Buldan: Hesap soracak konumda değilsiniz, hesap vereceksiniz; siz sanıksınız, biz tanığız!

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, haftalık Meclis grup toplantımızda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Buldan şöyle konuştu:

Halkımızın sesi olan bu hakikat kürsüsünden tarihi gerçekleri güçlü bir biçimde dile getirmeye devam edeceğiz. İktidarın ne siyasi komploları ne de faşizmi HDP’nin sesini kesemeyecek, hakikatin sesinin halkımıza ulaşmasını engelleyemeyecektir. Yarımız cezaevinde de olsak, HDP içeride ve dışarıda faşizmin karşısında tek vücut olmaya, halklarla, demokrasiden ve barıştan yana olan herkesle kenetlenmeye, özgürlük ve demokrasi umudunu dimdik ayakta tutmaya devam edecektir.

Dayanışmayla hep birlikte başarıya yürüyeceğiz

Son operasyondan sonra HDP’ye yönelik destek ve dayanışma Türkiye’de ve dünyada dalga dalga yayılıyor. İşte bu dayanışmayla hep birlikte başarıya yürüyeceğiz. HDP tarihsel, toplumsal geçmişi olan güçlü bir mücadele geleneğidir. Bu gelenek tarih boyunca kendini var etti, bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir. 

Tek bir HDP’li de kalsa mazlum halkların sesine ses olmaya devam edecektir

Bunun altını önemle çizmek istiyorum; tek bir HDP’li de kalsak mazlum halkların sesine ses, nefesine nefes olmaya devam edeceğiz! Çünkü HDP sadece siyasi bir hareket değildir. Eşitlik ve özgürlük fikriyatının filizlendiği bir yaşam biçimidir. Yaşamanın bir diğer adı direnmekse, direnmenin adı da HDP’dir!

HDP sizin gibi çıkar ve rant ortaklığına dayanan bir şirket değil

Bizlere her gün siyasi operasyon düzenleyenler HDP’yi hala anlayabilmiş değil. HDP sizin gibi çıkar ve rant ortaklığına dayanan bir şirket değildir. HDP her kimlikten, her inançtan, her görüşten milyonların mücadele ortaklığıdır. Her bedeli ödemeye hazır bir mücadele ortaklığıdır.

HDP, onlara inat kökleri derinlerde olan bir çınar gibi dimdik ayakta durmaya, yıkılamaz kale surları gibi sapasağlam kalmaya devam edecektir!

6 yıl düşünmüşler taşınmışlar ve bu yalanı uydurmuşlar

AKP-MHP komplo ortaklığının talimatıyla 25 Eylül sabahı partimize yönelik siyasi bir komplo operasyonu düzenlediler. 17 arkadaşımızı, yargı komplosuyla tutukladılar. Gerekçe 6 yıl önceki Kobanî’yle dayanışmak için yapılan IŞİD protestoları! Güya HDP ayaklanmayı başlatmış ve bunun üzerinden tam 6 yıl geçmiş ve 6 yıl düşünmüşler, taşınmışlar bu yalanı uydurmaya karar vermişler. Biz şu an tam bir yalan rüzgarı ile karşı karşıyayız. Nazi Propaganda Bakanı’nın Büyük Yalan Teorisi vardır. Buna göre, “Bir yalanı bin kez söylerseniz, yalan yalan olmaktan çıkar, gerçeğin ta kendisi olur.” Şimdi belli ki bu sözleri kendisine rehber edinmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Yalan, bunların diğer adı olmuş. 

Kobanî halkı IŞİD barbarlığına karşı yaşamını, evini, toprağını onurluca savundu

Peki, o süreçte ne oldu, neler oldu kısaca anlatmaya çalışacağım size. Bugün 6 Ekim Kobanî’nin de yıl dönümü. Kobanî halkını buradan sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. IŞİD, Şengal’de yaptığı Ezidî soykırımının ardından 15 Eylül 2014’ten itibaren Kobanî’yi işgal etti ve aynı katliamları Kobanî’de gerçekleştirmeye başladı. Kobanî halkı da IŞİD barbarlığına karşı yaşamını, evini, toprağını onurluca savundu. O süreçte mazlum Kobanî halkıyla dayanışmak için hem Türkiye’de hem de dünyanın 70 ülkesinde insanlar ayaktaydı.  

