Buldan: Karanlık planlarla seçim sürecini dizayn etme çabalarına asla izin vermeyeceğiz!

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, partimizin haftalık Meclis grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. Taksim’deki saldırı başta olmak üzere sıcak gündemlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Buldan, şunları söyledi:

Sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Grup toplantımıza hoş geldiniz. İstanbul’un merkezi Taksim’de 2 gün önce yaşanan patlamada şimdiye kadar 6 yurttaşımız hayatını kaybetti ve aralarında ağır yaralıların da olduğu 81 yurttaşımız yaralandı. Konuya ilişkin yaptığımız ilk MYK açıklamamızda tarifsiz acımızı paylaşmış, halklarımıza başsağlığında bulunmuştuk.

İktidar aklı Taksim’deki patlamada gerçekleri karartmaya ve gizlemeye çalışıyor

Bu vahşetin ilk anından itibaren manipülasyona başlayan, algı operasyonlarından medet uman akıl, sosyal medya karartması ve yayın yasağı ile ne yazık ki Türkiye halklarının gerçekleri öğrenmesini de engellemeye çalışmıştır. Ancak çok geçmeden ortada bir bombalı saldırının ve acımasız bir katliamın olduğu anlaşılmıştır.

Partimiz sivilleri hedef alan bu katliamcı zihniyeti lanetlemektedir

Öncelikle belirtelim ki; partimiz bu ülkede şiddetsiz, çatışmasız, özgür ve eşit bir yaşam için mücadele eden, bunun için ağır bedeller ödeyen, Ankara’da, Suruç’ta, Diyarbakır meydanında bu şiddetin doğrudan hedefi haline gelen bir partidir. Gerekçesi ne olursa olsun, failleri kim olursa olsun bu tür katliamcı saldırıların tavizsiz bir şekilde karşısında durmuştur ve durmaktadır. Yurttaşları hedef alan bu insanlık düşmanı saldırıları kınamakta ve lanetlemektedir. Yaşadığımız büyük kayıpların ve derin acıların son bulması için mücadelemizi tam bir kararlılıkla sürdürmekteyiz.

Bu saldırıları Ankara Gar, Suruç ve onlarca katliamdan tanıyoruz

Biz bu saldırıları 2015’teki 10 Ekim Ankara Gar Katliamından, Suruç Katliamından, partimizin mitingine yönelik Diyarbakır’da gerçekleştirilen katliamdan, Antep’teki düğün katliamından ve IŞİD eliyle gerçekleştirilen sayısız saldırılardan biliyoruz ve tanıyoruz. Türkiye toplumuna korku salarak, şiddet ortamını büyüterek siyaseti dizayn etme çabalarına da yabancı değiliz. Algı operasyonlarıyla toplumu kutuplaştırarak karanlık planlarla seçim sürecini dizayn etme çabalarına, HDP olarak asla izin vermeyeceğiz. Ve tüm demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesi sürdüren kesimlere de çağrı yapıyoruz ve bu konuda ortak tutum sergilenmesinin elzem olduğunu belirtiyoruz.

Halklarımız bu şiddeti reddetmeli ve kutuplaşma tuzağına düşmemelidir

Topluma dayatılan bu şiddet iklimi hep birlikte reddedilmeli ve yaratılmak istenen kutuplaşma tuzağına düşülmemelidir. Sorunlarımızı konuşarak ve diyalogla çözme temel yaklaşımından asla uzaklaşmamalıyız. Biz demokratik siyasette ısrarcı ve kararlıyız. Ülkenin ihtiyacı acil demokrasi, hukuk, adalet ve eşitliktir. Her türlü kaos planına, savaş ve çatışma siyasetine, toplumun şiddetle esir alınma girişimine karşı durmak her vicdan sahibi yurttaşımızın görevidir. Bir kez daha Taksim saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Halkımıza başsağlığı diliyorum. 

Kaos planlarını boşa çıkarmanın yolu, güçlü bir demokrasi programını bu ülkenin gerçeğine dönüştürmekten geçer

Siyasetin ve parlamentonun bu acı olaydan çıkaracağı sonuç, hamaset yarışı değil çözümsüzlük ve şiddet sarmalından ülkeyi ve toplumu bir an önce kurtaracak demokratik yolları birlikte tartışmak ve çözüm üretmek olmalıdır. Toplumu esir almaya çalışan kaos planlarını boşa çıkarmanın yolu, güçlü bir demokrasi programını bu ülkenin gerçeğine dönüştürmekten geçer. HDP yıllardır bunun mücadelesini yürütmekte, Türkiye’nin demokrasi yörüngesine oturması için var gücüyle çalışmaktadır. 

