Buldan: Kadınlar olarak bu ülkeyi yönetmeye talibiz: Buna gücümüz var

Kadın Meclisimiz, siyasal gelişmeleri değerlendirmek ve yeni döneme ilişkin planlamasını gözden geçirmek amacıyla Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran başkanlığında toplandı. 

Ayşe Acar Başaran, kadınların zor bir süreçten geçtiğini ve kadınların gücünün bilincinde olduğunu belirterek, “Dünyanın dört bir yanında kadınlar erkek egemen tekçi siyasete karşı mücadele ediyor” dedi. Başaran, gelişmeleri değerlendireceklerini ve önemli kararlar alacaklarını belirtti. 

Toplantının açılış konuşmasını yapan Buldan, şunları söyledi:

Tutsak ve sürgün kadın yoldaşlarımızla yürüdüğümüz yol birdir

Konuşmama başlamadan önce hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Kadın Meclisi toplantımıza hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Yine cezaevlerinde, sürgünlerde yılmadan kadın mücadelesini yükseltmeye devam eden bütün kadın yoldaşlarımıza buradan selam ve sevgilerimi iletiyorum. Ayrı mekânlarda olsak da evrensel kadın mücadelemizin yurdunda bütün kadın yoldaşlarımızla irademiz birdir, mücadele ruhumuz birdir, yürüdüğümüz yol birdir. Ve sonunda kazanacağımız zafer de kadınların el ele, yürek yüreğe verdiği ortak mücadelenin zaferi olacaktır. 

Deniz Poyraz ve yitirdiğimiz yoldaşlarımızı minnetle anıyoruz

Ben bu vesileyle Sevgili Deniz Poyraz’la birlikte bu mücadelede yürürken yitirdiğimiz bütün kadın arkadaşlarımızı saygıyla ve minnetle anıyorum. Onların çok değerli anıları mücadelemize ışık tutmaya devam edecektir. 

Kadın mücadelesini başarıya ulaştırmada kararlıyız

Bir Kadın Meclisi toplantımızı daha güçlü bir irade, güçlü bir birliktelik ve güçlü bir mücadele birikimi ve ruhuyla bugün burada gerçekleştireceğiz. Geldiğimiz bu noktadan dolayı son derece mutlu, umutlu ve gururluyuz. Bilinmesini isterim ki; geldiğimiz nokta kadın hak mücadelesinde verdiğimiz emeğin, ortaya koyduğumuz kararlı mücadelenin başarıya ve kazanımlara ulaşmada ne denli önemli ve değerli olduğunu bir kez daha hepimize çok yakından göstermektedir.

Eşbaşkanlık vazgeçilmezimizdir, Kadın Meclimiz, kadın grubumuz kazanımlarımızdır

Kadının siyaset hakkının olmadığı, kadın kimliğinin tamamen yok sayıldığı bir eşikten, kadınların kendi özgün mücadelesini örgütlediği ve bağımsız bir şekilde yükselttiği güçlü bir aşamaya geldik. Bir kadın partisi olarak örgütlenen ve siyaset yapan HDP’nin geldiği ileri düzey, vazgeçilmezimiz olan eşbaşkanlık sistemimiz, eşit temsiliyet ilkemiz, parlamento kadın grubumuz, belediyelerimizde açtığımız kadın kurumlarımız; çalışmalarıyla kadın mücadelesine büyük ivme kazandıran kadın meclisimizin, tüm kadın arkadaşlarımızın çok değerli emeği sonucu elde edilen kazanımlarımızdır. Bu nedenle her birinizi ayrı ayrı kutlamak isterim. HDP olarak özellikle son aylarda yoğunluklu olarak gerçekleştirdiğimiz iş, aş buluşmaları, “Kadın Yoksulluğuna Hayır, Kadınlar İçin Adalet kampanyası”, “HDP’liyiz Her Yerdeyiz” halk buluşmalarına vermiş oldukları emeklerden dolayı Kadın Meclisimizin değerli üyelerine, sevgili çalışanlarımıza, basından arkadaşlarımıza, bütün il ve ilçe teşkilatlarımızın değerli kadın emektarlarına teşekkürlerimi sunmak isterim. Hepinizin bilincinize, yüreğinize ve emeklerinize sağlık arkadaşlar. 

Kadınlar olarak bu ülkeyi yönetmeye talibiz, buna gücümüz var

Ancak bütün bunlar henüz bir başlangıç mahiyetindedir. Bilinsin ki, bizim hedefimiz çok daha büyüktür. Bizler bugün itibariyle artık bu ülkeyi kadınlar olarak yönetmeye hazırız ve buna da talip olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Buna yeteri kadar gücümüz de vardır, basiretimiz de vardır, örgütlülüğümüz de vardır. Tabi ki mevcut tekçi erkek iktidarı, bu güçlü ilerleyişimizin farkındadır ve bu nedenle bir yandan toplumun tamamı ile mücadele halindeyken, diğer yandan da biz kadınlarla mücadele içerisindedir. Kadınlara yönelik bunca baskı politikası, gözaltılar, tutuklamalar, kayyımlar, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi, kadına yönelik şiddetin önünün sonuna kadar açılması bu amaçla yürütülmektedir. 

