Buldan: Bu savaş politikalarına derhal son verin, Kuzey ve Doğu Suriye’den ellerinizi çekin!

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle düzenlenen Parlamento Kadın Grubu Toplantımızda konuştu. Toplantıya bileşen partilerimiz, KESK, Barış Anneleri, TJA, Batıkent Yeni Yaşam Derneği, Alınteri, Kadın Savunma Ağı, Demokratik Kadın Hareketi ve Kadın Zamanı Derneğinden temsilciler ile Ankara, Eskişehir ve Diyarbakır İl Örgütü üyelerimiz katıldı. Buldan konuşmasında şunları söyledi: 

AKP ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlattı

Sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.  Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Hun hemû bixwêr hatine serseran serçavan hatine. Ne yazık ki savaş can almaya devam etmektedir. Antep’in Karkamış ilçesi başta olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve tüm halkımıza başsağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılar için acil şifalar diliyorum. Tüm kayıpların acısını yüreğimizde en derinden hissediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi savaş en büyük yıkımdır, en büyük felakettir. Acıların en tarifsizi savaşlarda yaşanır. Bütün bu savaş süreçlerinde mağduriyeti hep biz kadınlar, biz anneler daha derinden yaşarız ve hissederiz. İktidarlarının bekası için canları ve yaşamı hiçe sayan AKP-MHP savaş zihniyetini herkes görmelidir. Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı, siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmıştır.

En büyük tehlike Kuzey ve Doğu Suriye değil AKP’nin dayattığı savaş politikalarıdır

Kuzey ve Doğu Suriye sivil yerleşim bölgelerine yönelik gerçekleştirilen hava operasyonu ve saldırıların hemen öncesinde Taksim’de yaşanan karanlık patlama kesinlikle tesadüf değildir. Ortada aydınlatılması gereken yığınla soru işareti vardır. Bu karanlığı açıklığa kavuşturmak yerine savaş siyasetine sarılan iktidara çok net bir şekilde söylemek isterim ki bu oyunlar tutmayacaktır. AKP-MHP iktidarının iddia ettiği gibi Kuzey-Doğu Suriye’deki demokratik yönetim modeli Türkiye için bir tehdit değildir. Halkların ortak geleceği açısından asıl tehlike, AKP-MHP’nin dayattığı savaş politikalarıdır.

Bu savaş politikalarına derhal son verin, Kuzey ve Doğu Suriye’den ellerinizi çekin!

Buradan açık bir şekilde söylüyorum: Kuzey ve Doğu Suriye halklarına, Kürt halkına, kadınlara yaşattığınız bu savaştan ve yıkımdan size asla bir iktidar çıkmayacaktır. Bunu çok net bir şekilde ifade ediyorum. Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerededir, demokratik barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu yanlıştan biran önce vazgeçilmelidir. Suriye halkları üzerinden elinizi çekin, Kuzey ve Doğu Suriye’den elinizi çekin!

İktidarın yarattığı çıkar savaşlarının bir tek insanın canına dahi mal olmasına izin vermeyelim

Bu savaş politikalarına sessiz kalanlara ve de alkış tutanlara da diyorum ki; seçim öncesi sahneye konulan bu büyük oyunu hepimizin görmesi gerekiyor. Bu oyunun bir parçası değil, hep birlikte karşısında olalım. Bu savaş çığırtkanlığına karşı biz HDP olarak sonuna kadar demokratik çözümde, demokratik müzakerede ısrar etmeye devam edeceğiz. Bu ülkenin ve halkların savaş-çatışma-şiddet-çözümsüzlük cenderesine alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tüm demokratik kamuoyuna, tüm toplumsal kesimlere, vicdanlı insanlara, barışı isteyen herkese sesleniyorum: Hep birlikte bu savaş politikalarının karşısında olalım, demokratik çözümün yanında olalım. Bu iktidarın yarattığı çıkar savaşlarının bir tek insanın canına dahi mal olmasına asla izin vermeyelim. Demokratik ortak bir geleceğin inşası için gücümüzü ve irademizi mutlaka ama mutlaka birleştirelim. HDP, başta bu konu olmak üzere bütün savaşlar ve çatışmalar karşısında üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır ve her zamanki gibi kararlıdır. O yüzden bu kürsüden bir kez daha ifade ediyorum: Savaşa hayır!