Kürt sorununda izlenen savaş politikaları bu ülkeyi yıllardır karanlıkta bıraktı

Yıllardır ısrarla bu ülkenin en önemli sorunlarından biri Kürt sorunudur, çözümü de diyalog ve müzakeredir diyoruz. Çözüm yeri parlamentodur diyoruz. Tecritle, güvenlikçi politikalarla, ret ve inkârla bir yere varamazsınız diyoruz. Kürt sorununda izlenen savaş politikaları yıllardır bu ülkeyi karanlıkta bıraktı. Toplumda derin yaralar açtı, açmaya da devam etmektedir. Çözümsüzlük karanlığının yaratmak istediği dizayna karşı demokrasiyi ve barışı bu ülkede hep birlikte kurmamız kaçınılmaz bir sorumluluk olarak herkesin omuzlarındadır. Böyle devam etmez, edemez. Sorunu yok sayan, çözüm çağrılarına kulak tıkayan siyasal anlayışlarla Türkiye bir adım ileriye gidemez. O yüzden herkesin kendi politikasını bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğini HDP olarak ısrarla dile getiriyoruz. Kürdü de Alevi’yi de her bir inanç ve kimliği de eşit yurttaşlıkta buluşturalım; herkes eşit ve özgür bir yaşam içerisinde kendisini görsün. Bunun güçlü adımlarını atalım. Bu çağrıya kulak tıkayanlar da yaşanan krizlerin ve tıkanmanın sorumlusu olmaktan asla ve asla kurtulamazlar. 

Yoksulluğu durdurmanın yolu savaş düzeninin karşısında durmaktan geçer

Bizler ülkenin kaynakları ve bütçesi savaşa, talana ve soyguna değil halka gitsin, yoksulluğu bitirelim, sosyal adaleti getirelim diyoruz. Bu savaş düzenine hep birlikte karşı duralım diyoruz. Yolsuzlukları ve yoksulluğu durdurmanın yolu, bunu yaratan savaş düzeninin karşısında durmaktan geçer. Siyasal muhalefet, siz eğer bu düzene karşıysanız onun beslendiği damarlara da oksijen üreten politikalardan bir an önce vazgeçeceksiniz.

Varlığını HDP’siz bir siyaset zeminine bağlayanlar büyük yanılıyorlar!

Son günlerdeki tartışmalar bağlamında bir konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Varlığını sadece ve sadece HDP’nin yokluğuna, HDP’siz bir siyaset zeminine bağlayanlar büyük yanılıyorlar. Bu zeminden asla bir demokrasi düzeni çıkmayacağını çok iyi bilmeliler. Ortak gelecek hiç çıkmayacağını herkes bilmelidir. HDP’nin devrede olduğu bir siyaset, Türkiye’yi her sorunuyla çözüm zemininde buluşturan ve yüzleştiren bir demokrasi anlayışına dayanmaktadır. Bunu her platformda ifade ediyoruz, bugün bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum. O yüzden HDP’ye yaklaşım; demokrasiye, ortak geleceğe ve birlikte yaşama olan yaklaşımdır.

Demokrasinin, özgürlüklerin, toplumsal barışın, gerçek adaletin çıtası HDP’nin fikriyatıdır

Demokrasi umutları eğer bugün halen güçlüyse, değişim umudu halen canlıysa, toplumsal cesaret halen etkiliyse işte tüm bunlar HDP’nin, Kürt halkının, demokrasi güçlerinin, kadınların ve emekçilerin yürüttüğü demokratik mücadele sayesindedir. HDP, öyle koltukta oturarak siyaset yapmıyor; meydanlarda, sokaklarda direne direne, bedel ödeye ödeye, kolları bacakları kırıla kırıla, cezaevlerine atıla atıla siyaset yapıyor. Bu siyasi mücadeleyi yürütürken hem demokrasiye hem de topluma kazandırmaya çalışmaktadır. Demokrasinin de hak ve özgürlüklerin de toplumsal barışın da gerçek adaletin de çıtası HDP’nin fikriyatıdır. HDP’nin demokratik siyaseti getirdiği düzeydir. Biz güçlü toplumsal mücadeleye ve ilkeli siyasal müzakere çizgisine sonuna kadar bağlıyız ve bu hattın kesinlikle kazandıracağına da inanıyoruz. 