Baskıları bize geri adım attırmayacak

Kadını engelleyerek, erkek düzenlerine devam edeceklerinin hesabını yaptıklarını çok iyi biliyoruz. Ancak karşılaşacakları yalnızca ve yalnızca hezeyan olacaktır. Bugüne kadar her türlü baskı politikası ve uygulamasından daha da güçlenerek çıkan biz kadınlar, kararlı ilerleyişimize devam edeceğiz. Hiçbir kadın kazanımımızı onların insafına bırakmayacağız ve hiçbir koşulda mücadelemizden geri adım atmayacağız. 

HDP’yi kapatarak kadınları susturmak, ezilenlerin sesini kesmek, demokrasi, barış ve adalet taleplerini engellemek istiyorlar 

Yine bu amaçla, kadın siyasetini ve bir bütün olarak tüm ezilenlerin siyaset yapma imkanını tasfiye etmek amacıyla HDP’ye kapatma davası açtıklarını hepimiz çok yakından takip ediyoruz. Amaçları kadınları susturmak, ezilenlerin sesini kesmek, demokrasi, barış ve adalet taleplerini engellemek olduğunu çok iyi biliyoruz. HDP kurulduğu günden bugüne çözüm ve barış politikası izledi. HDP eşitlik mücadelesi yürüterek “bu ülkede barış olsun, huzur olsun hiçbir evladımız ölmesin, yaşasın” dedi! HDP, “üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü olsun ve toplumun tamamı için gerçek bir adalet” dedi. HDP, “eşit işe eşit ücret dedi. HDP herkes için iş, herkes için aş” dedi. HDP savaşa karşı barışı, kaosa karşı çözümü, ranta karşı halkın refahını adil bir bölüşümü hedefledi. HDP kadına ve de çocuklara karşı işlenen her türlü suça karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini savundu, önleyici ve koruyucu tedbirleri önerdi, “İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz” dedi. Bütün bunları demeye ve uygulanmasını istemeye devam edeceğiz. İşte tam da bu nedenlerle HDP’yi kapatmayı dert edindiler. Kendi karanlık düzenlerini devam ettirmek için HDP’nin ve dolayısıyla kadınların ışığıdır kapatmak istedikleri. Ancak bunu başaramayacaklar. Bu ışığı söndürmelerine asla izin vermeyeceğiz! 

Kapatılması gereken hırsızlık, rant, talan düzenidir, tekçi erkek düzenidir

Kamuoyuna tekrar tekrar ifade etmek isterim ki bu ülkede kapatılması gereken hırsızlık düzenidir, rant düzenidir, talan düzenidir! Bu ülkede kapatılması gereken kadına yönelik şiddeti devasa boyutlara taşıyan tekçi erkek düzendir, kutuplaştırmadır, ırkçılığı ve nefreti besleyen anlayıştır. Bakınız sırf bizi engellemek için yüzde 10 seçim barajını getirenler kadınların bu barajı nasıl yıktığını hüsranla seyrettiler. Barajlar kadınları engelleyemedi, fakat o barajlar şimdi onların ve erkek düzenlerinin önündeki engel haline geldi. Kendilerini kurtarabilmek için de şimdi barajı indirmeyi planlıyorlar. 

Enflasyonu, faizi, doları, işsizliği, vakaları indiremediler barajı indiriyoruz diyorlar

Enflasyonu indiremediler, faizi indiremediler, doları indiremediler, işsizliği indiremediler, pandemideki vakaları indiremediler. Şimdi çıkıp geçim derdindeki halka “eh ne yapalım barajı indiriyoruz” diyorlar! Biliyorsunuz, iktidar, kendi yandaş holdinglerine, 5’li çetesine bol bol vergi indirimi yapıyor, kıyak geçiyor. Kendi ortağına da seçim barajını indirerek kıyak geçmeye çalışıyorlar. Bütün mesele budur!

Baraj yüzde 7 değil sıfır olmalıdır

Tabi ki seçim barajı başta olmak üzere demokratik temsiliyetin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Seçim barajı yüzde 7 değil, hiçbir şekilde uygulanmaması gereken anti demokratik bir uygulamadır. HDP Kadın Meclisi olarak ifade ediyoruz barajın sıfıra indirilmesi Türkiye’nin demokratikleşmesi için elzem olacaktır. Demokratik siyaseti engelleyen tüm hukuksuzluklar son bulmalıdır. Kayyım gaspı son bulmalıdır. Seçilmişlere yönelik hukuksuzluklar son bulmalıdır. Halkın iradesi tam olarak parlamentoya yansıtılmalıdır. Bizim tutumumuz bu yöndedir. 

