
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile ortak basın açıklamasındaki konuşmasından spotlar:
Meclis’te, belediyelere kayyum yasa tasarısı görüşülmeye başlanacak. Umut ediyoruz ki, Genel Kurul aşamasında bu kadar riskli bir yasanın onaylanmasın ne kadar ciddi kırılmalara yol açacağı görülmüş olur. Bizim uyarımız, çağrımız bu. Ama biliyoruz ki karşımızda vicdanını, siyasi ahlakını, hukuk anlayışını yitirmiş bir iktidar var. Yıllardır, Meclis içi ve dışı muhalefetle uyarılarımızı yapıyoruz. Yaptığımız her uyarı, bu ülkenin selameti için, aydınlık geleceği için son derece yerinde, son derece makul öneriler olmasına rağmen, sırf HDP’den, sırf DBP’den, sırf muhalefetten geldi diye kulaklarını tıkayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Eğer bizim sözümüzü dinlemiş olsaydınız, her gece rüyasında Hz Peygamber‘i gördüğünü, Hz Peygamber ile konuştuğunu iddia eden bir salya sümüğün peşinden yirmi yıl koşmazdınız.
- Daha önce de uyardık
Sizi her dönemde uyardık. Defalarca ‘paralel devlet’ KCK operasyonları adı altında seçilmişleri adeta rehin alırken sıranın size geleceğini söylüyorduk. O dönemin başbakanı, bakanı bizimle alay edercesine “Biz Cemaat’le herhangi bir hukuki, siyasi kriz yaşamıyoruz” diyorlardı. Tam tersine, “Paralel devlet KCK’dir” diyorlardı. “Paralel devleti kurmuş olan HDP’dir, DBP’dir” diyorlardı. Gün geçti, devran döndü, kimin ne olduğu ortaya çıktı.
- Halkımız! Sizi tanımayanı siz de tanımayın!
Şimdi bir kez daha tarihi uyarıları, doğruları ifade ediyoruz. Seçilmiş belediyelere kayyum atayarak, o halkın iradesini gasp etmeniz fiilen de mümkün değildir. Parmak sayınız bu yasayı çıkarmaya yetse bile, siz o kayyumu belediye başkanı olarak çalıştıramayacaksınız. Bunun fiilen olanağı yok. Bütün belediye personellerine, sendikalara, sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına, barolara, bütün emekçilere ve bütün halkımıza çağrı yapıyorum. Siz tanımayan, belediyenizin yerine memur atayan zihniyeti siz de tanımayın.
Kayyum atanmış belediye kesinlikle çalışamayacaktır. Bunu net olarak söylüyoruz. Nasıl çalışamayacaktır, halk çalıştırmayacaktır. Halk, başına atanmış bir diktatör gölgesini seçtiği belediye eşbaşkanlarının ve belediye meclis üyelerinin yerine, saygın bir kişilik olarak kabul etmeyecektir.
- Haydi erken yerel seçime!
Belediyelerimizin iyi çalışmadığından, halka hizmet etmediğinden mi şikayet ediyorsunuz? Hodri meydan. Kayyum atamak istediğiniz her yerde erken yerel seçim yapalım. Diyarbakır mı diyorsunuz? Buyurun! Hakkari, Şırnak, Nusaybin… Hangi belediye için“Halk tarafından tepki görüyor ve biz o nedenle kayyum atıyoruz” diyorsanız, işte size demokratik bir teklif. Gelin oralarda erken yerel seçim yapalım. Bakalım halk kimden şikayetçi, kimden değil.
Sandıkla gelmiş olanlar sandıkla gitsin. Halka soralım, halk karar versin. Biz oralarda seçimi kaybedersek, yerine gelecek kimse saygı duyarız. Ama sizin derdiniz başka. Irkçı şovenist bir duyguyla, gözlerinizi kan bürümüş. Şimdiye kadar “Türkiye Türklerindir” diyordunuz, şimdi onu da geçtik, “Türkiye artık AKP’li Türklerindir” noktasına geldik.