MHP Genel Başkanı bir hafta sonra eski ayarlarına geri döndü

MHP Genel Başkanı bugünkü grup konuşmasında yine partimizi hedef aldı. Sadece partimizi hedef almadı, partimize oy veren milyonlarca insanı da hedef aldı. HDP’ye bir saniye bile tahammülleri yokmuş! Geçen haftaki grup konuşmasında ise AKP heyetinin, HDP Grubunu Meclis’te ziyaret etmesiyle ilgili “gayet doğal” demişti. Bugün ise yine HDP’yi hedef alan konuşmalar yaptı ve bir hafta sonra eski ayarlarına geri döndü. Kendisine naçizane tavsiyemiz şudur: Bugün konuşan MHP Genel Başkanının, 8 Kasım’da konuşan MHP Genel Başkanıyla bir araya gelerek ortak bir karar vermesinde fayda var. Onlara söyleyecek başka şey yok. Bir kez daha vurguluyorum: HDP halklar arası bir köprüdür. HDP bu ülkenin, demokrasinin, birlikte yaşamın da harcıdır. HDP’nin açtığı yol ve kapı, bu toprakların hasret kaldığı eşit ve özgür yaşamın kapısıdır, birlikte yaşamın umudur. Çözüm bekleyen, bizlere umut bağlayan halklarımızı yeni bir dönemle kesinlikle buluşturacağız. Karanlığın bu ülkeyi teslim almasına HDP asla izin vermeyecektir. 

Kendi rüşvet ve yolsuzluk ekonomileri göz dolduruyor, cep dolduruyor, kasaları dolduruyor

Toplumun en acil sorunlarının başında herkesin derinden yaşadığı ekonomik çöküşün yer aldığını her grup toplantımızda ifade ediyoruz. Tabii iktidar halkın her gün konuştuğu ekonominin, siyaset gündeminde yer almaması için algı çalışmalarıyla başka gündemler yaratma peşindedir. Bunu biliyor ve görüyoruz. Ama biz gerçekleri söylemeye her daim devam edeceğiz. Halk her gün geçim derdinde kan ağlarken, insanların aklıyla alay edercesine çıkmışlar, “Ekonomisi göz dolduran bir Türkiye yarattık” diyorlar. Bir kez daha Türkiye toplumuna hayal satmaya devam ediyorlar. Türkiye’yi Dünya Sefalet Endeksinde 1’inci sıraya yerleştirdiklerini sanırım unuttular. Ama utanmadan bir de çıkıp "göz dolduran ekonomi" yalanını ortaya atıyorlar. Her sabah iş bulma ümidiyle evinden çıkıp, akşam dolu gözlerle evine dönen işsiz yurttaşların yaşam mücadelesi verdiği bir ülke yarattılar. Markette çocuğuna süt alamayan anne babaların çaresizlikten gözlerinin dolduğu bir Türkiye yarattılar. Siz hangi göz doldurmadan ya da göz dolduran ekonomiden bahsediyorsunuz. Türkiye halkının artık bu yalanlara karnı toktur. Kendi rüşvet ve yolsuzluk ekonomileri tabii göz dolduruyor. Cep dolduruyor, kasaları dolduruyor. Ayakkabı kutularıyla paraları kaçırıyorlar. Bunu da açık açık yapıyorlar. Bunun farkındayız. Türkiye eski Türkiye değil herkes her şeyin farkında. 

Merkezden yerele varıncaya kadar her yeri yolsuzluk çarkına çevirdiler

Ama halkın ekonomisi ise gözyaşı döktürüyor. Ama iktidar bu gerçeği görmez, bu gerçekle yüzleşmez ve utanmaz bir gerçekliğe sahip. Üstelik bir de “Biz çözeriz” diyorlar. Elinizi tutan mı var, neden çözmüyorsunuz? Bunu anlatacak bir tek yetkili yok karşımızda. Biz sizin neleri çözdüğünüzü gayet iyi biliyoruz. İşte uluslararası raporlar ortada. OECD’nin raporunda “Türkiye rüşvetle savaşmıyor” tespiti yapılmaktadır. Kurdukları rüşvet ve yolsuzluk çarkı dünyanın dilindedir. Sayıştay da ortaya koydu; iktidar belediyeleri tam bir yolsuzluk çukuruna dönüşmüş durumdadır. Merkezden yerele varıncaya kadar her yeri yolsuzluk çarkına çevirdiler. Özellikle de kayyım belediyeleri, tam bir yolsuzluk çöplüğü durumundadır. 

