Beştaş: OHAL Komisyonu AİHM’e giden başvuruları geri döndürmek için kuruldu

Adana Milletvekilimiz Meral Danış Beştaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Beştaş, şöyle konuştu: 

2017 yılı tümüyle OHAL ile geçen bir yıl oldu. Maalesef ve hâlâ OHAL yürürlükte. OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle Anayasa’nın, yasaların değiştirildiği, kanun hükmünde kararnamelerle yaşamın dizayn edildiği de bir gerçek. Aslında OHAL ilan edildiği gün Başbakan, “Bu vatandaşa zarar vermeyecek, bu devletin kendisine ilan ettiği bir OHAL” demişti ama çok kısa bir süre sonra aslında vatandaşa OHAL ilan edildiğini, Türkiye’de 80 milyon yurttaşın önemli bir bölümünün OHAL uygulamalarıyla, çok ciddi bir sıkıntıyla boğuştuğunu gördük, görüyoruz, yaşıyoruz. 

OHAL karabasan gibi Türkiye’nin üzerine çökmüş durumda 

Ne yapıldı OHAL’de? Bir kere tutuklamanın üst sınırı 7 yıla çıkarıldı, kanunda bu sınır farklıydı. Erteleme oranları değiştirildi. Bu, kanunu doğrudan ilga etmek demek. Başka ne oldu? Binlerce tutuklama, yüz binlerce ihraç… OHAL tam bir karabasan gibi Türkiye’nin üzerine çökmüş durumda. Siyasetçiler, gazeteciler, avukatlar, toplumun farklı kesimleri cezaevinde.

110 avukat davalara girmekten men edildi ve avukatlar üzerinde Türkiye tarihinin en büyük baskı uygulamaları şu anda yürürlükte. En son ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı tutuklandı, yine Eş Genel Başkanımız Yüksekdağ’ın avukatları da şu anda tutuklular. İşin daha da vahim tarafı Suruç katliamı, 10 Ekim katliamı, Soma katliamı ve daha birçok toplumsal olaydan dolayı müdahil avukat olarak görev yapan avukatlar da tutuklandılar. 

Kadın öldürmek övünülecek bir mesele haline geld

Yine, kadına yönelik şiddet davalarında yargının tutumu maalesef yıllar ilerledikçe hiç değişmedi. Failler cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Bir kadın öldürmek, kadına işkence yapmak, eşini öldürmek ya da sokakta bir kadına tacizde bulunmak âdeta övünülebilecek bir mesele hâline geldi. Yargının bu konudaki tutumu yıldan yıla azalmak yerine, maalesef cezasızlık politikası daha da tırmanıyor. 

Çocuk adalet sisteminde de aynı şekilde cezasızlık politikası devam ediyor. En son, Silopi’de Furkan ve Muhammet kardeşler panzerle ezilmişti. Kamuoyunda çok tartışıldı ve oradaki tek sanık da - tahliye edildi. “Bir trafik kazası” diye geçiştirildi.

Değişmeyen uygulama cezasızlık 

Cezasızlık politikası kolluk kuvvetlerinin sanık olduğu, fail olduğu davalarda Türkiye tarihinde yine hiç değişmedi. Cemal Temizöz beraat etti, Mete Sayar beraat etti, Musa Çitil beraat etti ve bunların işledikleri suçlar aynı zamanda insanlığa karşı suçlardı. Musa Çitil AKP iktidarı döneminde aralıksız terfi ediyor. 

Şemdinli davasındaki sanıklar 39 yıl 10 ay 27 gün ceza almışlardı. Ferhat Sarıkaya, iddianameyi hazırlayan savcıydı. Ama bu dönem yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunuldu ve bu katiller şu anda serbest; Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş maalesef şu anda özgürler.

En son Newroz’da Kemal Kurkurt Diyarbakır’da öldürüldü ve kameralarda öldürülme görüntüleri var fakat tutuklama kararı bile verilmedi.

