Buldan: Kadınlarla değiştireceğiz, kadınların gücüyle yeneceğiz

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Kadın Meclisimizin yürüttüğü Kadın Yoksulluğuna Hayır Buluşmaları kapsamında Bursa’da. Buldan’a, Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Örgütleme Komisyonu Eş Sözcümüz Özlem Gündüz, İstanbul Milletvekilimiz Züleyha Gülüm, Kadın Koordinasyonu üyelerimiz Bedia Akkaya, Feray Mertoğlu, Tülay Çolak ile SODAP Sözcüsü Sevtap Akdağ ve Bursa İl Kadın Meclisi üyelerimiz eşlik etti. 

Programın ilk aşamasında Bursa’daki kadın örgütleriyle gerçekleştirilen buluşmaya çok sayıda kadın katıldı. Burada birer konuşma yapan Başaran ve Buldan şunları söyledi:

Ayşe Acar Başaran: Yoksulluğun kadınlaştığını hep birlikte gördük

Sevgili kadınlar, değerli basın emekçileri hepiniz hoş geldiniz. HDP Kadın Meclisi olarak 10 Şubat’ta Kadınlar İçin Adalet Kampanyası başlatmıştık. Kadınlar yaşamın her alanında tıpkı toplumun diğer kesimleri gibi büyük bir adaletsizlikle yüz yüze. Ama maalesef uzun bir süredir kadın ve adaleti neredeyse aynı cümlede kullanamayacak derecede büyük bir adaletsizliğin yaşamımızı çepeçevre sardığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Dün de bunun bir örneği olarak, AKP-MHP ittifakının kadın düşmanı politikalarıyla hedef aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararının resmen kabul edildiği gündü. Dün kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında, Diyarbakır’dan Dersim’e, İzmir’den Bursa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya her yerde “İstanbul Sözleşmesi bizim tarihsel kazanımımızdır. İstanbul Sözleşmesi erkeklerin kadınlara verdiği bir lütuf değil kadınların büyük bedel ve çabalarla elde ettiği bir kazanımdır” diyerek alanlardaydı. Barikatları yıkarak erkek egemen iktidara en net cevabı veren kadınları selamlıyoruz. İnanıyoruz ki; kadınların verdiği bu mücadele barikatları yıkmakla kalmayacak, bu erkek egemen iktidarı da yıkacak güce sahip olacak. 

"Kadınlar İçin Adalet” kampanyamızın ikinci etabında kadın yoksulluğunu yani aslında yaşadığımız en büyük adaletsizliği, görünmez olan adaletsizliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı olarak her gün yaşanan yoksulluğu gündemimize alarak bir çok ilde kadınlarla ve kadın kurumlarıyla bir araya geldik. Görünmez olan ve sömürülen emeğimizi, yıllardır mücadelesini vermemize rağmen “eşit işe eşdeğer ücret” talebimizi dillendirmek, gündemleştirmek ve çözümünü geliştirmek için başlattığımız bu kampanyanın Marmara programının ilk gününde bugün Bursa’da sizlerleyiz. Kadın yoksulluğunun nedenlerinin sadece tespitini yapmayalım. Artık yoksulluğun kadınlaştığını hep birlikte görüyoruz. Bunun çözüm yöntemlerini hep birlikte konuşacağız. Ortak bir aklı ortaya çıkarıp bize reva gördükleri bu yaşama karşı nasıl bir mücadele yürüteceğimizi tartışacağız. Biz daha çok sizleri dinlemek istiyoruz.  

Ayrıca bugün günlerden 2 Temmuz, Madımak Katliamının yıl dönümü. Türkiye’de yaşanan acılardan sadece bir tanesi. Maalesef katliamların memleketi haline gelen Türkiye'de neredeyse her gün katliamlarda yaşamını yitiren canlarımızı anıyoruz. Madımak Katliamında yaşamını yitiren tüm canlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Bu katliamların faillerinin üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin hesap vermesi için mücadeleden vazgeçemeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Daha sonra sözü alan Pervin Buldan ise şunları söyledi:

Ülkenin dört bir yanında bizlerle omuz omuza, yürek yüreğe mücadele yürüten tüm kadınlara buradan, Bursa'dan selamlarımızı iletiyorum. Yine bugün fiziksel olarak aramızda bulunamasalar da, mücadeleleri ve ödedikleri bedeller ile kadın mücadelesine güç kazandıran, kadın mücadelesini büyüten cezaevlerindeki bütün kadın yoldaşlarımıza içten sevgi ve selamlarımızı iletiyorum. 

Denizlerin mücadelesi bizim mücadelemizdir

Kadın mücadelemizin mekânı ve zamanı yoktur. Bu mücadele cezaevlerinde, evlerde, iş yerlerinde, örgütlü bütün alanlarımızda ve siyasette birdir. Birlikte güç kazanıyor, birlikte yol alıyor, birlikte büyüyoruz ve birlikte başaracağız! 