IŞİD protestoları 7 Ekim’den çok daha önce başlamıştı

IŞİD protestoları 7 Ekim’den çok daha önce başlamıştı. Bunun da altını önemle çizmek istiyorum. Tek bir talep vardı, o da IŞİD katliamlarının durdurulması, Kobanî’ye insani yardım koridorunun açılmasıydı. 7 Ekim 2014’te IŞİD protestoları sırasında Varto’da 25 yaşındaki Hakan Buksur adlı bir gencimiz güvenlik güçlerinin açtığı ateşle yaşamını yitirdi, katledildi. Bu tam bir provokasyondu. 

Erdoğan büyük bir sevinçle “Kobanî düştü düşecek” diyerek yangına körükle gitti

Evet, aynı gün Erdoğan Antep’te büyük bir sevinçle, bunun da altını önemle çizmek istiyorum, büyük bir sevinçle “Kobanî düştü düşecek” diyerek adeta yangına körükle gitti ve provokasyonların büyümesine neden oldu. Ardından paramiliter güçler ve ırkçı gruplar örgütlü ve organizeli bir biçimde sokaklara salındı, demokratik tepkileri kanla bastırmaya çalıştılar.

Erdoğan’ın kışkırtıcı açıklaması olmasaydı, güvenlik güçleri silah kullanmasaydı ölümler de yaşanmayacaktı

Varto katliamı ve Erdoğan’ın kışkırtıcı açıklaması olmasaydı, güvenlik güçleri silah kullanmasaydı ölümler de yaşanmayacaktı. Devletin müdahalesi olmayana kadar protestolarda hiçbir şiddet olayı yaşanmamıştı. Protestolarda hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu partimizin taraftarları olup, güvenlik güçlerinin açtığı ateş, attığı gaz bombası ve ırkçı grupların linç saldırısı nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Katledilen her bir insanımızın acısını halen derinden hissediyoruz. Buradan hepsini saygıyla andığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.

HDP olayların son bulması için çaba sarf etti, hükümet temsilcileri bizzat partimize teşekkür etti

HDP, olayları başlatan değil, tam tersine son bulması için çaba sarf eden bir noktada durmuştur. O dönem ve ondan sonrasında. Heyetimiz özellikle olaylar sırasında 48 saat boyunca İçişleri Bakanlığındaydı. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Hatta olayların durdurulmasından sonra hükümet temsilcileri tarafından bizzat partimize teşekkür edilmiştir. 

Dayanışma amaçlı demokratik protestoları katliama dönüştüren bizzat devlet içi güçlerdir

Dönemin İçişleri Bakanı, olayların durması için müzakere yürüten HDP heyetine “Güvenlik güçleri içinde kontrol edilemeyen güçler var” demiştir. Kendileri de olup bitenlerin işte bu kadar farkındaydılar. Dayanışma amaçlı demokratik protestoların seyrini değiştirip katliama dönüştüren bizzat devlet içi güçlerdir. Ama bilerek üzerini kapattıklarını biliyoruz ve buna tanıklık ediyoruz. 

Yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değil

İnsanları öldüren kamu görevlileri ve yönlendirdikleri ırkçı gruplarla ilgili tek bir soruşturma dahi yürütülmemiştir şimdiye kadar. Şimdi 6 yıl aradan sonra kamuoyunun aklıyla dalga geçercesine olayları, yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değildir. Kendi suçlarını örtbas etmenin, kapatmanın telaşı içerisindeler. Bu, bunun çok açık bir göstergesidir. Kobanî’yi çözüm sürecini bitirmenin zemini olarak planladık ve kullandık diyemiyorlar, işte ancak bu şekilde örtbas etmeye çalışıyorlar.

Diyemedikleri bir başka şey de, bu operasyonun aynı zamanda IŞİD’in Kobanî’yi düşürememesinin yıllardır sürdürülen intikamı olmasıdır. Bu konuda bir söz mü vermişlerdi; şimdi onun gereğini mi yerine getiriyorlar bunu gerçekten merak ediyoruz. 

Kobanî halkı direnmeseydi, dünya sahiplenmeseydi ve Kobanî düşseydi IŞİD sınırın diğer tarafında devlet kurmuş olacaktı

Eğer, Kobanî halkı direnmeseydi, dünya bunu sahiplenmeseydi, Kobanî düşseydi, IŞİD sınırın diğer tarafında bir devlet kurmuş olacaktı. Siyah bayrağıyla şimdi Türkiye’nin sınır komşusu olacaktı. Ve en büyük emirliklerini de Türkiye’de kuracaklardı. Bütün işgal ve katliam planlarını Türkiye üzerinden yöneteceklerdi ve bunu buradan yapacaklardı eğer o gün Kobanî düşmüş olsaydı. 

