AKP, öz yönetim talep eden Kürtlere savaş açmış, bir darbe ve savaş konseptini devreye sokmuştur. Geçmişte denenmiş, halklara kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediği ve sorunu daha da derinleştirdiği görülmüş politikalar, bugün bir kez daha uygulanmak istenmektedir.

Bölgede yaşananlar herhangi bir hukuki kavramla tanımlanamayacak düzeye ulaşmış durumdadır. Anti demokratik uygulamalar olmasına rağmen, olağanüstü halin ve sıkıyönetimin bile bir hukuku varken hatta savaşın bile bir hukuku, uyulması gereken kuralları varken, şu anda bölgede tüm hukuk devre dışı bırakılmıştır. Hiçbir yasal düzenlemeye dayanmadan ilan edilen sokağa çıkma yasakları altında insanlar tüm temel haklarından mahrum bırakılmaktadır.

Kürt halkı, soykırım politikalarına karşı topyekûn bir direnişe geçmiştir. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak, Kürt halkının öz yönetim talebini sahipleniyoruz. Bu talebi kanla boğmak isteyen AKP’ye karşı halkımızın yükselttiği direnişin yanındayız. Tüm parti örgütlerimiz gibi TBMM Grubumuz da bu direnişlerin yanındadır. Partimizin halkın meşru direnişini sahiplenmesi ve orada yaşanan tüm vahşeti ve hukuksuzluğu görünür kılması AKP’yi rahatsız etmektedir. Buna bağlı olarak da, sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde bulunan milletvekillerimiz özel olarak hedef alınmaktadır.

İlk önce milletvekillerimize karşı fiili müdahalelerle başlayan bu saldırılar, uygulanan darbe ve savaş konseptinin bir sonucu olarak artık farklı noktalara da uzanmaktadır. Milletvekillerimiz başta Başbakan olmak üzere hükümet üyeleri tarafından açıkça hedef gösterilmektedir. “Ev ev temizlenecek” diyerek bölgedeki katliamlara davetiye çıkaran Başbakan, şimdi de bizleri terör destekçisi ilan edip bizlere TBMM’de gerekli dersi vereceklerini söylüyor.

İŞİD, El Nusra ve Ahraruş Şam gibi terör örgütleriyle yakın ilişkide olanın kim olduğu tüm dünyanın malumudur. Dahası, bu terör örgütlerinin üyelerini ve Suriye ile Irak’ta uyguladığı yöntemleri halklarımıza karşı bizzat bu hükümet kullanmaktadır. Defalarca sorduk ama cevap alamadık. Esedullah Timleri kimdir sorusunun yanıtı kimlerin terörle işbirliği içinde olduğunun da yanıtıdır. Kendisine bağlı özel harekatçılar ve Esedullah Timi gibi paramiliter unsurlar halkın direnişi karşısında çaresiz kalınca devreye orduyu sokan ve tanklarla halkı bombalayan bir başbakan, bizi terör destekçişi ilan etmekte ve dokunulmazlıklar üzerinden bizi tehdit etmektedir.

Şırnak milletvekilimiz Ferhat Encü’ye dönük saldırılar, bu darbe ve savaş konsepti saldırılarının son örneğidir. Halkın katliam politikalarına karşı geliştirdiği direnişin yanında yer almak için yasağın ilk gününden itibaren Silopi’de bulunan Encü’nün kaldığı ev, hiçbir yasal arama izni olmamasına rağmen kapısı kırılarak aranmak istenmiştir. Bu hukuksuzluğa karşı vekilimiz Encü de, tepkisini koymuş ve bu hukuksuz aramaya izin vermemiştir. Bir miletvekilin kaldığı eve dönük böylesi bir hukuksuz aramaya karşı direnmesi meşrudur. Dahası, bir milletvekilin kaldığı evinin bu şekilde kapısı kırılarak aranmak istemesi, halkın karşılaştığı uygulamaların derecesini göstermesi açısından da önemlidir.

Olay anından itibaren milletvekilimiz, iktidar güdümündeki havuz medyası tarafından hedef haline getirilmiştir. Sonrasında da iktidar partisinin mensupları da bu kampanyadaki yerini almıştır. Milletvekilimiz şahsında partimize ve diğer milletvekillerine bir mesaj verilmek istendiği aşikârdır. Biz bu mesajı daha önceki tüm siyasi soykırım operasyonlarından zaten biliyoruz.

Adalet Bakanı ve Başbakan da, bu kampanyanın bir parçası olmuştur. Adalet Bakanı, yaptığı açıklama ile milletvekilimiz Ferhat Encü hakkında bir fezleke gelmesi durumunda gerekeni yapacağını söylemiştir. Bölgede yaşanan tüm katliamlara, hukuksuzluklara göz yuman, bunlar hakkında tek bir işlem yapmayan Adalet Bakanı, söz konusu milletvekilimiz olunca çok hızlı davranmaktadır.

AKP bu şekilde davranarak bizleri sindirebileceğini zannediyor. Fakat şu çok iyi bilinmektedir ki, hayat felsefesi “yaşamak direnmektir” olan bizler asla tehditler ve şantajlar karısında sinmeyiz, boyun eğmeyiz. Bedeli ne olursa olsun halkımızın meşru taleplerinin sahiplenicisi olmaktan ve halkımızın meşru direnişinin yanında yer almaktan vazgeçmeyiz.

Yaptığınız adaletsizliklerin hesabını sizden sormak için mücadele etmekten bir an geri durmayacağız.

Çağlar Demirel-İdris Baluken

Halkların Demokratik Partisi Halkların Demokratik Partisi

Grup Başkanvekilleri

20 Aralık 2015