Bildiğiniz üzere, yakın zamanda HDP İzmir İl Binamızda bir saldırı sonucu Deniz Poyraz yoldaşımız haince, alçakça katledildi. Ben bugün burada tekrardan Denizimizi saygıyla anıyor, mücadelesine bağlılık sözümüzü yineliyorum. Bu katliamın adalet önünde hesabının sorulması için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu hesabı adalet önünde mutlaka soracağız. Denizlerin düşlerinin yarım kalmasına izin vermeyeceğiz. Denizlerin hayalleri ve mücadelesi bizim hayallerimizdir, mücadelemizdir, bizim rüyamızdır. Mücadelemizde yaşatacağız! Denizler öldürülmesin diye gerçek adalet, demokrasi ve onurlu barış mücadelemizi başarıya mutlaka ulaştıracağız. Bu bizim bütün halkımıza, bütün kadınlara ve yitirdiğimiz bütün canlarımıza borcumuzdur, mücadele sözümüzdür. 

İnsanlığa karşı işlenmiş suçların zaman aşımı yoktur

Bugün aynı zamanda tarihin karanlık sayfalarından birinin 2 Temmuz Madımak Katliamının yıl dönümüdür. Bundan 28 yıl önce 33 aydın ve sanatçımız ve 2 otel çalışanı vahşi bir şekilde katledildi. Ben bu katliamda yaşamını yitiren tüm canlarımızı saygıyla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Bu katliamı gerçekleştiren zihniyeti Maraş’tan, Çorum’dan, Gazi’den, Gezi’den, 17 bin faili meçhul cinayetten, Suruç ve Ankara katliamlarından tanıyor ve biliyoruz. İnsanlığa karşı işlenmiş olan bu suçların ne evrensel hukukta ne de bizim nazarımızda asla zaman aşımı yoktur. Zamanı durduramayacaklar. Adalet ve hakikat mücadelemizi durduramayacaklar. Sivas’ı unutmadık, unutturmayacağız! Hasret Gültekinlerin, Muhlis Akarsuların türküleri susmadı, susmayacaktır! Metin Altıokların şiirleri susmadı, susmayacaktır! Mutlaka ama mutlaka hakikatleri bütün yönleriyle gün yüzüne çıkaracağız. Tarih huzurunda ve adalet önünde bu katliamların hesabını mutlaka soracağız. Bu ülkede er geç yüzleşme mutlaka gerçekleşecektir. Onları saygıyla, özlemle ve minnetle yâd ediyorum.

Derdine dokunamadığımız hiçbir kadın kalmasın 

Kadın partisi HDP olarak kadın mücadelesiyle yol alan, eşit temsiliyet ilkesiyle örgütlenen ve siyaset yapan örgütlü bir gücüz. İlmek ilmek ördüğümüz ortak kadın mücadelemizi, kadının gücünü, kadının başarısını bünyemizde taşıyoruz ve temsil ediyoruz. Ülkenin dört bir yanından bütün kadınların birlikteliği, ortak mücadelesi ve dayanışmasıyla ortak hedeflerimize doğru hızla ilerliyoruz. Bizler istiyoruz ki ülkenin neresinde olursa olsun dokunmadığımız, derdine ortak olmadığımız, sesini duyurmadığımız hiçbir kadın kalmasın. Bu amaçla uzunca bir süredir “Kadınlar İçin Adalet” kampanyamız kapsamında “Kadın Yoksulluğuna Hayır” buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Doğu’dan, Güney’e, Ege’den İç Anadolu’ya en son Çukurova olmak üzere birçok yerde kadınlarla bir araya geldik. Kadınların, ellerine sıktık,  yürüklerine dokunduk. 

Kadınların ortak mücadelesi bu ülkenin geleceği için elzemdir

Fabrikalarda, atölyelerde, mahallelerde, tarlalarda, yaylalarda kadınlarla gerçekleştirdiğimiz toplantılarda sorunları ve talepleri konuştuk, paylaştık. Kadınların ortak mücadelesinin bu ülkenin geleceği için ne kadar elzem olduğu konusunda bir kez daha bütün kadınlarla fikir birliğine, yürek birliğine vardık. Bugün de Bursa’da Marmara Bölgesinin ilk şehrindeyiz. Doğrusu heyecanlıyız, sizlerle gerçekleştirdiğimiz bu değerli buluşmadan ötürü çok mutluyuz. Çünkü bu buluşmalarımız bizlere büyük güç katmakta, cesaretimizi ve kararlılığımızı daha da arttırmaktadır. 

