Ayşe Acar Başaran: HDP’nin ne dediğini işçiler, direnen kadınlar, Cizre’deki annelerimiz anlatsın

15 Haziran’da Edirne ve Hakkari’den başlattığımız “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” sürüyor. Edirne yürüyüş kolumuz Beşiktaş’taki Abbasağa Parkı'nda halk buluşmamızı gerçekleştirdi.Yüzlerce kişinin katıldığı “HDP umuttur, umut dimdik ayakta”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı atılan coşkulu buluşmaya çok sayıda sivil toplum örgütü ile siyasi parti genel başkanları ve temsilcileri de katıldı. 

Katılımcılardan ortak mücadele çağrısı

Yapılan konuşmalarda “halkların mevcut düzende nefes alamadığı ve ortak mücadele ile bu durumun aşılacağı” mesajı ön plana çıktı. Yürüyüşün “halkların ortak idaresi” olduğu vurgusu yapılırken, “bu saldırıların hedefinde sadece HDP yok. Demokrasi, özgürlük, barış isteyen herkes var ve buna karşı hep birlikte durulması gerekir” görüşleri paylaşıldı.   

Burada konuşan Batman Milletvekilimiz ve Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran şöyle konuştu:  

Barikatları aşarak, zorluklarla buraya geldiniz, hoş geldiniz ama yolumuz daha çok uzun hep birlikte yürümeye devam edeceğiz.  

Bizi yok sayanlara karşı biz buradayız demek için yürüyüş başlattık

15 Haziran’da uzun bir süredir Türkiye’de karanlığı örgütleyenlere karşı, savaşı örgütleyenlere karşı, kadına yönelik şiddeti, ayrımcılığı örgütleyenlere karşı, Türkiye’de HDP’yi yok sayanlara karşı, halkı yok sayanlara karşı ‘biz burdayız, halk burada’ demek için bir yürüyüş başlattık. Bugün İstanbul ayağının finalini, coşkuyla umutla büyük bir motivasyonla gerçekleştirmek için buradayız. 

Onlar saldırdıkça biz büyüdük, yürüyüşümüz daha kararlı oldu

5 yıldır Türkiye’de yürütülen savaş siyasetiyle, 5 yıldır yürütülen kırım siyasetiyle, toplumu baskılama, toplumu yok sayma siyaseti her gün kendini daha fazla örgütleyerek, kurumsallaştırarak faşizmi en tepeden toplumun bütün hücrelerine yaymak istiyorlar. 5 yıldır 2014’te kapalı kapılar ardında MGK kararıyla alınan Çöktürme Eylem Planından bugüne şehirler yakılıp yıkılırken, binlerce insan cezaevlerinde ölüme terk edilirken; Kürt halkına Türkiye halklarına 'siz seçemezsiniz, seçilemezsiniz, siz seçilirseniz biz kayyım atarız sömürge valileriyle yönetiriz' dediler. 5 yıldır o tarihten bu yana binlerce arkadaşımız haksız hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuldu. Binlerce arkadaşımız, içlerinde Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, DBP Eş Genel Başkanımız Sebahat Tuncel, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanımız Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk ve ismini sayamadığım binlerce arkadaşımıza, ‘mücadele ederseniz sizi rehin alırız, tutsak alırız’ siyaseti yürüttüler. Bu 5 yılda HDP, halk geri adım atar diye düşündüler. 5 yıldır aralıksız, sistematik bir biçimde bu saldırılarını yükseltmeye devam ediyorlar. HDP’nin halk olduğunu yok sayarak bu saldırıları gerçekleştirdiler. Saldırdıkça biz büyüdük, saldırdıkça yürüyüşümüz daha kararlı oldu saldırdıkça daha çok geliştik saldırdıkça bu faşizm rejimi yıkma irademiz daha da yükseldi.  

