Baydemir: Hiç kimse bizi “süreç normal işliyor” beyanına inandıramaz

Vicdan ve adalet arayışını Anayasa Mahkemesi önünde sürdürüyoruz. Anayasa Mahkemesi Başkanıyla dün yapılan görüşmenin ardından hafta sonuna kadar mahkeme önünde eylem yapma kararı alan heyetimiz, burada yapılan açıklamada bir kez daha vicdan ve adalet çağrısında bulundu. Heyetimiz adına söz alan Parti Sözcümüz Osman Baydemir, şöyle konuştu: 

Bir devletin imanı onun adaletidir, bir devletin küfrü ise onun zulmüdür. Maalesef yaşadığımız coğrafyada adaletsizlik ve zulüm diz boyu. Böyle bir coğrafyada insan olmanın gereği adaletsizliğe, zulme itiraz etmektir. 

Bugün bir kez daha Anayasa Mahkemesi önünde vicdansızlığa yüksek sesle itirazımızı haykırıyoruz. 11 milletvekili legal siyasetten koparılmış. Onlara adeta rehine muamelesi yapılıyor. 

Anayasa hala yürürlükteyse hükmü nettir 

Bizim talebimiz sadece siyasi bir talep değildir. Çünkü adalet sadece siyasi mülahaza mevzusu değildir. İnsanı insan yapan vicdandan gelen ahlakın sesidir. Mesele yargının geç işleyişi meselesi de değildir. Yargının muhalefetin sesinin kısılması aracı haline dönüştürülmesidir. Anayasa hala yürürlükteyse, eğer Anayasa darbe sonucu ortadan kalkmadıysa hükmü açık ve net: Milletvekili tutuklanamaz. Milletvekili teamül görev süresi yani seçilmiş olduğu süre bittikten sonra hakkında işlem uygulanabilir. Mehmet Haberal, Engin Alan içtihadında olduğu gibi. 

Sürecin tamamlanmamış olması ‘rutin’ bir uygulama olarak izah edilemez 

Dün Anayasa Mahkemesi Başkanı, görüşmemizden sonra kamuoyuna açıklama yaptı. Biz isteriz ki yargı kurumlarının başkanları kararlarıyla konuşsun. Toplumun beklentisi bir an önce kararlarını vermeleridir. Bizim çağrımız zinhar yargıya müdahale değil; hukuksuzluğun sona ermesi çağrısıdır. Tam 307 gündür Anayasa hükmü ihlal ediliyor. Daha önce milletvekillerinin tutuklanmasına dair AYM’nin yargıçlarının verdiği bir karar var. O kararda açık bir şekilde “milletvekili tutuklanamaz” diyor. Çünkü yasama faaliyeti sekteye uğrar. Dolayısıyla raportörün henüz süreci tamamlamamış olması rutin bir uygulama olarak izah edilemez. 

Yargıtay Başkanı diyor ki toplumda yargıya güven sarsılmış durumda. Bu süreç bu şekilde devam ettiği müddetçe legal demokratik siyasetin kadroları, TBMM’nin en büyük üçüncü siyasi partisinin liderleri cezaevinde tutulduğu müddetçe adalet tecellisi engellendiği müddetçe toplumun yargıya güveni tesis edilemez. Eğer adalet mekanizması işlerse, yargı işlerse, hukuk güçlünün sopası olmaktan çıkıp mazlumun hukukunu koruyan bir mekanizma haline dönüşürse o zaman toplum yargıya güven duyar. O zaman toplum bütününün bir parçası olduğunun idrakine varır. 

Bir devleti suç örgütlerinden ayıran meşruluğudur 

Siz 6 buçuk milyonun seçtiklerini cezaevine koyarsanız, siyaseten tasfiye ederseniz o insanlar geleceklerini sizin geleceğinizle ortak değerlendiremez. Bu çok büyük bir vahametin işaretidir. Bir devleti suç örgütlerinden ayıran, bir devleti mafya örgütlerinden ayıran onun meşruluğudur. Meşruluk serbest seçimle açığa çıkar. 