Partimize yönelik son operasyon, katliamlar serisinin devamıdır

IŞİD, bunu başaramadığı için yani Kobanî düşmediği için 5 Haziran’da Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da, Antep’te devletin ve iktidarın gözü önünde halka karşı en büyük katliamlar gerçekleşti. Partimize yönelik operasyon da bu katliamlar serisinin bir devamıdır ve bugün yapılan operasyon da bunun devamıdır. Halkımız ve Türkiye kamuoyu bu gerçeğin farkındadır.

Onlarca insanın ölümünden AKP iktidarı ve devlet içindeki paramiliter güçler sorumludur

Şiddet çağrısı aranacaksa eğer HDP’nin insani dayanışmasında değil, güvenlik güçlerinin Varto provokasyonunda ve “Kobanî düştü düşecek” sözünde aranmalıdır. Çok açık söylüyorum; onlarca insanın ölümünden AKP iktidarı ve devlet içinde birlikte hareket ettiği paramiliter güçler sorumludur. 

Bu dosyanın savcısı Erdoğan ile damat başsavcıdır

Bu operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlanmıştır ve bu dosyanın savcısı da Erdoğan ile damat başsavcıdır. Erdoğan, “Yargımız Kobanî eylemlerinin hesabını soruyor” diyor. Ortada bir yargı yok ki. Hangi yargıdan söz ediyorsunuz? Ortağınızın serbest bırakın dediğini serbest bırakan, tutukla dediğinizi tutuklayanlara mı yargı diyorsunuz Sayın Erdoğan! Buradan gerçekten size sormak istiyoruz. Onlar yargı değil, sizin operasyon güçlerinizdir! Gerçek yargı hukuka, adalete ve hakikate bağlı olur; saraylara, iktidarlara bağlı olmaz.

Siz hesap soracak konumda değilsiniz, hesap vereceksiniz; siz sanıksınız, biz tanığız

Kaldı ki siz hesap soracak konumda değilsiniz. Siz hesap vereceksiniz hesap! Yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz! O öldürülen her bir insanımızın ailelerine ve halka, adalete hesap vermekle mükellefsiniz! Siz sanıksınız, biz ise tanığız! Hakikatin tanığıyız, Kobanî protestolarında bizzat vurulanlarız!

Mertseniz, dürüstseniz, gelin Meclis'te bir araştırma komisyonu kuralım

Biz Kobanî süreciyle ilgili gerçekler açığa çıksın diye araştırma ve soru önergeleri verdik ama iktidar ve ortağı bütün bu verdiklerimizi reddederek, konunun üzerine kapattı. Şimdi buradan bir kez daha çağrı yapıyorum: Kobanî protestolarında yaşananları yargı komplosuyla karartamazsınız. Mertseniz, dürüstseniz, gelin Meclis'te bir araştırma komisyonu hep birlikte kuralım ve hakikatleri hep birlikte açığa çıkaralım. Kimin ne rolü varsa o dönem içerisinde ortaya çıksın! O süreçte bizim heyetimiz sizinle neler görüştü, ne talep etti, siz ne yanıt verdiniz, sonra ne yaptınız hepsini hep birlikte aydınlatalım!

Dönemin vali, kaymakam, emniyet müdürlerinin kaçı 15 Temmuz’da yer aldı?

Paramiliter güçlere insanları katledilmesi emrini verenler, provokasyonu yönlendirenler, dönemin vali, kaymakam, emniyet müdürünün kaçı 15 Temmuz’da yer almıştır? Kaçı halen görevdedir? Bunlar emirleri nereden almıştır? İşte bu soruları bir kez daha soruyor ve bu sorulara acil yanıt bekliyoruz. Tüm bunları açığa çıkaracak cesaretiniz var mıdır? Buradan bir kez daha size soruyoruz. Gerçeklerle yüzleşmeye kudretiniz var mıdır? Bir kez daha bunu size soruyoruz. 

Bizim alnımız açık başımız dik, verilemeyecek hesabımız yok

Öyle güdümlü yargınızla, damat savcınızla, Saray oyunlarıyla bu işi HDP’nin üzerine yıkarak, yavuz hırsız misali hakikati karartamazsınız. Buna asla izin vermeyeceğiz. Evelallah bizim alnımız açık, başımız diktir. Verilemeyecek hesabımız da yoktur! Hem yargı sürecinde hem de siyaset zemininde bu sürecin peşini asla bırakmayacağız.

