Buldan: AİHM kararı bizi bağlamaz diyemezsiniz, bu karar sizi bağlar efendiler!

AİHM Büyük Dairesi’nin önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara ilişkin Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve Demirtaş’ın avukatları açıklama yaptı. İstanbul İl Örgütümüzde yapılan açıklamada Demirtaş'ın avukatları ve Buldan şu değerlendirmelerde bulundu: 

Mahsuni Karaman:

Uzun ve meşakkatli bir yolun yolcuları olarak bu yolda ciddi emekler sarf eden değerli arkadaşlarımızı anmayı borç biliyorum. 2016 yılından itibaren uluslararası mekanizmaları işletmede gösterdikleri çaba nedeniyle avukat arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. 

Demirtaş kararı siyaset ve yargı ilişkisini ifşa ediyor

Demirtaş ile ilgili siyaset ve yargı ilişkisini ifşa eden büyük bir karar var ortada. Bu karar yargı siyaset ilişkisinin ifşası ve son 4-5 yıllık siyasal gelişmelerin yargı eliyle nasıl organize edildiğinin göstergesi. 

Bu karar otoriter rejimin cumhurbaşkanının eseri 

Sayın Demirtaş ile ilgili verilen bu kararı aslında Büyük Daire vermedi, biz de almadık. Bu kararı otoriter siyasal rejimin cumhurbaşkanının bir eseri olarak görmek lazım. Bu kararda vurgulandığı gibi Cumhurbaşkanın başını çektiği herkesin koro halinde katıldığı bir sürecin sonucu. 

Karar Demirtaş'la sınırlı değil, bütün milletvekilleriyle ilgili  

4 Kasım 2016’da başladı süreç ama belki bunu 7 Haziran seçimlerinden sonra ele almak lazım. Cumhurbaşkanı'nın "bu eşbaşkanlar bunun hesabını verecekler" demesi, dokunulmazlıklar için yaptı çağırıdır. Mayıs 2016’da dokunulmazlıklar kaldırıldı. Sonrasında Demirtaş ve Yüksekdağ başta olmak üzere operasyonlar yapıldı. Milletvekilleri ve belediye eşbaşkanlarına da dönük siyasal ve yargı alanında bir linç başladı. Bu kararı sadece Demirtaş'ın şahsıyla sınırlı değerlendirmemek lazım, bunu bütün milletvekilleriyle ilgili bir ilam olarak değerlendirmeliyiz.  

Ramazan Demir: 

Hükümetin müdahaleleriyle, Anayasa'ya aykırı olarak kaldırılan dokunulmazlık süreciyle başlamak lazım. Her mecrada hedef gösterilen Kürt siyasetçilerin doğrudan Anayasa'ya aykırı olarak dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ve 4 Kasım 2016’da gözaltı ve tutuklama sürecini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bir bütün olarak değerlendiriyor. 

Bu karar Kürt siyasetçilerin yargı eliyle kriminalize edildiğinin bir röntgeni

Bu yönüyle bu karar sadece Demirtaş'la ve sadece tutuklamayla ilgili değil bir bütünen Kürt siyasetçilerin yargı eliyle kriminalize edilerek mağdur edildiklerinin bir röntgeni. Bunu söylerken AİHM çok çok önemli tespitlerde bulunuyor. Türkiye’deki yargı sistemini tepetaklak etmesi gereken tespitler. 

AİHM, “ siz bir milletvekilini neden tutuklayamazsınız"ı tek tek anlatmış

Biraz hukuka saygı varsa bütün mahkemelerin kapatılması gerekir. "Emir ve talimat alan yargıçlar var", bunu AİHM kendisi söylüyor. Bu şekilde talimatla hareket eden hakim ve savcılar ve bir yönüyle buna ortak olan Meclis. Meclis'te başladı her şey. Meclis'in ortak edildiği bir iklimle bugüne kadar gelindi. Bir milletvekilinin sahip olduğu dokunulmazlığın ne anlama geldiğini tek tek anlatmış AİHM. “Siz bir milletvekilini neden tutuklayamazsınız"ı tek tek anlatmış. 