Halkın parasıyla Lale Devri yaşıyorlar

Kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde, belediye binası dâhil tüm taşınmazlar hacizli durumdadır. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bu gidişle kayyıma da haciz koyarsalar hiç kimse şaşırmasın. Hatta kayyıma haciz gelmesi yerinde, isabetli bir durum olacaktır. Çünkü o kayyımlar halkın iradesini gasp etmiştir. O kayyımları halkımız asla kabul etmiyor ve onları ilk yapılacak yerel seçimlerde ellerinin tersiyle Ankara’ya göndermenin zeminini hazırlıyorlar. Onlar da Saray’da kendilerine kayyım hazırlasınlar. 

Yaptıkları ilk şey, 23 milyonluk lale almışlar. Yandaşlardan birini yine ihya etmişler. Bunlar kendileri için resmen Lale Devri ilan etmişler! Halkın parasıyla Lale Devri yaşıyorlar. Halk bunu unutmaz. Hiç merak etmeyin, seçimlere az kaldı. Lale Devrinizi bitireceğiz, bitireceğiz! Kuruyan lalelerinizle, çöken hanedanlığınızla baş başa kalacaksınız. Türkiye halkı bu ülkede söz sahibi olacak, siz de yolsuzluklarınızla anılacaksınız. Bu yolsuzluk koalisyonunun kendisi Lale Devrini yaşarken, işçi ve emekçilere, çocuk işçilere ise ölüm devrini yaşatmaktadır. 

Yarattıkları bu rezil sömürü düzeninin çarkları arasında hayatını kaybeden çocuklar var

Geçen hafta Hatay’da 14 yaşındaki Dicle Nur Selçuk, gece saat 10’da mevsimlik işçi olarak çalıştığı narenciye fabrikasında elbisesi makineye sıkıştığı için, hayatını kaybetti. Buradan ailesine başsağlığı dileklerimi iletiyorum. 14 yaşındaki bir çocuk iş cinayetinde hayatını kaybetti. Dicle’nin elbette ki hayalleri vardı. Güzel günlerde yaşamak istiyordu. Onun hayallerini çaldılar, yarım bıraktılar. 14 yaşındaki bir çocuğun gece 10’da çalışmak zorunda bırakıldığı bir ülke yarattılar. Bir sefalet ülkesi yarattılar. Yarattıkları bu rezil sömürü düzeninin çarkları arasında hayatını kaybeden onlarca, yüzlerce çocuk var. Amasra’da 3 kuruşun hesabını yaparak önlem alınmasına mani olan rant şebekesi yüzünden hayatını kaybeden 41 emekçi var. Bursa’da bir evin içerisinde 8 çocuk ve 1 annenin hayatını kaybettiği, mültecilerin canlarının kıymetinin kar hırslarının yanında bir hiç olduğu gerçeği varken; iktidarın bankaları, büyük şirketleri, patronları, müteahhitleri ise kâr üstüne kâr koymaktadır. İşte çürüme ve rezillik tam da budur. 

Yoksulluğu durdurmak için savaş politikalarına karşı barış ittifakını büyütmek zorundayız

İşçinin, emekçinin, çocukların canını alan, emeğini sömüren vahşi bir sermaye ve sömürü düzeni kurduklarının farkındayız. İşte Türkiye’deki yoksulluğun en büyük sebebi; büyük rant ve talan ekonomisidir, rüşvet ve yolsuzluk ekonomisidir, savaş ekonomisidir. Bu nedenle bu sömürü düzenine karşı Dicleler için, maden işçileri için emek ve demokrasi mücadelesi ortaklığını daha da büyütmek zorundayız. Bu, tarihsel bir sorumluluktur ama aynı zamanda tarihsel bir görevdir. Yoksulluğu durdurmak için savaş politikalarına karşı barış ittifakını hep birlikte büyütmek zorundayız. Adalet mücadelesini her yerde yükseltmek zorundayız. 

Nehirlerin birleşerek akacağı deniz, HDP ile Emek ve Özgürlük İttifakıdır

HDP, yine Emek ve Özgürlük İttifakı bu ortak mücadelenin buluşacağı, yolların birleşeceği en güçlü seçenektir. Nehirlerin birleşerek akacağı deniz HDP ile Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Bunun için gelin, yolsuzluk ve sömürü düzenine karşı en büyük emek koalisyonunu hep birlikte oluşturalım. Değişimin gücü emekçilerin birliğidir. 