Bu ülkede yaşayan milyonlar, tarihin en büyük yoksulluğuyla karşı karşıyadır

Hepinizin tanık olduğu üzere ülke yönetiminin baştan aşağı çürüdüğü, yozlaştığı büyük bir çöküş döneminden geçiyoruz. AKP-MHP iktidarı soygun, talan, baskı ve faşizm politikalarıyla ülkeyi tam anlamıyla bir karanlığın içine sokmuştur. Bunun bir sonucu olarak da yoksulluk, açlık, sefalet, adaletsizlik toplumun tamamını kuşatmış durumdadır. İktidar yandaşı bir avuç kesim dışında bu ülkede yaşayan milyonlar tarihin en büyük yoksulluğuyla karşı karşıyadır. Ve bizler gerçekleştirdiğimiz bütün kadın buluşmalarında bir kez daha tanık olduk ki bu ağır baskıya en çok maruz kalanlar yine biz kadınlarız.

Kadın yoksulluğu artarak büyümektedir

Kadınlar toplumsal yaşamın her alanında erkek sistemin adaletsizliğine, soygun ve talan düzeninin sömürüsüne mahkûm edilmiştir. Kadın yoksulluğu artarak büyümektedir. Kadınlar, bırakın yoksulluğu artık açlıkla mücadele etmek durumundadır. Yaşamın her alanında büyük bir emek sarf eden kadınlar alın terinin karşılığını alamamaktadır. Güvencesiz işlerde emeklerini, ömürlerini tüketen kadınlar, insani yaşam standartlarının oldukça altında yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Kadın işsizliğinde pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle ulaşılan oranlar ürkütücü boyutlardadır. 

Diğer taraftan kadınlara yönelik her türlü suç, şiddet ve kırım her gün daha da artarak devam etmektedir. Üstelik bu suçlar en ağır haliyle çocuklara da yöneltilmiştir. Ne yazık ki bugünün Türkiye’sinde önümüze çıkan en büyük sorunlardan bir tanesidir. Çocuklara karşı işlenen suçlarda dünya sıralamasında ilklerde yer alan bir ülke ortamından söz ediyoruz maalesef. Vicdanı olan, adalet duygusu olan herkesi derinden sarsan Elmalı Davasında bir kez daha gördük ki suçluyu koruyan erkek yargı sistemi adalet değil cezasızlık üretmekte, adeta suçu teşvik etmektedir. Çocuklara karşı yapılan iğrenç saldırıların yargı eliyle normalleştirilmeye çalışılması, buna cüret edilmesi çürümenin geldiği boyutu bizlere en derin haliyle göstermektedir. 

Çocuklara yönelik suçlar politiktir

İşte vicdanların, adalet duygusunun tam da ayağa kalkması gereken bir zamandan geçiyoruz. Sadece Elmalı kararı değil elbette. Daha önce Ensar Vakfı gibi birçok yerde çocuklara karşı işlenen iğrenç suçlarda aynı hukuksuzluğu gördük, tanık olduk. Bu nedenle hep söyledik yine söylüyoruz kadına yönelik suçlar politiktir. Çocuklara yönelik suçlar da aynı şekilde politiktir, sistemlidir, örgütlüdür. İşte tam da bu nedenle İstanbul Sözleşmesinde ısrar ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi önleyicidir, güçlendiricidir, koruyucudur, teminattır diyoruz. Ancak dün sizlerin de takip ettiği gibi Türkiye bu sözleşmeden imzasını geri çekti. 

İktidar erkek şiddetinin siyasal sorumlusudur

İstanbul Sözleşmesini keyfi bir biçimde fesheden AKP iktidarı, kadınlara ve çocuklara karşı işlenen her suçun bundan sonra hem sanığıdır hem failidir! İstanbul Sözleşmesini feshederek kadınlara ve çocuklara karşı yerine getirmesi gereken yükümlülüklerini ortadan kaldıran iktidar, erkek şiddetinin siyasal sorumlusudur. İktidar; kadınları korkutarak, sindirerek, güvencesiz bırakarak erkek sistemini ayakta tutmaya çalışmaktadır. Ve İstanbul Sözleşmesinden çıkarak bunu pratikte daha da görünür hale getirecektir. Kadınların gücünü kırarak, sonuç alacağını düşünen iktidarın hesaba katmadığı bir gerçek var o da kadınların kararlılığıdır, cesaretidir; kadınların meydanlardan, alanlardan, yaşamın içerisinden yükselttiği büyük itirazdır. 