Özellikle Meclis sürecinde kaldırılan dokunulmazlıkların kendi anayasasına aykırı olarak kaldırıldığını da söylemiş. Milletvekilleri için temel güvence olan Anayasa 83'ün 1 ve 2 yasama dokunulmazlığını düzenleyen maddelerin önemini anlatmış. Meclis'te söylediği bir sözü dışarıda tekrar etmesinden dolayı bunun sadece Demirtaş'a değil, Meclis kürsüsünde konuşan diğer vekillere dönük de silah olarak kullanıldığını gördük. AİHM bunun Meclis'e sorulmadan yargılama konusu yapılmasını çok ağır eleştirmiş. Anayasanın bir hükmünü görmezden gelmesi ve söz konusu Kürt siyasetçilerin olmasını sert dile eleştirmiş. 

AİHM, açık açık DTK’nın yasal bir organizasyon olduğunu söyledi

Bir diğer konu da DTK. Leyla Güven 22 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Her gün insanlar DTK faaliyetlerinden dolayı ceza alıyor. Yargıtay DTK'nın örgütün kolu gibi olduğunu kabul etmişti. AİHM, açık açık DTK’nın yasal bir organizasyon olduğunu ve faaliyetlerinin örgüt üyeliğine delil olmayacağını söyledi. “Örgüt üyeliği” maddesini de ayrıntılı değerlendirdi. Demirtaş faaliyetlerinin, hem faaliyetleri hem sözlerinden dolayı cezai işlem yapılmasının “örgüt üyeliği”ne  delil olmayacağını söyledi. Bu şu demek: “Siz maddeyi bu kadar keyfi bir şekilde kullanamazsınız, önünüze gelen herkesi bu şekilde örgüt üyesi diye suçlayamazsınız. Sizin bu kanun maddesinin yasal bir dayanağı yok”. Bunu ilk defa söylüyor AİHM. Bu açıdan çok önemli. 

HDP'nin Kobanî çağrısı "barışçıl çağrı" olarak değerlendirildi

Diğer önemli bir konu da her gün görüyorsunuz hem Cumhurbaşkanlığı hem AKP cenahı Kobanî olaylarının Demirtaş'ın çağrısıyla başladığını iddia ediyor, her gün ölü sayısı da değişiyor. Onların da tam olarak neden bahsettiklerini bilmedikleri bir konu 6-8 Ekim. AİHM,  açıkça HDP’nin tweeti ile başladığı iddia edilen bu olaylara ilişkin HDP’nin tweetinin içeriğini değerlendirmiş. Bu çağrı barışçıl bir çağrı, insanları demokratik tepkilerini göstermeye çağıran bir çağrı olarak değerlendirmiş. Bu yönüyle bugün ve her gün basında lanse edilen Kobanî sorumluluğunu AİHM'in kendisi çürütmüş oldu. Bunu istedikleri kadar kullansınlar, kamuoyu biliyor ama hukuken de artık güçlü bir mahkeme kararı var. Kaldı ki Demirtaş’ın o gün bir çağrısı yok. Israrla algı üzerinden bu süreç yürütülüyor, bu da AİHM tarafından çürütülmüş oldu. 

Demirtaş'ın örgüt yöneticileriyle yaptığı telefon görüşmeleri üzerinden oluşturulan delillerin uydurulmuş deliller olduğunu söyledi. Bunu değerlendirirken AİHM Kasım 2018’de ilk daire kararı öncesini de ayrı ayrı değerlendiriyor. Cumhurbaşkanın değerlendirmeleri, “hamle yapar işimizi bitiririz” “bizi bağlamaz” sözlerine ilişkin de değerlendirmeler yaptı. 

