Barış: Azınlıklara gelmeyin mesajı veriliyor

Eş Genel Başkan Yardımcımız Azad Barış'ın Mezopotamya Ajansı'na verdiği röportaj:

Farklı inanç ve halklardan kişilere dönük artan saldırıları değerlendiren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, bu kişilere "Bu topraklara gelirseniz başınıza bunlar gelir" mesajı verildiğini söyledi. 

Türkiye’de farklı inanış ve mezheplerdeki insanlara devletin tekçi ve inkarcı yaklaşımları beraberinde saldırıları da getiriyor. En son Şırnak Beytüşşebap’ta 11 Ocak gününden bu yana kendilerinden haber alınamayan Süryani Hurmuz ve Şimoni Diril çifti, yine Mardin’de gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra gelen tepkiler üzerine serbest bırakılan Süryani Rahip Sefer (Aho) Bileçen’in yaşadıkları azınlıklar üzerindeki tedirginliği arttırdı. Aynı zamanda cemevlerinin ibadethane sayılmaması konusunda devletin ısrarı sürerken, Alevilere ait evler işaretlenirken, cemevleri de tahrip ediliyor. 

Konuyu ajansımıza değerlendiren HDP Basından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, ne zaman azınlıklar toparlanma sürecine girse devletin resmi  ideolojisinin inanılmaz baskısıyla baskılandığını söyledi. Yıllar sonra topraklarına dönen Süryanilere dönük son günlerde artan yönelimleri anımsatan Barış, özellikle korucular ve devlete yakın kimi kesimlerin bu insanların geri dönmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu vurguladı. Barış, “Özellikle Kürdistanlı Hıristiyanlara karşı ortaya konulan saldırılar çok anlamlı. Çünkü Asuri Rahip Aho’yla sınırlı kalmadı mesele. Keldani kilisesinin papazı onun rahibinin annesi ve babası kayıp. Şimoni ve eşi Hurmuz Şırnak’ta kaçırıldı. Bu yavaş yavaş bir faili meçhule gidiyor. Dolayısıyla verilmek istenilen mesaj: Gelmeyin bu topraklara. Bu topraklara gelirseniz başınıza bunlar gelir” dedi. 
Alevileri de içine alan bir süreç olduğuna işaret eden Barış, Alevilerin evlerinin işaretlendiğini hatırlatarak, “Bu bize Maraş, Sivas katliamlarını çağrıştırıyor. Dolayısıyla bu önce işaretle başlar, daha sonra bu şiddet kendini sokakta göstermeye başlar. Bu devletin rızası olmadan hatta devlet içi gruplar hazırlamadan bunların hayata geçmesi mümkün değil” şeklinde konuştu. 

‘KÜRTLER BİRİNCİ DERECE DÜŞMAN’

Türkçülük sözleşmesinden yola çıkarak Türk olmayan herkesin "düşman" olarak görüldüğünün altını çizen Azad Barış, şöyle dedi: “Türklük konsepti şunu görüyor; Kürtler birinci derece düşmandır. Bunun üzerinde çalışılıyor. Örneğin iki hafta önce şu an röportaj yaptığımız binaya kurşun sıkıldı, legal bir siyasi partiye sıkıldı. Aslında Türkiye’nin geleceğine demokrasisine sıkıldı, Kürtlere sıkıldı ve bileşenlere sıkıldı. Yani başıboş bir sokak serserisinin, bir MHP’linin yaptığı bir iş değil organize bir iş. Meseleye böyle bakmak lazım.” 

‘HEPSİNİN MALLARINA KONUYORLAR’

Êzidîlerin de geçen haftalarda Batman’da saldırıya uğradığını hatırlatan Barış, “Topraklarına el konuldu ve zaman tanındı. ‘Burayı terk etmezseniz sizi öldürürüz’ denildi. Bunu yerel güçler, aşiretler ve devletle çalışan köy korucuları yaptı. Bir savaş ganimeti olarak görüyorlar, vermek istemiyorlar. Eskiden Rumların ve Ermenilerin malına konmuşlardı, şimdi Êzidîlerin, Keldaniler geri kalmış bazı Ermeniler vardı onların malına konmuşlar. Yavaş yavaş Alevilerin malına el koyacaklar. Aslında bir konsept olarak görmek lazım” ifadelerini kullandı. 

‘BİRLİKTE YAŞAMIN ZEMİNİNİ OLUŞTURMAMIZ LAZIM’ 

Mezopotamya ve Anadolu mozaiğinin eksik olan bir parçasının herkesin eksikliği olacağını dile getiren Barış, “O eksiği yerine koyarsak o zaman başarırız biz. Bütün bu kötülükler olurken ve yeni yeni kötülüklerin türevleri tekrar ortaya çıkarken aynı zamanda yeni umutların da yeşerdiğini söyleyebiliriz. Çünkü 5-10 yıl önce Müslüman bir Kürt ile Êzidî bir Kürdün bir araya gelmesi belki komşuluk üzerinde mümkündü ama bu gün fikri olarak politik olarak ve dünya bakışı olarak da mümkün hale gelmiş durumda” diye belirtti.  

‘FARKLI İNANÇLAR KENDİLERİNİ İYİ HİSSETMİYOR’

Parti olarak Halklar ve İnançlar Komisyonu aracılığıyla farklı kesimleri bir araya toplayıp sempozyumlar düzenledikleri hatırlatan Barış, “Halklar birbirini tanıyor. Onlar bizi ayrıştırırken biz birleşmeye doğru gidiyoruz. HDP’li ve Êzidî olarak şuna inanıyorum, eğer Müslüman Kürtler yaşadıkları yerde kendilerini iyi hissediyorsa benim de geleceğim daha parlak, evimin içi daha huzurlu olur. Ama eğer onların durumu kötüyse ben ne Rahmani ne de insani olarak kendimi iyi hissedebilirim. İşte Êzidîler iyi hissetmiyor, Süryaniler iyi hissetmiyor, Ermeniler iyi hissetmiyor, Aleviler hiç iyi hissetmiyor. Vicdanlıyım barışa inanıyorum inançlıyım diyen bir Müslümanın kendini iyi hissetmesini düşünemezsiniz. HDP tam da bunu sorguluyor” diye konuştu. 

Röportaj: Erdoğan Alayumat

27 Ocak 2020