
Anayasa'nın 83'üncü maddesi yasama sorumsuzluğunu yani mutlak sorumsuzluğu düzenlemektedir. Buradaki amaç nedir? Milletvekillerinin temsil ettikleri halk adına özgürce Parlamento'da düşüncelerini ifade edebilmesidir. Hiçbir baskı ve baskı tehdidi altında kalmadan, iktidar partisini, hükümeti denetlemesidir.
Anayasa'nın 83'üncü maddesi mi: Kocaman bir "hayır”
Anayasa'nın 83'üncü maddesi gerçekten uygulanıyor mu? Kocaman bir "hayır". Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yasama sorumsuzluğu tıpkı Anayasa'nın bütünü gibi, diğer mevzuat hükümleri gibi askıya alınmıştır. Neden? Çünkü en başta bizim grubumuzun milletvekilleri, yasama sorumsuzluğu kapsamındaki sözlerinden, düşüncelerinden ve açıklamalarından dolayı hapisteler, ceza alıyorlar ve bu cezalar istinafta kesinleştiriliyor.
Parlamenter sistemin ortadan kalktığının ifadesi
Şimdi, burada korunan milletvekili değildir, korunan halk iradesidir. Halkın iradesini temsil eden milletvekillerinin burada özgürce düşüncesini ifade edememesi demek zaten parlamenter sistemin tümüyle ortadan kalktığı anlamına gelir.
Size bir örnek vermek isterim. Biliyorsunuz iktidar partisi hakkında bir ara kapatma davası açılmıştı. Orada sorumsuzluğun amacını iktidar partisi bakın Anayasa Mahkemesi'ne nasıl sunmuş? Demiş ki: "Demokrasilerde yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin hiçbir şekilde hukuksal bir engellemeyle karşılaşmaksızın düşündüklerini özgürce ifade etmek için getirilmiş önemli bir güvencedir. Böylece milletvekilleri kendileri ya da mensup oldukları parti bakımından herhangi bir yaptırıma maruz kalmayacakları güvencesiyle yasama faaliyetlerine 'özgür iradeleri' ile katılabileceklerdir." Bu, AKP'nin Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu gerekçe.
Diktatoryal sistemde bizlerin söz ve düşünce hakkı tümüyle ortadan kaldırılmıştır
Bununla birlikte, Ahmet İyimaya'nın, değerli hukukçu, iktidar partisi sıralarında oturan ve Adalet Komisyonu Başkanlığı yapan İyimaya'nın bir sözünü paylaşmak istiyorum: "Diktatoryal rejimlerde yasama sorumsuzluğu, devrini tamamlamış hukuk ve ahlak dışı imtiyazlı sınıf yaratan bir kurum olarak değerlendirilmektedir".
Bunlara aynen katılıyoruz. Evet, diktatoryal yönetimler de yasama sorumsuzluğu dönemini ortadan kaldırmıştır ve şu anda diktatoryal bir sistemde bizlerin de söz ve düşünce hakkı tümüyle ortadan kaldırılmıştır.
Tümüyle Meclis konuşmaları
Demirtaş'ın Meclis'teki konuşmaları ve karşılaştırdığımız fezlekeleri. Tümü Meclis grubunda, Parlamento kürsüsünde yaptığı konuşmalar ve şu anda rehin olarak bu konuşmalarından dolayı hapiste. İdris Baluken'in, en çok Meclis kürsüsünü kullanan, önceki dönem Grup Başkan Vekilimizin fezlekeleri ve konuşmaları; bire bir aynı. Ama ne? Hiçbiri dikkate alınmadı mahkemeler tarafından.