Kadın mücadelesini başarıya ulaştırma sözümüz var

İki hafta grup toplantısı üst üste yapmamın sebebi bu haftanın 25 Kasım Haftası olmasıdır. Bir kez daha şiddete uğrayan ve hayatını yitiren bütün kadın arkadaşlarımızı anıyorum. 25 Kasım Haftasını eylem ve etkinlikleriyle dolduracak olan tüm kadınları; her gününü 25 Kasım’ın direniş ruhuyla geçiren cezaevlerinde, sürgünlerde, alanlarda, meydanlarda kadınların hak ve özgürlükleri için direnen ve mücadele eden bütün kadın arkadaşlarımı; ama ilk başta İran, Rojhilat ve Rojava olmak üzere dünyanın bütün kadınlarını sevgiyle ve dayanışma duygularımla selamlıyorum. Erkek rejimlerin gücüne yaslanılarak katledilen kadınları, Jina Eminî ve Nagihan Akarsel şahsında saygıyla ve özlemle anıyorum. Dün kaybettiğimiz Plaza de Mayo annelerinden Bonafini’yi mücadelesine olan sonsuz saygı ve minnetimle anıyorum. Bizlerin kadınlar ve HDP olarak onlara mücadele sözümüz var. Adalet ve eşitlik sözümüz var, kadın mücadelesini başarıya ulaştırma sözümüz var. Onların onurlu mücadelesini yaşatmaya ve yükseltmeye devam edeceğiz.

Saçımızın teliyle direneceğiz

Yaşamımızla, mücadelemizle direneceğiz; siyasetimizle, sözümüzle, kalemimizle direneceğiz; yürüyüşlerimizle, halay ve dansımızla, zılgıtlarımızla direneceğiz; beyaz tülbentlerimizle, allı morlu, heft renkli şallarımızla ve saçımızın teliyle direneceğiz. Kadınlar olarak bulunduğumuz her yerde jin, jiyan, azadî demeye devam edeceğiz! 

Erkek rejimlerin tahribatına karşı ortak kadın mücadelesi var

Kapitalist erkek egemen ulus devletler, bütün politikalarını sömürü, savaş ve yıkım politikaları üzerinden yürütmektedir. İşte bu politikaların sonucunda başta kadınlar olmak üzere insanlık için bir sömürü düzeni yaratılmaktadır. Ekolojik tahribatla, küresel iklim krizi, gıda krizi gibi çoklu krizlerle dünya felakete doğru sürüklenmektedir. Ortadoğu’da, Ukrayna’da savaşların ateşi harlanarak halklar yıkıma uğratılmaktadır. Bütün bu felaketlerin yolunu açmak adına insanlığın evrensel değerleri olan hukuk, demokrasi, temel haklar ve özgürlükler baskı altına alınmaktadır. İşte bu çok uluslu erkek rejimlerin küresel tahribatına karşı bugün tüm dünyada örgütlenen ve sistemlere meydan okuyan ortak bir kadın mücadelesi de vardır. Bugün Arjantin’de, Meksika’da, Afganistan’da, Tunus’ta, Rojava’da, Türkiye’de ve İran’da kadınlar, kadın düşmanı bu yönetimlere karşı mücadele etmekte ve yeni yaşamın kapılarını aralamaktadır.

Kadınların aydınlattığı yol diktatörleri alaşağı edecektir

Dominik diktatörlüğünü mücadelesiyle yıkan Mirabel Kardeşlerin direnişi olarak adlandırdığımız ama bugün İranlı kadınların mücadelesinde, yaşamında hayat bulan uzun soluklu bir mücadeleden bahsediyoruz. İran’da Jina Eminî’nin katledilmesiyle kadın düşmanı molla rejimine karşı başlatılan büyük toplumsal mücadele de biz kadınlar açısından yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bilisin ki bu mesele sadece İranlı kadınların değil, tüm dünya kadınlarının ortak sorunudur. İran’da başlayan demokratik direnişi insanlık dışı uygulamalar ile baskılamaya çalışan molla rejimi iyi bilmelidir ki; kadınların haklı mücadelesi karşısında hiçbir fermanın hükmü yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan hiçbir zulmü kabul etmedik, etmeyeceğiz. Hepimiz tanık olduk; en karanlık anda dahi kadınların aydınlattığı yol, halkın yakasına ve koltuklarına sıkı sıkıya sarılmış diktatörleri alaşağı etmektedir ve edecektir! 