Bizim cesaretimiz, iktidarın korkusudur

Kadınlar ve örgütlü mücadelesi iktidarın tüm bu hesaplarını ve planlarını bozacak güçte ve büyüklüktedir. Kendimize, gücümüze, kararlılığımıza, cesaretimize güveniyoruz. Önümüze ne kadar barikat çıkarırlarsa çıkarsınlar biz bu barikatları aşacak güçteyiz. Kadın kazanımlarına yönelik saldırılar artıyorsa bilin ki bu iktidar gidicidir! Kadınların gücünü görmek isteyenin iktidarın kadın kazanımlarına yönelik tırmandırdığı saldırılara bakması yeterlidir. Elbette kadınlar, iktidarın hiçbir baskısına boyun eğmeyecektir, eyvallah demeyecektir, meydanı bu erkek düzene bırakmayacaktır. Her bir günümüz, mücadelemizi daha da büyüttüğümüz örgütlülüğümüzü daha da güçlendirdiğimiz bir gün olacaktır. 

En büyük güç kadınlardır

Bizim sözümüz var: Bu yağma düzenine kadınlar olarak son vereceğiz. Bütün baskı ve zorbalıklarına rağmen, geri adım atmayan itirazını en yüksek sesle bütün alanlarda dile getiren en büyük güç kadınlardır. Evet, HDP tam da bu örgütlü mücadeleye öncülük eden bir kadın partisidir. HDP, erkek ittifakına karşı kadınların büyük ittifakıdır. HDP, tekçiliğe ve faşizme karşı halkların, inançların, kültürlerin ittifakıdır. HDP, ülkenin tüm kaynaklarına çöküp de doymayanların kirli ittifakına karşı yoksulların, işsizlerin, emekçilerin ittifakıdır. HDP, bu ülkenin tarihsel sorunlarının çözüm imkânıdır. HDP, ayrımcılığa uğrayan, hakkı gasp edilen herkesin eşitlik mücadelesidir. HDP, onurlu bir barışın ve gerçek bir demokrasinin güvencesidir. 

Yeni yaşamın kurulması için mücadelemizden bir an bile vazgeçmeyeceğiz

İşte tam da bu nedenlerle kadınlar ve bütün demokrasi güçleri olarak HDP’yi, HDP fikriyatını sonuna kadar savunacağız. Yeni yaşamın kurulması için mücadelemizden bir an bile vazgeçmeyeceğiz. HDP’den, kadınların gücünden korktukları için hakkımızda çürük iddianamelerle, komplolarla kapatma davası açtılar. Bu dava, siyasi korkaklık davasıdır. HDP karşısında siyaseten kaybeden iktidarın çöküş davasıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar! HDP fikriyatı bu topraklarda öyle bir kök salmıştır ki, bu kökleri bırakalım sökmeyi, yerinden dahi oynatamayacaklardır. Buna ne bizler ne kadınla, ne de HDP’yi umut olarak gören milyonlar asla izin vermeyecektir. 

Kapatma davası Türkiye’yi kapatma davasıdır

Açılan kapatma davası aynı zamanda tüm demokrasi güçlerine bir tehdittir. Türkiye’yi de kapatma davasıdır. Bu nedenle demokrasiden, adaletten, barıştan ve ortak gelecekten yana olan herkesin, bu kapatma davasına, bu darbeye karşı çıkarak HDP’yle kenetlenmesi, HDP’nin mücadelesinde birleşmesi, güç birliği yapması ve demokrasiye sahip çıkması tarihsel bir sorumluluktur. Mesele ülkeyi, bu iktidarın yarattığı zifiri karanlıktan ve kuşatmadan kurtarmak ve güçlü bir demokrasiyle buluşturmaktır. Bu hakikat yolunda birlikte yürürsek, birlikte mücadele edersek, büyük başarırız ve bu karanlığı mutlaka dağıtırız. Biliyoruz; güçlerini zorbalıktan, baskı ve şiddetten, hukuksuzluktan alıyorlar. Bizim gücümüz ise özümüzdedir, kendimizdedir, mücadele kararlılığımızdadır, dayandığımız hakikatlerdedir, ilkelerimizdedir.  

Bizim gücümüz dayanışmamızdadır

Bizim gücümüz dayanışmamızdadır, ortak mücadele hattında buluşmamızdadır. Bugün buradaki kadın buluşmamız da bu büyük buluşmanın bir aşamasıdır ve demokratik mücadelemize güç vermektedir. Bizler bu dayanışmayı ve birlikteliği her yerde ve yaşamın her alanında daha da güçlendireceğiz, büyüteceğiz. 

Sevgili Gültan Kışanak’ın dediği gibi; “Biz kadınlar için artık karanlığın sona ermeye başladığı şafak vakti olarak görüyoruz bu zamanı. Güzel günlere birlikte yürüme vakti olarak görüyoruz.” Mücadelemizi büyütelim, örgütlülüğümüzün ve dayanışmamızın ağlarını sıkı örelim. Gücümüzün farkında olalım. İnanın ki kadınlarla başaracağız. Kadınlarla değiştireceğiz. Karanlığı kadının gücüyle yeneceğimize olan sonsuz inancımla hepinizi tekrardan saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. 

2 Temmuz 2021