Sömürü düzenini tersine çevirmek isteyen tüm gençleri HDP’de olmaya çağırıyorum

Saray'ın Lale Devrini bitirecek bir başka önemli güç sevgili gençler, elbette sizlersiniz! Hiç endişeye ve umutsuzluğa mahal yok. Sizin iradenizi, hayallerinizi, özgürlüğe olan tutkunuzu yok sayan bu iktidar, son dönemlerini yaşamaktadır ama bunu değiştirecek ve başaracak olan da siz gençlersiniz. Siz gençler için ise genç demokrasinin, genç değişimin, genç yönetimin dönemi kesinlikle başlayacaktır. Ama bunu sizler başaracaksınız. Yaşam da ruhu genç bir demokrasi de sizlerle kurulacak, sizlerle bu ülke yol alacak ve ikinci yüzyılını gençlerle inşa edecektir. Genç bir parti olan HDP sizler için vardır. HDP sizin gerçek iradenizdir, değişim gücünüzdür. HDP Gençlik Meclisimiz, tüm baskı ve engellemelere rağmen Büyük Gençlik Konferansı başta olmak üzere çalışmalarını günden güne büyütmekte ve gençliğe siyasetteki en büyük alanı açmaktadır. Bu çalışmaları devam etmektedir. Geçinemeyen, barınamayan, bu sömürü düzenini tersine çevirmek isteyen, bu gidişatı istemeyen tüm gençleri HDP’de olmaya, HDP’ye sahip çıkmaya, HDP’de siyaset yapmaya ve özgür yaşamını HDP’yle kurmaya çağırıyorum. 

Erkek iktidarlar dönemine son noktayı biz kadınlar koyacağız

Sevgili kadın arkadaşlarım, kadın yoldaşlarım! Biz kadınların yürüdüğü yol özgürlüğün yoludur, eşitliğin yoludur, yeni yaşamın yoludur. Kadın direnişimiz dünyanın her yerini sarmaktadır. Yeni bir yüzyılın, kadın yüzyılının adımları atılmaktadır. Evet, tekçi erkek siyaset düzeninin sonu geldi ve geliyor. Erkek iktidarlar dönemine son noktayı biz kadınlar koyacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Buna yürekten inanıyorum, mücadelemize yürekten güveniyorum. Değişimi biz kadınlar başaracağız. Özgür yaşamı biz kadınlar kuracağız.

Kadınları 25 Kasım’da seslerimizi buluşturmaya ve mücadelemizi ortaklaştırmaya davet ediyoruz

Kadınlar 25 Kasım’da kadın cinayetlerine, şiddete, istismara, eşitsizliğe, ayrımcılığa, krizin derinleştirdiği yoksulluğa ve güvencesizliğe karşı talepleriyle Türkiye’nin birçok ilinde, birçok merkezde alanlara çıkacak. 25 Kasım günü yan yana gelmenin, seslerini buluşturmanın yol ve yöntemlerini kadınlar mutlaka yaratacak. Yaşamından, emeğinden, haklarından vazgeçmeyen tüm kadınları 25 Kasım’da yan yana gelmeye, seslerimizi buluşturmaya, mücadelemizi ortaklaştırmaya davet ediyoruz.

Seyid Rıza ve arkadaşlarını saygıyla anıyorum

Konuşmamı sonlandırırken, tarihi bir günü anmak istiyorum. Bugün aynı zamanda Pir Seyid Rıza ve arkadaşlarının katledilmesinin 85. yılıdır. Seyid Rıza ve arkadaşlarını idam edenler Kürt halkını, Dersim halkını susturacaklarını, boyun eğdireceklerini düşündüler. Fakat Kürt halkı ne yapılan zulümleri unuttu ne de iradesini teslim etti. Asla boyun eğmedi, bundan sonra da boyun eğmeyecek. Seyid Rıza ve arkadaşlarını saygıyla anıyor, bütün bu acıların bir daha yaşanmaması adına geçmişiyle yüzleşmiş ve barış içinde bir ülkeyi inşa etme çağrımızı tekrar ediyoruz. 

Son olarak birkaç gün önce Ardahan ve Erzurum’da halk buluşmaları gerçekleştirdik. Gösterdikleri büyük sahiplenmeden dolayı Ardahan ve Erzurum Karayazı halkına buradan sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Halkımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Hepinize geldiğiniz için teşekkür eder, başarılar dilerim. 

15 Kasım 2022