- Kürt’üz. Ana dilimiz başka, milletimiz başka
Bu ülkede bizler de yaşıyoruz. Kürt’üz, anadilimiz başka, başka bir milletteniz. Tek milleti, tek dili kabul etmiyoruz. Belediyelerimiz de bu anlayışla siyaset yapmış ve seçilmişlerdir. Kayyumunuz gelir ama buradaki gerçekliği değiştiremez. Kayyumunuz bir kukla gibi ancak burada ayakları havada, halktan kopuk, bir memur bile olamayacak düzeyde itibarsız bir şahsiyet olarak kalır. Göndereceğiniz her temsilci halk nezdinde ancak itibarsız bir hükümet temsilcisi olur. Aklınızı başınıza alır, bu yasayı geri çeker, yeniden sağlıklı bir şekilde ortak bir devlet aklıyla, ortak bir siyaset aklıyla bu ülkeyi beraber düze çıkaralım derseniz HDP, DBP bütün gücüyle buna vardır.
- CHP yönetimi AKP’yi kurtarma çabasında
Biz bu ülkenin düşmanı değiliz, daha önce defalarca ifade ettik, bu ülkenin gerçeğiyiz. AKP’yi beğenmemek, Erdoğan’ı beğenmemek ülke düşmanlığı değildir. Vatan, ülken, toprak, halk sevgisi AKP’ye olan bağlılıkla ölçülemez. Bir siyasi partiye, bir siyasi lidere olan bağlılıkla ölçülemez. Hele ana muhalefet partisi ve yavru muhalefet partisi resmen büyük panik ve korkuyla yeni kurulacak devletten pay kapmak, birkaç kadro elde etmek adına her türlü faşizmi içine sindirmiş durumda.”Yeter ki Kürt anasını görmesin” misali, yeter ki Kürtler şu ülkede eşit bir yurttaş, özgür bir halk olmasın diye AKP’nin faşizmine evet diyen bir sosyal demokrat anlayış asla demokrasiyle asla sosyal bir devlet anlayışıyla bağdaşmaz. CHP’nin şu an ortaya koyduğu politika tümüyle AKP’yi var etme, kurtarma politikasıdır. CHP yöneticileri ne yaptığını bilmiyor olabilir. Kürt’e el uzatmayı bilemediler, gönlünü açmayı bilemediler. Ama geldiğimiz noktada geçmişe bir özeleştiriyle bakıp nerede yanlış yaptık, nerede hata yaptık, düzeltmemiz gerek nokta neresidir demek yerine bildiğimiz Türkçü, milliyetçi, faşizan bir anlayışla rahatlıkla ittifak yapıp Kürt’ü ezmeye çalışıyor.
- Konu belediye değil, halk iradesi
Bizim savunduğumuz veya korumaya çalıştığımız belediye binaları değildir, halk iradesidir. Bu ülkenin cumhurbaşkanın “Biz seçilmişleri atanmışlara ezdirmeyiz” diye diye meydanlarda bağıra bağıra dilinde tüy bitti. “Sandıkla gelen sandıkla gider” diyen kendisiydi, defalarca bunu ifade etti. E şimdi sandıkla gelmiş olanı nasıl bir yasa maddesiyle tümüyle İç İşleri Bakanı görevden alacak? Seçim bile yaptırmayacak, meclisi görevden alacak, tek bir memur gelecek şurada oturacak “Ben bütün Diyarbakır halkını yönetiyorum” diyecek. E o memurun zaten var, şurada 200 metre ileride, adı da vali. Yönetiyorsa yönetsin, tutan mı var? İkinci bir vali atamanıza ne gerek var? İhtiyacınız varsa valilerinizde kıyamet kadar yetki var. Valiniz memlekete hizmet yaptı da engel mi olundu? Her yerde valiniz var, 81 tane valiniz var. Gerçi yarısı “terör örgütü” üyesi çıktı. Belediyelerinizin tamamı sizin tarif ettiğiniz “Fettullahçı Terör Örgütü”nün destekçisi olduğu ortaya çıktı.