Mahkeme hiçbir şeyi gözden kaçırmamış, tek tek bütün hükümet yetkililerin ve Cumhurbaşkanı'nın yargıya müdahalelerini kayda geçirmiş. Çözüm sürecinde siyasilerin siyasi söylem ve ifadelerinin bundan 5-6 sene sonra karşılarına çıkarılmasını da değerlendirmiş AİHM ve bunun da kabul edilemez olduğunu söylemiş. Demirtaş’ın farklı tarihlerde mitinglerde, Meclis’te, televizyon programlarından oluşuyor dosyalar. Bunları tek tek değerlendirerek siyasi ifade özgürlüğü ve o günün ruhu ve anlamı olan bir zemini olan ifadeler olduğunu söylemiş. 

Bütün bu delilleri tek tek inceleyip çürüttükten sonra şu anki tutukluluk dosyasıyla da bağlantı kurararak ve çürüterek derhal tahliye edilmesine karar verdi. Bunun esnetilecek bir yanı yok. Tutukluluk için yapılan gerekçeler ve delilleri çürüttükten sonra tahliye etmelisiniz dedi.  

Benan Molu: Yasal ve anayasal değişiklikler gerektiren bir karar 

Sadece Türkiye açısından değil, Avrupa Konseyi ülkeleri açısından tarihi bir karar. Uzun bir karar, dünden beri okuyoruz. Nar gibi bir karar; katman katman farklı boyutları olan bir karar. Yargı tacizine maruz kalan bütün muhaliflerin kullanabileceği yasal ve anayasal değişiklik gerektiren bir karar. Arkadaşım delillerle ilgili kısmını değerlendirdi. Özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili delillerle ilgili olan kısmı özetledi. 

AİHM bütün uluslararası raporlara atıf yaparak ‘örgüt üyeliği’ içtihadını başka bir boyuta taşıdı

Hele hele muhalif bir milletvekilinin tutuklanamayacağını, bunun ifade ve düşünce özgürlüğüne, siyaset özgürlüğüne aykırı olduğunu söylüyor. Böyle delillerle barışçıl olan ifadeler ve eylemler sebebiyle TCK 314 uyarınca “örgüt üyeliği ile suçlayamazsınız" diyor. Türkiye ile ilgili son dönemlerde yayınlanmış bütün uluslararası kurumların raporlarına atıf yaparak bunların nasıl geniş ve öngörülemez bir biçimde kullanıldığını anlattı. “Örgüt üyeliği” ile bağlantılı olarak içtihadını başka bir boyuta taşıyarak bir ihlal kararı verdi. Hiçbir gerekçe gösterilmeden matbu gerekçelerle uzun süreli tutukluluk halinin ihlal olduğunu söyledi. 

AYM’ye eleştiri, serbest seçim hakkının ihlali kararı

Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemde tutuklanmasının ihlal  gerekçesi olduğunu gösterdi. AYM’ye dönük eleştiriler de var kararda. Muhalif bir milletvekili ve eski eş genel başkan olarak ülke tarihini değiştirecek olan referanduma ve cumhurbaşkanı adayı olarak genel seçimlere cezaevinde katılmış olması ve 4 yıl boyunca kendisini seçen seçmenleri temsil edememesi nedeniyle serbest seçim hakkının ihlal edildiğine karar verildi. 

Türkiye’de siyasi nedenlerle tutuklamaların yapıldığına yönelik bir atmosfer olduğu tespit edildi

Sözleşmenin 18’inci maddesiyle bir kişinin siyasi nedenlerle özgürlüğünden mahkum bırakıldığı kararı verildi. AİHM daha önce de karar buna vermişti ama bunu şimdi bir adım ileri götürdü. Venedik Komisyonu’nun ve diğer kurumların da belirttiği gibi konunun sadece Demirtaş ile ilgili olmadığına, diğer muhaliflerle de ilgili olduğuna, Türkiye’de insanların tutuklanmasını sağlayan bu iklimin var olduğuna hükmetti. Bunu yaparken de AİHM’in ilk kararını değerlendirerek karar verdi. İlk defa sözleşmenin 46’ıncı maddesi altında Demirtaş'ın serbest bırakılmasını talep ederken, ikinci tutukluluğunda da delillerin ilk delillerle aynı olduğunu, ceza maddelerinin ve suç isnatlarının devamı niteliğinde olduğunu söyledi. Daha önce verilen başka mahkeme kararlarına da atıfta bulunularak derhal serbest bırakılmasını söyledi. 

