
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, kayyım darbesine karşı İstanbul İl Örgütümüzde basın açıklaması yaptı. Belediyelerimize yönelik darbeye sert tepki gösteren Buldan şunları söyledi:
Seçimle gelenin seçimle gitmesi gerektiğine olan inancımızı her zaman ifade ettik
19 Ağustos sabahı bir kez daha siyasi darbe ile gözlerimizi açtık. Aslında Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca sürekli darbelerle karşı karşıya kaldı ve bu darbelerden büyük sıkıntılar yaşadı. Darbeleri Türkiye halkları ve toplumu olarak kınadığımızı, darbelere karşı olduğumuzu her zaman ifade ettiğimiz süreçler yaşadık. En son 15 Temmuz’da askeri darbe girişimi ile Türkiye sarsılmıştı hatırlarsanız. Bu darbeye Türkiye halkları bir kez daha karşı çıkmıştı. Seçimle gelenin, sandıkla gelenin mutlaka seçimle gitmesi gerektiğine inancımızı her zaman ifade ettik. Ancak Türkiye son yıllarda AKP iktidarının sivil darbeleri ile de karşı karşıya geldi.
31 Mart’ta da gördük ki halkımız partisine sahip çıktı
31 Mart öncesi biliyor ve hatırlıyorsunuz; yine belediyelerimize kayyımlar atanmıştı. Sonrasında Türkiye seçimlere gitti. Bu kayyımların atandığı yerlerde halk iktidara, AKP hükümetine bir cevap vermişti. "Sizin kayyım zihniyetinizi tanımıyoruz biz, kayyımları kabul etmiyoruz" demiş ve bu anlamda da sandıklara giderek kendi oylarına, iradelerine sahip çıkmışlardı. Kayyımların atandığı hemen hemen her yerde halkımız partisine sahip çıkmıştı. HDP belediye eş başkanlarına kendi iradelerini teslim ederek, oylarını vererek bu hukuksuzluğa, bu adaletsizliğe bu haksızlığa karşı çıkarak bir kez daha kayyımları istemediklerini ifade etmişti. Ancak 31 Mart tarihinde yapılan seçimlerden hemen sonra yine aslında bir darbe ile karşı karşıya kalmıştık. Bazı belediye başkanlarımıza mazbataları verilmedi. Bazı belediye başkanlarımız KHK’li oldukları iddiasıyla belediye başkanlığı görevine getirilmedi, onların yerlerine ikinci sırada yer alan adaylara görev verildi. Bu adaylar bizim belediye başkanlarımızın yerlerine oturdular.
19 Ağustos düpedüz bir hırsızlıktır
En son örneğini 19 Ağustos'ta, 2 gün önce Diyarbakır’da, Mardin’de ve Van’da, bu 3 büyük kentte yaşadık. Halkın yüzde 60’ına yakınının oy verdiği kentlerde bir kez daha halkımızın iradesi teslim alınmış oldu ve halkımızın iradesi gasp edilmiş oldu. Bu düpedüz bir hırsızlıktır. AKP hükümetinin kendi çıkmazını; başta dış politika olmak üzere, hem ekonomik, sosyal hem de siyasi alanlarda yaşadığı sorunları örtbas etmek amacıyla bugün kayyım zihniyetini ve kayyımla gasp etme zihniyetini ortaya koyduğuna tanıklık ediyoruz.
Eş başkanlarımız onların bıraktığı pislikleri temizlemeye çalışıyordu
Evet Batman’da, Diyarbakır’da, Van’da ve diğer kentlerde de belediye eşbaşkanlarımız 4,5 aydır kayyımların pisliklerini temizlemeye çalışıyorlardı. Çünkü her kayyımın arkasında onlarca binlerce bıraktıkları pislik vardı. Hırsızlık, talan, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma. Her türlü yüz kızartıcı işlere bulaşanlar bir kez daha AKP iktidarı tarafından halkımızın seçtiği belediye başkanlarının yerlerine gönderildi.
