Türkiye'nin her yerinden engelliler ve yakınları büyük ilgi gösterdiler. Yüzlerce katılımcıyla  bize onur verdiler, yaralarını, acılarını ve hislerini bizlerle paylaştılar. Bu vesileyle çalışmaya destek veren bütün yurttaşları buradan selamlıyorum. 

İçinizdeki sağlamcı ile yüzleşin

Bu çalışmayı okuduğunuz zaman ağzınızdan çıkan kelimelerin her birinin cam kırıklarına dönüşerek kalbimize saplanan yaralayıcı hüznüyle karşılaşacaksınız. Hiç olmam dediğiniz, hiç değilim dediğiniz içinizdeki sağlamcı ile karşılaşacaksınız. Bu çalışmamızı lütfen okuyun, lütfen okutun.  2022 yılı için ortak bir umuda çağrımız var. Gelin hep birlikte 2022 yılını Engelli Hakları için farkındalık yılı ilan edelim.

Gelin 2022 yılını engelli hakları için mücadele yılı ilan edelim

Gelin hep birlikte 2022 yılını engelli hakları için mücadele yolunda bir farkındalık yılı ilan edelim. Böyle gelmiş böyle gitmesin. Davetimiz hepimiz için. Aynı zamanda ırkçı, cinsiyetçi, homofobik ve türcü olan kaba titreşimlerle ruhumuzu kuşatan bu kibirli ve sağlamcı dili dönüştürelim. Dönüştürelim zehirli düşünceleri ve zihnimizi dönüştürelim, kalbimizi dinleyelim herkesten önce kendimizi... İncecik bir frekans gibi aksın, ipeksi bir yumuşaklıkla sarıp sarmalasın süzülen kelimeler. Yeniden sürelim kolektif bahçemizi, sözümüz sevgi yüklü bir tohum, suyumuz nezaket, gübremiz feraset, ışığımız adalet, hasadımız eşitlik olsun. 

Rapora buradan ulaşabilirsiniz

 

3 Aralık 2021