Değil 6 yıl, 60 yıl da geçse Kobanî gerçeğini her defasında karşınıza çıkaracağız

Elli defa reddetseniz de her hafta bu konuyu Meclis gündemine taşıyacağız. Buradan bir kez daha söylüyorum her hafta Kobanî olaylarının araştırılması için araştırma önergesi indirip değil 6 yıl, 60 yıl da geçse Kobanî gerçeğini her defasında karşınıza çıkarmaya devam edeceğiz!

Önce hırsızlık yapıyorlar, ardından namaz kılıyorlar, haram olsun size o belediye!

Yapılan operasyona niye siyasi komplo diyoruz? Çünkü bazı nedenleri var. Kobanî’yi bahane ederek Kars Belediyemizi gördüğünüz gibi gasp ettiler. Bunlar aynı zamanda hırsızdır! Bunlar aynı zamanda engerektir. Bunlar aynı zamanda çıyandır. Çıyandır bunlar başka bir isimleri yoktur. Gaspçı kayyım bir de koruma ordusuyla gasp ettikleri belediyenin önünde fetih namazı kılıyor. Önce hırsızlık yapıyorlar, ardından namaz kılıyorlar. Yazıklar olsun size! Haram olsun size o belediye, haram olsun!

Günahlarınız çok büyük ki o günahlar namazla kapanmaz


Gasplarınızı, haksızlıklarınızı, işlediğiniz günahları namazla kapatamazsınız. Sizin günahlarınız o kadar büyük ki o günahlar kılınacak namazlarla asla kapanacak değildir. 

Kars Belediye Eşbaşkanlarımız Kars’taki hırsızlık, yolsuzluk ve çete düzenini bitirdi, bunun intikamını alıyorlar

Bunlar Kars’ı niye hedef aldılar? Çünkü Kars; Kürt, Türk, Terekeme, Laz, Azeri, Yerli, Malakan gibi pek çok halkın birlikte barış içerisinde yaşadığı bir kenttir. Partimiz ve Belediye Eşbaşkanlarımız bu barışın bizzat teminatıydı. Belediye Eşbaşkanlarımız Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca, diğer belediye eşbaşkanlarımız gibi Kars’taki hırsızlık, yolsuzluk ve çete düzenini bitirdiler. Bunların hortumlarını kestiler. Kars’ta kurulan karanlık düzeni bitirdi, şeffaf halkçı bir sistemi kurdular aynı zamanda. Toplumcu belediyecilik anlayışıyla belediyeyi Kars halkının hizmetine soktular. Belediye Eşbaşkanları olarak 24 saat Kars halkının emrinde ve hizmetinde oldular. İşte tüm bunların intikamını almak için Ayhan Bilgen’i haksız ve hukuksuz bir şekilde tutukladılar. Şevin Alaca’yı ve belediye meclis üyelerimizi, partililerimizi haksız ve hukuksuz bir biçimde gözaltına aldılar ve halen arkadaşlarımız gözaltındalar.

Kars’ı yeniden karanlığın, çetelerin merkezi haline getirmek istiyorlar

Hırsızlar dışarıda, ev sahibi içeride. İşte sizin düzeniniz budur. Hırsızlık düzenidir bu. Kars’taki barış ortamını bozmak için bu operasyonu düzenlediklerini çok iyi biliyoruz. Çünkü bunlar barış düşmanıdır. Kadın Eş Başkanın Kars’ı yönetmesinden rahatsız oldular, korktular. Her zaman söylüyoruz bugün bir kez daha söyleyelim; bunlar aynı zamanda kadın düşmanıdır. Amacınızı gayet iyi biliyoruz. Kars’ı yeniden karanlığın, çetelerin merkezi yapmak istiyorsunuz! 

Aynen Erdoğan'ın yıllar önce söylediği gibi oldu ve Kars Belediyesi mafyayla müşterek çalışan zihniyetin eline geçti

Yeri gelmişken birinin yıllar önceki bir sözünü buradan sizlerle paylaşayım. “Bu belediye kimin belediyesi? Halkın belediyesi değil mi? Bu merkezi yönetimdeki anlayış, çetelerle müşterek çalışan kafa, mafya ile müşterek çalışan kafa… İşte bu ülkeyi geren bunlardır”. Bu sözleri İstanbul’da belediye başkanı olduğu dönemde bizzat Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Yıllar önceki belediye başkanı Erdoğan, bugünü ne güzel anlatmış değil mi? Açıkçası Kars Belediyesine yapılanlar bundan daha iyi ifade edilemezdi. Biz de yıllar önceki Erdoğan’a katılıyor, o sözlerinin altına buradan imzamızı atıyoruz. Aynen onun söylediği gibi oldu ve Kars Belediyesi çetelerle, mafyayla müşterek çalışan zihniyetin eline geçti.

