Buldan’dan Erdoğan’a: Cumhurbaşkanı olamayacaksın; halk sizi sandıkta sıfırlayacak!

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan partimizin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. Güncel gelişmeleri değerlendiren Buldan, şunları söyledi:

Demokratik Cumhuriyet Konferansında buluşacağız

Hepinize coşkuyla, sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Grup toplantımıza hoş geldiniz. Büyük bir moralle, inançla, kararlılıkla çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Türkiye’nin her yerinde halklarımızla bir araya geliyoruz, buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Hafta sonu da Demokratik Cumhuriyet Konferansımızda buluşacağız ve Cumhuriyeti demokrasiyle buluşturacak olan süreci konuklarımızla ve misafirlerimizle tartışacağız.

Milyonların gözü HDP’dedir, HDP bu toprakların bereketi ve huzurudur

Evet, malum seçim süreci giderek hızlanmaktadır. Halkımızın, demokratik kamuoyunun, değişim isteyen milyonların HDP’den beklentisinin çok büyük olduğunun hepimiz farkındayız. Gözler HDP’nin üzerindedir. HDP’nin her biz sözü değişime giden yolu daha da büyütmekte, umutları her geçen gün arttırmaktadır. Çünkü HDP bu toprakların bereketidir, huzurudur; birlikte yaşamın harcıdır, özgürlüğün teminatıdır. HDP, demokratik siyasetin onuru ve yüz akıdır.

Rotamız demokrasidir, bu gemiyi mutlaka demokrasiye ulaştıracağız

Karşımıza dev dalgalar çıksa da bu gemi demokrasinin kıyısına mutlaka ama mutlaka ulaştıracaktır. Çünkü bizim rotamız bellidir, yol haritamız nettir. Demokrasidir. Türkiye’yi içine sürüklendiği bu alaca karanlıktan kesinlikle kurtaracağımıza bir kez daha Türkiye halklarına, Türkiye toplumuna bu kürsüden söz vermek istiyoruz. HDP’nin duruşunu ve gündemini değiştirmeye, bir belirsizlik ortamı yaratarak umutsuzluğu pompalamaya çalışanlar kesinlikle başaramayacaklar.

AYM eliyle seçim sürecine müdahale ediliyor

Bizim siyasetimizin karşısına kumpaslarla çıkanlar kendi komplolarıyla baş başa kalacaklardır. Geçen hafta biliyorsunuz AYM, kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması yönündeki başvurumuzu reddetti. Ret gerekçesi elbette ki ret ve inkâr politikasıdır. AYM’nin bu kararı, Saray’ın baskısı altında aldığını de çok iyi biliyoruz. AKP-MHP kumpas ittifakı, AYM eliyle seçim sürecine siyasi müdahalede bulunma hazırlığı içerisindedir. O yüzden kapatma davasına hazine bulmuş gibi dört elle sarıldıklarını hep birlikte gördük.

Tezgahla ve organize işlerle bir günde gizli tanık icat ettiler

Bunlar o kadar kirli ki, Hazine yardımının kesilmesi için Emniyet aracılığıyla bir günde gizli tanık buldular, icat ettiler. Gizli tanık adına gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan, tamamen komploya dayanan 100 sayfalık bir ifade kurguladılar. Bunu da ışık hızıyla AYM’ye servis ettiler. Hukukun temel ilkelerine göre hareket etmesi gereken Anayasa Mahkemesi de gizli tanığın gerçek dışı ifadelerine dayanarak, HDP’nin Hazine yardımına bloke kararı koydu. Tam bir tezgâh. Tam bir organize işler. Tam bir kumpas!