Kayyım zihniyetini kabul etmiyoruz, her türlü demokratik tepkimizi ortaya koyacağız
Bu insanlar trilyonlarca borç bırakmışlardı arkalarında. Her birinin trilyonlarca borç bıraktıkları yerlere geri dönmelerinin sebebi elbetteki boş kalan ceplerini doldurmaktır. Halkımıza bir kez daha ihanet etmek amacıyla geldiklerini çok iyi biliyoruz. Kayyım zihniyetini tanımıyoruz, kayyım zihniyetini kabul etmiyoruz ve bu kayyım zihniyetine karşı demokratik her türlü tepkimizi ortaya koymaya hazırız ve bunu yapacağız.
AKP ömrünü doldurmuştur
AKP iktidarının halklarımıza, Kürt halkına, Kürt halkının iradesine, onuruna bu kadar fütursuzca saldırmasına asla izin vermeyeceğiz. AKP iktidarı ömrünü doldurmuştur. Giderayak bu tür hırsızlıkları, yolsuzlukları yapmaya artık son vermelidir.
İnsanlar belediye başkanlarımız kazansın diye canlarını mallarını verdiler
Her bir arkadaşımızın o belediyelere gelebilmesi için binlerce insanın canını feda ettiği binlerce insanın ekmeğinden, işinden olduğu bir süreci atlattık. İnsanlar belediye başkanlarımızı seçebilmek için canlarını, mallarını verdiler her şeylerini kaybettiler. "Yeter ki irademiz orada olsun ve bizi temsil etsin" dediler. Ancak AKP hükümeti ve ortağı MHP, bugün kayyımları destekleyen açıklamalar yapan MHP, özellikle bu iki parti, halkımızın iradesine, oylarına ve gösterdikleri iradeye bir kez daha ihanet etmişlerdir.
İstanbul’u kaybedenler intikam almak için kayyım zihniyetini yeniden devreye soktular
Bizler Türkiye demokrasisi ve geleceği için özellikle 23 Haziran seçimlerinde İstanbul’da güzel bir birliktelik sergiledik. İstanbul seçimlerinde Türkiye’nin geleceği için birlik ve beraberlik oluşturduk. Bu birlik ve beraberlik sonuca ulaştı. İstanbul’u kaybedenler intikam almak için bir kez daha kayyım zihniyetini ortaya koydular.
İstanbul’u almayı başardıysak Diyarbakır, Van ve Mardin’i de almayı başaracağız
Biz 23 Haziran’da eğer İstanbul’u almayı başardıysak; Diyarbakır’ı, Van’ı ve Mardin’i de kayyımlardan almayı başarabiliriz. Ancak bunun için birlikte, omuz omuza yürümeye ihtiyaç var. Bugün Türkiye demokrasi sınavından geçecek. Özellikle Türkiye de muhalif olan partilerin, muhalif insanların, iktidara karşı olan herkesin, barış ve demokrasi yanlısı olan herkesin ortak hareket etmesine ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.
Bugün bize yapılan yarın elbette size yapılır
Bu demokrasi sınavından başarılı bir şekilde geçmezsek eğer Türkiye’nin geleceği bize bir şey vaat etmeyecek. Karanlık günler bizleri bekliyor olacak. Bugün çağrım özellikle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP başta olmak üzere TBMM’de grubu olan partilere, Meclis dışında olan siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, demokrasi savunucularına; herkese çağrımız budur, bu sınavı birlikte geçmek zorundayız. Bugün bize yapılan yarın elbette size yapılır. Bugün bu gidişatı durduramazsak yarın bu çemberin içine herkes girer.
CHP ve Kılıçdaroğlu başta olmak üzere herkese çağrı yapıyoruz: Sessizliğinizi bozun
Ben bu çağrımızı özellikle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve bütün siyasi partilere yöneltmek istiyorum: sessizliğinizi bozun. Söyleyecek sözünüz mutlaka vardır. Bu sözünüzle Türkiye’nin geleceğini, yarınlarını çocuklarımızın, evlatlarımızın geleceğini güzel günlere dönüştürebiliriz.
