
İstanbul’da Newroz Bayramı bu sene Yenikapı Meydanında “Newroz ateşiyle direnelim, özgürleşelim” şiarıyla kutlandı. İstanbul İl Eşbaşkanlarımız Elif Bulut ve Erdal Avcı ile kutlamayı organize eden kurum temsilcileri Newroz ateşini yaktı. Kutlamada, tertip komitesinden Murat Kalmaz, İl Eşbaşkanlarımız Elif Bulut ve Erdal Avcı, Barış Annelerinden Bedia Duman, Birleşik Mücadele Güçlerinden Seher Dursun, İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri adına Halkevleri’nden Zeynep Çelik, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ve HDP eski milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder birer konuşma yaptı.
Sahneye son dönemlerde yaygınlaşan ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulamasını protesto edip tanımadığını beyan eden bir grup çıktı. HDP’nin önceki dönem eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın da mesajının okunduğu kutlamada, müzisyenler Ruken Yılmaz, Erdal Bayrakoğlu, Roni Artin ve Veysi Ermiş de kısa birer konser verdi.
Emek ve Demokrasi Güçleri: Baharı müjdeleyen bütün halklara selam olsun!
İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri adına olan ortak metin Halkevleri’nden Zeynep Çelik tarafından okundu. İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesine karşı kadınların saat 17:00’de Kadıköy’de yapacağı eyleme katılım çağrısı da yapılan ortak metinde şu ifadeler yer aldı:
Merhaba dostlar, bugün Türkiye’nin dört bir yanında meydanları dolduran, tarihiyle, kültürüyle, emeğiyle, renkleriyle direnen, baharı müjdeleyen bütün halklara selam olsun. Newroz pîroz be!
Gergerlioğlu ve direnen tüm vekillerimizi selamlıyoruz
Üç gün önce Türkiye’de demokrasi adına kırıntı olarak kalan ne varsa büyük bir darbe daha aldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği, 2016 yılında sosyal medyada paylaştığı bir haber gerekçe gösterilerek, hukuk garabeti bir kararla düşürüldü. Halkın oyları ile seçildiği milletvekilliği, halkın iradesine rağmen elinden almaya kalkışıldı. Ama Gergerlioğlu ve yoldaşları, iktidarın yalanlarına, hilelerine pabuç bırakmadılar. Direnerek, lime lime dökülen bu zorba düzenin ipliğini pazara çıkardılar. Hakikati, hukuku ve adaleti savundular, savunuyorlar. Ve biz burada bu Newroz meydanında toplanan yüz binlerce kişi bu direnişi selamlayarak, Gergerlioğlu'nun vekilliğini bu sahtekarlara yem etmeyeceğimizi gösteriyoruz.
Demokrasinin ve hukukun bittiği yerdeyiz
Ama tüm meşruiyetini yitirmiş, zor ve baskı araçlarıyla ayakta durmaya çalışan AKP-MHP iktidar bloku da ardı ardına saldırıyor. İktidarın sopası haline gelmiş olan iktidar yargısı, milyonlarca seçmenin temsilcisi HDP için tamamen uydurma gerekçelerle bir kapatma davası açtı. Evet, sözün ve sözde de olsa demokrasinin bittiği yerdeyiz. Hukuk yok, anayasa yok. Ülkenin tüm demokratik değerlerine, tüm hak ve özgürlüklere büyük bir saldırı var. Ancak şu iyi bilinmeli ki; barış, adalet, eşitlik ve demokrasiden yana güçler olarak bu faşist saldırılara asla boyun eğmeyeceğiz. Üzerimize örtülmeye çalışılan bu karanlığa asla teslim olmayacağız.
