
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Urfa 4’üncü Olağan İl Kongremizde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yüzlerce kişinin katıldığı ve coşkulu geçen kongrede konuşan Buldan şunları söyledi:
Mücadeleyi sizlerin bize verdiği destekle yürütüyoruz
Hepinizi Riha’dan yürek dolusu sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bir kez daha hoş geldiniz diyorum. Konuşmama başlarken 2 Haziran 1994 tarihinde HADEP, PM üyesi iken katledilen Muhsin Melik’i, yol arkadaşımız sevgili İbrahim Ayhan’ı, Şenyaşar ailesinin katledilen üyelerini, arkadaşlarımızı, Suruç katliamında yaşamını yitiren sevgili yurttaşlarımızı ve bugüne kadar bu kentte bizimle beraber yol yürüyen, bizim mücadelemizde ön saflarda olan ve bu mücadeleye birikimiyle ve tecrübesiyle çok şey katan ancak şimdi aramızda olmayan bütün arkadaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum ve hepsini minnetle, şükranla, sevgiyle anıyorum. Bugün burada olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Urfa halkıyla bu kongre vesilesi ile bir araya gelmekten büyük bir gurur ve onur duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü biz gücümüzü sizden alıyoruz. Çünkü biz kararlılığımızı sizin bize olan bağlılığınızdan alıyoruz, çünkü biz bu mücadeleyi sizlerin bize verdiği destekle yürütüyoruz. O yüzden diyoruz ki iyi ki varsınız, buradasınız. Her birinize ayrı ayrı bir kez daha teşekkür ediyorum.
HDP artık milyonların büyük umut yürüyüşüne dönüştü
Elbette bu yolculuğumuz kongrelerimiz ile alanlarda, meydanlarda, parlamentoda, cezaevlerinde yani yaşadığımız her alanda, bulunduğumuz her mücadele alanında daha da büyüyoruz. HDP artık milyonların büyük umut yürüyüşüne dönüştü. Bu da sizlerin bize olan güveninden kaynaklanıyor.
Başka bir yaşam mümkündür diyoruz, çünkü HDP’nin fikriyatı ve çizdiği 3. yol var
Sizler de iyi biliyorsunuz ki özellikle bu ülkeyi yönetenler bu ışığı söndürmek için büyük bir çaba içine girdiler, çok uğraştılar, HDP’nin Türkiye halklarına ve toplumuna verdiği umudu, yaydığı ışığı, verdiği cesareti kırmak ve engellemek için her türlü yolu denediler, denemeye de devam ediyorlar. Onlar istiyorlar ki Türkiye toplumu karanlıkta kalsın, umutlar kırılsın, cesaret olmasın, kararlık olmasın, onlar kendi iktidarlarını bu şekilde ayakta tutsunlar. Biz de başka bir yaşam mümkündür diyoruz çünkü artık HDP vardır, HDP’nin fikriyatı ve çizdiği 3. yol vardır.
Bir siyasi partinin yönetici ve üyelerinin yarısının cezaevinde olduğu başka bir ülke dünyanın hiçbir yerinde yoktur
Bu kararlılığı kırmak, bu cesareti ve umudu kırmak için her türlü baskı ve şiddet yöntemlerini hayata geçiren bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir siyasi partinin yönetici ve üyelerinin yarısının cezaevinde olduğu başka bir ülke dünyanın hiçbir yerinde yoktur. HDP’nin yöneticilerinin, milletvekillerinin, belediye eş başkanlarının ve parti üyelerinin, partimize selam veren insanların cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Ama artık sadece HDP’liler değil, bu ülkede barış, demokrasi, özgürlük isteyenler, ülkenin refaha kavuşmasını isteyenler cezaevindeler. Barış akademisyenleri, gezi davasında yargılananlar, milletvekilleri, belediye eş başkanları ve bu toplumun güven duyduğu birçok kesimin bugün cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Onlar cezaevinde rehine olarak tutuluyorlar, bunu herkesin bilmesinde fayda var.