İktidar kadın katliamlarını önlemek yerine kadınlara savaş açmıştır

Dünyada hal böyleyken, Türkiye’de kadınlar olarak bu kötümser tablonun en ağır halini bizler de yaşıyoruz. AKP-MHP erkek iktidarı savaş, çatışma ve kutuplaştırma siyaseti ile toplumu teslim almaya çalışmaktadır. Bu politikaların sonucunda tüm topluma açlığı, yoksulluğu, geleceksizliği dayatmaktadır.  Bu erkek politikalar kadınlar için ağır ekonomik sorunlardır ve aynı zamanda geçim derdidir, işsizliktir, sömürüdür, şiddettir, yaşamın tehdit edilmesidir. Kadınlar her gün sokaklarda, evlerde, işyerlerinde katledilirken, bu iktidar kadın katliamlarını önlemek yerine kadınlara karşı savaş açmıştır. Kadın mücadelemizi hedef haline getirerek yargılamaya çalıştıklarını da örnekleriyle paylaşacağım. Kadın siyasetçiler gözaltılar ve tutuklamalarla susturulmak istenmektedir. Sokaklardan cezaevlerine varıncaya kadar her yerde kadınlara karşı siyasi şiddetin en ağır hali uygulanmaktadır. Kadın kazanımlarımızı gasp etmek için her türlü yöntem denenmektedir.

Bütün saldırıların amacı kadın mücadelesini etkisizleştirmektir

İstanbul Sözleşmesini kaldıran da kadın kurumlarını kapatan da yargısıyla kadın katillerini serbest bırakan da bu kadın düşmanı iktidardır. Bu iktidar kadınların özgür iradesini rehin almak için peş peşe yeni cezaevleri açmıştır. Bu cezaevlerinde çıplak arama dâhil her türlü işkence ve insanlık suçu keyfi uygulamalar rutin haline gelmiştir, getirilmektedir. Bütün bu saldırıların amacı birdir. O da kadın mücadelesini etkisizleştirmektir. İşte bunu Gezi Davasında, Kobanî Kumpas Davasında, HDP’ye açılan kapatma davasında görüyoruz. Kayyım darbesinde görüyoruz. Dün görülen Kobanî Kumpas Davası duruşmasında yapacağımız açıklamaya dahi izin verilmemesinde görüyoruz. Kadın gazetecileri, kadın aktivistleri, bilim insanlarını, hak savunucularını hedef alarak tekçi erkek iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştıklarını biliyor ve görüyoruz.

Şebnem Hocaya ve onurlu duruşuna selam gönderiyoruz

Şebnem Korur Fincancı bilimin ışığında cesaretle yürüyen bir kadın olduğu için tutukludur ve cezaevindedir. Buradan Şebnem Hocanın onurlu duruşuna ve cesaretine milyonlarca kadın adına selamlarımızı gönderiyoruz. Yine insan hakları savunucusu Jiyan Tosun bu amaçla Taksim’deki karanlık patlamadan sonra bilinçli ve örgütlü bir şekilde hedef haline getirilmiştir. Jiyan bütün Cumartesi İnsanları gibi bu ülkenin hakikat alacaklısıdır, adalet alacaklısıdır. Bu hakları teslim edilinceye kadar kadınlar olarak sonuna dek mücadele edeceğimizi sürdüreceğimizi buradan Jiyan’a söz vererek ifade etmek istiyorum. Kendisini 1990’ların bugünkü mirasçısı olarak gören ve bu nedenle Jiyan’ı hedef alan akıl çok iyi bilsin ki, kadınlar o yılların karanlığının bu ülkeye bir kez daha yaşatılmasına asla izin vermeyecektir. Ben bu vesileyle çeyrek asırdan fazla zamandır Galatasaray Meydanında bu karanlıktan, bu karanlık zihniyetten hesap soran tüm Cumartesi Annelerini ve yakınlarını en içten duygularımla selamlıyor ve saygılarımı gönderiyorum.