En büyük gücümüz direniş kardeşliğimizdir
Birlikte mücadele edeceğiz. Hak mücadelelerinden vazgeçmeyen işçiler, özerk üniversite isteyen öğrenciler, kayyum belediyelerini kabul etmeyen kentler, fezlekeleri yırtan vekiller, İstanbul Sözleşmesini savunan kadınlar, LGBTİ+ bireyler, COVID'e kurban edilmeyi reddeden emekçiler olarak bu zorbalığın karşında durabildiğimizi gördük ve gösteriyoruz. İktidarın bütün baskılarına karşı en büyük gücümüz, bu büyük direnme gücümüz, inadımız ve direnişlerimizi birleştirebilme yeteneğimiz, direniş kardeşliğimizdir. Türkiye’deki iktidarın ülkeyi, halkı bütün cephelerde yıkıma sürükleyen faşist ve saldırgan politikalarının son bulması ve Kürt sorununun eşit haklar temelinde demokratik barışçıl çözümü için hep birlikte direnişlerimizin ve mücadelelerimizin üzerinde halklarımızın demokrasi kalesini yükseltelim.
HDP ve Gergerlioğlu yalnız değildir
Biliyoruz, inanıyoruz ve gerçekleştireceğiz: Faşizm yenilecek direnen halklar kazanacak. Haksızlığa ve hukuksuzluğa uğrayan, baskı gören herkesle; sahip olduğumuz ahlaki ve vicdani sorumluğumuz gereği, devrimci ve demokrat olmanın gereği dayanışma içinde olacağız. O nedenle buradan bir kez daha güçlü bir şekilde haykırıyoruz: Ömer Faruk Gergerlioğlu yalnız değildir. HDP yalnız değildir. Yaşasın devrimci dayanışma. Haklıyız, direniyoruz ve mutlaka kazanacağız! Halkların barış ve kardeşlik bayramı Newroz kutlu olsun! Newroz Pîroz Be!
Sırrı Süreyya Önder: Demokratik temelde barışa ulaşmak için hiçbir şey bizi yolumuzdan alıkoyamaz
Hevalno hun bi xêr hatin, ser seran ser çavan hatin. Newroz pîroz be. (Sizinle gurur duyuyoruz sloganlarına karşılık) Arkadaşlar 2013 Newroz’unda da gurur duyuyoruz dediniz, ben de onur duyuyorum dedim, 3 yıl 6 ay hapis verdiler. Ama tabii ki biz de Türkiye’nin bütün mazlumlarıyla, bütün Türkiye halklarıyla, emekçileriyle onur duyuyoruz. Sizi saygıyla ve sevgiyle tekrar selamlıyorum, Newroz’unuzu kutluyorum.
Barış öyle bir şeydir; o çıra bir kere yanınca bin tane rüzgar üflese sönmez. Çünkü barışın çırasını halk yaktı, sonsuza kadar sürmüş hiçbir savaş yoktur. Demokratik temelde barışa ulaşmak için hiçbir şey bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Bu duygularla bütün emek verenleri, katılımcıları, bileşenlerimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Newroz pîroz be!
Erkan Baş: Onlar öldürmeyi, zindanlara atmayı biliyor; biz de barışı, kardeşliği ve mücadeleyi biliyoruz
Merhaba kardeşler, gençler, kadınlar, merhaba direnen Kürt halkı! Hepinizi yüreğimizin devrimci inancıyla selamlıyorum. Saraylarında oturup bu halkın, yoksulun, emekçinin haklarını teslim almak isteyenlere sesleniyorum: Teslim olmayacağız. Bugün Yenikapı’da birlikte yaktığımız Newroz ateşi Saray’da oturana bir mesaj veriyor. Diyoruz ki; senin zindanların varsa bizim teslim olmayan yüreklerimiz var. Buradan zindanlardaki bütün arkadaşlarımıza kucak dolusu sevgiler, selamlar gönderiyoruz. Onların tankları var, bombaları var, silahları var. Bizim asla teslim olmayacak direncimiz var, umudumuz var, kararlılığımız var. Kardeşlerim onlar öldürmeyi biliyor, onlar zindanlara atmayı biliyor. Onlar halkı ezmeyi biliyor ama biz de barışı biliyoruz, kardeşliği ve mücadeleyi biliyoruz.