Kars halkı sizin arsızlığınızı ve hırsızlığınızı da asla unutmayacak

Belediye binasını hukuk dışı yollarla gasp etmiş olabilirsiniz. Ama Kars halkını asla teslim alamayacaksınız bunu buradan açıkça ifade etmek istiyorum! Onurlu Kars halkı güce, ranta, hukuksuzluğa, haksızlığa ve gaspa amin diyen bir kayyımı asla kabul etmeyecektir. Kars halkı, Ayhan ve Şevin Başkanlarımızın bıraktığı dürüstlüğü, samimiyeti, halkla kurduğu gönül bağını asla unutmayacaktır. Kars halkı sizin arsızlığınızı ve hırsızlığınızı da asla unutmayacaktır!

Kayyım belediyenin Kürtçe hesabını sildi, Kars halkı da kayyımı silecek

Kayyım ilk iş olarak halkın iradesi olan belediye meclisini feshetti ve belediyenin Kürtçe hesabını sildi. Merak etmeyin onurlu Kars halkı da sizi silecektir. Nazım’ın dediği gibi “Mesele esir düşmek değil, teslim olmamaktır.” Belediyelerimizi, eşbaşkanlarımızı zorla esir alabilirsiniz; fakat şunu da çok iyi bilin, ant olsun ki asla size teslim olmayacağız, sizin bu faşist zihniyetinize meydan okumaya ve direnmeye de devam edeceğiz! Kars halkı birer Ayhan Bilgen’dir bunu unutmayın, Kars’ın direngen kadınları birer Şevin Alaca’dır bunu da unutmayın!

Yaşlı iki insana işkence yapıp ardından da helikopterden atarak mı devlet olacaksınız?

Kürt düşmanlığının geldiği nokta öyle zirve yaptı ki, bir tarafta Kürt halkının iradesine saldırıp belediyelerini gasp ederken, diğer taraftan da diktatör Pinochet rejimi veya geçmişte Arjantin'deki cunta rejimi gibi yaşlı insanlara işkence ederek, helikopterden atacak kadar insanlıktan çıktılar. Tüm dünyanın da bildiği üzere Van’da iki insanımıza: Osman Şiban ve Servet Turgut’a gözaltında ağır işkence yaptılar sonra da helikopterden attılar. Servet Turgut işkenceye dayanamadı ve geçen hafta hayatını kaybetti. Bir kez daha kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve Van halkımıza başsağlığı diliyorum. Bu işkenceyi yapanları bir kez daha lanetliyorum. Şiban gördüğü işkence sonucu halen hafıza kaybı yaşamaya devam ediyor. Yaşlı iki insana işkence yapıp ardından da helikopterden atarak mı devlet olacaksınız! Çıkıp bir de yalan söylüyorlar. Kayalıklardan düştüler diyorlar, bu olayın da üstünü bu şekilde örtmeye çalışıyorlar. Kayalıklardan düşen sizin insanlığınızdır. O kayalıklara çarpan devletinizdir. Kayalıktan düşen sizin yalanlarınızdır. 

Kendi JİTEM’inizi örgütlemek istediğinizi, Beyaz Toros’un yerine helikopteri koyduğunuzu biliyoruz

1990’ların JİTEM’ini yeniden diriltmek istediğinizi, kendi JİTEM’inizi örgütlemek istediğinizi biliyoruz. Beyaz Toros’un yerine helikopteri koyduğunuzu da biliyoruz. Sanki bu gerçekler bilinmiyor gibi bir de olayın üzerini kapatmak için dosyaya gizlilik kararı getirdiler. İnsanlığınız ortadayken, yalanlarınız ortadayken, düşmanlığınız ortadayken, kimden neyi gizliyorsunuz? Gizlilik kararı alsanız ne yazar? Gerçekler gün ışığı gibi ortada. Yıllarca işkenceye sıfır tolerans dediniz, şimdi işkence yapanlara ve onu koruyanlara sınırsız tolerans tanıyorsunuz! 

İşkenceyi ortaya çıkaran gazetecileri gözaltına aldılar, Turgut'un taziyesine saldırdılar, bu kadar vicdansızlar

Bu sabah Van’da Mezopotamya Haber Ajansı’na baskın düzenleyerek 4 gazeteciyi gözaltına aldılar. İşkenceyi ortaya çıkardıkları için Van’da bu yaşananları haber yaptıkları için gazetecilerden intikam alıyorlar. Bu operasyonu kınıyorum. Hukuksuzca gözaltına aldığınız gazetecileri derhal serbest bırakın. İşkenceyle katlettiğiniz Servet Turgut’un taziyesine dahi saldırdınız, ailenin yasını bile tutmasına izin vermediniz. Bu kadar zalimsiniz! Bu kadar vicdansızsınız!