Kadınların amacı zihniyetinizi tarihin çöplüğüne gömmektir  

Biz kadınların işkenceyle, rehine siyasetiyle biat edeceğini sanıyorlarsa çok fena yanılıyorlar. Bunu görmek için korku duvarlarınızı birer birer aşan kadınların cesaretine bakmanız yeterlidir. Cezaevlerindeki binlerce kadın yoldaşımızın onurlu duruşuna bakmaları yeterlidir. Kadınları teslim almaya dönük olarak yürüttüğünüz tecride karşı verdiğimiz mücadelemize bakmanız yeterlidir. Mahkeme salonlarında sizin erkek zihniyetinizi yargılayan kadın yoldaşlarımızın tarihi savunmalarına bakmanız yeterlidir.  Yeterli cevabı oralarda göreceksiniz. Evet, kadınlara yönelik saldırıların amacı birdir ama kadınların da amacı birdir. O da sizin zihniyetinizi tarihin çöplüğüne gömmektir. 

“Jin jiyan azadî” tüm dünyada kadınların ortak sesi oldu 

İktidarınız yıllar boyunca “jin jiyan azadî” sloganımıza kelepçe taktı. Fakat taktı da ne oldu, “jin jiyan azadî” tüm kelepçeleri kırarak bütün dünyada kadın mücadelesinin ortak sesi oldu. Jin jiyan azadî her yerde yankılandı. Bugün bu ses bütün dünyanın, dünyadaki bütün kadınların özgürlük şiarıdır!

Savaşa kepçeyle yatırım yapanlar, kadına bütçeden sadece bir damlayı reva görmektedir

Hepinizin bildiği gibi Meclis’te bütçe görüşmeleri devam ediyor. İçinde kadının adının dahi neredeyse geçmediği bu bütçeye şerhimizi en güçlü şekilde koyacağız. Erkeklerin, savaşın bütçesine karşı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe istediğimizi her platformda ifade edeceğiz. Bu kapsamda HDP Kadın Meclisi olarak 30 Ekim’de  Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe Çalıştayımızı her kesimden, yaştan, görüşten kadınla bir araya gelerek başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Kadınların taleplerini, önerilerini, eleştirilerini dinledik. Bu çalıştayda yine gördük ki, savaşa kepçeyle yatırım yapanlar topluma, en çok da kadına bütçeden sadece bir damlayı reva görmektedir. Türkiye’de her 100 kadından sadece 18’si kayıtlı ve tam zamanlı çalışmaktadır. Tarım sektöründe kadınların neredeyse tamamı kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırılmaktadır. İş hayatında güvencesizlik kadınlar için bir rejim haline getirilmiştir. Her iki kadından biri bu ülkede işsizdir! Sadece kadınlar da değil farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip olanlar yaşamlarının her alanında şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Oysa çok iyi bilinmelidir ki hiçbir kesimin hakları bu iktidarın insafına tabi değildir. Bu iktidar kimsenin varlığını, yaşam biçimini tehdit edemez yaşam hakkını engelleyemez. Biz HDP olarak asla buna müsaade etmeyeceğiz. 

