Bilgen: Partimizden saygı bekleyenler önce varlığımızı kabullenmeli


Basına darbe

Basına dönük baskılar, bugüne kadar sergilenen cezalandırma değil, bundan sonrasına dair de bir karartma, susturma, örtme ve bastırma girişimidir. Sadece medyayı tehdit eden bir nitelik arzetmemekte aynı zamanda ülke demokrasini ve bütün toplumsal muhalefeti de tehdit eden bir boyut içermektedir.

Genel Kurul'un açılışındaki tavrımız

Partimizden özel bir saygı bekleyenlerin önce partimizin varlığını kabullenmeleri, tanımaları, içlerine sindirmeleri, yürüttüğümüz faaliyetlere yönelik hedef gösteren yaklaşımları terk etmesi gerekir. Bu galiba asgari saygı beklemenin de gereğidir. Yine Sayın Cumhurbaşkanı mitinglerimize katılımı da sanki bir parti lideri gibi kendisine dert etmiş bir yaklaşım sergilemektedir. Anayasa'da tarafsızlığı zorunlu olan cumhurbaşkanının hangi siyasi partinin etkinliğine ne kadar katılım olup olmadığına dair polemiğe taraf olması dahi kabul edilir bir durum değildir.

OHAL uygulamaları

OHAL uygulamalarının artık bir siyasi krizi de aşıp 81 ilde darbe ile ilgili herhangi bir girişimin olmayan iller de dahil olmak üzere bir siyasi krizi de artık aşmıştır. Bir an önce bu uygulamalardan vazgeçilmezse, OHAL'i devam ettiren, bunu bir yönetim anlayışı haline getiren hatta fiili bir denemesine çeviren yaklaşım terk edilmezse bu hem bölgesel krize dönüşme potansiyeli taşıyor hem de önümüzdeki günlerde ciddi ekonomik krizleri tetikleyebilecek bir risk olarak duruyor. Dolayısıyla biz önümüzdeki günlerde OHAL sürecinin bitirilmesi kanaatindeyiz.

2. Darbe Girişimi iddiaları

Biz ikinci darbenin olup olmayacağından çok mevcut darbenin sonrasında ardından yaşanılanlara odaklanmak zorundayız. Ama böyle ciddi bir gelişme varsa da bunun tedbiri ancak demokrasiye bir an önce geçmektedir, hukuk devletine geçmektedir. Yoksa darbe ile ilgili siz henüz siyasi bağlantılarını bile ortaya çıkarma konusunda bir çaba sarf etmiyorsanız, bundan sadece toplum büyük bir mağduriyet yaşamakla kalmaz ki OHAL'in toplumu ilgilendirecek bir durum olmayacağını başında beri söylüyorlardı oysa başından beri ciddi mağduriyetler var. Ama daha önemlisi de bundan sonraki ya da ikinci darbenin zeminin hazırlayacak olan da bu işin siyasi bağlantıları ile ilgili ciddi bir soruşturmanın gerçekleşmesinden geçer.

Musul ve Rakka operasyonları

Yenikapı ruhunun ülkemize ne kadar hayır getirip getirmeyeceği konusunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Biz asla bölgedeki sorunların silahlı yöntemlerle çözülmemesi gerektiğini, buna dair bir devlet politikasında ısrar etmek yerine Suriye ve Irak'ta da bölgedeki dinamiklerin kendi güvenlikleriyle ilgili sürece dahil olması, ama o ülkelerin geleceği ile ilgili kararların da masa başında ve o ülkenin aktörleri tarafından verilmesi gerekiyor. Musul ve Rakka operasyonlarının da NATO bağlamında tartışılması da son derece yanlıştır. Ancak NATO üyesi bir ülkeye saldırı olursa böyle bir durum doğabilir. Dolayısıyla Türkiye'nin Suriye'ye sokulması için NATO pozisyonun gerekçe olarak gösterilmesi, kabul edilir bir durum olmadığı gibi hem yanlıştır hem de tehlikelidir. Çünkü taraf olmadığı bir müdahaleyi NATO üzerinden yaptırdığınızda uluslar arası hukuk açısından ciddi tartışmalar olacaktır hem de sonuç itibariyle oradaki vekalet savaşını sürdüren devletlerle çok farklı bir biçimde Türkiye karşı karşıya gelecektir. O bölgedeki tartışmalar IŞİD sonrasının nasıl planlanacağına dair tartışmalardır. Artık sadece IŞİD'in bitirip bitirilmeyeceği tartışması bitmiştir. IŞİD sonrasında Musul ne olacaktır, nasıl bir yönetim olacaktır aynı şekilde diğer şehirlerle ilgili IŞİD sonrası ile ilgili tartışmalardır. Eğer siz IŞİD'ten alınan yerleri El Nusra ya da başka yapılara aktarmayı düşünüyorsanız bunun bölge halkı açısından da kabul edilebilirliği yoktur.