
Batman Milletvekilimiz Ayşe Acar Başaran, Meclis Genel Kurulu’ndaki Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) üye seçimi öncesi yaptığı konuşmada yargı bağımsızlığına ilişkin eleştirilerini dile getirdi. Yargının AKP - MHP ittifakının hukuk komisyonu haline geldiğini ifade eden Başaran, şöyle konuştu:
Bu Anayasa değişikliği geldiğinde kuvvetler ayrılığı daha da geliştirilecek, daha da derinleştirilip büyütülecek iddiası vardı. Ama kuvvetlerin tamamen bir karmaşa hâline geldiği, tamamen iç içe girdiği bir düzenlemenin ilk etkisini bugün bu HSK seçimleriyle görüyoruz. Anayasa değişikliğine bir "bağımsızlık" kelimesi eklendi, "Yargı bağımsız oldu" diye her yerde propaganda yapıldı. Ama yargı şu anda AKP'nin hukuk komisyonu hâline geldi, hatta AKP-MHP ittifakının hukuk komisyonu hâline geldi. HSK üyeliğinde adı geçen isimler ya da burada oylanacak isimler bir partinin kadın kolları, bir partinin meclis üyesi, diğer bir partinin genel başkanının avukatı. Bu mudur bağımsız ve tarafsız yargı? Bununla mı toplum vicdanı rahatlatılacak?
Çocuk aklıyla ülkede hukuk var zannediyordum
Bunun örneklerini gördük; KCK dosyalarında gördük, 1980 döneminde gördük, 1990'lı yıllarda gördük. İnsanlar faili meçhul cinayetlerle katledilirken gördük. Onlardan biri de benim babamdır. 1990'lı yıllarda faili meçhulle katledildi ve benim avukat olmamın en önemli nedeni budur. O dönemde, çocuk aklıyla bu ülkede hukuk olduğunu zannediyordum ama hukuk fakültesini bitirince aslında bunun tamamen bir hayal ürünü olduğunu fark ettim. Çünkü yargılama yok, sadece talimatlar var. Bir gazeteci çıkıyor, hedef gösteriyor, sonraki gün tutuklanıyor. Arkadaşlarımız serbest bırakılıyor tutuklanıyor, serbest bırakılıyor tutuklanıyor.
Maddi gücü olan yargılanmaktan kurtuluyor
Batman'da bir fuhuş dosyası var, hepinizin duymak istemediği bir fuhuş dosyası. Her nasılsa birileri kefaletle serbest bırakılmış. Demek ki maddi gücü olan kefaletini ödeyecek ve kendini bu şekilde yargılanmaktan kurtaracak. Böyle bir hukuk sisteminden söz ediyoruz.
Adaletin toplumsal vicdana dokunduğu noktadaki toplumsal sıkıntıları düşünün. İnsanlar adalete ulaşamadığını düşündüğünde, insanlar mahkemelerin adil karar vermediğini düşündüğünde kısasa kısas mı yapsınlar, böyle bir toplum mu tasarlıyorsunuz? Toplumun bir kaos yaşamasını mı tasarlıyorsunuz? Bunu cemaatle yaptınız, gördük sonuçlarını.
Halka tekrar ‘tankların önünde durun’ deme hakkınız yok
Sizin tasarladığınız gibi darbelerin karşısında bir duruş olmaz. Bu ülkede darbelerin karşısında tek bir duruş olur: Demokratikleşme, hukukun evrensel ilkelerini uygulama, insan haklarına saygılı bir sistem kurma ve bütün bu erkleri tek elde toplamaktan vazgeçme. Tekrar hatırlatıyor ve uyarıyoruz: Bugün dost olduklarınızla yarın düşman olabilirsiniz. Yarın bir dahaki darbe girişiminde tekrar bütün sorumluluğu halka verip "Siz gidin o tankların önünde savaşın" deme hakkınız yok, bu sorunu çözecek olan bu Meclis’tir.
Cezaevinde 60 küsur gün insanlar kendi insan onuruna yakışır şekilde yaşamak için açlık grevine girdi. Birkaç metre ötenizde insanlar KHK'larla işinden edildiği için açlık grevindeler. Yine, bir baba çocuğunun cenazesini alabilmek için açlık grevinde. Eğer bir ülkede açlık grevi hak arama yöntemi hâline gelmişse o ülke hukuk devleti olma vasfını yitirmiştir. O zaman asıl o püskürtmeye çalıştığınız darbelerin daha büyüğüyle karşı karşıya olma ihtimalimizin olduğunu tekrar söylüyor ve uyarıyoruz.
16 Mayıs 2017