
Siirt Milletvekilimiz Besime Konca, TBMM’de Şirvan’daki maden faciasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Konca, HDP heyetinin faciaya ilişkin hazırladığı ön rapordan bilgiler de paylaştı. Konca, basın toplantısında şunları ifade etti:
Bugün Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyündeki iş cinayetlerine ilişkin ön raporumuzu paylaşacaktık. Fakat Meclis görevlileri, burada heyetle birlikte açıklama yapmamızı engelledi. Biz her yerde toplumsal muhalefetin sesi olmaya çalıştık. Sanırım bundan duydukları rahatsızlıktan kaynaklı olarak, Eş Genel Başkan Yardımcımız Serpil Kemalbay ve iki mühendis arkadaşımızın bilgilendirme yapmasına izin vermediler. Ben, Siirt milletvekili olarak kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum.
- Maden ocağı yıllarca güvencesiz çalışılmış
İş cinayetinin yaşandığı maden ocağı, Siirt Şirvan’a bağlı Maden köyünde, 29 yıllığına kiralanmış ve 12 yıldır çalıştırılıyor. Başlangıçta köydeki evler tek tek satın alınarak işletilmiş, köy yerinden taşınmış. Önce tünel sistemiyle çalışılmış, sonra açık maden sistemine geçilmiş. İşçiler can güvenliği tehlikesi altında yıllarca çalışmışlar. Zaten çalışma yöntemi de hukuksuz. En az maliyetle nasıl en fazla nasıl rant elde ederim mantığıyla çalışılmış. Ciner Holding ve bağlı şirketler bu işin içinde.
- İşçiler maden yetkililerini uyarmış
Şirvan’daki madende çalışan işçiler de aylar önce risklere dikkat çekmiş, bütün yetkililere bu riskleri aktarmış, madende bu haliyle çalışmak istemediklerini söylemişler. Ama aldıkları yanıt, “Çıkışınızı alabilirsiniz, burada çalışmak isteyen çok” olmuş.
Bu göçük gerçekleşmeden 2 ay önce de 200 metre ileride başka bir göçük oluşmuş. Bir işçi dinamit patlamasında kaza geçirip hayatını kaybetmiş. Hiçbir soruşturma yapılmamış. Katliamdan iki gün önce de bu göçük alanında çatlaklar görülmüş. bu çatlaklar çok görünür olmasına rağmen önlem alınmamış ve bu iş cinayeti gerçekleşti.
Olaydan 2 saat sonra Siirt milletvekili olarak alana gittim. 24 saat boyunca hiçbir çalışma olmadı. Sorduğumuzda, “Risk var, bu yüzden çalışmalara başlayamıyoruz’ denildi ama Valilik tarafından “hummalı çalışmalar var” denilerek yalan haberler yaptırıldı.
- Yakınlarını kurtarmaya çalışanlara belge imzalattılar
Oradaki işçilerin hepsi kardeşlerini, akrabalarını, arkadaşlarını kaybettiler.
Arkadaşlarını akrabalarını kurtarmaya çalışanlara, “Risk var, biz bu riski alarak burada kurtarma çalışması yapıyoruz, sorumluluk bizdedir” şeklinde bir belge imzalatıldı. Bu ikinci bir cinayettir.
Orada çalışan işçiler Kürt’tür. Oranın coğrafyası Kürt coğrafyasıdır. Hükümet’in Kürtlere yaklaşımı budur. İşçi olarak ölürsen cenazeni kendin çıkarırsın. Bunu yaparken ölecek olursan sorumluluk da sana aittir.
- Taziye evinde köpekle arama yapmak istediler
Aileler Hükümet yetkililerine “Buraya gelmeyin, gövde gösterisi yapmayın, biz çocuklarımızın cenazeleri çıkarmaya çalışıyoruz” dediler. Ve aileler halen 4 cenaze için çalışıyor. Ama polis yetkilileri taziye evlerine gidip, “Bakan sizin evinize gelmek istiyor, siz çıksanız da biz köpekle arama yapsak” diyorlar. İşçi ailesini tehlike gören bir anlayışla karşı karşıyayız.
- Dayanışmaya gelenler gözaltına alınıyor
İşçilere, “Eleştiri yapmayın, tepki göstermeyin, Şirket iyi çalışıyor deyin ki bu şirket kapanmasın” diyorlar. BBC Türkçe muhabiri Hatice Kamer gelip ailelerle görüşmek istediği için Siirt’te gözaltına alındı. Dayanışma için Türkiye’nin batısından gelenleri "eylem amaçlı gelmişler" diyerek gözaltına aldılar.
AKP hükümeti tarihe bu utançla da geçecek. Bunun hesabı bugün olmasa da yarın, adil bir yargı önünde sorulacak.
28 Kasım 2016