
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Amed İl Örgütümüzün 3. Olağanüstü Kongresi'nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran Amed İl Örgütümüzün 3. Olağanüstü Kongresine katılarak birer konuşma yaptı. Kongreye, Buldan, Öztürk ve Taşkıran'ın yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Kürdistani partilerin temsilcileri, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, CHP, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi Diyarbakır İl Teşkilatları, Barış Anneleri Meclisi, Kürt Dil Platformu, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Badıkan Aşireti Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BAD-DER), Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği temsilcileri de katıldı. Taşkıran, Öztürk ve Buldan'ın konuşmaları şöyle:
Beycan Taşkıran: Kürdistan’ı inkar edenlere karşı birlik olma zamanıdır
Sevgili yoldaşlar, kritik bir döneme girdik. 7 Haziran nasıl yeni bir dönemi açtıysa şimdi de yeni bir dönemi açmış bulunuyoruz. Halklarımızın, işçi sınıfının, Kürdistan’ın ve Rojava’nın direnişinin sonuç alınabileceği bir döneme giriyoruz. Bu çürümüş kadavraya dönmüş sömürgeci düzeni yıkma, özgür ve onurlu bir yaşam kurma dönemine girdik. İşçi sınıfının, Kürt halkının, Türk halkının ve diğer halkların özgür geleceğini kurmak için 3. bir cepheyi inşa etmek ve faşizmi yıkma görevi ile karşı karşıyayız. HDP, ESP devrimciler olarak bu 3. cepheyi kurmak görevi ile karşı karşıyayız. Rejim Kürt halkına ve HDP’ye diz çöktüremediği için kapatma dışında seçeneği kalmadı ama biliyoruz bundan da sonuç alamayacaklar. Sokaklar, mücadelenin direnci bunu gösteriyoruz. Şimdi Kürdistan’ı, Kürt halkını inkar edenlere karşı bir olma, birlik olma, faşizmi ve sömürgeciliği yıkma zamanıdır, buna gücümüz var. Gelecek halklarımızındır.
Em ji duh xurttir in
Berdan Ozturk diyar kir ku 7 sal in li hemberî gelê Kurd êrişên tunekirinê tên meşandin û wiha got: “Kuştin be kuştin, girtin be girtin, êriş be êriş. Lê em dîsa li vir in, em daxwazên xwe ji duh xurttir tînin ziman. Baweriya me ji duh xurttir e. Ev rê û rêbaza ku we daye pêşiya xwe rê û rêbaz nîne. Pusûlaya we her tim Amerîka û Rûsyayê nîşan dide.”
Biden û Putîn nabin çareser, çareserî birêz Ocalan e
Ozturk nîşan da ku Erdogan ji bo êrişên li hemberî Rojava bi DYA û Rûsyayê re hevdîtina dimeşîne lê heya niha tu bersiveke erênî negirtiye. Ozturk wiha pê de çû: “Bi şer, bi êriş û tunekirina gelê Kurd dixwazin emrê xwe dirêj bikin. Emrê we kin e. Emrê pergalê di 98 salan de qediya. Pirsgirêka Kurd dê rê û rebazên demokratîk bên çareserkirin. Di vî warê de pêşniyazên gelê Kurd û birêz Ocalan eşkere ne. Putîn û Biden ji derdê we re nabe derman. Dermanê pirsgirêkê nêzîk e. Birêz Ocalan ji bo gelê Kurd û gelê Rojhilata Navîn paradîgmaya xwe bi pêş xistiye. Îro gelên cîhanê ji bo azadiya birêz Ocalan dimeşin. Vê rastiyê bibînin. Ji bilî vê rastiyê tu rê û rêbaz tune ye. Yek kurdek jî bimîne heya ku em azad nebin, heya ku em Kurdistaneke azad û Tirkiyeyeke azad ava nekin têkoşîna me heya dawî wê berdewam bike.”