Biz adalet dedikçe onlar hukuksuzluklarını yaymaya devam ettiler
Karşımızdaki sistemin en iyi bildiği şey yok saymak, inkar etmek, baskı uygulamak, şiddet uygulamak, cezaevine göndermek, tutuklamak ve gasp etmektir. Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin bütün değerlerini, elde etmiş olduğu kazanımlarını gasp etmekle, cezaevine göndermek ile övünen bir zihniyeti toplumun tamamına yaymak isteyen bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu herkesin bilmesi gerekiyor. Siyasetimizi kumpas ve komplolarla yargılamaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Kürt halkının, demokratik siyasetin güçlü bir varlık olarak kendini gösterdiği bu dönemde, bütün bunları engellemek için biraz önce saydığım yol ve yöntemleri devreye koydular. Biz demokrasi dedikçe onlar faşizmi daha fazla yükseltmekte ısrar ettiler. Biz barış dedikçe onlar savaş naraları atmaya devam ettiler, biz adalet dedikçe onlar bu ülkede hukuksuzluklarını yaymaya devam ettiler. Bize bütün hukuksuzluklarla cevap vermeye yeltendiler. Biz demokratik siyaset dedikçe cezaevlerinin yolunu gösterdiler ama biz ne yaptık mücadeleden asla taviz vermedik, demokratik siyaset ısrarımızıdan vazgeçmedik, boyun eğmedik, biat etmedik, diz çökmedik. Asla diz çökmeyeceğizi de bu kürsüden bir kez daha ifade etmek istiyorum. Asla boyun eğmeyeceğimizi, asla biat etmeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sizden aldığımız büyük moral ve güçle HDP’yi ayakta tutmaya, büyütmeye, genişletmeye hep birlikte devam edeceğiz.
HDP olmadan yeni bir yaşam asla olmaz
Bugün HDP’nin en belirgin ve belirleyici olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Tüm gözlerin HDP’nin üzerinde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Şimdi herkesin gözü HDP’nin üstünde, çünkü seçimler yaklaşıyor, çünkü bu ülkeyi yönetenlerin bir kez daha iktidara gelmek için yeni komplolar, başka başka spekülasyonlar ve bu halk üzerinde oynanacak oyunları devreye koymaya çalıştığını biliyoruz. Bir kez daha söylüyoruz, HDP olmadan gelecek olmaz, siyaset olmaz, parlamento olmaz, HDP olmadan yeni bir yaşam asla olmaz. Biz bu anlayışla yeni döneme hazırlanıyoruz.
Kürtleri inkar eden, haklarını tanımayan, dillerini yasaklayanların bir kez daha iktidara gelme şansı yoktur
Şu günlerde özellikle AKP içinde büyük kırılmaların, anlaşmazlıkların ve çatlakların yaşandığını biliyoruz. Cumhur İttifakının içinde de Millet İttifakının içinde de büyük anlaşmazlıkların, çatlakların olduğuna hergün tanıklık ediyoruz. Peki niye böyle ayrışma yoluna gidiliyor, bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin hakların kim tanımazsa, dillerini kim yasaklarsa onun bir kez daha iktidara gelme şansı yoktur, olamaz. İşte AKP'nin şu anda yaşadığı bütün bu anlaşmazlıkların sebebinin Kürtlere yaklaşım olduğunu çok iyi bilmeliler. Kürt halkının kimliğini inkar edenler, Kürt halkının demokratik siyaset yapmasının önünde engel olanlar, Kürtleri cezaevine koyanlar, parlamentonun dışına atmak isteyenler hiçbir zaman başarılı olmadı, bundan sonra da olamayacaktır. Görüyoruz bir iflas süreci başlamıştır, bu durum AKP'yi çürütmeye, çökmeye ve siyasi arenanın dışına doğru götürüyor.