Büyük Daire kararı kesin ve bağlayıcıdır

Verilen ilk daire kararından sonra “bu karar kesin değil, bizi bağlamaz” deniliyordu. Büyük Daire kararı kesin ve bağlayıcıdır. Dün verilen karardan sonra bu durum kesinleşti. Bu karardan sonra Demirtaş'ın derhal serbest bırakılması gerekiyor. Mahkeme tek tek delilleri çürüttüğü için şu anda 19’uncu Mahkemedeki yargılaması başta olmak üzere diğer davalardan da beraat etmesi gerekiyor. Bunun yapılmaması, bağlayıcı bir mahkeme kararını uygulamaması nedeniyle pek çok yaptırımla karşı karşıya kalınabilir. Osman Kavala da olduğu gibi Bakanlar Komitesi artık hem Osman Kavala kararları ve Demirtaş kararı uygulanmazsa, buna göre bir karar verecektir diye düşünüyorum. 

Pervin Buldan: Bu karar çürüyen yargı sistemi ve yargı üstündeki vesayete yönelik eleştirilerimizin doğruluğunu kanıtladı

Ben de öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bir teşekkürü de yanımda oturan avukat arkadaşlarıma ve emeği geçen bütün avukatlara yapmak isterim. Yoğun bir emek verdiler bu kararın çıkması için, altında onların da imzası olduğunu düşünüyorum. Hem buradaki avukat arkadaşlarımıza hem de dışarıda bu mücadeleyi yürüten arkadaşlara teşekkür ederim. Bu karar, sadece Demirtaş ile ilgili bir karar değil; Türkiye’nin çürüyen yargısının Saray'a bağlı olduğuna, hukuk ve adalet sistemin mahkemelerin, savcıların, hakimlerin kendi iradeleriyle karar vermediklerine tek adama, Saray'a bağlı çalıştıklarına yönelik söylediklerimizin doğruluğunun bir göstergesi.

Demirtaş’ın şu saate kadar tahliye edilmemiş olması işkence suçudur

AİHM’in verdiği , çok kapsamlı çok detaylı bir kararla karşı karşıyayız. Bu kararın üzerinden 13  saat geçmesine rağmen Demirtaş tahliye edilmedi, bu aynı zamanda bir işkence suçudur. Demirtaş tahliye edilmeliydi. Bu henüz gerçekleşmedi. 4 Kasım 2016 tarihinden beri hem Demirtaş hem de diğer milletvekili arkadaşlarımız HDP’li yüzlerce arkadaşımızın Demirtaş’ın dosyasıyla benzer dosyalarla, benzer “suçlamalarla” rehine tutuklu olarak içerideler. 

Demirtaş ve rehin arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır

Yaklaşık 4,5 yıldır özgürlükleri, siyaset yapma hakları ellerinden alındı. Ayrıca suç işlendi. Başta Demirtaş olmak üzere şu an cezaevinde rehine olarak tutulan bütün siyasi tutukluların bu karar doğrultusunda derhal serbest bırakılması gerektiğini ben de ifade etmek isterim. Demirtaş sıradan bir siyasetçi ve insan değil. Türkiye’de uzun yıllardır siyaset yapan, cumhurbaşkanı adayı olan yüzde, 10’un üzerinde oy alan HDP’nin eş genel başkanlığını yapan, milletvekilliği yapan Türkiye toplumu üzerinde büyük etkisi olan bir insandan bahsediyoruz. Bugün rehine tutulmasının sebeplerini tek tek açmayacağım. Çokça söyledik. Neden Demirtaş ve diğer arkadaşlarımız rehin tutuluyor, bunun gerekçelerini çokça söyledik. Ancak bir tek gerekçesini söyleyeyim. Demirtaş’tan korkuluyor, bu iktidar Demirtaş’ın ve temsil ettiği siyasetin insanlara yaydığı cesaretten ve umuttan korkuyor. Bu cezaevinde siyasi rehine olarak tutulması sebeplerinden sadece bir tanesidir.