AYM’nin kayyımı olan iktidarın küçük ortağına sesleniyorum; siyasetiniz çökecek

Savcıları, hâkimleri, kolluk güçlerini, valileri, imamları, bürokratları seçim kampanyasında ‘Truva atı’ gibi kullanan AKP-MHP, bunlarla yetinmemiş olacak ki gizli tanıkları da seçim kampanyasına kattılar. İşleri gizli tanıklara kalmış durumdadır. İşte HDP hakkındaki kapatma davası Türkiye’nin tam bir özetidir. Bu kumpaslar sarkacı, iktidarın Türkiye’ye yerleştirmek istediği rejimin en net röntgenidir. HDP’ye yönelik kumpaslardan beslenmek isteyenlere diyorum ki, size buradan bir ekmek asla çıkmayacaktır. AYM’nin kayyımı gibi hareket eden iktidarın küçük ortağı da şunu iyi bilsin; sizin siyasetiniz çökecek, HDP daha da güçlenerek yoluna devam edecektir. HDP öyle sizin sandığınız gibi küçük bir lokma değildir. Boğazınızda kalacak lokma ile uğraşmaktan vazgeçin. Bizi kendinizle kesinlikle karıştırmayın. HDP’nin mücadele geleneği ve Kürt halkı tarih boyunca öyle oyunlar ve öyle tuzaklar gördü ki, sizin bu kumpaslarınıza asla yabancı değildir. Seyit Rıza kendisine tuzak kuranlara “Sizin hilelerinizle baş edemedim” demişti, ben de diyorum ki, Kürt halkı ve dostları sizin hilelerinizle de faşizminizle de baş edecek, tuzaklarınızı bir bir bozacak örgütlü güce sahiptir ve sizi kesinlikle yenecektir.  

Biteceksiniz, tükeneceksiniz, HDP’nin hamleleriyle mat olacaksınız

HDP’siz bir seçim süreci tasarlayanlar bilsin ki, tasarıları çöp olacaktır. Evet, biteceksiniz, tükeneceksiniz, siyasetten silinip gideceksiniz. Zaten oylarınız anketlerde de halkın nabzını yokladığımızda da günden güne eriyor. Sandıklarda mum gibi eriyecektir. Bundan hiç kimse şüphe duymasın. Alınlarına yapışan bir gerçek daha var ki onlar Kürt düşmanlığıyla hep anılacaklar. Hileli zarlarla oynamaya devam edebilirsiniz. Ama bu satrançta HDP’nin yapacağı büyük hamleler karşısında da kesinlikle şah-mat olacaksınız. Bizden söylemesi. Milyonların demokrasi çıkışı karşısında tarihin en büyük bozgununa uğrayacaksınız!

Seçim sürecinde Rojava’ya yönelik savaş hazırlığı yapıyorlar

AKP-MHP ittifakının seçim kampanyasının birinci ayağı, ifade ettiğim gibi siyasi kumpaslardır. Kampanyalarının diğer ayağı ise savaş politikasıdır. Mart başlarında seçim kararı kesinleştikten sonra Suriye’ye yönelik yeni bir operasyon başlatma hazırlığını yaptıkları artık sır değildir. Çünkü seçim meydanlarında halka verebilecekleri bir vaatleri yoktur, kalmamıştır. Halkın sorunlarına yönelik bir çözümleri hiç yoktur. Topluma yaşattıkları açlığın ve yoksulluğun üzerini savaş siyasetiyle örtmek istiyorlar. Tüm kamuoyu ve muhalefet özellikle bu gerçeğin farkına varmalıdır. Türkiye’de kurulacak seçim sandıklarının kampanyasını Suriye üzerinden yürütmeye hazırlanan bir iktidar ve ortağı ile karşı karşıyayız.

Siyaseti ve toplumu kuşatan karanlık sistemi İmralı tecridi ile yürütüyorlar

İşte bizim sürekli tecrit politikasına dikkat çekmemizin önemli bir nedeni de budur. İmralı’da Sayın Öcalan'a yönelik geliştirilen ve dalga dalga bütün ülkeye yayılan bir hukuksuzluk sistemini yarattıklarını hep birlikte görüyoruz. Mesele sadece İmralı değildir, bütün ülkedir, bütün ülke halklarıdır. Tüm siyaseti ve toplumu kuşatan karanlık sistemi İmralı tecridi üzerinden yürütüyorlar. Hukuk ve Anayasa Ankara’da askıdadır, askıya alınmıştır. Asıl İmralı sistemiyle devreye sokulan özel bir hukukla ve özel bir anayasayla, tecrit anayasasıyla ülkeyi yönetiyorlar. İmralı hukukun sıfır noktasıdır.

Bakın geçtiğimiz hafta 7 ülkeden 35 avukat, aktivist ve siyasetçi Türkiye’ye geldi. Bunlar Tecride Karşı Uluslararası Delegasyonu üyeleriydi. Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da onlarca kurum, aile, parti ve yapılarla görüşmeler yaptıktan sonra 28 Ocak’ta İstanbul’da bir basın açıklaması yaparak İmralı tecrit sistemine son verilmesini istediler. Dünyanın gördüğü gerçeği, Türkiye’de siyaset yürütenlerin de görmesi ve bir karşı tutum alması gerekir.

