
Saray’ın darbe tasarısının görüşüldüğü komisyonda AKP’li bir milletvekili, Oscar Wilde’dan örnek veren Mithat Sancar hocaya “buyurmuş” ya; “Biraz da Necip Fazıl’dan örnek verin!” diye... Doğru, gerçekten de, biz Saray’ın amaçlarını resmederken neden sadece Hitler’den, Mussolini’den, Fujimori’den örnekler veriyoruz? Oysa Reis’in büyük üstadı, düşünce babası, ilham kaynağı Necip Fazıl’dır. Onun amaçlarını, mana dünyasını anlamak için biraz da Necip Fazıl’a başvurmalı.
Necip Fazıl Kısakürek, Oscar Wilde ve pek çok batılı yazarı anadilinden okuyan bir edebiyatçı olduğu kadar, faşist bir siyasetçiydi de. Erdoğan’a örnek teşkil edenin daha çok bu ikinci yönü olduğunu biliyoruz.
Necip Fazıl, siyasal hedeflerini, sistematik biçimde ortaya koyduğu “İdeolocya Örgüsü” kitabında, bir Başyücelik Devleti istiyordu. Başyücelik Devletinde “Mebuslar Meclisi” olmayacak, bir “Yüceler Kurultayı” kurulacaktı. Yüceler Kurultayı üyelerini “Halk seçmeyecek, hak seçecek”ti (nasıl olacaksa?) Devleti bu seçkinler grubu yönetecekti. “Gerçek aydın egemenliği” tesis edilecekti.
Devletin başı, Yüceler Kurultayı’nın seçtiği Başyüce olacaktı. Başyüce 5 yıllığına seçilecekti. Başyüce, “Herhangi bir devlet reisi değil, milletini tek şahıs içinde birleştiren baş örnektir.” Her ne kadar kanunlar Yüceler Kurultayı tarafından yapılsa da, “Başyüce’nin her emri, kanunu tamamlayıcı ve belirtici ayrı bir kanundur. Kanunun bir şey söylemediği yerde Başyüce’nin emri, kesindir.”
Hükümet, Başyüce tarafından atanır. “Başyüce’nin bir emriyle hükümet değişir.” “Bütün hükümet dizgesi onun adına iş görür. Adalet onun adına dağıtılır. Başyüce, ordunun başıdır.” Başyüce görevden çekilmeye karar verirse, yerine başka birini aday göstererek, Yüceler Kurultayı’na “en tesirli” biçimde yol gösterebilir.
N. Fazıl’ın Başyücelik devletinde; kadına “el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede” örtünme zorunluluğu getirilecektir. Cinayetin cezası idam, hırsızlığın cezası kol kesmedir. Evlilik dışı cinsel ilişkiler ve eşcinsellik, meydanlarda ìmüthiş merasim işkencesiî ile cezalandırılacaktır. Heykel ve dans yasaklanacaktır. Basın özgürlüğü kaldırılacaktır. Basın ve sinema devlet sansürüne tabi olacaktır. Üniversitelere esasen erkekler alınacak, “kızların daha fazla ev kadını olarak yetişmelerini temin için, bir iki kız üniversitesinin kurulması kâfi” olacaktır. İşçinin “grev, boykot ve her türlü direnmesi” yasaklanacaktır. İşçi hakkını arayamayacak, işçinin hakkını ancak devlet kurumları savunabilecektir. Başyücelik Devletinde, siyasi partiler, dernekler, sendikalar kapatılacaktır; “Bu zaaf ve menfilik kurumlarının hiçbirisine yer yok”tur. Necip Fazıl’a göre; “İnsan hür değildir; hür olan eşek veya köpek”tir.
Başyücelik Devleti etnik temizlik yapacaktır: “Türk vatanının yalnız Müslüman ve Türklerle meskûn, yalnız Türkler ve Müslümanlardan ibaret hale gelmesi, hain ve muzlim unsurlardan baştan başa temizlenmesi için her türlü tedbir alınacaktır.” Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler mallarına el konulmadan ülkeden kovulacaktır. Rum ve Ermenilerin Müslümanlığa dönmesine izin verilecektir. Yahudilerin ise dönmelerine bile izin verilmeyecek, geçmişte dönmüş olanların da mallarına el konulacak ve ülkeden kovulacaklardır.
Kürtler ve Türk olmayan diğer halklar içinse; Türkler “Tavus kuşuna” benzetilerek, açıkça asimilasyon savunulmuştur: “İsterse karga veya devekuşu yumurtasından çıkmış olsun, neticede bütün şartlarıyla tavus kuşu olabilen her varlık, tavus kuşunun bütün hakkına maliktir” Yani Türk olmayan, ancak aslını inkâr eder, Türk’e benzemeye çalışırsa, varlık hakkı bulabilecektir.
