
Eş Genel Başkan Yardımcımız Saruhan Oluç, yasaya göre tarafsız olmak zorunda olan 'kamu kurumu' TRT'nin HDP'ye uyguladığı ambargoyu RTÜK gündemine taşıdı. TRT Haber kanalının son dönem yayınlarına ilişkin verileri de içeren şikayet dilekçesini RTÜK'e sunan Oluç, aynı zamanda basın - yayın meslek örgütlerinin temsilcilerine hitaben bir mektup kaleme aldı. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
Sayın Yetkili,
16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Değişikliği Referandumu’na sayılı günler kaldı. Referandum günü yaklaştıkça medyadaki kemikleşmiş sorunların Türkiye toplumunun geleceğini nasıl etkilediğini hep birlikte izliyoruz. Medya kuruluşlarının yayın politikalarını belirleme hakkımız ve niyetimiz elbette yok. Ama 6 milyon yurttaşın oyunu almış bir siyasi parti olarak yaşadığımız ağır medya ambargosu, bu konuda söz söylemeyi ve tarihe bir kayıt düşmeyi zorunlu kılmaktadır.
Öncelikle yasaya göre tarafsız olmak zorunda olan ‘kamu kurumu’ TRT hakkında bazı saptamalar yapmamız gerekmektedir. Elimizdeki veriler, TRT’nin siyasi partilerin referandum kampanyalarını yayınlarken kendi kanununu, RTÜK Yasası’nı, Yüksek Seçim Kurulu’nun ilkelerini açıkça ihlal ettiğini ortaya koymaktadır.
1-22 Mart tarihleri arasında TRT Haber kanalında yayınlanan canlı yayın ve söz programı sürelerinin dağılımına baktığımızda, Cumhurbaşkanlığı’na 1390 dakika, AKP’ye 2723 dakika, CHP’ye 216 dakika, MHP’ye ise 48 dakika ayrıldığı görülmektedir. HDP’ye, HDP’nin çalışmalarına ise hiç yer verilmemiştir. Aynı durum haber bültenlerinde ayrılan süreler ve konuk dağılımında da gözlenmektedir.
TRT’nin bu tarafgir tutumuyla ilgili RTÜK’e sunduğumuz şikayet dilekçesini sizlerin de bilgisine sunuyoruz. Bu dilekçede TRT’nin tutumuna ilişkin benzer, çarpıcı verileri görebilirsiniz.
Ancak medyanın tarafgir ve asla adil olmayan, basın etiğine uymayan tutumunun görünür olduğu tek kurumun TRT olmadığını söylemeye elbette gerek yok. YSK’nin denetim yetkisinin KHK ile kaldırılması, özel televizyon kanallarının da taraflı ve bağımlı duruşunu pervasızlaştırmıştır.
17 ulusal kanalda, 1-20 Mart tarihleri arasında Cumhurbaşkanı ve AKP’ye 420 buçuk saatlik canlı yayın süresi verilirken, HDP’ye hiç yer verilmemiştir. Aynı şekilde 17 ulusal kanalın konuklu programlarına Cumhurbaşkanı, Başbakan, diğer siyasi partilerin liderleri, milletvekilleri ve temsilcileri defalarca kez konuk olarak çağırılırken HDP’liler tek bir programa bile konuk olarak çağrılmamıştır.
Evet, Türkiye’de medya iktidardan hiçbir zaman tam anlamıyla bağımsız olmamıştır. Ekonomik ilişkiler, medya organlarının söylemlerine her zaman yön vermiştir. Ama Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde iktidar medya üzerinde bu kadar söz sahibi olmamıştır. Özcesi; Türkiye’de medya ve iktidar arasındaki ilişki, şimdiye kadarki en kötü, en karanlık, en bağımlı dönemini yaşamaktadır.
Sizlerin de alanında söz sahibi meslek örgütleri olarak durumun farkında olduğunuzu ve bu konuda sıklıkla söz ürettiğinizi biliyoruz. Ama ambargoyu en şiddetli ve ağır yaşayan parti olarak, referandum gibi ülkemizin, halklarımızın kaderini tayin edecek böylesi kritik bir süreçte oyunu aldığımız her bir yurttaşın bilgiye erişim hakkına sahip olabilmesinin sağlanması için katkılarınızı bekliyoruz.
Saruhan Oluç
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı
27 Mart 2017
Ambargoya ilişkin verilerin de yer aldığı dilekçeye buradan ulaşabilirsiniz.