Tahir Elçi, benim arkadaşım, Baro Başkanıydı, Diyarbakır’da onlarca kameranın görüntüsünde öldürüldü ve 2 yıl geçti. Tahir Elçi’nin failleri, bir baro başkanının faili yargı önüne çıkarılamadı.

OHAL İnceleme Komisyonu AİHM’e giden başvuruları geri döndürmek için kuruldu

Yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 2016 yılında en yüksek miktarda tazminata mahkûm edilen ülke Türkiye. Sayın Bakan, siz konuşmanızda OHAL İnceleme Komisyonunun çok büyük bir adım olduğunu söylediniz. OHAL İnceleme Komisyonu ne yaptı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giden başvuruları geri döndürmek için kuruldu. 100 binlerce ihracın göreve dönmeleri için yargı yolu kapatıldı. Yargı yolu kapatılamaz. Bunlar er ya da geç dönecek, yargıya başvuracak ama şu anki mağduriyetlerin hesabını kim verecek? 

“FETÖ” adı altında binlerce, on binlerce hakkında tek bir soruşturma olmayan, tek bir kere adliye yüzü görmeyen doktorlar, kamu görevlileri ihraç edildi ve OHAL İnceleme Komisyonu şu ana kadar hâlâ tek bir karar vermiş değil.

İstinaslar vekilliği düşürme aracı 

İstinaf mahkemeleri neye dönüştü? Davaları hızlandırma” deniyor ama doğru, Diyarbakır Milletvekilimiz Çağlar Demirel’in dava dosyası istinaf mahkemesinde 15 gün içinde onaylandı. Onlarca klasörlük dava dosyası on beş gün içinde onaylandı. Vekil yargılamalarında zamanı hızlandırma, bir an önce vekilliği düşürme aracına dönüştürülmüş durumda. 

Adalet Bakanlığının mahkemelere yazı gönderip takip etmesi normal mi?

Demirtaş davasında Kayseri’deki yargılamaya ilişkin Adalet Bakanlığı adına bir hâkim imzasıyla “Demirtaş’ı mahkemeye getirmeyin” talimatı verilmiş. Bu belge elimizde, Meclis tutanaklarında var ve üstüne üstlük mahkûm eden bir yazı, bunu sunduk. Adalet Bakanlığının mahkemelere yazı gönderip sürekli takip etmesi normal mi Sayın Bakan, bunu bizzat size soruyorum. Özellikle milletvekili davalarında her ay düzenli bir şekilde bu dosyaların akıbetini bize bildirin, hızlandırın şeklinde yazılar var. Bu normal bir durum değildir, hele hele “SEGBİS’e çıkarmayın, adil yargılanma hakkını kullandırmayın” demek doğrudan yargının emir ve talimatlara muhatap olması anlamına geliyor. 

Tecrit bir kişinin sorunu değil 

Türkiye'nin en önemli gündemlerinden biri İmralı Adası. Barış sürecinin başlatılması konusunda bizim Halkların Demokratik Partisi olarak aralıksız bir talebimiz ve çabamız var. O dönemde muhatap olan Sayın Öcalan şimdi neden tecritte? 21 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatlarıyla görüştürülmedi ve bu sadece bir kişinin sorunu değil. Türkiye’de şu anda hepimizin ekmek gibi, su gibi huzura, barışa ve gerçekten çatışmasız bir ortama ihtiyacımız var. Demokratik siyaseti güçlendirecek adımlar yerine bu tip uygulamalar maalesef zarar veriyor. 