İktidar ve ortağının tek derdi kendi koltuklarıdır ama baş aşağı gidiyorlar 

Ama herkes de iyi biliyor ki iktidar ve ortağının amacı asla demokrasi değildir, temsilde adalet hiç değildir. Tek dertleri kendi koltuklarıdır. Talan düzenlerini sürdürmenin gayreti içerisindedirler. Ama bunlar boşa kürek sallıyorlar! Biz kadınlar buradan bir kez daha söylüyoruz. Barajı da aşağı çekseniz, seçim yasalarını da değiştirseniz, binbir türlü hile dalavere de çevirseniz iktidarınız baş aşağı gitmektedir. Siyasal çöküşünüz daha da hız kazanacaktır. 

İnsanların umudunu dahi çalan bir iktidarla karşı karşıyayız

20 yıllık iktidarlarında halkı açlıkla, yoksullukla, işsizlikle karşı karşıya bıraktılar. Zamlarla, vergilerle, yarattıkları adaletsizliklerle, yasaklarla toplumsal yaşamı çökerttiler. Kutuplaştırmayla, nefret siyasetiyle toplumu ayrıştırdılar. Gençlerin geleceğini çaldılar. Geleceğe dair hiç kimsede güven bırakmadılar. İnsanların umudunu dahi çalan bir iktidarla karşı karşıyayız. Tek yaptıkları ise hakikatleri çarpıtmaktır, inkâr etmektir. Bir yandaşları çıkmış, “bu ülkede açlık yoktur” diyor. İktidarın inkâr siyasetine destek sunarak sarayın ihtişamlı sofrasından “bir lokma da bana düşer mi?” diye hesap yapıyorlar. Temel besin maddelerinin, bebek mamasının dahi kilit altına alındığı şu yoksulluk ortamında utanmazca açlık yok diyorlar. 

Halkın sofrasına oturun, semt pazarlarına gidin açlık ve yoksulluk var mı yok mu görürsünüz

Gidin bir de halkın sofrasına oturun bakalım. Yiyecek lokma, küçültecek porsiyon kalmış mı, açlık var mıdır yok mudur görün! Semt pazarlarından yiyecek toplayan çaresizlik içerisindeki insanlara bir bakın! Bu ülkede açlık ve yoksulluk var mıdır yok mudur? işte o zaman hep birlikte görürüz diyoruz. 

Kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlarda hükümetin cezasızlık politikasının payı büyüktür

Değerli kadın arkadaşlarım; sadece açlık ve yoksulluk değil, bu ülke aynı zamanda bir şiddet sarmalının da içerisine sokulmaktadır. Evde, sokakta, işyerinde özellikle kadınlar ve çocuklar şiddetin her türlüsüne maruz bırakılmaktadır. Bunda özellikle hükümetin izlemiş olduğu cezasızlık politikasının payı çok büyüktür. Bakınız kadınlara ve çocuklara yönelik olarak işlenen suçlarda erkek yargı, erkek faili koruyarak tam bir cezasızlık politikası izlemektedir. Özellikle kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçlarda işletilen cezasızlık politikası ile faili koruma, bölgede tam bir rejim haline gelmiştir. Gülistan Doku’nun kaybedilmesinde, İpek Er’in ölümünde faillerin korunması bütün Kürt kadınları ve çocuklarına yönelik suçlarda işletilmektedir.

Kürt illerinde 20’si çocuk en az 40 kişi zırhlı araçlarla katledildi

Kürt illerinde 13 yılda 20’si çocuk en az 40 kişi zırhlı araçların çarpması sonucu katledildi. En son geçtiğimiz hafta Mihraç Miroğlu zırhlı araçla katledildi. Fail olan polis ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Bu ülkede “çocuklar ölmesin” diyen insanları cezaevine atan yönetim zihniyeti, çocukları öldürenleri ise serbest bırakmaktadır. İşte bu cezasızlık rejimine güvenen, arkasında kendisini koruyan ve kollayan bir iktidar olduğunu bilen kamu görevlileri ise yaşam hakkına kast etmeye devam etmektedir. 

Öldürülen her bir kadının, her bir çocuğun sorumlusu bu iktidardır

Öldürülen her bir kadının, her bir çocuğun sorumlusu bu iktidardır. Bu iktidar düzenidir! Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü diye seçim meydanlarında vaatlerde bulunan AKP, hukuku sadece sarayın hukuku haline getirdiği için bu ülkede adaletsizlik giderek büyümekte ve bir zulme dönüşmektedir. 