Pervin Buldan: Amed darağaçlarını gördü ama mücadelesinden vazgeçmedi.
İl Eşbaşkanlarımız olmak üzere emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Emeklerinize sağlık. Bugün bu kongrede yeni seçilecek olan arkadaşlarıma mücadelede kolaylıklar diliyorum. Hayırlı olsun diyorum.
Cezaevlerinde olan Demirtaş’a, Yüksekdağ’a, Kışanak’a, Tuncel’e, Zeydan’a, Baluken’e, Tuğluk’a, Farisoğulları'na, Leyla Güven’e, Hülya Alökmen'e, ismini sayamadığım yol arkadaşlarıma sevgi ve selamlarımızı gönderiyorum. Aramıza yeni katılan, cezaevinden çıkan Çağlar Demirel’e aramıza hoş geldin diyorum. Bütün arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşacakları gün uzak değildir. Rehine politikaları ile HDP’yi engelleyebileceklerini, boyun eğdirebileceklerini sananlar büyük yanılıyorlar. Bunu hiçbir zaman başaramadılar. Çünkü HDP boyun eğmez, vazgeçmez. HDP ne cezaevlerine sığar ne meydanlara. HDP bir deryadır. Amed buna şahittir. Amed, tarihi boyunca çok zalimler gördü, zulümler gördü. Amed darağaçları gördü işkence tezgahları gördü ama Amed halkı onurundan, iradesinden, kimliğinden mücadelesinden vazgeçmedi. İradesini asla hiç kimseye teslim etmedi.
HDP’yi engelleyebileceklerini sananlar Amed’e baksınlar
İşte HDP gücünü Amed halkından alıyor. HDP bütün baskı ve engellemelere karşı gücünü Amed halkından alıyor. HDP’nin arkasında milyonların inancı, iradesi, kararlılığı ve Türkiye halklarının ortak umudu vardır. Bu salonda sadece kongre gerçekleştirmiyoruz. İrademizi, kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Barış irademizi ve mücadelemizin haklılığını da ortaya koyuyoruz. HDP’yi engelleyebileceklerini sananlar bu salonun coşkusuna, kararlılığına, iradesine baksınlar. Sadece bu salonda değil Amed’in tarihi Newrozlarına baksınlar, Amed halkının barışa olan ısrarına baksınlar, seçimlerde ortaya koyduğu iradeye baksınlar. Çok tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bir tarafta Kürt düşmanı, barış ve demokrasi düşmanı tekçi iktidar düzeni var. Diğer tarafta Türkiye halklarının büyük demokrasi mücadelesi var. Türkiye ve Ortadoğu'ya ışık tutacak tarihsel bir barış mücadelesi var. Bu mücadele yıllardır Kürt halkının emek vererek bedel ödeyerek yürüttüğü bir mücadeledir. Kadınların ve gençlerin mücadelesi var, kimse inkar edemez. Büyük bir kararlılık ile demokrasi ve barış etrafında büyük bir kenetlenme var. Sadece Kürtlerin değil elbette bu kenetlenme, Türk halkının, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin de büyük bir emeği ve mücadelesi var.
Bizim mücadelemiz demokratik cumhuriyeti oluşturmak içindir
İşte HDP’nin cesaretine ve yükselişine bakınca kaybedeceğini gören bir zulüm düzeni olduğunu ifade etmekte fayda var. Ama HDP’ye bakınca umudu, aydınlık geleceği ve onurlu bir barışı gören milyonlar var. Biz onlardan bir adım öndeyiz. Onlar artık son demlerini yaşıyor. Bizi görmeyenler, tanımayanlar, bizi zindanlara atanlar, katledenler gittikçe eriyenler, çürüyenler ve bu ülkenin siyasi tarihinde son demlerini yaşayanlardır. Biz Kürtler olarak, bu topraklara kök salmış toplum olarak varız, var olmaya devam edeceğiz. Kimsenin gücü bizi bu topraklardan silmeye asla ve asla yetmeyecektir. Bunu değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Bizim mücadelemiz eşitçe yaşayabileceğimiz onurlu bir barışla örülen ortak geleceği kurmak içindir. Bizim mücadelemiz demokratik cumhuriyeti oluşturmak içindir. Kadınların özgürce yaşadığı, gençlerin kendi geleceğini belirleyeceği demokratik bir sistem kurmak içindir.
