Başaran: AYM’nin Demirtaş kararına saygı duymuyoruz

Batman Milletvekilimiz Ayşe Acar Başaran, Mecliste düzenlediği basın toplantısında Anayasa Mahkemesinin (AYM), HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bireysel başvurusunu reddetmesine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. AYM’nin kararını sert bir dille eleştiren Başaran şunları söyledi:

Bir yılı aşkın bir süredir Anayasa Mahkemesine yapılan bir başvuru var. İçeriği itibarıyla hem milletvekillerinin tutuklu yargılanamayacakları, dokunulmazlıkların usulüne aykırı kaldırıldığı yönünde bir başvuruydu. AYM bir karar verdi nihayet. Ancak karar, 6 milyonun iradesine açıkça ihanet olarak değerlendirilebilecek bir siyasi metin. 35 sayfa politik değerlendirme yapmışlar. İktidarın politik değerlendirmeleri çerçevesinde bir hüküm kuran karar var karşımızda. Bir yargı organının görevi siyasi değerlendirme yapmak değildir. Kararın Anayasaya uygunluk denetiminden çok politik infaz biçimi olduğunu görüyoruz. 

AKP iktidarı 7 Haziran’dan bugüne özellikle 6-8 Ekim olaylarını kendi cephesinden değerlendiriyor, işin aslında uzaklaştırıyor ve bunun üzerinden partimizi linç etme politikası geliştiriyor. AYM kararı da tam bu noktada gelen bir karar. Atılan bir tweet üzerinden partimizin tüm sorunlardan tüm ölümlerden sorumlu olduğu iddia ediliyor. HDP olarak bizim de kamuoyuna demokratik tepkisini ortaya koymaya çağrı yapma hakkımız var. Bunun sonunda çıkan olaylardan sorumlu tutulmak kabul edilemez. 15 Temmuzda bir darbe kalkışması oldu. Bunun karşısında iktidar demokratik tepkisini ortaya koymak için sokağa çağırdı. Belki darbe başarılı olsa AKP yöneticileri yargılanıyor olurdu. Bizim çağrılarımızı da tam bu noktada değerlendirmek gerekiyor. 

İfadeye gitmemek tutuklama gerekçesi değildir

Hem AİHM savunmasında hem Gülser Yıldırım kararında defalarca milletvekillerinin ifadeye gitmekten imtina ettiği söyleniyor. Türkiye hukuk sisteminde bir kişinin ifadeye gitmemesine ceza verilmesi düzenlendi mi? Kişilerin ifadeye gitmemesine ilişkin ceza kanununda tek bir düzenleme var, o da zorla getirilme. Bizlerle ilgili de bu kararlar var. Bu kararlarla ifademize başvuruldu. Bunu bir tutuklama gerekçesi yapmak, hele de Anayasa Mahkemesi tarafından bunun bu şekilde değerlendirilmesi kabul edilemez. 

AYM kararında, ifadeye gitmemek soruşturma ve kovuşturmanın engellenmesi olarak yorumlanıyor. Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş 13 aydır tutuklu. Birkaç gün önce tutuklu olduğu dosyanın ilk duruşması yapıldı. Kendisi gelmek ve savunma yapmak istemesine rağmen duruşmaya getirilmedi. Demek ki asıl mesele soruşturma ve kovuşturmanın engellenmesi değil. Bunu yapan birileri varsa o da iktidarın kendisi. Neden duruşmaya getirilmiyor Demirtaş? 13 aydır hiçbir duruşmasına gidemedi. AYM kararında bu konuya ilişkin hiçbir ifade yok. 

AYM, daha önceki kararını tekzip ediyor. Tutuklu milletvekilleriyle ilgili daha önce karar vermediğini ifade ediyor. Bir mahkeme kendi kararından vazgeçebilir. Ancak bunun hukuki altyapısını oluşturması gerekir. Etrafından dolanarak kendi kararını tekzip edemez. 

2 yıldır yaşanan HDP’ye karşı linç politikasının bir parçası bu karar. Gözaltı ve tutuklamalarla bizi tasfiye etmeye çalıştılar. AYM kararı da bunun bir parçası olarak değerlendirilebilir. 