- Kayyum atanacaksa AKP’li belediyelere atansın
Şimdi kayyum atanacaksa AKP’li belediyeden başlayın. Mesela Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı itiraf etti. “Ben bu Gülen’e bir sürü arsa verdim” dedi. Bülent Arınç, Ankara’nın parsel parsel nasıl peşkeş çekildiğini iyi biliyor. Bizim belediyelerimiz 1 metrekare arsasını Fethullahçı örgüte vermemiştir. Başka örgütlere de vermemiştir. İspatlayabilseniz zaten belediye başkanımız burada değil, içeride olurdu. Burada olduğuna göre, belediye meclisi görevde olduğuna göre savcılarınız müfettişleriniz demek ki hiçbir şey ispatlayamamış. Ama çıkaracağınız kayyum yasasına göre Ankara, İstanbul, Kayseri, Konya başta olmak üzere bütün AKP’li belediyelere kayyum atamamanız lazım. Çünkü en büyük terör destekçileri bunlardır. Gülen terör örgütüne yapmadıkları yardım kalmamıştır. Neler yapmadılar?
- Konu terör örgütüne yardım ve yataklıksa, Erdoğan’dan başlanmalı
Örtülü ödenekten cumhurbaşkanı olmadan önce Recep Tayyip Erdoğan ne kadar aktardın, sen bu terör örgütüne? Örtülü ödenekten harcadığın, Fethullah Gülen’e, onun örgütüne gönderdiğin paranın haddi hesabı yok. Bütçeden harcadığın paranın haddi hesabı yok. Bu ülkede birileri terör örgütüne yataklıktan, destekten yargılanacaksa senden başlamak lazım. “Allah affetsin” diyerek çıkamazsın. Allah hepimizi affetsin, hepimizde hata, eksiklik varsa. Ama bir de kanun var. Kanunlar bize işliyor, sana işlemiyor. Seni sadece Allah affetsin. İnşallah, Allah hepimizi affetsin. Fakat bu dünyada da hesap vermeyecek misin? Ya sıradan bir memuru Fethullah Gülen örgütü kandırdı diye görevden alıyorsun. Darbeyle alakası yok, suç işlememiş, şiddete bulaşmamış, tek suçu günahı cemaatin evinde kalmış, okulunda okumuş, dershanesine gitmiş, başka bir günahı suçu yok. Onu görevden alıyorsun, sen hükümet 12 yıl boyunca devletin bütün imkanlarını bunlara peşkeş çekmişsin, Fethullah’ı Fethullah yapan sensin. Bu şeyhi uçuran mürit sizsiniz. Bütün dünyanın başına bela eden sizsiniz, belediyesine kayyum atanacak olan biz. Böyle bir adaletsizlik olur mu ya?
- Direnme hakkımız var
Yani CHP, parlamento dışı muhalefet bu hukuksuzluğa karşı ne der bilmiyoruz. Kendileri bilir ama biz bu yasayı yok hükmünde sayacağız kesinlikle. Kayyum hiçbir belediyemizi çalıştıramayacak. Bu, direnme hakkından kaynaklıdır. Nereden biliyoruz, seçilmişleri görevden almak için yola çıkan tanklardan biliyoruz. Seçilmişleri içeri atmak için havalanan uçaklardan biliyoruz. Ona karşı direnmek meşrudur. Gayrimeşru, hukuk dışı bir şekilde sizin seçtiklerinizi görevden almaya çalışanlara direnmek nasıl meşruysa belediyelerimize, vekillerimize dokunulmazlık vesilesiyle darbe girişiminde bulunanlara karşı her şeyimizle direnmek o kadar meşrudur.