DTK ile ilgili alınan karar çok önemli

Karar sadece Demirtaş ile ilgili değil, dokunulmazlıkların kaldırılması ve DTK’ya ilişkin açık karar var. Bunlar da önemli kararlar. İki gün önce DTK’nin eşbaşkanlığını yapan sevgili Leyla Güven 22 yıl ceza aldı ve Yargıtay süreci olmasına rağmen tutuklandı. Bu Türkiye’de bir hukuk garabeti olduğunu, adaletin nasıl çalıştığını, mahkemelerin Saray'a nasıl bağlı olduğunu gösterdi. Leyla Güven, Kürt halkının, kadınların onurudur. Yargıtay süreci beklenmeden tutuklanmasının tarihe kara leke olarak geçeceğini özellikle belirtmek isterim. 

Bu karar bizi bağlamaz diyemezsiniz, sizi bağlar efendiler

Bu hukuksuzlukların bir an önce giderilmesi gerekir. “Bu karar bizi bağlamaz” denilemez, bu karar sizi bağlar efendiler. Bütün arkadaşlarımız serbest kalmak zorundadır. Uluslararası sözleşmelerin altına imza attıysanız bu kararlara uymak zorundasınız. Sevgili Selahattin Demirtaş'ın ve bütün arkadaşlarımızınn bu kararın emsal teşkil etmesiyle birlikte serbest bırakılması gerekiyor. Türkiye toplumuna ve halkına Demirtaş ve arkadaşlarımıza sahip çıktıkları için teşekkür ederim. Az kaldı en kısa sürede arkadaşlarımız aramızda olacaktır.

Karar uygulanmazsa AK Bakanlar Komitesine taşınacak ve süreci onlar takip edecek

Soru: Bu karardan sonra yetkililerle bir temasınız, konuşmanız oldu mu. Diyelim ki bu karar uygulanmadı, bunun uygulanmaması konusunda nasıl bir yaptırım olacak? 

Avukatlar: Böyle bir temasa ihtiyaç yok, AİHM’in kendi sitesinde yayınlanıyor, Adalet Bakanlığı bizden önce bunu görüyor, Saray da görüyor. Süreç Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine taşınacak. Sözleşme gereği kararın yerine getirilip getirilmediğine bakılacak. Kavala kararı netleştikten sonra komitenin önüne gittiğinde hükümet yaptığı savunmada ikinci tutukluluğun farklı olduğunu söylüyordu. Komite buna inanmadığını belirterek Kavala’nın serbest bırakılması çağrısı yaptı. Demirtaş kararında mahkeme böyle bir ihtimalin önünü kendisi aldı. 

Bu çok güçlü bir karar ve eninde sonunda uygulanacak

Bu kararı uygulamayabilirler, ama bu kararın uygulanmaması halinde ilgili devletleri tekrar uluslararası mahkemelere şikayet etme durumu var. Daha önce Azerbaycan ile ilgili benzer bir süreç yaşandı ve orada tutuklu olanlar mecburen serbest bırakıldı. Bu, çok güçlü bir karar ve eninde sonunda uygulanacak. İş Türkiye’nin Avrupa Konseyi'nden çıkarılmasına kadar gitmeyecektir. Türkiye’nin Avrupa üyeliği süreci Cumhuriyet tarihiyle yaşıttır. Türkiye hiçbir zaman Avrupa ile bağını koparmaz. Sayın Demirtaş’ın serbest bırakılması kararı verilmiştir. Bu kararla Demirtaşla ilgili tüm suçlamalar düşmüş durumdadır. Şu anda süren soruşturmaların düşürülmeli ve derhal beraat kararları verilmelidir. Bu kararın diğer HDP’li seçilmişlere yönelik yansımalarına ayrıca bakmak lazım. 