Osman Şiban ve Servet Turgut’a yapılan işkencenin peşini bırakmayacağız

Kürt'e yas tutmayı dahi yasaklayan bu karanlık zihniyet bilmeli ki, bu topraklar insanlık onuruna saldıran, değer tanımaz, katliamcı, işkenceci çok kişi gördü. Ama bu topraklar, aynı zamanda tüm işkencelere, zulme karşı direnen, dilinden, kimliğinden asla vazgeçmeyen, başı dik bir halkın varlığını ve onur mücadelesini de gördü, görüyor, görmeye de devam edecektir. Servet Turgut şahsında tekrar haykırıyoruz: İnsanlık onuru işkenceyi mutlaka ama mutlaka yenecektir. Elbette bu insanlık dışı işkenceyi yapanlar, failleri koruyanlar, cinayetin üstünü örtmeye çalışanlar hukuk önünde mutlaka hesap verecektir! Bu işkencenin peşini HDP olarak asla bırakmayacağız. 

9'uncu sınıf tarih kitabından Kürt kelimesini çıkaranların gücü Kürt halkını tarih sahnesinden silmeye yetmez

Ortaöğretim 9’uncu sınıf tarih kitabında geçen Kürt kelimesine dahi tahammül edemeyerek, kitaptan çıkartan inkârcı AKP iktidarına hatırlatmak isterim. Kürt halkını tarih sahnesinden silmeye gücünüz yetmez, yetmeyecektir. Adını yasaklayan, işkence yaptıran, belediyesini gasp eden, mezarlıklarını parçalatan Kürt düşmanı bir iktidar olarak tarihe geçtiniz. Ve tarih olup gideceğiniz günler de öyle çok da uzakta değildir. Ama Kürt halkı boyun eğmeyen, diz çökmeyen bir halk olarak tarih yazmaya ve devam edecektir. Bu da size dert olsun!

Bunlar savaş olmadan ayakta kalamıyor, o yüzden barıştan korkuyorlar!

Saray rejimi kendi savaş iktidarını ayakta tutabilmek için, içeriyi de dışarıyı da sürekli karıştırmaya devam etmektedir. Bunların politikaları; sürekli kriz çıkartmak ve bundan siyasi fırsat yaratmaktır. Meclis açılır açılmaz ilk gündemleri savaş tezkereleridir. Bütün kurumları savaş politikalarının aracı haline getirdiler. Bunlar savaş olmadan ayakta kalamıyorlar. O yüzden barıştan çok korkuyorlar. İşte bu yüzden demokrasiden bu kadar korkuyorlar. Özgürlüklerden bu kadar korkuyorlar. Muhalefetin bir araya gelmesinden bu kadar korkuyorlar. Demokratik güç birliğinden korkuyorlar. Demokrasi ittifaklarından korkuyorlar. Ama ant olsun ki bu ülkede hepsi gerçekleşecek; barış da demokrasi de adalet de hukuk da ittifaklar da demokrasi güç birlikleri de sizin iktidardan gitmeniz için bunların hepsi tek tek, birer birer gerçekleşecek. Buradan Türkiye halklarına bunun müjdesini de bugün itibariyle vereyim.

Yoksul, emekçi halk, işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, israfın hesabını sormasın diye savaş hali yaratıyorlar

İçerideki faşizmlerini besleyebilmek, büyütebilmek için, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’in ardından bu kez Ermenistan-Azerbaycan hattında savaş kışkırtıcılığı yürütüyorlar. Nerede bir barış ortamı varsa bozmak için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Bu iktidar küresel barış bozguncusudur. Niye savaş hali yaratıyorlar? Çünkü ekonomik krizin altında ezilen yoksul, emekçi halk işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, israfın hesabını sormasın diye!

Rejimleri daha ikinci yılında çürüdü, yozlaştı, kokmaya başladı

Sayıştay raporlarına da yansıdı. Yolsuzluk diz boyu. Rejimleri daha ikinci yılında çürüdü, yozlaştı, kokmaya başladı. Kurdukları yolsuzluk ve talan düzenini ayakta tutabilmek için bolca yalana, düşmana ve savaşa ihtiyaçları var. Düşmansız yapamazlar çünkü iç düşman, dış düşman yalanlarıyla asıl kendilerinin sergilediği halk düşmanlığını, demokrasi düşmanlığını perdelemeye çalışıyorlar.