Gün bugündür hep birlikte kurtulabiliriz
AKP’nin artık son demlerini yaşadığı bu süreçte hep birlikte bunlardan kurtulabiliriz. Gün bugündür. Bu çağrıyı sizlerin aracılığı ile vicdanı olan herkese yapıyorum. Bir kez daha tüm arkadaşlarıma bugünlerin geçeceğini, çok kısa zaman içinde biteceğinin sözünü veriyorum. Güzel günler mutlaka bizim olacak, kayyım zihniyetini hep birlikte püskürteceğiz.
Bugün bütün milletvekilli arkadaşlarım bölgedeler, Mardin’e, Van’a ve Diyarbakır’a görevli olarak gittiler. Birkaç arkadaşımız burada kaldı bu basın toplantısından sonra onlarda görevli oldukları yerlere gidecekler. Herkese başarılar diliyorum. Kazanacağımıza olan inancımı bir kez daha yenilemek istiyorum.
SORU: Kayyım atamalarından sonra HDP’nin sine-i millet gibi bir düşüncesi var mı?
Şu anda öyle bir düşüncemiz yok. Ancak her türlü seçeneği masaya yatırdığımızı belirtmek isterim.
SORU: Böyle bir şeyi bekliyor muydunuz?
Olmaması gereken bir şey bu. Dün de bu soru soruldu, "böyle bir şey bekliyor muydunuz" diye. Böyle bir şey olmaması gerekiyor. Yeni yargı yılı açılacak, yargı reformundan bahsedilen hatta barış sürecinden bahsedilen bir dönemde tekrar eskiye dönmek, kayyım zihniyetine geri dönmek Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmaz. AKP bir an önce bu kararından, bu yanlış, haksız, hukuksuz kararından vazgeçmelidir.
SORU: Tedbir amaçlı kayyım atandığı söyleniyor. Buna ilişkin ne dersiniz?
Neyin tedbiri? Göstermelik bazı gerekçeleri ifade ederek, Van’da, Mardin’de ve Diyarbakır’da eski yalan şeyleri göstererek, aslı astarı olmayan suçlamalarla bir insan görevinden nasıl alınır? Bir insan elinde gerekçe olmadan, tespit olmadan nasıl böyle bir şey yapılabilir? Eğer hakkında bir idari soruşturma varsa oraya bir müfettiş gönderilir, müfettiş incelemesini yapar. Eğer suçluysa hukuki işlem başlatılır. Ancak böyle bir şey yok, hiçbir arkadaşımızın yüz kızartıcı bir şey içine girmediğini söylüyoruz. Yok böyle bir şey. Ancak AKP hükümeti her şeyi yalan, iftira üzerinden, kendi geleceğini kurtarmak adına, kendi koltuğunu kurtarmak adına yapıyor ve buna herkes inanıyor.
Hiçbir arkadaşımız böyle bir suç işlemedi, hiç kimsenin iddianamesinde, hazırlanan fezlekesinde böyle bir şey yok. Hepimizin hakkında fezlekeler var, soruşturmalar var ancak bunlar hukuki olarak çözülmesi gereken meseleler. Hukuken bir şey tamamlanmadıysa İçişleri Bakanlığı böyle bir adım atamaz. Ama Türkiye bunu yaptı. Son 4 yıldır başta milletvekillerimiz, eşbaşkanlarımız, binlerce insan suçsuz yere cezaevinde tutuluyor. Binlerce insan suçsuz yere cezaevindeler. Akademisyenler, gazeteciler, barış insanları, aydınlar herkes suçsuz yere cezaevinde yatıyor. Hangi yargı reformundan bahsediyoruz. Böyle bir akılla yeni bir yargı reformuna nasıl gidilebilir? O yüzden herkesin aklını başına toplaması gerekir. Çünkü bunların akılla mantıkla izah edilebilir hiç bir yanı yok. Bir an önce bu yanlıştan dönülmesi gerekir.
20 Ağustos 2019