Bizler Demokratik Cumhuriyet inşası için, Demokratik Anayasa için yola çıktık

Bugün yürüyüşümüz tam da bu siyasetin karşısında umudun var olduğunu, ortak paydada buluşabileceğimizi, kendilerine muhtaç etme siyasetlerine karşı hep beraber bu faşist rejimi yıkabileceğimizi gösterme yürüyüşüdür. Bakın bizler 9 taleple bu yola çıktık. Biz hak, hukuk ve adalet için yola çıkıyoruz dedik. Demokratik bir anayasa, yani darbenin kırıntısı olan ama bu darbe rejimini halen geliştiren bir anayasaya karşı demokratik bir anayasa isteğiyle yola çıktık. Biz sosyal ve demokratik bir cumhuriyetin inşası için bu yola çıktık. 

Bizler savaşları durdurmak için yürürken, iktidar savaş kararında ısrar ediyor 

Bizler yok sayılan ama her defasında güvenlikçi politikalarla, yok sayma siyasetiyle, asimilasyon politikası ve kırım siyasetiyle yürütülmek istenen Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için bu yola çıktık. Bizler savaşları durdurmak için yola çıktık. Biz savaşları durduralım barışın sesini yükseltelim diye yola çıkarken, savaş üzerinden kendisini var eden iktidar, aynı anda ‘biz savaş kararında ısrar ediyoruz’ diye Mahmur Kampı'na ve bir çok yere saldırı gerçekleştirdi. Ama biz kararlı bir şekilde bu ülkede barışı kurmak için barış ortamını tesis etmek için saldırıları da engellemeleri de göze alarak bizi tecrit halinde bırakmalarını da göze alarak yola çıktık. Bundan da bir adım geri atmayacağız. 

Savaş bütçesi değil halkın bütçesi için, iş ve aş için yola çıktık

Bizler bu pandemi sürecinde iktidarın yürüttüğü ekonomi politikasının bağlı olduğu savaş siyasetinin, bütçenin tümünü savaş bütçesi olarak kullanmalarının sonucunu hep beraber gördük. Bu pandemiyi fırsata çeviren iktidar, pandemiden işçiler ve emekçiler etkilenmiyormuş gibi işçileri ve emekçileri hastalıkla yüz yüze bıraktı. Bir taraftan da açlıkla yüz yüze bıraktı. Biz iş ve aş için yola çıktık. Biz bütçenin ekonominin savaşa yatırılmadığı, toplumun ihtiyaçlarının karşılandığı bütçe için yola çıktık ve bu talep için ısrarcı olmaya devam edeceğiz.

Kadınlar ve gençler için yola çıktık

Bizler, kadınlar için yola çıktık dedik. Çünkü Türkiye’de AKP iktidarının yürüttüğü siyaset kadın düşmanıdır. Yürüttüğü siyasetin sonucunda bir taraftan kendisi kadınlara saldırırken bir taraftan da toplumda örgütlediği erkekler eliyle her geçen gün kadına yönelik şiddeti, yok sayma siyasetini, cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek kadınları toplumsal alanda nesneleştiren bir siyaset yürütüyor. Kadınlar için yola çıkıyoruz dedik. Biz gençler için yola çıkıyoruz dedik. Gençlere ölmekten ve öldürmekten başka hiçbir vaadi olmayan, gençlere yaşam alanı tanımayan, gençleri sistem içerisinde eritmeye çalışan, gençler geleceğimizdir deyip bugünü kurmasında yer almasını sağlamayan bu siyasete karşı biz gençler için yürüyoruz dedik.

Ekolojik bir yaşam yaratmak için yola çıktık

Biz Kazdağları’ndan Hasankeyf’e doğayı talan eden siyasete karşı, doğayı sermayeye peşkeş çeken siyasete karşı, bu siyasetin sonucunun bizlere getirdiği pandemi gibi krizlerle karşılaşmamak için, doğa dostu bir yaşam inşa etmek için yola çıktık ve bunu başaracağımıza inanıyoruz. 