Bu kara tablo sizleri asla endişelendirmesin, çıkış yolu vardır ve mümkündür

Bu ülkenin herkesi doyuracak kaynakları fazlasıyla mevcuttur. Fakat bu kaynaklar halka adil bir şekilde paylaştırılmak yerine bir avuç yandaşa sunulmaktadır. Kadınlara ve halka ise açlık paylaştırılmaktadır, yoksulluk paylaştırılmaktadır, sefalet paylaştırılmaktadır. Bu ülkenin ekonomik düzeyini yalan kurumunuz olan TÜİK’inizin sahte milli gelir rakamları değil kişi başına düşen yoksulluk, kişi başına düşen sefalet belirler. Bir ülke yurttaşının insan onuruna yaraşır standart ve adaletli gelir dağılımını sağladığı oranda sosyal devlet niteliğine sahip olur. Gerisi halkın kesesinden yapılan vurgunculuktur, soygundur, başka da bir şey değildir. Evet, bu kara tablo sizleri asla endişelendirmesin. Çıkış yolu vardır ve mümkündür. Meclis’te devam etmekte olan bütçe görüşmelerinde ve sahada kadınlarla yürüttüğümüz bütçe çalışmalarında ortaya koyduğumuz ekonomi politikamız seçimlerden sonra yaşama geçirilmesi için mücadele edeceğimiz modelimizimdir. Bütün yurttaşların temel sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının kamu güvencesi altına alınacağını belirtmek istiyorum. 

Kadınlar için pozitif ayrımcı bir ekonomik programı hayata geçireceğiz

Eşit işe eşit ücret sağlayacağız. Kadının görünmeyen emeğini güvence altına alacağız. Kadın yoksulluğunu ve yoksunluğunu sonlandıracak her türlü ekonomik tedbiri HDP olarak alacağız. Sağlıktan eğitime, barınmadan ulaşıma, kadınların güvenceli istihdamına kadar her alanda kadınlar için pozitif ayrımcı bir ekonomik programı hayata geçireceğiz. KHK ile işlerinden edilen kadınlar, EYT engeline takılıp emeklilik hakları gasp edilen kadınlar, ataması yapılmayan öğretmenler, kentsel dönüşüm adı altında evsiz bırakılan kadınlar, barınamayan üniversiteli genç kadınlar, düzenli geliri olmayan kadınlar hiç merak etmeyin. Bizler HDP olarak, kadınlar olarak gasp edilen tüm yaşam haklarımızı bu iktidardan alacağız. Gasplarla değil haklarımızla yaşayacağız. Buradan sizlere söz veriyoruz.

Biz kadınlar seçimlerde bu iktidarı göndererek önünüzdeki en büyük engeli kaldıracağız

Her gün birçok engel ile karşı karşıya kalan engelli kadın arkadaşlarım. Biliyoruz önünüzdeki en büyük engel bu iktidardır. İşte biz kadınlar, önümüzdeki seçimlerde bu iktidarı göndererek önünüzdeki en büyük engeli kaldıracağız. Engelsiz bir yaşamı hep birlikte ortak gücümüzle inşa edeceğiz. Kadınların emeği ile oluşan ülke bütçesindeki erkek soygununa, yağmasına, rüşvetine, kayyım talanına son vereceğiz. Kadınların alın terinin bir tek damlasını dahi talancı erkek ekonomi düzenine yedirmeyeceğiz. Bu da yetmez; bugüne kadar biz kadınların emeğinden, yaşamından çaldıkları bütün kazanımlarımızı misliyle bu erkek düzenden geri alacağız.

Kadın dayanışmamız her alanda büyük değişimi ve dönüşümü gerçekleştirmektedir

Tarihin başından beri eşit ve adil bir yaşamın kilit rolünde biz kadınlar varız. Kadın demek özgür eşit bir gelecek demektir. Ve biz bu geleceği kurmaya kesinlikle kararlıyız. Birleşerek günden güne güçlenen kadın ittifakımız ve kadın dayanışmamız, yaşamın ve siyasetin her alanında büyük değişimi ve dönüşümü gerçekleştirmektedir. Biz kadınlar verdiğimiz mücadelenin, emeğin sonuçlarının ne kadar büyük, ne kadar değerli olduğunu elbette ki biliyoruz. Her türlü çürümüşlüğe, inkâra ve baskıya rağmen kadınlar demokrasi ve özgürlük mücadelesi konusunda ciddi bir birikime sahiptir. Bizler bundan aldığımız güçle yeni bir siyaset inşa ettik. 