15 Temmuz gibi milletvekillerinin cezaevine konması da milletin iradesine saldırıdır 

AYM başkanına bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Eğer mesele milletin iradesiyse, parlamentoda grubu bulunan tüm siyasi partiler sizin nazarınızda aynı saygıyı hak ederler. Cumhurbaşkanının, AKP Genel Başkanının, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, Bahçeli’nin hak ettiği saygı neyse Demirtaş’ın da hak ettiği saygı odur. O nizamda bir fark olmamalıdır. 15 Temmuz nasıl milletin iradesine saldırıysa Demirtaş’ın, Yüksekdağ’ın, milletvekillerinin cezaevine konması da milletin iradesine saldırıdır. 

Hiç kimse bizi “süreç normal işliyor” beyanına inandıramaz

Burada hiç kimse bizi “süreç normal işliyor” beyanına inandıramaz. Bu, kendisi ile çelişen bir beyandır. Sizin daha önce altında imzanız olan bir karardan bahsediyoruz. O karar 307 gündür görmezden geliniyor!

Yargının görevi hukuka sahip çıkmaktır 

Mesele sadece Demirtaş’ın cezaevinde tutulması meselesi değildir. Mesele milletin iradesinin cezaevinde tutulması meselesidir. Mesele devletin meşruluk zemininden uzaklaşmasıdır. OHAL, KHK’ler, toplumun korku imparatorluğu ile yönetme çabası meşruiyet zemininden uzaklaşmaktır. Adalet çağrımız, devlet mekanizmasını tüm erkleriyle ele geçirmeye çalışan iktidara dur demek içindir. Hukuk zeminine, ahlak zeminine davet etmek içindir. Yargı, rolünü oynamalıdır. Koşulları ne olursa olsun, ister OHAL olsun, ister sıkıyönetim yargının görevi vicdani karar vermektir; hukuka, içtihada sahip çıkmaktır.

Bizler yarın saat 11.00’de gene burada olacağız. Toplumun tüm dinamiklerinin hukuka adalete sahip çıkma sesini yineleyeceğiz. Ne zaman ki bu ülkede adalet hakim olur, her fikriyat özgürce ifade edilir o zaman bu ülke güvenliğe kavuşur. 

6-7 Eylül olaylarını hatırlayın. O dönemin zihniyeti nasıl farklılıkları yok etme zihniyeti ise bugünkü zihniyet de 6-7 Eylül olaylarını gerçekleşen zihniyetten beslenen bir zihniyettir. O zihniyetin yarattığı travmanın yaraları hala sarılabilmiş değildir. Ortada böyle tecrübeler varken hukuksuzlukta inat etmek acısını çocuklarımıza bırakmaktan başka sonuç doğurmayacaktır. 

Oyunuzu hangi partiye vermiş olursanız olun önemli olan hukuka, demokrasiye birlikte sahip çıkmaktır. 

Arakan’daki vahşete de Lice’deki vahşete de dur demeliyiz 

Bu ülkede oyunu kime vermiş olursa olsun her insanın vicdanında Arakan’daki vahşete karşı bir itiraz vardır, işte o vicdandır. Arakan’daki vahşete nasıl hayır diyorsak Lice’de, Hakkari’de insanların heronlarla katledilmesine de, yaşlı, çocuk demeden insanların katledilmesine de  hayır demeniz lazım. Biz bunu başardığımızda demokrasi güvence altına alınmış olacaktır. Adalet o zaman güvence altına alınacaktır. Çabamız, birlikte yaşamın zeminini yitirmemek içindir. 

Bu mahkemeyi ayakta tutan beton kolonlar değildir, verecekleri adil kararlardır. O kararlar sadece HDP Eş Genel Başkanının siyaset yolunun açılması için de değildir. Milyonlarca insanın gelecek tahayyüllerinin şekillenmesini beraberinde getirecektir. Ya bu ülkedeki farklılıklar bu ülkenin gerçek sahipleri olacak ya da bu ülkedeki farklılıklar başka bir arayış içinde olacaklardır. Tam da bu noktada ortak bir gelecek inşası için legal demokratik siyasetin kapılarının kapatılmasından vazgeçilmesi gerekiyor. 

Yarın tutuklu 11 milletvekilinin dosyalarına ayrıntılı olarak değineceğiz. Neyle suçlanıyorlar, neden tutuklular? Bütün çıplaklığıyla anlatacağız. Temel amacımız vicdan ve adalettir. 

6 Eylül 2017