Bu çürüyen iktidar halklarımızın mücadelesi ile ilk seçimde gidecektir
Ülkeyi uçurumun kenarına getiren, ekonomik ve sosyal krizleri halklarımıza yaşatan yozlaşmış düzen değişecektir. Her gün biraz daha çürüyen bu iktidar halkımızın gücü ve mücadelesiyle önümüze konulacak olan ilk seçimlerde gidecektir. Buna Türkiye halklarının gücü ve kararlılığı var. Kimsenin şüphesi olmasın. Biz HDP olarak 27 Eylül’de açıkladığımız deklarasyonumuz ile birlikte bu çürümüşlükten kurtulmak için ortaya güçlü bir çıkış yolu sunduk. Bu yeni dönemi başlatmak için hep birlikte demokrasi ittifakını Amed’den Tekirdağ’a, Karadeniz’den Akdeniz’e büyütmenin zamandır. Bu deklarasyon Türkiye halklarına bir çıkış yolu sunmaktadır. Her kim ki bu düzenden rahatsızsa, zulüm görüyorsa, bu düzenin değişmesini istiyorsa bu deklarasyon etrafında kenetlenmeyi kendisine ilke edinmek durumundadır.
Halklarımız Türkiye’yi kurtaracak olan HDP’nin siyasetidir diyor
HDP bunu başarmak için meydanlardadır, sokaklardadır, köylerdedir. Büyük buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Gittiğimiz her kentte, her köyde, her yerde büyük bir coşku ve umutla karşılanıyoruz. Bu da bize büyük umutlar veriyor. Demek ki halkımız bu ülkede HDP’den başka bir çıkış yolu görmüyor. Türkiye’yi kurtaracak olan HDP’dir, HDP’nin siyasetidir diyor. Biz bu kadar görkemli karşılanıyoruz. Bu nedenle AKP-MHP iktidarı HDP’lilere saldırıyor. Bir tutuklama ve gözaltı furyası ile HDP’nin çalışmalarını sekteye uğratmaya çalışıyorlar. En fazla gözaltı ve tutuklamaları yaşayan kent olan Amed’de bu görkemli kongreyi gerçekleştiriyoruz. Onlara verilecek en büyük cevap bu salonun görkemli duruşudur.
Asla bizi yenemeyecekler, asla partimizi kapatamayacaklar
Bununla da sınırlı kalmıyorlar. Karşımıza kumpas davaları ve Kobanî Kumpas Davasını çıkardılar. Şunu ifade etmek isterim ki bizler mahkeme salonlarını da demokrasi mücadelesi yürüttüğümüz alanlar haline getirdik. Onlara eyvallah demeyeceğimiz salonlar haline getirdik. onlar mahkeme salonlarında bizi yargılamıyor biz onları yargılıyoruz. Cezaevinde tutulan siyasetçiler AKP ve MHP’yi yargılıyorlar. Karşımıza komplo davaları ile çıkmayı mertlik, insanlık zannediyorlar. Sandıklarda bizi yenemedikleri için komplo davaları ile karşımıza çıkmayı yol olarak önlerine koydular. Başarabileceklerini sanıyorlar. Asla bizi yenemeyecekler, asla partimizi kapatamayacaklar, halkımız dimdik karşılarında durmaya devam edecek.