Adalet gelene kadar durmayacağız, yılmayacağız

Elbette, bu adaletsizliklerin karşısında büyüyen bir de adalet mücadelesi vardır. Herkes için adalet, 84 milyonun ortak talebidir. Ortak mücadele zeminidir. Her haksızlığa, her hukuksuzluğa karşı başta kadınlar olmak üzere en güçlü adalet mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Adalet gelene kadar, durmayacağız, yılmayacağız! 

Tecrit barışın, adaletin, toplumsal barışın önündeki en temel engeldir

İktidarın bütün bu baskı rejimini sürdürmek için uygulamaya soktuğu tecrit ağırlaşarak devam etmektedir. Tecrit ve cezaevlerinde ağırlaşan sorunlar, bu ülkenin acil gündemidir. Diyalog ve müzakere yollarını kapatan tecrit; demokrasinin, adaletin, toplumsal barışın, ortak yaşamın önündeki en önemli engellerden biridir. Türkiye’nin her alanda yaşadığı çöküşün altında yatan neden; iktidarın ülkenin temel sorunlarına, acil sorunlarına yönelik olarak ısrarla sürdürdüğü çözümsüzlük politikasıdır. Barış talebini, hak, hukuk ve adalet talebini yok sayan, bu talepleri baskıyla, zorla bastırmaya çalışan yönetim anlayışı, ülkeyi kilitlemekte ve çıkmaza sürüklemektedir. Bunun bedelini ise herkes ödemektedir. 

Hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor 

Tecrit politikası, yaşamın önündeki engeldir. Yine bu politikanın bir sonucu olarak cezaevlerinde yüzlerce hasta tutsak ölüme terk edilmektedir. Buradan Adalet Bakanı'na sesleniyorum: Cezaevlerinde tedavi imkânı bulunmayan tutukluları hala mahpus olarak tutmak bir yaşam hakkı ihlalidir, tedavi hakkının engellenmesidir. Bile bile ölüme terk etmektir ve bu suçtur. 

Tecride karşı eşitlik ve adalet mücadelemizde ısrarcı olacağız

HDP olarak, biz yaşam siyasetinde ısrar etmeye devam edeceğiz. Bu irademizle hasta arkadaşlarımız özgür bırakılıncaya kadar her platformda arkadaşlarımızın sesi olmaya, mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Tecrite karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Çözüm ve barış politikasından asla taviz vermeyerek, eşitlik ve adalet mücadelesinden asla geri adım atmayarak demokratik mücadelemizde ısrarcı olarak tecriti kıracağız. Ve bütün bir toplumun aydınlık günlere gidecek olan yolunu bu şekilde açacağız. 

Deklarasyonumuzun en güçlü sahibi kadınlar olacak

Değerli kadın arkadaşlarım; partimiz, Türkiye’nin temel sorunlarına ve acil gündemlerine yönelik olarak tutumunu ve çözüm yollarını 27 Eylül’de bir deklarasyonla açıklayacaktır. Bu deklarasyonumuzun en güçlü sahibi tabi ki yine kadınlar olacaktır. Azimle, inatla, sabırla, sevgiyle çalışacağız. Ve bugüne kadar elde ettiğimiz başarılardan çok daha fazlasını başaracağız ve tüm ülke kadınlarına ve tüm dünya kadınlarına armağan edeceğiz. 

Afgan kadınlara: Kadın dayanışmasının sınırı yoktur; karşı karşıya bırakıldığınız karanlığa karşı sizinleyiz

Bu  noktada Afganistan’da Taliban rejimine karşı direnen tüm kadınlara da buradan şu mesajı vermek isterim. Karşı karşıya bırakıldığınız vahşi karanlığa karşı bu topraklarda kadın mücadelesini örgütleyen biz kadınlar olarak her zaman sizlerleyiz. Kadınlar arasındaki dayanışmanın sınırı, coğrafyası, vatanı yoktur. Kadına yönelmiş her türlü şiddet ve sömürüye karşı bu ülkede de, Rojava’da da, Şengal’de de, İran’da da, Afganistan’da da ve dünyanın neresinde olursa olsun her yerde aynı bilinç ve duygudayız. Bu mücadele içerisinde olan başta Afganistanlı kadınlar olmak üzere bütün kadınlara da buradan bir kez daha selam olsun. Acı çekebiliriz, bedel ödeyebiliriz, zaman zaman yorgun düşebiliriz. Fakat asla vazgeçmeyeceğiz! Asla yenilmeyeceğiz! Değişimi kadınlarla başaracağız! Bizler kazanacağız! Kadınlar kazanacaktır!

10 Eylül 2021