Yönetime geldiği anda ülkede süren bütün krizleri çözecek güç kadınlardır, HDP’dir

Hayata geçirdiğimiz yerel yönetim politika ve pratiklerimizden HDP’nin demokratik ve özgürlükçü programını oluşturduk. Yönetime geldiği anda ülkede süren bütün krizleri çözecek güç kadınlardır, HDP’dir. Biz kadınların öncülüğünde demokrasi güçleri ve emekçilerle omuz omuza vererek bu ülkede çözemeyeceğimiz tek bir sorun yoktur. Kadınların özgür yaşamı inşa etmesi önündeki bütün engelleri bir bir kaldırıyoruz, kaldırmaya devam edeceğiz. Toplumsal alanda cinsiyetçilikle etkin mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz! İstanbul Sözleşmesini geri getirecek ve etkin bir şekilde uygulayacağız. Kesin bir şekilde kadına yönelik her türlü suçun önüne geçeceğiz. Kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine son vereceğiz. 

Tek adam ucube sisteminin panzehiri eşbaşkanlık sistemidir 

Tek adam ucube sisteminin panzehiri eşbaşkanlık sistemidir. Bu amaçla eşbaşkanlık sistemini ve eşit temsiliyeti ülkenin bütün karar alma mekanizmalarında ve görev kademelerinde hayata geçiriyoruz, geçirmeye devam edeceğiz. Yerel yönetimle güçlendirilmiş çoğulcu demokratik bir parlamenter sistemi hayata geçireceğiz. Kürt sorununun adil ve onurlu bir şekilde çözümünü de biz kadınlar, bizler çözeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkenin en acil ihtiyacı yeni bir anayasadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini, temel hak ve özgürlüklerimizi yasal güvence altına alan demokratik kadın anayasamızı mutlaka yapacağız. Buradan söz veriyorum.

Gelin hep birlikte HDP’de buluşalım

Demokratik bir toplumda, kendi kendimizi yöneterek, barış içinde yaşamak için gelin HDP’de buluşalım. Hak, hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlük için gelin mücadelenin, gücün, merkezi olan HDP buluşalım. Yeni bir yaşam elbette ki mümkün, yeni bir siyaset elbette ki mümkün, yeni bir ekonomik düzen mümkündür. Yoksulluğa, rant düzenine, talan düzenine, yandaş düzenine son vermek elbette ki mümkündür. İşte önümüzdeki seçimler kadınların tüm bu hedefleri gerçekleştireceği bir dönüm noktasıdır.

Kadınlar olarak Türkiye’yi tek adamlara teslim etmeyeceğiz

Öncülük ettiğimiz Üçüncü Yol siyasetimizle, Emek ve Özgürlük İttifakımızla, jin jiyan azadî şiarımızla bu seçimlerin temel belirleyici gücü biz kadınlar olacağız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye’yi tek adamlara teslim etmeyeceğiz. Kadınlar olarak bu ülkeyi biz yöneteceğiz. 2023 seçimlerine damgayı biz kadınlar vuracağız. Biz kadınlar kendimizi seçeceğiz. Biz kadınlar bizi yönetecek olanları seçeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşam için Jin Jiyan Azadî diyoruz. Şiddetsiz bir ülke, şiddetsiz bir dünya için Jin Jiyan Azadî demeye devam edeceğiz. Barış için, demokrasi için, insan hakları ve adalet için Jin Jiyan Azadî demeye devam edeceğiz. Direnişleriyle diktatörlükleri sallayan tüm dünya kadınları ile beraber jin jiyan azadî diyoruz! 