Necip Fazıl’dan aktardığımız bu program da açıkça göstermektedir ki; AKP’li vekilin Necip Fazıl göndermesi son derece yerindedir. HDP’lileri Meclis’ten atmak için verilecek her oy, aynı zamanda Necip Fazıl’ın tasarladığı türden bir Başyücelik Devletine giden yolu açacaktır.
Necip Fazıl Kısakürek, Oscar Wilde ve pek çok batılı yazarı anadilinden okuyan bir edebiyatçı olduğu kadar, faşist bir siyasetçiydi de. Erdoğan’a örnek teşkil edenin daha çok bu ikinci yönü olduğunu biliyoruz.
Necip Fazıl, siyasal hedeflerini, sistematik biçimde ortaya koyduğu “İdeolocya Örgüsü” kitabında, bir Başyücelik Devleti istiyordu. Başyücelik Devletinde “Mebuslar Meclisi” olmayacak, bir “Yüceler Kurultayı” kurulacaktı. Yüceler Kurultayı üyelerini “Halk seçmeyecek, hak seçecek”ti (nasıl olacaksa?) Devleti bu seçkinler grubu yönetecekti. “Gerçek aydın egemenliği” tesis edilecekti.
Devletin başı, Yüceler Kurultayı’nın seçtiği Başyüce olacaktı. Başyüce 5 yıllığına seçilecekti. Başyüce, “Herhangi bir devlet reisi değil, milletini tek şahıs içinde birleştiren baş örnektir.” Her ne kadar kanunlar Yüceler Kurultayı tarafından yapılsa da, “Başyüce’nin her emri, kanunu tamamlayıcı ve belirtici ayrı bir kanundur. Kanunun bir şey söylemediği yerde Başyüce’nin emri, kesindir.”
Hükümet, Başyüce tarafından atanır. “Başyüce’nin bir emriyle hükümet değişir.” “Bütün hükümet dizgesi onun adına iş görür. Adalet onun adına dağıtılır. Başyüce, ordunun başıdır.” Başyüce görevden çekilmeye karar verirse, yerine başka birini aday göstererek, Yüceler Kurultayı’na “en tesirli” biçimde yol gösterebilir.
N. Fazıl’ın Başyücelik devletinde; kadına “el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede” örtünme zorunluluğu getirilecektir. Cinayetin cezası idam, hırsızlığın cezası kol kesmedir. Evlilik dışı cinsel ilişkiler ve eşcinsellik, meydanlarda ìmüthiş merasim işkencesiî ile cezalandırılacaktır. Heykel ve dans yasaklanacaktır. Basın özgürlüğü kaldırılacaktır. Basın ve sinema devlet sansürüne tabi olacaktır. Üniversitelere esasen erkekler alınacak, “kızların daha fazla ev kadını olarak yetişmelerini temin için, bir iki kız üniversitesinin kurulması kâfi” olacaktır. İşçinin “grev, boykot ve her türlü direnmesi” yasaklanacaktır. İşçi hakkını arayamayacak, işçinin hakkını ancak devlet kurumları savunabilecektir. Başyücelik Devletinde, siyasi partiler, dernekler, sendikalar kapatılacaktır; “Bu zaaf ve menfilik kurumlarının hiçbirisine yer yok”tur. Necip Fazıl’a göre; “İnsan hür değildir; hür olan eşek veya köpek”tir.
Başyücelik Devleti etnik temizlik yapacaktır: “Türk vatanının yalnız Müslüman ve Türklerle meskûn, yalnız Türkler ve Müslümanlardan ibaret hale gelmesi, hain ve muzlim unsurlardan baştan başa temizlenmesi için her türlü tedbir alınacaktır.” Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler mallarına el konulmadan ülkeden kovulacaktır. Rum ve Ermenilerin Müslümanlığa dönmesine izin verilecektir. Yahudilerin ise dönmelerine bile izin verilmeyecek, geçmişte dönmüş olanların da mallarına el konulacak ve ülkeden kovulacaklardır.
Kürtler ve Türk olmayan diğer halklar içinse; Türkler “Tavus kuşuna” benzetilerek, açıkça asimilasyon savunulmuştur: “İsterse karga veya devekuşu yumurtasından çıkmış olsun, neticede bütün şartlarıyla tavus kuşu olabilen her varlık, tavus kuşunun bütün hakkına maliktir” Yani Türk olmayan, ancak aslını inkâr eder, Türk’e benzemeye çalışırsa, varlık hakkı bulabilecektir.
Necip Fazıl’dan aktardığımız bu program da açıkça göstermektedir ki; AKP’li vekilin Necip Fazıl göndermesi son derece yerindedir. HDP’lileri Meclis’ten atmak için verilecek her oy, aynı zamanda Necip Fazıl’ın tasarladığı türden bir Başyücelik Devletine giden yolu açacaktır.
Alp Altınörs
Halkların Demokratik Partisi
Genişlemeden Sorumlu
Eş Genel Başkan Yardımcısı