Ana akım medya gıyabımızda konuşabilir, biz halkla birlikte yürümeye devam edeceğiz

Biz yola çıktığımızda da binlerdik. Biliyoruz ki HDP fikriyatı, sesi kesilmek istenen, duymazlıktan gelinen bu talepler, Türkiye’deki halkların talepleridir. Kürdistan ve Türkiye’nin bütün bölgelerinden şu anda Ankara’ya doğru yürüyoruz. Ana akım medya bizi duymazdan gelebilir, ana akım medya “HDP ne diyor, HDP niye yürüyor” diye gıyabımızda konuşabilir. Biz halkla beraber halk için, geleceğimiz için, ortak paydada buluşmak için yürümeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir engel bu yürüyüşü durduramadı ve durduramayacak. 

HDP’nin ne dediğini işçiler, direnen kadınlar, Cizre’deki annelerimiz anlatsın

Ne yapıyorlar? HDP’nin ne dediğini duymak istiyorlarsa buyurun HDP'nin ne dediğini arkadaşlarımız anlatsın. HDP’nin ne dediğini fabrikada çalışan işçiler anlatsın. Buyurun HDP’nin ne dediğini şiddete uğrayan, şiddete direnen kadınlar anlatsın. Buyurun HDP’nin ne dediğini Kazdağları’nda direnen kadınlar anlatsın, buyurun HDP’nin ne dediğini Cizre’deki annelerimiz anlatsın. Buyurun HDP’nin ne dediğini Sebahat Tunceller anlatsın. 

Bizi yürütmeyeceklerini zannedenler, coşkumuzu gördükçe saldırıyorlar

Biz halkın sesi olmaya, Türkiye’deki bütün sorunları çözmeye adayız. Biz bu ülkede gerçek anlamda demokratik bir sistemi oturtmaya, yerleştirmeye adayız. Biz ne bize dayatılan savaş siyasetine ne de her gün bugünü nasıl geçireceğiz diye düşünmek zorunda kalmaya muhtacız. Güçlüyüz; gücümüzü daha önce de gördük. Edirne’den başladığımızda Hakkari’den başladığımızda bizi yürütmeyeceklerini zannedenler nasıl bir gaflet içinde olduklarını bu yürüyüşün coşkusunu izledikçe fark ediyorlardır. Bunu gördükçe saldırmaya devam ediyorlar. 

Bu darbe er ya da geç bizim mücadelemizle sonuçlanacak

Güçlü olduğumuz, haklı olduğumuz için, hakkı ve hakikati savunduğumuz için saldıranlar tarihteki örneklerine baskınlar. Kimse tarihte darbecileri hatırlamaz. Ama darbeye karşı mücadele edenler tarihe her zaman altın harflerle yazılmıştır. Bu darbe de diğer darbeler gibi er ya da geç bizim mücadelemizle sonuçlanacak. Biz bu mücadeleyi en yükseğe taşımaya hep birlikte barış demeye, hep birlikte kadınlar için mücadele demeye; özgürlük, demokrasi demeye devam edeceğiz. 

Bugün İstanbul yürüyüşümüzün finaliydi. Emek verenlere, yönetici arkadaşlarımıza, engellemeler sonucu bize ulaşamayıp gönülleri bizimle olanlara teşekkür ediyoruz. Saldırıya uğrayan özgür basın emekçileri, yönetici arkadaşlarımız hepinize teşekkürler. Yarın Sultanbeyli Hamidiye Mahallesinde Saat 12:00’de Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın da katılımıyla uğurlama gerçekleştirilecek. Kandıra’ya gideceğiz. HDP ne diyor diye merak edenleri Sebahatin’in, Gülten’in, Figen’in sesini dinlemeye çağırıyoruz. İyi ki varız, iyi ki buradayız, iyi ki hep birlikteyiz.  

Serkeftin ji me hemûyan re. Em bi bawer in, em ê bi ser bikevin. Li hemberî zihniyeta qirêj li hemberî, zihniyeta dijberî ciwanan û jinan em ê meşa xwe bidomînin. Meşa me meşa azadiyê ye.