Cezaevlerindeki sorunları, emin olun, tek tek sayarak bitirmem mümkün değil çünkü yığınla. Her gün onlarca mektup alıyoruz biz cezaevlerinden. İşkence uygulamalarından zorla aramaya, çıplak aramaya, koğuşlara gidilip dövülmeye kadar. Keyfî sevkler, gece yarısı sevkleri aralıksız devam ediyor. Öğrencilerin eğitim hakları KHK’yle ellerinden alındı. Hasta tutsaklar meselesi hâlâ bir kangren olarak önümüzde duruyor ve bu çözüme kavuşmadı. Yine kadınların ped ihtiyacı çok ciddi bir gündem olmasına rağmen karşılandı mı henüz emin değiliz. 

Sincan Cezaevinde bizzat Muş Milletvekilimizin ilettiği sorunlar var. Mesela sıcak su meselesinin çözülemediğini, yine tesisatların yenilenme ihtiyacı olduğunu, TV kanallarının genellikle çekmediğini söylüyor.

Anayasa Mahkemesi kararını okuyun 

Şimdi, Anayasa Mahkemesi kararına gelmek istiyorum. AYM kararını okuduğunuza eminim ama lütfen bir daha okuyun. O bir hukuki metin mi? Değil. Daha önce Anayasa Mahkemesi böyle bir karar vermedi. Kararın yüzde 80’i hiç alakasız siyasi olaylarla ilgili. Anayasa Mahkemesinin “Suç oldu mu, olmadı mı? Suçun vasfı değişiyor mu? Deliller yeterli mi?” gibi bir tartışmaya yetkisi yoktur, bu yetki yerel mahkemelerdedir. Gülser Yıldırım davasında, Bakanlığınızın savunması olmadığı hâlde, cevabı olmadığı hâlde, yazışmalar tükenmediği hâlde 1 yıl sonra bir karar açıkladı. 36 paragraf siyasi olaylar… 

Şu ana kadar tutuklu milletvekillerinin 327 duruşması yapıldı ve şunu soruyorum soru olarak: AKP, MHP ve CHP milletvekillerinin kaç duruşması yapıldı? Dokunulmazlıklar herkes için kalktıysa kaç dava var? Bunu bilmiyoruz. Sadece Demirtaş’ın 84 duruşması yapıldı ve birkaç duruşma hariç hiç mahkeme karşısına çıkarılmadı, bütün mahkemede bulunma talepleri reddedildi. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre adil yargılamayı ihlaldir. 

Demirtaş'ın Yıldırım'dan, Bahçeli'den farkı yoktur

Demirtaş, 6,5 milyon insanın oy verdiği, aileleriyle beraber 20 milyon yurttaşın temsilcisidir. Kendisinin Sayın Binali Yıldırım’dan, Sayın Kılıçdaroğlu’dan, Sayın Bahçeli’den bir farkı yoktur. O da partisinin lideridir ve bir siyasi partinin Eş Genel Başkanıdır. Kelepçeye zorlamak aslında halkın iradesine aynı zamanda kelepçe takılması anlamına gelmiyor mu?

Yine farklı gerekçelerle reddediliyor. Bir mahkeme yargılama giderlerini gerekçe gösterdi tuhaf bir şekilde: “Demirtaş’ı mahkemeye götüremeyiz çünkü bütçemiz yok bu konuda.” Adalet Bakanlığı bu konuda bütçeye bir kalem koysun çünkü çokça dava var. En son, geçen gün, Diyarbakır 4. Asliye Ceza Mahkemesinde şöyle bir gerekçe var: Diyarbakır ilinin sosyal, kültürel ve siyasal yapısı ve sanığın bulunduğu konum dikkate alınarak getirilme talebi reddedildi. 

Önce kendi rehinlerinize çözüm bulun 

Türkiye'nin tutuklu milletvekilleri var, rehin tutulan milletvekilleri var. Hani Sayın Bozdağ diyor ya “Amerika’da rehinimiz var” biz de “Türkiye’de rehinler var” diyoruz. Önce kendi rehinlerinize bir çözüm üretin ve bunların adil yargılanma hakkından faydalanması için bir çalışma yapın.

23 Kasım 2017