AKP iktidarı ekonomik, sosyal ve siyasal olarak artık çökmüştür
Bu ülkede sadece Kürtlerle ilgili değil, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayan, kadınlar eşitlik talebini görmeyen, çocukların ve gençlerin geleceğe umutla bakmasını engelleyen, farklı inançların, dillerin önüne engel olarak çıkanların bu ülkede artık yeri yoktur. Bundan biri de AKP’dir. Bugün Türkiye halkları açlık, yoksulluk, sefalet ve ekonomik kriz ile uğraşıyor. Ülkeyi bu hale getiren, halklara açlığı reva gören, işsizliği ve yoksulluğu reva gören AKP iktidarının artık miadının dolduğunu bu kürsüden bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ekonomiyi bu düzeye getiren AKP iktidarı ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda artık çökmüş olarak karşımızda duruyor. Ekonominin ne halde olduğunu, topluma nasıl bir geri dönüşü olduğunu Urfa halkı çok iyi biliyor. Sizler ekonomik krizi en derin yaşayan bir halksınız. Urfa halkının, Harran ovası başta olmaz üzere, verimli kaynaklarının yanlış kullanılması sebebiyle ekonomik krizi yaşamasına sebep olan bu iktidardır. Bu topraklar sadece Urfa’yı değil, Türkiye’yi değil bütün Orta Doğu'ya yetecek verimliliğe sahipken kaynakları 5’li çetesine aktaran bir iktidarla karşı karşıyayız.
Urfa’da artık birinci parti HDP’dir, Urfa artık mor rengine bürünmüştür
Urfa halkı seçimlerde bunun hesabını AKP'den soracak ve AKP’yi Urfa'da artık birinci parti olmaktan çıkaracaktır. Artık Urfa’da birinci parti HDP’dir. Urfa artık mor rengine bürünmüştür. Mor HDP’nin, kadınların rengidir, Türkiye halklarının rengidir. Anketlerde Urfa artık mora bürünmüştür, müjdesini burada sizlere vermek istiyorum. Sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin önemli oluğunu her fırsatta söyledik, bir kez daha ifade etmek isterim ancak AKP zihniyeti sorunları diyalog ve müzakere dışında operasyon ve güvenlikçi politikalarla çözme yolunu tercih ediyor. Bunu tercih etmelerinin nedeninin de elbette bir kez daha iktidar olabilme ve kendi koltuklarını sağlama alma zihniyetinden kaynaklandığını biliyoruz.
Sanki görüş varmış gibi Öcalan’a 3 aylık görüş yasağı getirildi
Türkiye gırtlağına kadar borç batağına saplanmış bir ülke haline gelmiştir, bunun AKP’nin yanlış politikalarından kaynaklandığını hepimiz biliyor, görüyoruz. Hem Türkiye’de hem Kürtlerin yaşadığı bütün yerlerde Kürt halkının söz sahibi, karar sahibi olmasını istemeyen bir anlayış var. Bunun için de İmralı'da Sayın Öcalan’a karşı mutlak bir tecridin devam ettiğini hepimiz görüyoruz. Bugün bir kez daha Öcalan’ın ailesi ile görüşme yapmasına dair 3 aylık bir yasak getirildi. Sanki bir görüş varmış gibi, düzenli bir gidiş geliş varmış gibi bir kez daha basına yansıyan 3 aylık bir aile görüşüne yasak getirildi. 2015 yılından beri düzenli olarak yapılan bir aile görüşü yok. 2015 yılından beri düzenli yapılan bir avukat görüşü, bağımsız heyet görüşü yok.
AKP ile herhangi bir anlaşma yapmadık, AKP’nin gerçek ortakları bellidir
Son günlerde yazılan çizilen medyada konuşulan bir şey var. O da yeni bir Çözüm Sürecinin başlayıp başlamama meselesi. Sanki AKP ve HDP arasında gizli bir anlaşma varmış gibi çokça konuşulan bir dönem. Sanki AKP ile HDP kapalı kapılar ardında bir araya geliyor, Sayın Öcalan ile bir görüşme yapıyor ve kamuoyundan gizleniyor gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Şunu özellikle ifade etmek isterim. Biz AKP ile hiçbir konuda herhangi bir anlaşma yapmadık, yapmayız. AKP ile anlaşma yapanlar bellidir. Milletvekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP ile birlikte ellerini havaya kaldıranlar AKP’nin ortaklarıdır. Tezkerelerde AKP ile birlikte evet oyu kullananlar AKP’nin ortaklarıdır. AKP’nin bütün hukuksuzluklarının altına imza atanlar, AKP’nin her türlü hukuksuzluğunun yanında boncuk gibi dizilenler AKP’nin gerçek ortaklarıdır. Biz barış meselesinde samimiyiz, ülkeye barışın gelmesi, barışın bu coğrafyada hüküm sürmesi için çok samimi, çok cesaretli ve çok haklı bir mücadele sürdürüyoruz. Çünkü barış bizim programımızdır, mücadelemizdir, ilkemizdir. Şunu da açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki Türkiye'de barışa, demokrasiye, insan hakları ve adalete dair AKP iktidarının herhangi bir şekilde adım atmadığını da biliyoruz. Bunun için hiç kimse HDP’yi suçlamasın. Hiç kimse HDP’nin Türkiye halklarına rağmen, Kürtlere rağmen farklı bir yol ve yöntem izleyeceğini düşünmesin. Biz ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız. Biz ne yapacaksak, ne karar alacaksak sizlerle birlikte alacağız.