- Bizim davamı fırıldakların ‘dava’sına benzemez!
Erdoğan zannediyor ki, bizim davamız yıllardır ortaklık yaptığı şu fırıldak Gülen cemaatinin davasıyla aynıdır. Öyle zannediyor. Kusura bakmayın, siz ucuz hesaplar peşinde koştunuz. Bak 40 bin kişiyi görevden aldın, 17 bin kişi tutuklu içeride Gülen Örgütü’nden. Bir tanesi çıkıp “Ben Fethullahçıyım”, bir tanesi çıkıp “Ben cemaattenim, iyi bir şey yaptım” diyemiyor. Öyle dava mı olur? Bak bizden 10 bin kişiyi aldınız, bir tanesi “Ben bu özgürlük mücadelesinin içerisinde değilim” demedi. Biz böyle dava insanlarıyız. Sen bilirsin. Gerisini sen bilirsin.
- Kurbanlık koyun değiliz
Kimseye haksızlık yapıp, ülkeye kötülük yapacak halimiz yok. Bize kötülük yapanlara karşı da kurbanlık koyun gibi davranacak halimiz yok. Biz güçlüyüz, örgütlüyüz, bütün özgücümüzle, halkımızla birlikte, seçilmişlerimizle birlikte bu anlayışa karşı direneceğiz.
Ve bakın 2007 yılından beri parlamentodayız, 2007 yılından beri Erdoğan ve zihniyeti bütün gücüyle bizi yok etmeye çalışıyor. Biz de yapamayacaksınız diyoruz. Her dediğimizde de haklı çıkıyoruz. Yine yapamayacaksın. Göreceksin sen yenileceksin, senin zihniyetin yenilecek. Haklılığın yok, meşruluğun yok.
- Kimse orta yolculuk yapmasın
Buradan bütün meslek odalarına, muhtarlara, barolara, esnaf odalarına çağrı yapıyorum: Kayyumdan yana mısınız, seçilmiş halk iradesinden yana mı, bunu görmek istiyoruz. “Biz kayyumdan memnunuz, kayyum gelsin bizi yönetsin diyorsanız, renginizi belli edin kardeşim. Gün orta yolculuk günü değildir. Herkesin tarafını bilmek istiyoruz. Seçilmiş halk iradesini gasp ederken, AKP buna el koyarken biz de buradan nasıl nemalanırız, belediyeyi eskisi gibi nasıl rant haline dönüştürürüz diyenler varsa görelim. Onların da sesini duyalım. Hele, belediye başkanını görevden alsınlar da beni kayyum atasınlar diye parmağını kaldırıp buradayım diyenleri görmek istiyoruz. Kim kimdir, nedir rengi belli olsun.
Diyarbakır başta olmak üzere bütün sivil toplum örgütlerini, sendikaları şu dakika itibariyle göreve çağırıyoruz. Kayyuma dair, kayyum yasasına dair ne diyorsunuz, atanacak kayyumla çalışacak mısınız, böyle bir belediye ile işbirliği yapacak mısınız? Böyle bir kayyumun çağıracağı toplantıya gidecek misiniz? Çünkü sivil toplum örgütleri, muhtarlar kentin demokratik yönetim bileşenleridir.
- Onursuz yaşamaktansa ölmeyi tercih ederiz
Halkımız da her şeye hazırlıklı olmalıdır. İrademize bu kadar aleni göz göre göre el konulmasını, darbe yapılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Bedeli ne mi olur? Onu düşünmüyoruz Onursuz, haysiyetsiz yaşamaktansa ölmeyi tercih ederiz. Halkımız her türlü meşru direnişe hazır olmalıdır. Kayyumu kabul etmeyeceğiz. Kayyumu çalıştırmayacağız. Bu, meşru bir direnme hakkıdır. Asla yılmak yok, asla geri adım atmak yok. Asla moral bozmak yok, çalışmalarımızı büyük bir coşkuyla sürdürüyoruz.