Parti Sözcümüz ve Kars Milletvekilimiz Ayhan Bilgen, sokağa çıkma yasağının uygulandığı ve hali hazırda uygulamanın kalktığı yerler ile ilgili açıklama yaptı ve bir ara bilançoyu ek olarak sundu. Eki tıklayarak indirebilirsiniz. Açıklama şöyle:

Hiçbir yasal ve anayasal dayanağı olmayan, valilerin ve kaymakamların yetkilerini sınırsızca ve sorumsuzca kullanması durumundan doğan sokağa çıkma yasakları, iddia edildiği gibi halkın huzur ve güvenliğini sağlamamakta, tersine halk üzerinde terör ve korku ortamının oluşmasına, sivil insanların devletin güvenlik güçleri tarafından pervasızca öldürülmesine, kültürel mirasın tahrip edilerek şehirlerin harabeye çevrilmesine neden olmaktadır.

İlk olarak 16 Ağustos’ta Varto’da uygulamaya konan “sokağa çıkma yasakları” adı altındaki ablukalar, şu an Cizre, Silopi ve Sur olmak üzere 3 ilçede devam etmektedir. Bugüne kadar 7 ilin 20 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde 56 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları, toplamda 253 günü bulmuş durumdadır. Yasakların resmi olarak kaldırıldığı ilçelerde de ablukanın fiili olarak devam ettiği bilinmektedir. Beş ilçede ilan edilen son ablukalarda 56 kişi yaşamını yitirdi:

- 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre’de son yasak 14 Aralık 2015’te ilan edildi. On yedi gündür devam eden ablukada 23 kişi; Temmuz 2015’ten bu yana ise toplam 56 kişi yaşamını yitirdi.

- 3 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Silopi’de son yasak 14 Aralık 2015’te ilan edildi. On yedi gündür devam eden ablukada 15 kişi, Temmuz 2015’ten bu yana ise toplam 29 kişi yaşamını yitirdi.

- 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Sur’da son yasak 2 Aralık 2015’te ilan edildi. Yirmi sekiz gündür devam eden ablukada 12 kişi, Temmuz 2015’ten bu yana ise toplam 17 kişi yaşamını yitirdi.

- 7 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Nusaybin’de son yasak 24 Arlık 2015’te kaldırıldı. On bir gün süren ablukada 3 kişi, Temmuz 2015’ten bu yana ise toplam 23 kişi yaşamını yitirdi.

- 2 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Dargeçit’te son yasak 29 Aralık 2015’te kaldırıldı. On dokuz gün devam eden ablukada 3 kişi, Temmuz 2015’ten bu yana ise toplam 5 kişi yaşamını yitirdi.

Bu 5 ilçenin yanı sıra 15 ayrı ilçede uygulanan ablukalarda bugüne kadar 131 yurttaş yaşamını yitirdi, yüzlerce yurttaş yaralandı ve sakat kaldı. Toplamda 61 çocuk ve 36 kadın yaşamını yitirdi. Ankara, Suruç ve Zergele’deki katliamlarda da 141 can hayatını kaybetti.

Hükümetin “terörist” olarak lanse ettiği, Silopi’de cenazesi 7 gün boyunca sokakta bekletilen 57 yaşındaki Taybet İnan, keskin nişancılar tarafından acımasızca katledilen henüz 3 aylık bir bebek olan Miray İnce, devlet zulmünün birer sembolü olarak Kürt halkının hafızasına kazındı.

Ablukalar boyunca yüzlerce ev ve işyeri güvenlik güçleri ve “Esedullah Timi” gibi bir takım devlet güçleri tarafından tahrip edildi, yakıldı. Aynı güçler girdikleri mahallelerde duvarların üzerine, okullarda karatahtalara ırkçı ve cinsiyetçi yazılama yaparak halk üzerinde terör estirdi.

Her gün 3-5 kişinin öldürüldüğü Kürt kentlerinde kültürel ve tarihi değerler de yok edilmeye çalışılıyor. UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alan tarihi Diyarbakır Surları büyük bir tehdit altında. Sur’da Kurşunlu Camii, Cizre’de Seyyidan Camii gibi kutsal ve tarihi mekânlar pervasızca tahrip edildi.

Silopi ve Cizre’de okullar, hastaneler ve belediye binaları askeri karargahlara dönüşmüş durumda. Sokaklarında tankların dolaştığı, mahalle içlerine top atışları yapılan kentlerde halk zamanının çoğunu sığınak olarak kullandığı bodrum katlarında geçiriyor. Halk günlerce aç, susuz ve elektriksiz bırakılarak mağdur ediliyor, eczane ve fırınların kapalı olması insanların temel insani haklardan mahrum kalması sonucunu doğuruyor. Abluka altındaki mahallelerin sağlık hizmetlerine erişimi engelleniyor. Halkın göçe zorlandığı mahallelerdeki yıkım, yer yer geri dönüşleri de imkansız kılacak boyutlara ulaşmış durumda.

Bütün bu yaşananlar medyada ya hiç yer bulmuyor ya da hükümet propagandası çerçevesinde üretilen yalan haberlerle hakikat baş aşağı edilerek sunuluyor. Tarafsız kurum ve gözlemcilerin müdahil olabileceği koşullar da sağlanmıyor.

Yılın son gününde bu ara bilançoyu, Cumhurbaşkanı ve hükümetin bayraktarlığını yaptığı HDP’ye dönük siyasi linç kampanyasına hevesle ve heyecanla hizmet edenlere bir kez daha duyuruyoruz.

Türkiye ve Ortadoğu’nun gelecek on yıllarını karartma azmindeki bir blok karşısında, sesini ve demokrasi mücadelesini yükselten HDP’nin hedef tahtasına oturtulması şaşırtıcı değildir. Ama Türkiye halklarının ve uluslararası kamuoyunun, sorumsuz Cumhurbaşkanı ile AKP Hükümeti’nin demokrasi ve insan haklarına kasteden ve doğurduğu sonuçlar uzun yıllar boyunca silinemeyecek bu savaş politikalarına karşı duyarlı davranmaya başlayacağını umuyoruz.

Ayhan Bilgen
Halkların Demokratik Partisi
Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili
30 Aralık 2015