Başaran: Biz celladının yüzüne tüküren Sakine’nin yoldaşlarıyız, adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz

Paris'te 2013'te düzenlenen bir suikastle katledilen Kürt kadın siyasetçiler, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, ölüm yıldönümlerinde Dêrsim'de anıldı. HDP Kadın Meclisi tarafından HDP Dersim İl Örgütü'nde düzenlenen anmada konuşan Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, şunları söyledi:

Burada bugün 6 kadın arkadaşımız şahsında mücadelede kaybettiğimiz bütün kadın arkadaşımızı anmak için toplandık. Paris’te 3 kadın arkadaşımız derin güçler tarafından katledildi. Silopi’de 3 kadın arkadaşımız yine aynı derin güçlerin yürüttüğü politikalar neticesinde katledildi. Türkiye ve Kürdistan’da kadınlar özgürlük için, eşit koşullarda yaşamak için maalesef her gün katlediliyor. 6 kadın arkadaşımız şahsında Leyla, Fidan, Sakine, Pakize, Fatma ve Sêvê şahsında yaşamını yitiren bütün kadın yoldaşlarımızı buradan bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.

Paris Katliamı’nın üzerinden yıllar geçti. Hangi derin ve karanlık güçlerin bu katliamı yaptığını bütün dünya biliyor, hepimiz biliyoruz. Bu katilamı yapanlardan sadece biriydi Ömer Güney. Ömer Güney’in MİT ve derin güçlerle ilişkisini bütün dünya izlerken maalesef Avrupa’nın göbeğinde üç kadın siyasetçi, 3 özgürlük mücadelecisi kadın yoldaşımız katledildi. Bunlardan biri bugün mezarını ziyaret etmek istediğimiz, inancı gereği mezarına mum koymak istediğimiz Sakine arkadaşımızdı.

Sakine Cansız'ın mücadelesi Amed zindanının duvarlarında halen yankılanıyor

Sakine Cansız bütün yaşamını özgürlük mücadelesine adamış bir arkadaş. Verdiği mücadele Amed zindanını duvarlarında halen yankılanıyor. Onun Esat Oktay'ın yüzüne tükürmesi, onun bu tavrı bugün de saldırılara karşı tüm kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor. Aslında onun mücadele azmi, ruhu Dêrsim ve Kürdistan kadınlarında hala yaşamaya devam ediyor. 

Kürt kadınları cellatlarının yüzüne tükürmeye devam edecekler

Sakine Cansız’ı anlatması gerekenler burada yok, onun hikayesi ve mücadelesi ile büyümüş olanlar burada. Bugün mezarını ziyaret etmemiz engellendi. Katletmeleri yetmedi, mezarına bir mum koymamız bile engellendi. Çünkü kadın mücadelesinden, Sakinelerin mücadelesinden, yaşamını yitirmesinden bile korkan bir iktidar var karşımızda. Aslında bunun hukuki ve vicdani bir açıklaması yok. Onlar da farkında. Ama ne engelleme ne saldırı ne katliamlar, kadınları mücadele azminden bir adım geri attırmayacak. Onlar da çok iyi biliyorlar ki kadınlar, Kürt kadınları cellatlarının yüzüne tükürmeye devam edecekler. Onlar da çok iyi biliyor ki kadınlar mücadeleden vazgeçmeyecekler. 

Kadınlara mücadele etmeyin mesajı veriliyordu

Bir taraftan müzakere sürerken bir taraftan da kadınlara saldırmaktan vazgeçmediler. Tarih, yer seçimi çok önemliydi. Üç kadın arkadaşımızın seçilmesi, tarihi ve yeri tesadüf değil. Bir taraftan yürütülen bir süreç vardı, bir taraftan saldırmaktan vazgeçmeyen bir gücün olduğu mesaj veriliyordu. Kadınlara mücadele etmeyin mesajı veriliyordu. Kadınlara direnmeyin mesajı veriliyordu. Tıpkı Silopi’de yaşamını yitiren üç kadın yoldaşımız gibi. Siyasetçi olduklarını çok iyi biliyorlardı. Verdikleri mücadelenin bedeli de çok iyi biliniyordu. Onları korkutan bu mücadeledir. Silopi’de 3 kadın yoldaşımız ve Paris’te 3 kadının katledilmesi tesadüf değildi. Bilerek isteyerek ve aslında tüm Kürdistan kadınlarına bir mesaj olarak algılanmalı. Orada bırakmadı, kadınlar direndikçe iktidar da devamını getirdi.  Onun için bu yıl içinde Mexmûr’a saldırıp 3 kadını katlettiler. Bu yıl içinde 3 kadın yine Kobanî’de katledildi. 

İktidarın kurumsallaştırmak istediği faşizme karşı en fazla direnen kadınlardır

Bugün Kürdistan ve Türkiye'de savaşın kadın bedeni üzerinden başlatılması da tesadüf değildir. Çünkü iktidarın kurumsallaştırmak istediği faşizme karşı en fazla direnen kadınlardır. Kadınlar varsa faşist bir iktidar kuramazsınız, kadınlar varsa mücadele devamlılığını sağlar, geri adım atmak, biat etmek yoktur. Bu yüzden her yerde kadınlara saldırıyorlar. Onun için kadınlar en büyük hedeftir. 

Hangi karanlık eller, bir taraftan bir görüşmeler yapılırken bir taraftan bu katliama imza attı?

Ama bunun karşısında direnen kadınlar var. Sakine'nin yolunda yürüyen kadınlar şu anda, direnmeye devam ediyorlar. Biz hala soruyoruz, hangi karanlık eller, bir taraftan bir görüşmeler yapılırken bir taraftan bu katliama imza attı? Kimler var bu işin içinde? MİT'le bağlantısını bütün dünya gördü, üstünü kapatmaya çalıştınız. Ama bu hesabını vereceğiniz gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü kadınlar yoldaşlarının katledilmesine sessiz kalmadılar, kalmayacaklar. 3 kadın yoldaşımızın Silopi’de katledilmesinin adalet arayışından vazgeçmeyeceğiz. Kadınları katledenler yargılanana kadar, özgürlük mücadelesi sonuçlanan kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.Ne OHAL söylemleri ne bizim mezarlıkta anma yapmamızı engellemeleri mücadelemizden bizi vazgeçiremeyecek. 

Biz celladının yüzüne tüküren Sakine’nin yoldaşlarıyız, adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz

Her gün her alanda cinsiyetçiliği örgütlemeleri bize geri adım attıramayacak. Her gün her alanda kadınları hedef almaları bize geri adım attıramayacak. Çünkü biz celladının yüzüne tüküren Sakine’nin yoldaşlarıyız. Biz ömrünü mücadeleye veren Fidan Doğan'ın yoldaşlarıyız. Biz küçücük yaşında kendi memleketinden koparılan ama mücadeleye diasporada da devam eden Leyla Şaylemez'in yoldaşlarıyız. Biz yaşamını cezaevinde geçiren ama geri adım atmayan Sêvêlerin yoldaşlarıyız. Biz Fatma Uyar'ın yoldaşlarıyız. Biz Asya Yüksellerin mücadelesinin takipçileriyiz. Pakize Nayır’ın ortaya koyduğu mücadelenin yürütüceleriyiz. Mücadeleleri ile yaşadıklarını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Altı kadın yoldaşımız şahsında yaşamını mücadelede yitiren bütün kadın yoldaşlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu katliamları gerçekleştirenlerin de, onları koruyup kollayanların da peşini bırakmayacağız. Bir kez daha ifade etmek istiyorum, adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz.

7 Ocak 2020