Bu mesele bütün toplumsal muhalefeti ilgilendiriyor

Soru: Cumhurbaşkanının yaklaşımı ve Türkiye’deki yargı siyaset ilişkileri de göz önünde bulundurulduğunda siyaseten bir engel çıkarılacağını düşünüyor musunuz? Bugün Hürriyet gazetesinde bir haber var. Erdoğan’ın şöyle dediğini yazıyor, AİHM giden her başvuruyu onaylıyor kendi adamlarını koruyorlar bu karar bizi bağlamaz diyor. Siyaseten böyle bir tutum varken ne karar verilebilir HDP ne yol izleyebilir…

Buldan: Bu mesele sadece HDP'yi ilgilendiren bir mesele değil. Demirtaş üzerinden bir karar verildi ama milyonları ilgilendiren bir karardan bahsediyoruz. Sadece HDP’lileri değil bütün toplumsal muhalefeti ilgilendiren bir karardır bu. Bugün bize yönelik suçlamalar yarın diğer partilere yapılacak suçlamalardır. Dolayısıyla bu konuda Türkiye’de siyaset yapan tüm muhalefet partilerinin de değerlendirme yapması ve destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. 

Muhalefet bu kararın uygulanması yönünde tutum almalıdır

Özellikle ana muhalefet partisinin ve diğer muhalif partilerin bu karar doğrultusunda çağrılar yaparak Demirtaş ve diğer tutukluların serbest bırakılması yönünde telkinlerde bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yaparlar mı yapmazlar mı elbette bilmiyoruz ama yapılmalı. Siyaseten HDP olarak bunun mücadelesini çok güçlü vereceğiz. Haksız bir tutuklama ile karşı karşıyayız. Hem Demirtaş hem de diğer arkadaşlarımızın uzun yıllardır cezaevlerinde tutulduklarını hep söyledik bugün de söylüyoruz ve aynı noktayız. Çağrılarımızla, etkinliklerimizle, söylemlerimizle ve hukuki alanda tüm mücadeleyi vererek Selahattin Demirtaş ve diğer arkadaşlarımız serbest kalana dek bu mücadeleyi vereceğiz.

Siyasi iktidar bu kararı tanımıyorum deme lüksüne sahip değil

Ben biraz önce açık söyledim. Siyasi iktidar bu kararı tanımıyorum deme lüksüne sahip değildir. Bu karar tanınmalıdır. Bizim söylememize gerek kalmadan, devletin ve siyasi iradenin bizden bağımsız adım atması gerekiyor. Karar gerçekten bağlayıcıdır. Bunun neticesinde arkadaşlarımızın serbest kalması gerekiyor. Biz HDP olarak şu an itibariyle Demirtaş’ı karşılama hazırlıkları yapıyoruz. Bütün il ve ilçe örgütlerimizin Demirtaş’ın serbest kalacağını varsayarak hazırlık yaptığını söylemek isterim. Artık bunun geri dönüşü yok. Bu karardan sonra siyaseten de hukuken de bunun geri dönüşü yok. Lamı cimi yok, derhal arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır. 

Soru: Bu karar bizi bağlamaz deniyor, bu hukuki bir karar, Erdoğan ne demek istiyor? 

Buldan: Sayın Cumhurbaşkanı “karar bizi bağlamaz” derken sadece kendisini kast ediyor. Sadece Erdoğan'ı bağlamaz yani. Oysa biz her zaman söyledik, Türkiye Erdoğan'dan büyük. Biz Türkiye’nin tek adamdan büyük olduğunu her zaman söyledik. Bu karar Türkiye’yi bağlayacak bir karardır. Erdoğan’ın da bu karara saygı duymasından başka bir yol ve yöntem yoktur. Biz adaletin yargının vesayeti altında olduğunu söylüyorduk. Buna müdahale etmek istiyor Erdoğan ama bu karar Türkiye’yi bağlayan bir karardır. 

23 Aralık 2020