Yaptıklarının adı siyasi korkaklıktır
Biliyoruz ki bunlarda Kürt düşmanlığı var, kadın düşmanlığı var. Olmayan hukukla karşımıza çıkmayı yol edindiler. Bunun adı siyasi korkaklıktır. Aynı zamanda siyasi çürümüşlüktür. Kobanî Kumpas Davası bir hukuk davası değildir. Türkiye’de hukukun kırıntısı kalmamıştır. Bunlar siyasi intikam davalarıdır. Ama başaramayacaklar çünkü bu ülkede İstiklal Mahkemeleri, dar ağaçları, 12 Eylül’ün sıkıyönetim mahkemesi nasıl başaramadıysa AKP-MHP mahkemeleri de asla ve asla başaramayacaktır. Nasıl ki o mahkemeler çöktü bunlar da çökmeye mahkumdur. DEP’i, HADEP’i, DEHAP’ı kapattılar ve zannettiler ki o dönemde cezaevlerine girenler köşelerine kapanacaklar. Her bir insan bir milyon insan olarak sahalara, meydanlara çıktı ve HDP’yi kurdu. Şimdi milyonlar olarak alanlardayız. İşte bunu görmeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız.
İktidar ortakları rüyalarında bile HDP’yi görüyor, hevesleri kursaklarında kalacak
Bu ülkede zerre hukuk kaldıysa, hırsızlık yapanları, tecavüzcüleri, faili meçhul cinayet işleyenleri tutuklayın. Faili meçhul cinayetleri açıklayanlar bile aramızda dolaşmaya devam ediyorlar. Hiçbir şey gizli kalmadı. Bütün cinayetler işleyenler tarafından ifşa edilirken Sedat Peker dışında Mehmet Eymür'ün ifşaatlarına tanıklık ettiğimiz bugünlerde mahkemelerin ve Saray’ın kılı kıpırdamıyor ama barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenler cezaevlerinde kalmaya devam ediyor. Yol arkadaşlarımız 5 yıllarını tamamladılar. Milletvekili, belediye eşbaşkanı olarak seçilenler, partimize gönül ve emek verenler hala cezaevinde. Sadece AKP değil bugün AKP’nin küçük ortağı MHP de hem HDP’nin kapatılması için hem içerideki arkadaşlarımız için iftiralar ve hakaretler üretiyorlar. HDP’den başka bir şey düşünmüyorlar çünkü en büyük engellerinin HDP olduğunu biliyorlar. Rüyalarında bile HDP’yi görüyorlar. Ne AKP’nin ne MHP’nin heveslerini bu halk yaşatacak. Heveslerinin kursaklarında kalacakları günler çok yakın bunun müjdesini veriyorum.
AKP’nin çözüldüğüne herkes inanır ama Kürt sorunun çözüldüğüne kimse inanmaz
Türkiye’nin geleceği bu mahkeme salonlarında belirlenemez. Türkiye’nin geleceği 7 Haziran’da, 31 Mart’ta, 24 Haziran’da demokrasi meydanlarında kurulacaktır. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Özellikle Amed’e, Batman’a Mardin’e geldiğinde söylediği sözler ile Ankara’da söylediği sözler arasında dağlar kadar fark var. Kürt sorunu artık yoktur diyen AKP Genel Başkanı’nın burada başka Ankara’da başka konuştuğunu hepimiz görüyoruz. Batman’a son geldiğinde Çözüm Sürecini inkar eden bir AKP Genel Başkanı var. Çözüm Süreci hiç yaşanmamış gibi insanların gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Eğer sorun çözüldüyse neden sürekli süreci biz bitirmedik, HDP bitirdi diye yalan söylüyorsunuz? Şunu söylerseniz size inanırız. “AKP bitti, çözüldü, çözülmeye devam ediyor” derseniz buna herkes inanır ama “Kürt sorunu çözüldü” derseniz siz milyonlarca insana yalan söylemiş olursunuz. Kürt sorunu çözülmeyi bekleyen devasa bir sorundur. Kürt sorununu inkar etmek kimsenin haddi değildir.