Daha önce Libya’ya cihatçı taşıyan bu iktidarın, yanı başındaki Azerbaycan’a taşıması kimseyi şaşırtmaz

Doğu Akdeniz’de istedikleri olmayınca bu kez Ermenistan ve Azerbaycan halklarını birbirine boğazlattırma gayreti içerisindeler. Bunu hepimiz görüyoruz. Bu iktidarın ayakta kalma yöntemi budur. Suriye’de, Afrin’de kamplarda eğittikleri selefi-cihatçı grupları Azerbaycan’a taşıdıklarına dair çok ciddi iddialar var. Daha önce Libya’ya cihatçı taşıyan bu iktidarın, yanı başındaki Azerbaycan’a taşıması hiç kimseyi şaşırtmaz.

Kars’ı ÖSO ve diğer çete gruplarının arka bahçesi yapmayı planladıkları anlaşılıyor

Kars’a kayyım atamalarının bir nedeni de budur. Daha önce Ceylanpınar Belediyesini de bu şekilde gasp etmişlerdi ve Serekaniye’yi işgal eden çete gruplarının arka bahçesi haline getirmişlerdi. Şimdi aynı tezgah Kars’ta sergileniyor. Türkiye’nin Azerbaycan ve Ermenistan arasında kışkırttığı savaş için Kars’ı ÖSO ve diğer çete gruplarının arka bahçesi yapmayı, orayı bir lojistik merkezi olarak kullanmayı planladıkları anlaşılıyor. O yüzden tüm kamuoyunun gözü bundan sonra Kars’ta olmalıdır.  

Cihatçı çeteleri oraya buraya ihraç ediyorlar

Çünkü işleri budur. Artık domates, patlıcan ihraç edemiyorlar. Bitti çünkü. Ama bol bol cihatçı çeteleri oraya buraya ihraç ediyorlar. Çete ihracatçıları bunlar! Her yerde savaş olsun ki; damatlarının silah fabrikası da seri üretim yapsın ve rant sağlasın; bir amaç da budur aslında. 

Ermenileri hedef haline getiren bu iklim tehlikeli bir noktaya evriliyor, halkımız oyuna gelmemeli

Bakın bunlar Doğu Akdeniz için “Mavi Vatan” diye bir şey ortaya attılar. Ben size ne olduğunu söyleyeyim. Bunlar asıl “Yeşil Vatan” yaratma peşindeler. Rant yeşili, dolar yeşili bir vatan!
Savaş politikalarını canlı tutabilmek için de nefret iklimini öteki düşmanlığını öyle bir körüklediler ki Kürt karşıtlığı ile birlikte Ermeni karşıtlığını da kışkırtıyorlar! Diyarbakır Milletvekilimiz Sevgili Garo Paylan’ı ırkçı odaklar ve çamur medyaları günlerdir hedef gösteriyor. Ermenileri hedef haline getiren bu nefret iklimi ne yazık ki tehlikeli bir noktaya doğru gidiyor. Buradan tüm kamuoyunu ve halkımıza şu çağrıyı yapmak istiyorum; provokasyonlara karşı duyarlı ve dikkatli olmaya çağırıyorum. İktidarın kontrolsüz politikaları karşısında herkes dikkatli olmalı, oyunlara gelmemelidir. 

Hedef sadece HDP değil, iktidar blokunda yer almayan herkes faşizmin açık hedefi durumunda

AKP-MHP yıkım koalisyonu, ülkenin her tarafına korku ve umutsuzluk yayarak, demokratik mücadele alanını ortadan kaldırarak, faşizmi her yönüyle yerleştirmeye ve kalıcı hale getirmeye çalışmaktadır. Hedef elbette ki sadece HDP değildir. İktidar blokunda yer almayan herkes, tüm muhalefet faşizmin açık hedefi durumundadır. Bunun özellikle net görülmesi gerekir.

HDP özgür olmadan Türkiye özgürleşemez

O nedenle faşizme karşı hep birlikte karşı durmamız gereken kritik bir süreçten geçiyoruz. Çok net söylüyorum: HDP özgür olmadan Türkiye özgürleşemez! HDP özgürce siyaset yapamadan Türkiye’de hiç kimse, hiçbir siyaset özgür siyaset yapma ortamı bulamayacaktır. 

Ya faşizm ya Demokratik Cumhuriyet!