Muhalefetin tecrit ve savaş politikalarına karşı tutum alması gerekir

Devleti çürümeden kurtaracağız diyen siyasal muhalefete düşen sorumluluk, öncelikli olarak bu çürümenin başlangıcı olan tecrit ve savaş politikalarını görmesidir, buna karşı tutum almasıdır. Sorunların kaynağını görmeyen bir yaklaşım doğru çözümler üretemez. İşte seçim sürecine tam da bu tecrit ve çürüme ortamında giriyoruz ve bunun farkında olmamız gerekiyor. 

Savaş politikalarına karşı çıkmayan bir anlayış iktidarın payandası olmaktan kurtulamaz

AKP-MHP’nin kendi koltuklarını sağlama almak için devreye sokmaktan kaçınmayacağı savaş politikalarını boşa çıkarmanın yolu, en büyük savaş karşıtlığı koalisyonunu oluşturmaktan geçer. Savaş politikalarına karşı çıkmayan bir anlayış iktidarın payandası olmaktan da kurtulamaz. Ret ve inkâr sisteminin yarıklarını alçıyla kapatarak, üzerine boya atarak bu ülkeyi demokratik bir geleceğe kavuşturamazsınız. Özellikle bizim dışımızdaki muhalefetin bunu çok iyi görmesi ve anlaması gerekir. Suriye’den Beştepe’deki Saray’a iktidar tüneli inşa etmek isteyen bu savaş lobisinin oyunları karşısında herkes duyarlı ve uyanık olmak durumundadır.

Bu seçimleri demokrasi güçlerinin yönettiği bir zemine evriltmek gerekir

Özellikle seçimlerin ve sandıkların güvenliği için iktidarın kumpaslarına, oyunlarına karşı demokratik güç birliğinin, işbirliğinin yapılması tarihi önem taşımaktadır. Bu seçimleri, iktidar blokunun değil halkın, demokratik kamuoyunun ve demokrasi güçlerinin yönettiği bir zemine evriltmemiz gerekir. Ne bu ülkede ne de komşu ülkelerin topraklarında savaş istemiyoruz. Bu iktidarın koltuk savaşına heba edilecek gençlerimiz yoktur. “Bu savaşa heba edilecek ekonomik kaynaklarımız yoktur” demek herkesin ortak görevi ve sorumluluğudur.

Halkın oylarını satılık görüyorlar

Buradan tüm demokratik kamuoyuna ve yurttaşlarımıza sesleniyorum. Her gün yeni paketlerle, vergi aflarıyla, hayal tüccarlığı ile halkın karşısına çıkan iktidarın bu ülkeye sunabileceği hiçbir çözüm yoktur, kalmamıştır. Seçimler yaklaşınca halkın kaynaklarıyla kendilerine seçim yatırımı yaptıklarını biliyoruz. Halkın oylarını da satılık olarak gördüklerinin farkındayız. Çünkü onların zihniyetleri budur, anlayışları bu kadardır.

EYT hesaplaması 1 Ocak itibariyle yapılmalı

Bunların tek hesabı, yarattıkları korkunç rant düzenini kurtarmaktır. Halkın geçim savaşı asla bunların umurunda değildir. Tek düşündükleri kendileri, koltukları ve yandaşlarıdır. Bakın EYT’lileri sürekli oyaladılar. EYT eğer Ocak ayı itibariyle yasalaşsaydı, 12 milyar 650 milyon TL EYT’lilerin hesabına yatmış olacaktı. Ama bunu yapmadılar. Şimdi Mart’ta maaşlar yatacak diyorlar. EYT’lilerin Şubat maaşına da çöktüklerinin farkındayız. Çünkü bu parayı yandaşlarına aktarmak için, seçim kampanyalarını yürütmek ve trol ordularını beslemek için kullandıklarını herkes biliyor. Bunu kullanmaya devam edeceklerini de biliyoruz. Buradan çağrı yapıyorum: EYT yasalaştığında maaş hesaplaması ve ödemesi 1 Ocak itibariyle yapılmalı ve EYT’lilerin hesabına yatırılmalıdır.