Türkiye meseleleri iç hukukla çözmeme yolunu seçiyor

AYM kararında “suçlu olduğu yönünde kuvvetli şüphe olduğu” ifade ediliyor. Objektif gözlemciler bunu ifade etmiş. Bakın, iktidarın kendi yaptırdığı anketler var. Demirtaş’a yönelik tutuklamanın hukuki olmadığını düşünüyor toplumun büyük çoğunluğu. AKP seçmenleri de böyle düşünüyor. Eğer objektif gözlemci istiyorlarsa topluma sorsunlar. Halka sorsunlar. Halkın büyük çoğunluğu siyasi bir operasyon olduğunu net bir şekilde ifade ediyor. 

AYM kendi tarihine net bir leke sürdü. AYM bir mahkeme olmadığını net bir şekilde ifade etti. “Ben bir mahkeme değilim, aracım” deyişinin tescilidir bu karar. Cumhurbaşkanı AYM kararına saygı duymadığını söylemişti. Bu karar, gerçek anlamda saygınlığını yitirdiğinin kanıtıdır. 

Karara tek bir hakim şerh düşmüş ama şerhin içeriği de yok. Normalde şerhin detaylarının bulunması gerekir. Soruyoruz, niye? 

AYM’nin bu kararı tarihe kara bir leke olarak geçti. Ama bir şeyin de önünü açtı. Türkiye her defasında meseleleri iç hukukla çözmeme yolunu seçiyor. 17-25 Aralık’ta bakanlar Türkiye’de yargı karşısına çıksaydı bugün okyanus ötesinden Zarrab’ın itiraflarını dinlemezdik. Aynı şey AYM kararı için de geçerli. Eğer AYM hukuka uygun karar vermiş olsaydı dosya AİHM’e gitmezdi. Yine mesele uluslararası bir mesele haline dönüştü. Kendi meselesini çözemeyen bir ülke. 90’lı yıllarda da bunu çokça yaşadık. Ama demek ki iktidar tarihten ders almıyor. Hakikat ortaya çıkacak ve eş genel başkanlarımızın neden tutuklu olduğunu hukuki kararlarla da görecek. Ama buna gerek var mı? Kendi sorunlarımızı çözemeyecek durumda mıyız; demek ki öyle. AİHM’den bu yönde bir karar çıkacağına inanıyoruz.

AYM’nin kararı HDP’ye yönelik operasyonun bir parçası

AYM asıl değerlendirmesi gereken meseleyi değerlendirmedi. Dokunulmazlıklar usule uygun kaldırılmadı. Anayasa değişikliğiyle kaldırıldı, yargısız infazlarla kaldırıldı. AYM’nin bu konuda hiç mi görüşü yok? Bu kadar mı hukuktan uzak yargıçlar? Bu kadar mı düğmeli cübbeler giyiyorlar? Bu kadar mı eğildiler? Bu kadar mı korkuyorlar iktidardan? Korkmaları gereken iktidar değil, korkmaları gereken usulsüz kararları. İktidarlar gelip geçici ama adalet anlayışı kalıcıdır. İktidarlar gelip geçer, o düğmelerini ilikleyen yargıçlar topluma nası hesap verecekler. Kendi kişisel tarihlerinden bunu nasıl silecekler. Bu korkuların sonucu AYM başkanı en fazla hakimlikten ihraç edilir. Ama bu halka hesabı nasıl verecek. Kararı verdiği tek bir kişi değil. Bu ülkenin üçüncü büyük partinin milletvekilleri, eş genel başkanlarıdır. Milyonlarca kişi onların yürüttüğü siyaseti desteklemiştir. Bu ülkede barışın olmazsa olmazlarıdırlar. Verecek hesapları yok. Ne kanunen ne vicdanen ne de toplumsal olarak hesap veremeyecekler. Biraz cesaret, biraz vicdan, biraz bu ülkenin geleceğini düşünmelerini beklerdik. Bize bu kararı hukuki bir kararmış gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Bu bir karar değil, bu bir yargısız infaz aracı. Bu kararla AYM bütün yerel mahkemelere talimat vermiştir. AYM’ye kimin talimat verdiğini de biliyoruz. Bu karar başından sonuna HDP’ye yönelik operasyonun bir parçasıdır. 

Biz de AKP Genel Başkanının söylediğini tekrarlayalım: AYM’nin bu kararına saygı duymuyoruz. Saygı duymayı bekleyenler hukuka saygı duymalılardı. Umarz ve dileriz ki daha adil kararların çıkacağı bir sürece geleceğiz. Bu karar AİHM’den gelecek ve TR’ye faturası çok daha ağır olacak. Böyle olmasını istemezdik. Ama birileri biraz daha iktidarda kalabilmek için bu yolu seçti. Bu yol yol değildir. 

22 Aralık 2017