Anayasa 83 kesinlikle yürürlükte değil
Şimdi, 20 Mayıs’ta dokunulmazlıklar kaldırıldığında bizim partimizin 55 milletvekiline 510 fezleke geldi. Fezlekelerde sorumsuzluk incelemesi yapılmadı. Bu fezlekeler iddianameye dönüştü, iddianamede de sorumsuzluk incelemesi yapılmadı. Bunların bir kısmı karara dönüştü, orada da dikkate alınmadı, istinafa gitti, istinafta da dikkate alınmadı. Yani birbirini takip eden bir silsileyle sorumsuzluk ortadan kaldırıldı. Anayasa 83 kesinlikle şu anda yürürlükte değildir. Bizler burada bir söz söyledikten sonra hakkımızda savcılıklar takibat başlatıyorlar ve hakkımızda iddianame, sonra da tecziye kararları geliyor. İşte diktatoryal yönetimlerin tipik özelliğidir. Bunu sadece biz söylemiyoruz, iktidar sıralarından çok değerli hukukçular da zamanında ifade etmişler ama bu sözün arkasında durmuyorlar.
Egemenlik kayıtsız şartsız AKP iktidarının ve Erdoğan'ındır
Bu dönemin karakteri şudur, şurada yazıyor ya "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Bu, doğru değil. "Egemenlik kayıtsız şartsız AKP iktidarının ve/veya Erdoğan'ındır."
Yine, Anayasa 9, yargı yetkisine Türk milleti adına mahkemeler karar vermiyor. Yine, mahkemeler AKP iktidarı adına ve/veya Erdoğan adına karar veriyor. Bu kararı verdiği içindir ki şu anda bizler baskı ve baskı tehdidiyle, cezalandırma tehdidiyle bu kürsüyü kullanıyoruz. Sonra hakkımızda mahkumiyet kararları veriliyor. Ama bu dönem geçecek, bu diktatoryal yönetimin sorumluları, bunu yürütenler yarın öbür gün bizim söylediklerimizi savunmak zorunda kalacaklar mahkemeler önünde. Anayasa'yı rafa kaldırmak ciddi bir suçtur. Bu suçu işlemeye devam ediyorlar.
“Tutuklanmanızı biz istedik” demenizi bekleriz
Bu dokunulmazlıkların kaldırılması ve milletvekillerinin hâlâ rehin tutulması konusunda iktidar partisi hep kaçak oynamayı tercih ediyor. Şunu söylemenizi bekleriz: Evet, biz istedik tutuklanmanızı, fezlekeleri biz hazırlattık, iddianameleri biz tanzim ettirdik, mahkeme kararlarını biz yaptırıyoruz ve sonra da kesinleştirip burada düşürüyoruz. Çünkü bunun böyle olduğunu biliyoruz.
AKP Genel Başkanı hedef gösterdi, savcılar harekete geçti
Eş Genel Başkanımız Serpil Kemalbay evinin önünde gözaltına alındı. Neden biliyor musunuz? Bugün iktidar partisinin grup toplantısında AKP Genel Başkanı doğrudan Kemalbay'ı hedef gösterdi. Savcılık o kadar hızlı hareket etti ki daha o konuşma bütün Türkiye'ye yayılmadan bir partinin eş genel başkanı gözaltına alınabildi..
İktidar partisinde suç işleyen hiç mi yok
İktidar partisi grubu içinde hiç mi yok suç işleyen, hiç mi yok? Böyle bir şey olabilir mi? Sadece HDP'liler mi yargılanıyor? Bu doğru değil. Yalan üzerine bir politika iflas edecektir. Bu yalan üzerine politikadan vazgeçmenizi naçizane öneririm.
Dobra bir şekilde "evet, bu süreci biz yönetiyoruz" deyin
Bizler konuştuğumuz için yargılanıyoruz. Biz halkın verdiği destek sonucunda onların düşüncelerini, taleplerini ve demokrasiyi burada her gün ısrarla ifade ettiğimiz için ve iktidara muhalefet ettiğimiz için cezalandırılıyoruz. Siyaset gereği verilen cevaplardan da vazgeçilmesini, en azından dobra bir şekilde "evet, bu süreci biz yönetiyoruz" demenizi bekliyoruz.
14 Şubat 2018