Barış Annesi Bedia Gökyüz: Kadınların üzerinden ellerinizi çekin

Ben de hepinize hoş geldiniz diyorum. Başkan gibi ben konuşamam, heyecanlıyım. 25 Kasım geliyor, bütün kadınlara kutlu olsun diyorum. Kaç gündür Kobanî ve Rojava’yı vuruyorlar, sanki süpürüyorlar, ne haddinize! Oraya barbar IŞİD’i çıkardınız, onun önünde yine kadınlar durdu. O yiğit kadınları sizin haddiniz mi oradan süpürmek! Siz daha kadının gücünü görmemişseniz. Demek ki siz daha hiçbir şey görmemişsiniz. Kadın kendi kendisini yönetebilir. Köyleri var, kasabaları var, ekin ekiyorlar, çocuklarına da ailelerine de bakıyorlar. Artık ellerinizi çekin onların üzerinden, bizim üzerimizden çekin. Bizim üzerimizden elinizi çekin erkekler. Dünyayı yönetenlere sesleniyorum: Kadınların üzerinden ellerinizi çekin, kadınlar özgür olsun. Biz eski kadınlar değiliz, gözümüz açıldı. Eskiden erkekler diyordu kadınları aç bırakın yola gelsinler. Artık bunu unutsunlar, kadınlar artık çalışıyor. Şimdi kaç çocuk yaparsa ‘terörist’ oluyor. Teröristin aslı sizsiniz. Terörist olan hırsızlık yapar, tecavüz yapar, kadın öldürür. Biz kimseyi öldürmüyoruz, kimsenin hakkına tecavüz etmiyoruz, kimseye hakaret etmiyoruz. Biz sadece insan olarak yaşamak istiyoruz. Bizi de artık birey olarak bizi görün. Biz bundan sonra erkek egemenliğini kabul etmiyoruz, her yerde varız, var olmaya devam edeceğiz. Kendimizi de yönetebiliriz. Biz olmazsak siz hiç olamazsınız. Ben eşimle birlikte köyde tarlaya gidiyordum. Ben gidiyordum, o arkada kalıyordu. Erkekler kadınların gücünün farkına varmışlar ama gururlarına yediremiyorlar. Artık kadınların üzerinden ellerini çeksinler, bizden ne istiyorsunuz. Orayı vur, burayı vur, kadınlar işini yapsın. Kadın işini de yapar, sizi de yönetir, kendini de yönetir. Kadınlar artık başkaldırmış size boyun eğmeyecek. Her bijî ji we re. 25 Kasım’da hepimiz sokaktayız. 

KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil: Özgürlüğümüze, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmak için alanlarda olacağız

Anamızın hepimizin içine değen konuşmasından sonra bu konuşmayı hadsizlik ve yersiz sayarım. Bugün belki de bize en yakın şey ölüm ama bu bizi korkutmuyor. “Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz” diyen Mirabal’ın bizlere bıraktığı geleneğiyle hepinizi kucaklıyorum. Yaşadıklarımızı anlatmak, birbirimizin yüreğine değmek için buradayız. 25 Kasım’da kadına yönelik şiddete, savaşa hayır diyeceğiz. Başta yoksulluğa ve bizlere dayatılan bütün şiddet biçimlerine hayır demek için sokaklarda olacağız. Özgürlüğümüz, haklarımız ve yaşamlarımıza sahip çıkmak için alanlarda olacağız.

Ben kadın yoksulluğuna dair söz kurmayı gerek görmüyorum. Biz kadın yoksulluğunu Antep’e atılan roketten görüyoruz. Bu faşist iktidarın bizden çaldıklarını savaşa, tanka, topa yatırmasından biliyoruz. Mücadele gücümüzü, haklarımıza saldıran iktidarın tutukladığı ve bugün tutsak olan kadın milletvekillerinden, Şebnem Hocadan, Mücella Abladan alıyoruz. Bu iktidar bizleri bugüne kadar sadece ev içinde aile olarak tanımlamak istedi. Ama biz makbul bir kadın olmayacağımızı söyledik. Dün Arjantin’de bir kişi daha eksilmeyen kadınlarla, Rojava’da DAİŞ’e karşı direnen kadınlarla omuz omuza burada ve İstanbul’da “sokaklar bizimdir” diyerek sokakları terk etmedik. 25 Kasım’da aynı dirençle alanlarda olacağız. İktidar eylemleri yasakladı ama bunu yaparken kadınların tepkisini ve öfkesini hesaba katmadı. Kadın mücadelesi 3 kelime ile özdeşleşmiştir: Umut, cesaret ve direniş. Bizler bu sene “saçımızın teline, özgürlüğümüze sahip çıkıyoruz” diyerek yan yana sokaklarda olacağız. Bu iktidarın bizlerden çaldığı her şeyi yeniden almak için omuz omuza direneceğiz ve birlikte var olacağız. Mirabel Kardeşlerden Jina Emini’ye vazgeçmeyeceğiz ve her yerde Jin jiyan Azadî diye haykırmaya devam edeceğiz. 

22 Kasım 2022