HDP’yi, Kürt halkını hedef tahtasına oturtanlar mutlaka yenilecek çünkü HDP ve Kürt halkı asla yalnız kalmayacak
Buradan o zalim diktatör ve etrafında kümelenenlere sesleniyoruz: İşte direnen bir halk var burada ve sen ne yaparsan yap asla teslim olmayacağız, geri adım atmayacağız. Kardeşlerim hepinizin coşkusunu, kararlılığını selamlıyorum. HDP’yi, Kürt halkını hedef tahtasına oturtanlar mutlaka yenilecek çünkü HDP asla yalnız kalmayacak. Kürt halkı asla yalnız kalmayacak. Arkadaşlarımızın gökkuşağı renklerini içeri almadıklarını söylediler. Onlar gökkuşağını yasaklamaya çalışıyorlar biz bütün renklerimizle buradayız, bir aradayız. Siz HDP’yi kapatmak istiyorsunuz ya buradan İstanbul’dan milyonlar olarak sesleniyoruz siz ne yaparsanız bizi susturamayacaksınız. HDP’yi kapatmak isteyenlerin çenesini kapatacağız.
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Merhaba Sevgili İstanbullular, merhaba Figen Yüksekdağ’ın ve Gülten Kışanak’ın kadın yoldaşları, merhaba Denizlerin, Mazlumların, Selahattin Demirtaş’ın yoldaşları, merhaba Newroz’un çocukları, merhaba işçiler, emekçiler, merhaba bu ülkenin mazlumları halkları. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyoruz, hoş geldiniz! Hûn bi xêr hatin, ser seran ser çavan hatine. Hepinizin Newroz Bayramını kutluyorum. Newroz ji bo gelê me pîroz be hevalno. Sizlere cezaevlerinden selamlar getirdim; Figen Yüksekdağ’ın, Selahattin Demirtaş’ın, İdris Baluken’in, Sebahat Tuncel’in, Abdullah Zeydan’ın, Aysel Tuğluk'un, Çağlar Demirel’in, cezaevlerinde haksız ve hukuksuz yatan bütün yoldaşların selamlarını getirdim. Onlara da İstanbul’dan selam gönderiyoruz, Newrozları kutlu olsun!
Newroz sadece bir bayram değildir, bizim kimliğimizdir
Bugün, sizlerle Newroz alanında bir kez daha buluşmanın onurunu, gururunu yaşıyoruz. Newroz sadece bir bayram değildir, sadece baharın müjdecisi de değildir, Newroz bizim kimliğimizdir, onurumuzdur. Newroz bizim kültürümüzdür. Buradan tüm halklarımızın Newroz Bayramını bir kez daha kutluyor ve hepinize bir kez daha hoş geldiniz diyorum.
Bugün içerisinde bulunduğumuz süreç çok karanlık, çok sancılı, çok sıkıntılıdır. Önemli bir dönüm noktasından geçmeye hazırlanıyoruz. Türkiye halkları ya karanlığı ya da aydınlığı seçecek. Türkiye halkları ya faşizmi ya da demokrasiyi seçecek. Bizler ve aydınlıktan, çoğulculuktan, demokrasiden yana olan tüm halklarımız biliyor ve inanıyoruz ki Türkiye halkları bu karanlık bu gidişata dur diyecek.
Bizlere dayatılan yaşam biçimini kabul etmiyoruz, bunu da ilk sandıkta göstereceğiz
En kısa zamanda önümüze gelecek ilk sandıkta bu tercihi yapacağımızı bir kez daha hatırlatmak isterim. Tercihimizi aydınlıktan, demokrasiden, özgürlükten yana yapacağız ve bu ülkenin barışından yana yapacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bizlere dayatılan bu yaşam biçimini asla kabul etmediğimizi ilk sandıkta bu ülkeyi yönetenlere göstereceğiz.
