
Adana milletvekilimiz Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının Eş Genel Başkanınız Selahattin Demirtaş için "terörist" ifadesini kullandığı belgeyi Meclis Genel Kurulunda paylaştı.
Beştaş, konuşmasında şunları söyledi:
Eş Genel Başkanlarımız, TBMM üyeleri cezaevlerinde rehin tutulmaya devam ediliyor. Bu, Meclis'in eksik olmasıdır, meşruiyetinin tartışılır olmasıdır.
Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ Kandıra Cezaevinde, Selahattin Demirtaş da Edirne Cezaevinde. İkisi de tek kişilik hücrelerde, tecrit altında tutuluyorlar. Bu öyle bir tecrit ki, avukatla görüşmeleri bile kayıt altına alınıyor.
Elimdeki, Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliğinin ve Cumhuriyet Başsavcılığının kararı. Burada ne yazıyor biliyor musunuz? "29779 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan ve hâlen yürürlükte bulunan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6/4 maddesi uyarınca şüphelinin –yani Demirtaş’ın– avukatlarıyla görüşmesi sırasında toplum ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve talimat verilmesi, yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin bulunduğu kanaatine varıldığından görüşmelerinin teknik cihazla, sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesine, tutukluyla avukatının yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevlinin hazır bulundurulmasına, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge veya belge örneklerine dosyalar ve arasındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulmasına…” karar verilmiş.
"Sayın Demirtaş terör örgütü lideri olarak tanımlanmıştır"
Bu metinde Sayın Demirtaş terör örgütü lideri olarak tanımlanmıştır. Sayın Demirtaş’a terörist demek, Türkiye’de asgari 15 milyon insana terörist demektir. Kendisine terörist yaftası yapıştıranların ağababalarıdır terörist. Sayın Demirtaş’a hiç kimse terörist nitelemesi yapamaz, yaptırmayız, bu hadsizliğe asla izin vermeyeceğiz.
Eş Genel Başkanımızın avukatlarıyla yaptığı bütün görüşmeler, içeride görevliyle, ses kaydı alınarak ve kamera kaydıyla izlenmektedir.
Tabii ki şunu belirteyim: Bu kararı cumhuriyet savcısı ne de hakim vermiştir. Bu kararı merkezî akıl, merkezî irade vermiştir. Dokunulmazlıkların kaldırılması kampanyasının yürütülmesinden başlayarak bugüne değin bütün hukuk dışı işlemlerin yürütülmesi, merkezî bir planlamayla yürürlüğe konulmuş ve hâlâ devam ettirilmektedir.
"Eş Genel Başkanlarımıza sansür fecaattir"
Şu da ileride torunlarımızın, çocuklarımızın utanç duyacağı, başlarını kaldıramayacakları bir resimdir: Bu, Sayın Demirtaş’ın grup toplantısında okunmak üzere avukatlara verdiği ve idare tarafından el konulan konuşma metnidir değerli arkadaşlar. Bu çarpılar, sansürlenen bölümlerdir. Bu sansür hiç kimsenin haddine değildir. Bu çarpı barışa vurulmuştur. Bu çarpı demokrasiye vurulmuştur. Bu çarpı eşit ve özgür yaşam iradesine ve utkusuna vurulmuştur. Bu çarpı hukuka vurulmuştur.
Sözünü ettiğimiz kişi, hâlâ milletvekilliği dokunulmazlığı devam eden Sayın Demirtaş’tır. Onun el yazısı belgesine, iradesine, partisine gönderdiği konuşma metnine çarpı vurulmuştur. Bu çarpı, Türkiye'nin aydınlık geleceğine vurulmuştur. Gelin, bu çarpıları silmek için hep birlikte mücadele edelim.
Şu anda milletvekilleri içerideyken ve içeride olması yetmezmiş gibi, hukuk dışılığı yetmezmiş gibi tecritte tutulmaları, avukatla görüşmelerinin kayıt altına alınıp izlenmesi, iki genel başkanın yazılarının gruplarına iletilmemesi, sansürlenmesi kelimenin tam anlamıyla bir fecaattir. Biz bununla mücadele etmek zorundayız. Bu görev sadece bizim değildir, bu görev hepimizindir.
1 Aralık 2016