Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

Hükümetin yargı eli ile yürütmüş olduğu siyasi operasyonların Türkiye hukuk ve demokrasi tarihinde açmış olduğu en büyük yaralardan biri hiç şüphesiz KCK yargılamalarıdır. Gerek yasal düzenlemeler ve bunların gerekçeleri, gerekse 2009-2013 tarihleri arasında bu operasyonları yapan mercilerin söylemleri, dava dosyalarındaki delillerin hukuka aykırılıkları ve sahtelikleri, yürütülen operasyonların içi boş yargılamalar olduğunu gözler önüne sermiştir. Bugün artık o dönemin İçişleri Bakanı bile, söz konusu davalara dair itiraflarda bulunmak zorunda kalıyor.

Başta seçilmişler olmak üzere, demokratik siyasetin her alanında çalışma yürüten siyasetçilere ve o dönemin Barış ve Demokrasi Partisi merkezi yönetimine, yerel yönetimlerine ve üyelerine yönelik gerçekleşen bu operasyonlarla bir halkın iradesi hukuki ve polisiye yöntemlerle bastırılmaya ve sindirilmeye çalışılmıştır.

17-25 Aralık’tan sonra yapılan yasal değişiklikler KCK davalarında da kimi tahliyeleri beraberinde getirse de, ne tutuklu sayılarının 10 bine dayandığı o günlerde, ne de bugün bu davalar Türkiye kamuoyunda hak ettiği şekilde tartışılmamış ve görmezden gelinmiştir.

Bugün de KCK davalarından tutuklu olan herkes tahliye edilmediği halde, böyle bir algı bilinçli bir şekilde yaratılıyor. Halen Şırnak, Cizre, Silopi KCK davalarından, aralarında eski Belediye Başkanlarının, Belediye Meclis üyelerinin, Belediye çalışanlarının, demokratik dernek ve sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin, İl Genel Meclis üyelerinin, yerel parti yöneticilerinin ve çalışanlarının olduğu yüzlerce kişi 4 yılı aşkın süredir tutukludur. Üstelik dava dosyaları da güvenlik gerekçesiyle Malatya ve Elazığ illerine gönderilmiştir. Diğer yandan adına ‘KCK davaları’ denmese de, binlerce kişi KCK operasyonlarını protesto ettiği için cezalandırılmış ve Türkiye’nin farklı cezaevlerine gönderilmiştir.

Üstelik yerel mahkeme kararlarından sonra temyiz edilen davalar da hızla Yargıtay tarafından onanarak, serbest kalan siyasetçilere tekrar cezaevi yolu açılıyor. Bu kapsamda yerel mahkeme aşaması devam eden birçok dava olduğu gibi, Yargıtay’da peyderpey onanan (Urfa ve Şırnak KCK dosyaları vb.) ya da karar bekleyen onlarca dosya, binlerce demokratik alan çalışanı üzerinde ceza tehdidi olmaya devam ediyor.

Kamuoyuna “KCK davalarında tutuklu kalmamıştır” söylemini yayan siyasi iktidara bu asılsız propagandaya son verme çağrısı yapıyoruz. Kendilerine yönelik yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını her türlü hukuk dışı yöntemi kullanarak bertaraf eden iktidar, Kürt siyasetçilere ve muhaliflere yönelik hukuksuzluğu önleme konusunda kılını kıpırdatmıyor.

Siyasi iktidara bir kez daha soruyoruz:

- Bugün sayın Öcalan’a özgürlük kampanyası yürütenler, (ki aralarında belediye eş başkanları, il eş başkanları da bulunuyor) neden gözaltına alınıyor?
- Son üç ay içinde 1000’lerce kişi neden gözaltına alındı ve tutuklandı?
- Yargıtay KCK davalarına öncelik vererek neden hızla onama kararları veriyor?
- Dava dosyaları Adalet Bakanlığı’nın istemiyle neden başka illere gönderiliyor?
- Yıllardır KCK adlı davalardan tutuklu olanlar neden serbest bırakılmıyor?
- Hasta tutuklular neden hala cezaevinde tutuluyor, tahliyelerini kim/kimler engelliyor?

Meral Danış Beştaş
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı
26 Ocak 2015