Adalet ve vicdan borcunu ödemekle yükümlüyüz
Bu ülkenin Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesine, adalete büyük ihtiyacı var. İşte Emine Şenyaşar annenin adalet çığlığını duymayan vicdanlara bir kez daha seslenmek isterim. Sizin Şenyaşar ailesine bir vicdan ve özür borcunuz var. Şenyaşar ailesinden özür dilemek zorundasınız, talep ettiği hakları vermek zorundasınız. Bu anne adalet çığlığı atıyor, feryat figan eşi ve çocuklarının katillerinin yargılanmasını istiyor, adalet istiyor. Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın. Biz kendi mücadelesiyle bu adaleti mutlaka Emine Şenyaşar annemize vereceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkede adalet arayan sadece Emine Şenyaşar annemiz değil, bir kez daha gözaltına alınan Cumartesi Annelerine, Gezi'de çocuklarını yitiren annelere, Suruç Katliamı'nda çocuklarını yitiren ailelere, Roboskî ve bütün katliamlarda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine bir borcumuz var, adalet borcumuz var, vicdan borcumuz var. O adalet ve vicdan borcunu ödemekle yükümlüyüz. Bu mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz.
Nasıl ki Kobanî düşmedi, HDP de düşmedi, düşmeyecek
Şimdi birlikte yol yürümenin zamanıdır, mücadeleyi büyütmenin ve büyük direnmenin zamanıdır. Çünkü bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeye büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, hukuksuzluklar yaptılar. HDP kumpas ve adalet davaları ile yıkılacak, taviz verecek bir parti değildir. Önümüze getirilen bütün davalardan haklı olarak çıkacağız. Hem HDP kapatma davasını hem de Kobanî Kumpas Davasını karşımıza çıkardılar. Bunu da bilsinler ki bu davalarda bizler kazanacağız. Nasıl ki Kobanî düşmedi düşmeyecek, HDP’de düşmedi ve düşmeyecek, bundan hiç kimsenin kaygısı da kuşkusu da olmasın.
3 Temmuz’da "buradayız, ayaktayız" diyeceğiz
3 Temmuz'da Ankara’da Büyük Kongremizi gerçekleştireceğiz, Büyük Kongremizde bir kez daha adalete olan güvenimizi, barışa olan ihtiyacı, özgürlüklere olan ihtiyacı hep birlikte kongre salonumuzdan haykıracağız. Urfa’dan büyük bir katılımın olacağını, sizin de katkı ve emeğinizin olacağını biliyoruz. 3 Temmuz Ankara’da bir kez daha ülkeyi yönetenlere, bizi yok sayanlara ve inkar edenlere bir kez daha "buradayız, ayaktayız, yıkılmadık, mücadeleye devam" diyeceğiz. Şimdi bugün burada Urfa İl Örgütümüzün kongresinde yeni bir yönetim seçilecek, şimdiye kadar emek veren, bu mücadeleye büyük emekleri ve bedelleri olan il başkanlarımız başta olmak üzere herkese ayrı ayrı tek tek teşekkür etmek istiyorum. Yeni seçilecek olan arkadaşlarıma da bu zorlu görevde bizimle yol yürüyecekleri, bu mücadeleye katkı sunacakları için özellikle kendilerine üstün başarılar diliyorum. Hepimizin yolu açık olsun, mutlaka kazanacağımızı, büyük bir zaferle büyük barışı bu ülkeye getireceğimizi herkesin bilmesini istiyorum. Serkeftin diyorum.
26 Haziran 2022