Hep birlikte omuz omuza yürümek zorundayız
Bu ülkede Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Ermenisiyle, Süryanisiyle, Arabıyla Pomağıyla tüm halklar, inançlar, mezhepler; kadınlar ve gençler hepimiz hep birlikte omuz omuza yürümek zorundayız. Seçimlerde bu ülkeyi yöneten AKP ve küçük ortağına bir ders vermek zorundayız. Bu söylediklerimi gerçekleştirecek cesaretimiz de ferasetimiz de inancımız da var. İşte bizleri yan yana getiren bu inançtır, bu coşkudur, bu kararlılıktır.
Yaptıkları hataların bedelini HDP’ye ödetmeye çalışıyorlar
Hiç kimse bizim geleceğimize dair kararlar alamaz. AKP hükümetinin bizim geleceğimizle, yarınlarımızla, gençlerimizin hayatıyla ilgili kararlar almasına izin vermeyeceğiz. Biz biliyoruz ki onlar kendi yaptıkları hataları bizleri hedef göstererek kapatmaya çalışıyor. Ama hem içeride hem dışarıda bütün krizlerin nedeni AKP hükümetinin bu yanlış politikalarıdır. Şimdi yaptıkları bütün hataların bedelini kadınlara, HDP’ye, Kürtlere, bu ülkenin işçilerine, emekçilerine ödetmeye çalışıyorlar.
Saraylarda yaşarken Türkiye halkalarını sefalete sürüklüyorlar
Oysa şunu çok iyi bilsinler ki bu bedel ağır bir bedeldir. Türkiye halkları da size bu bedelin sonucunda seçim sandıklarında cevabını verecektir. Kendileri şatafat içerisinde saraylarda yaşarken; bu ülkenin emekçilerini, işçilerini, kadınlarını, halklarını, Türkiye toplumunu sefalete sürüklüyorlar. Bu ülkede işsizlik sorunu var. Bu ülkede açlık sorunu var. Bu ülkede sefalet sorunu var. Bu ülkede ekonomik kriz var. Bu ülkede Kürt sorunu denen devasa bir sorun var. Bu ülkede tecrit sorunu var. Bu ülkede kadınların emeğine saldırı var.
Kadınların mücadelesine büyük bir saldırı var
Bu ülkede kadınların özellikle eşitlik ve cins mücadelesine büyük bir saldırı var. İşte Türkiye halklarına acımasızca davranan AKP hükümetine buradan sesleniyoruz; hiçbir şey ve hiç kimse halkın iradesinin önüne geçemez. Şimdi halkların iradesini gasp etmeyi kendilerine bir yöntem ve anlayış olarak önlerine koydular.
Vekillikleri düşürüp halkın iradesini gasp ettiler
Seçilmiş belediye eşbaşkanlarımızı görevden alıp yerlerine kayyımlar atadılar. Halkın iradesini gasp ettiler. Bu da yetmiyormuş gibi milletvekillerimizin vekilliğini düşürdüler. Musa Farisoğulları’nın, Leyla Güven’in vekilliği düşürüldü şimdi de Ömer Faruk Gergerlioğlu vekilimizin vekilliğini düşürdüler. Buradan arkadaşlarımız Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’na, Ömer Faruk Gergerlioğlu’na ve vekilliği düşürülen bütün arkadaşlarımıza selamlarımızı, sevgilerimizi gönderiyoruz.
Kapatma davası iktidarın bittiğinin, tükendiğinin resmidir
Aynı günde hem Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi hem de HDP’ye açılan kapatma davası gündeme geldi. Bu kapatma davası iktidarın bittiğinin, tükendiğinin resmidir. Herkes bunu böyle bilmelidir. Onların kapatması davası varsa bizim de demokrasi ve adalet davamız vardır. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz.