Bugün bu kürsüden tüm demokrasi güçlerine sesleniyorum: Artan saldırılara karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesini daha fazla yükseltmeliyiz. Antifaşizm blokunu hep birlikte örgütlemeliyiz. Bu sadece HDP’nin çağrısı ile yürüyecek bir mücadele de değildir. Herkes elini taşın altına koymak durumundadır. Sokak sokak, ev ev, gün gün örülmesi gereken büyük bir dayanışmaya, bir araya gelişe, ortak örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Bu topraklardaki demokrasi mücadelesi için varlık yokluk savaşının tam da ortasındayız. Ya faşizm ya demokratik cumhuriyet! Çocuklarımıza ya özgür bir gelecek bırakacağız ya da açık hava hapishanesi. İşte karşı karşıya olduğumuz ülke gerçekliği bu kadar yalındır. Bir araya gelmek, tartışmak, omuz omuza mücadele etmemiz gerekir. Kimsenin hazır formülleri, cebinde tüm kapıları açan bir anahtar seti olmadığını biliyoruz. Ama hepimizin birbirine ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Faşizme karşı direnmek, ülkeye demokrasi ve adaleti getirmek için bir arada durmaktan başka yolumuzun olmadığını da biliyor ve görüyoruz. 

HDP var oldukça iktidarınız sallanmaya devam edecek

Biz HDP olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. Asla geri adım atmayacağız. Yılmayacağız. Demokratik siyaset zeminini asla bu iktidara teslim etmeyeceğiz. Darbe operasyonlarıyla, tutuklamalarla HDP’yi durdurabileceğini sanan iktidara da diyoruz ki: Size de faşizminize de meydan okuyoruz! Sizden korkan sizin gibi olsun! Tüm gücünüzle üzerimize gelebilirsiniz. Biz buradayız, halkımızla birlikteyiz. Meydanlardayız. Faşizminize karşı tüm zamanların en büyük mücadelesini yürüteceğimizden şüpheniz olmasın! Bu halklar bahçesini zehirlemenize, kirletmenize, halklar arasına nefret ve kin tohumları ekmenize izin vermeyeceğiz! Barış umutlarını yok etmenize izin vermeyeceğiz! Faşizm karanlığınızın bu ülkeye yayılmasına izin vermeyeceğiz! HDP var oldukça iktidarınız sallanmaya devam edecektir. Bizim umudumuz sizin umutsuzluğunuz, bizim başarımız sizin hayal kırıklığınız olmaya devam edecektir!

Varlığımızla sizi her gün rahatsız etmeye devam edeceğiz

“HDP’nin varlığıyla yokluğu arasında bir fark yok” diyene sesleniyoruz: Varlığımızla sizi her gün rahatsız etmeye devam edeceğiz! Varlığımızla faşizminize kaybettirmeye devam edeceğiz! HDP kazandıkça siz kaybetmeye devam edeceksiniz! Her kimlikten, inançtan halklarımızla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle hep birlikte bu ülkenin geleceğine sahip çıkmaya devam edeceğiz.

HDP tüm barajlarınızı yıka yıka geldi ama siz HDP barajını bir türlü aşamadınız

HDP bugüne kadar tüm barajlarınızı yıka yıka geldi. Ama siz HDP barajını bir türlü aşamadınız. Aşamayacaksınız. Çünkü bu, halk barajıdır geçilemez! 

Yüzünüz her daim HDP’ye dönük olsun, HDP var oldukça adalet, demokrasi ve özgürlük umudu dimdik ayakta olacak

Türkiye halklarına seslenmek istiyorum: Hiç kimse iktidara bakarak asla karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmamalıdır. Yüzünü HDP’ye dönen mutlaka umudu, cesareti ve kararlılığı görür. HDP’de özgür geleceği de görür. Bu yüzden diyoruz ki: Yüzünüz her daim HDP’ye dönük olsun! Özgürlük ve direniş türkülerimiz tüm dillerde söylenmeye, ağızdan ağza yayılarak büyümeye devam edecektir. Coğrafyamızın tüm ezilen kimliklerine, inançlarına, emekçilerine bir kez daha seslenmek istiyoruz. HDP var oldukça adalet, demokrasi ve özgürlük umudu dimdik ayakta olacaktır!

Faşizme karşı direndik, daha güçlü direneceğiz; ülkeye demokrasi ve adaleti hep birlikte getireceğiz! Demokratik Cumhuriyeti mutlaka ama mutlaka inşa edeceğiz.

6 Ekim 2020