Kürt düşmanısınız, barışın gelmesini asla istemiyorsunuz
“Süreci biz bitirmedik” diyen Erdoğan’a sormak isterim. 2013 yılında Amed’de tarihi bir mektup okuduk. 2015 yılında Dolmabahçe’de bir masa kuruldu. Sonra çıktınız ne Çözüm Süreci ne Dolmabahçe masası diyerek süreci inkar ettiniz. 2015’ten bu yana Sayın Öcalan’a tecrit uyguladınız. Bu da yetmedi. Çözüm Sürecini yargılamaya kalktınız. Çözüm Sürecinde İmralı görüşmelerinde bizimle birlikte yol yürüyen Baluken’e onlarca yıl ceza verdiniz. Baluken bu ülkeye barış gelsin, demokrasi gelsin diye sizin bilginiz dahilinde İmralı ve Kandil’e gelen giden arkadaşımızdı. O yolu bize siz açtınız, İmralı’ya biz yüzerek gitmedik, tahsis ettiğiniz kosterlerle gittik. İmralı’nın kilidini biz açmadık, o anahtarı siz bize verdiniz. Ama şimdi bütün bunlar olmamış gibi bir süreci tamamıyla yargılamaya kalktığınız zaman o zaman Kürtlere düşmanlık yaptığınızı hatırlatırız. Evet Kürt düşmanısınız, demokrasi düşmanısınız, bu ülkeye barışın gelmesini istemiyorsunuz. Çünkü koltuklarınızı kaybetmenin kaygısını yaşıyorsunuz.
Kürtler lafa değil hakikate bakıyor
Siz Türkiye halklarını umursamıyorsunuz. Sarayın penceresinden ülkeyi güllük gülistanlık görebiliyorsunuz. Ama bu ülkede yoksulluk, sefalet ve açlık var. Ülkede, yolsuzluklar hırsızlıklar var. Atadığınız kayyımlar yolsuzlukları ile tarihe geçtiler. Tarih sizi de kayyımlarınızı da unutmayacak. Bu yolsuzluklarını hırsızlıkları bir kenara yazdı, seçimlerde bunun hesabını soracak. Kürt sorunu yoktur demekle Kürt sorunu bitmez. Kürtler lafa değil yaptıklarınıza bakıyor, hakikate bakıyor. Bu hakikat halka çektirdiğiniz acılar ve ödettiğiniz bedellerdir. Bütün acılara rağmen Kürt halkı ne teslim oldu, ne biat etti, bu da size dert olsun! Bundan sonra da bu böyle olacaktır.
2023’ün yolu mutlaka Diyarbakır’dan geçecektir
Onurlu, eşit ve özgür bir geleceği bu topraklara mutlakla getireceğimizin sözünü veriyoruz. Yolumuz zorludur, engebelerle doludur ama kararlı, inançlı, cesaretli olduğumuzu da herkesin bilmesini istiyoruz. Büyük barışı, Türkiye halkları ile birlikte oluşturacağımız Büyük Barış İttifakı ile oluşturacağız. Güçlü demokrasiyi en güçlü demokrasi ittifakı ile mutlaka kuracağız. Kadınların özgürlüğünü en büyük kadın ittifakı ile gerçekleştireceğiz. Sosyal adaleti hakça yaşamı en büyük emek ittifakı ile mutlak oluşturacağız. Barışın yolu nasıl Diyarbakır’dan geçiyorsa 2023’ün yolu da mutlaka Diyarbakır’dan geçecektir. Cumhuriyetin 2’nci yüzyılında Kürtleri, Alevileri, inanç ve kimlikleri yok sayanları tarihin çöp sepetine göndereceğimizin sözünü veriyoruz. An serkeftin, an serkeftin, an azadî an azadî jin jiyan azadî.
14 Kasım 2021