Kapatma davası 7 Haziran, 31 Mart ve 23 Haziran’ın intikamıdır
Bu kapatma davasını bizden intikam almak için yaptıklarını biliyoruz, çünkü 7 Haziran’ı, 31 Mart’ı, 23 Haziran seçimlerini unutamıyorlar. Ankara’yı, İstanbul’u, Adana’yı, Mersin’i bir türlü unutamıyorlar. Bizler bugünlere kazana kazana, çoğala çoğala geldik ama onlar bölüne bölüne gidiyorlar, bitiyorlar daha da bitecekler, daha da bölünecekler. HDP’yi bitiremedikleri, sandıkta baş edemedikleri için siyasi kumpas davalarını devreye koydular. Ama biz her şart ve koşulda siyaset yapmaya devam edeceğiz, kimse enseyi karartmasın, hiç kimse kaygıya kapılmasın, kuşkuya düşmesin.
İktidar bu meydana baksın, halkın HDP’ye nasıl sahip çıktığını görsün
AKP hükümeti, bize kapatma davası açan iktidar bugün bu meydana baksın, yarın Amed meydanına baksın. Bu meydana bakıp halkın HDP’ye nasıl sahip çıktığını bir kez daha görsün. İşte bu meydan AKP’nin hazırlamış olduğu kapatma davasıyla ilgili iddianamenin geri gönderildiğinin bir resmidir. Halkımız o iddianameyi AKP’ye bugün iade etmiştir.
Tek kişi kalsak da bu bayrak yere düşmeyecek!
“HDP’yi bir daha açtırmamak namus borcumuzdur” diyen zihniyete buradan seslenmek isterim: Tek kişi kalsak dahi bu bayrak yere düşmeyecek. Bu gemi limana mutlaka ulaşacak. Bu da bizim namus ve onur borcumuzdur!
İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması hükümsüzdür, kabul etmiyoruz!
Dün akşam bir kararname ile İstanbul Sözleşmesinin kaldırıldığına dair bir haberle uyandık güne. Buradan seslenmek istiyoruz: Beyler, efendiler son sözü kadınlar söyler! İşte o yüzden İstanbul Sözleşmesi kadınlar bitirmeden asla bitirilemeyecek bir anlaşmadır. Bu sözleşme TBMM’de bütün partilerin ortak kararı ile çıkarılmış bir sözleşmedir. Tek bir adamın “iptal ediyorum” diyerek bitiremeyeceği bir sözleşmedir. Bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor, tacize, tecavüze uğruyorken bu sözleşmeyi iptal eden kararnameyi asla tanımıyoruz. Hükümsüzdür diyoruz ve kabul etmiyoruz.
600 kişiye siyaset yasağı getirseniz 6 milyon siyaset yapmaya hazırdır
HDP’ye yönelik kapatma davasında aynı zamanda 600 küsur insana siyaset yasağı getirmeyi hedefliyorlar. Amaçları bugün halkın yanında olan, cezaevlerinde olan ve her yerde mücadele eden insanları siyaset dışı bırakmaktır. Ama bu emellerine asla ulaşamayacaklar. Biz bir gider bin geliriz. Siz 600 kişiye siyaset yasağı getirseniz de 6 milyon, 12 milyon insan siyaset yapmaya hazırdır. Hangi HDP’liyi siyaset dışına atabilirsiniz? Bu meydanlar böyle dolu ve coşkulu iken sizlerin gücü bizi siyaset dışı bırakmaya yetmeyecektir. Bunu asla kabul etmeyeceğiz. Bu da AKP hükümetine ve küçük ortağına kapak olsun dert olsun!
Öcalan’ın 2013 Newroz Manifestosu kabul edilmiş olsaydı bugün Türkiye bu krizleri yaşamıyor olacaktı
Bizim Newrozlarda bir araya gelmemizin önemli nedenlerinden biri de elbette zulme boyun eğmemek, direnmektir. Bu ülkenin barışa, özgürlüğe, demokrasiye, kardeşliğe olan ihtiyacı nedeniyle sizlere 2013 Newroz’unu hatırlatmak isterim. 2013 Newroz’unda milyonların önünde okunan Sayın Öcalan’ın kaleme aldığı Newroz Manifestosu hala zihinlerde ve yüreklerdedir. O manifesto bu ülkenin geleceğine, barış özlemine, adalet ve hukuk özlemine dair önemli bir manifesto idi. O gün o manifesto kabul edilmiş olsaydı bugün Türkiye bu krizleri yaşamıyor olacaktı. 28 Şubat’ta Dolmabahçe Mutabakatı da aynı önemde Türkiye halklarının geleceğine dair önemli bir metindi. Ancak her ikisi de bu iktidar tarafından yok sayıldı, kabul edilmedi.
HDP olarak o manifestonun arkasındayız
Peki, ne vardı o manifestoda, artık silahların susacağı siyasetin konuşacağı adımların atılacağından söz ediliyordu. Türkiye’nin artık demokratik bir Türkiye olacağından bahsediyordu. O manifesto geçerliliğini koruyor. Biz HDP olarak hala 2013 Newroz Manifestosunun arkasındayız. Çünkü bu ülkenin gerçek anlamda bir barışa ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Ama onlar bunu tercih etmediler ve manifestoyu yok saydılar. Tecridi daha da derinleştirdiler. Sayın Öcalan ile ailesi ve avukatlarının görüş yapmasını bile yasakladılar. Kendi çıkardıkları yasalara bile inançları ve güvenleri yok.
Yasaları bile tanımayan bir iktidar var karşımızda. Tecrit bir insanlık suçudur. Cezaevinde olan her insan gibi Sayın Öcalan’ın da ailesi ve avukatları ile görüşme yapma hakkı yasal ve meşrudur. Bunu engellemek, tecridi daha da derinleştirmek, Kürt sorununu çözümsüzlüğe itmek bu ülkeye bir fayda getirmez. Biz Türkiye halkları olarak, bu ülkede yaşayan Kürtler, Aleviler, Sünniler, bu ülkenin bütün inançları bütün mezhepleri olarak kardeşçe barış içinde yaşamak için elbette ki bunların hayata geçmesini talep ediyoruz.
Tecrit son bulsun
Hiç kimsenin bu ülkeyi karanlığa sürüklemeye hakkı yoktur. Tek bir insanımızın, evladımızın bile bırakın hayatını yitirmesini ayağının taşa değmesini istemeyiz. Bunun için aklı-selim davranmak, devlet aklını iyi kullanmak lazım. Çözümsüzlükte ısrar etmek yanlış bir politikadır. Yasalara sizleri bir kez daha uymaya çağırıyoruz. Tecridin son bulması için AKP hükümetine ve Adalet Bakanına sesleniyoruz.
Barışı istemek sadece bize bırakılmamalı, barış istemek hepimizin tek amacı olmalı
Sevgili Halkımız; gelecek elbette Türkiye halklarının olacak, barış bu ülkeye mutlaka ama mutlaka gelecek. Özgürlükler ve demokrasi bu ülkede yeşerecek. Bizler bunun mücadelesini var olduğumuz, nefes aldığımız sürece yürüteceğiz. Adalet, hukuk ve demokrasi kadar önemli bir şey olan barışın bu ülkeye yerleşmesi için sadece HDP değil sadece Kürtler değil bu ülkede bundan rahatsız olan her kesime başta muhalefet partileri olmak üzerine demokrasi güçlerine her inanca ve mezhebe çağrı yapıyoruz:
Barışı istemek sadece bize bırakılmamalı, barışı istemek herkesin sorunu olmalı, barışı talep etmek hepimizin tek amacı olmalı. Bu ülkeye barış gelirse, yaşanan bütün krizler biter ve bu ülkede demokrasi yeşerir. Ben bir kez daha tüm halklarımızın, kadınlarımızın, gençlerimizin Newroz Bayramını kutluyorum. Newroz’un barışa, kardeşliğe, özgürlüğe ve demokrasiye vesile olmasını temenni ediyorum. Newroz pîoz be. Xatirê we.
20 Mart 2021