Hanedanlığı ayakta tutmak için tecride sarılıyorlar

Bakın Saray’ın koruma giderlerine aylık harcanan para tam 43 milyon TL’dir. Bu her ay 5 binin üzerinde asgari ücretlinin maaşı demektir. Halkın sofrasından çalınan ekmek işte buralara harcanmaktadır. Örnekler elbette daha da çoğaltılabilir. Bütün harcamalar, yaptıkları bütçe hesaplamaları tamamen kendi hanedanlarının sefası içidir. Halkın sofrası yine her zamanki gibi boştur. Böyle giderse boş kalmaya da devam edecektir. Bu hanedanlığı ayakta tutmak için tecride, savaşa, kumpaslara sarıldıklarının farkındayız.

Anayasaya göre 3’üncü kez aday olamazsın Erdoğan!

Cumhur İttifakı’nın gündemine bakıyoruz, AKP Genel Başkanını yeniden cumhurbaşkanı adayı yapma telaşı içinde olduklarını görüyoruz. Yurttaşın geçimi ve sofrası bunların gündeminde yoktur. Anayasaya göre 3’üncü kez aday olamazsın Erdoğan. 3’üncü kez aday olamazsın. Çok açık ve nettir. Adaylığı meşru değildir. Buradan tarihe not geçmek istiyoruz. Aday olduğu takdirde meşruluğu olmayan bir adayla karşı karşıya kalacağımızı Türkiye halkları görmeli ve bilmelidir. Anayasayı takmayacakları da ortadadır. AKP Genel Başkanı, yeniden aday olabilmek için “Kronometre 2018’de sıfırlandı” dedi biliyorsunuz. 2018 öncesi yaptığı cumhurbaşkanlığı görevini kendisi yok saydı. Yani kendi kendisini sıfırlıyor. Sıfırlamada usta olduklarını biliyoruz. 

Kendi cumhurbaşkanlığını kendisi tanımıyorsa halk neden onu tanısın?

Bugünkü Erdoğan, 2018 öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstünü bir kalemle çizdi. Kendi cumhurbaşkanlığını kendisi tanımıyorsa, halk onu hiç tanımaz. Ben de diyorum ki, sıfırlamak için kendinizi bu kadar yormanıza gerek yok. Halk zaten sizi sandıklarda sıfırlayacak. Anayasayı sağa sola bükerek aday olacağınıza, gelin bu işten vazgeçin. Çünkü sandıklarda halkın iradesini asla bükemeyeceksiniz. Cumhurbaşkanı olamayacaksınız. Halk size sandıkta izin vermeyecek. Evet, hukuku hiçe sayan, her türlü keyfiliği siyaset haline getiren, halkın kaynaklarıyla kendilerine imparatorluk yaratmak isteyen bu iktidara karşı dur demek tarihi bir sorumluluktur.

Meydanlarda büyüteceğimiz gücü sandıklara taşıyalım

Ekmeği çalınan, geleceği çalınan, umudu çalınan her yurttaşımızla bir olursak, ortak bir seste ve yolda buluşursak bu gidişatı kesinlikle tersine çevirmek mümkündür. “Yeter artık!” seslerini öyle bir yankılandıralım ki Saray’ın koltukları sallansın. Tecrit politikasını da savaşını da iktidarını da talanını da yalanını da istemiyoruz diye haykıralım. Çünkü bizler çoğuz. Biz onlardan daha büyüğüz. Yeter ki yan yana gelelim. Meydanlarda büyüteceğimiz gücü sandıklara taşıyalım ve bu devranı hep birlikte sona erdirelim.  

Bu seçim ülkenin geleceğinin nasıl olacağına karar verme seçimidir

Önümüzde kritik ama aynı zamanda tarihsel bir seçim süreci var. Çünkü sadece cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri değil, bu ülkenin geleceğinin nasıl olacağına karar verilecek bir seçim süreci var. Statükoyu koyu bir faşizmle devam ettirmek isteyenler ile bu ülkenin geleceğini eşit ve özgür bir birliktelikte inşa etmek isteyenler arasında bir seçim olacağı çok açık ve nettir. 

HDP, seçimlerde sonucu belirleyen olacaktır

Emeğin, alın terinin hakkını savunanlar ile emek sömürüsü, açlık ve yoksulluğu kader haline getirmek isteyenler arasında bir seçim olacaktır. HDP, nasıl ki Türkiye’nin tüm sorunların çözümünde anahtar bir noktadaysa, bu önemli seçimde de kesinlikle sonucu belirleyen parti olacaktır. Açık ve net söylüyoruz; ülkeyi yıkımdan kurtararak eşit ve ortak geleceğe taşıyacak temel güç HDP ve birlikte mücadele ortaklığı kurduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’dır.

Bizler ülkenin iki kutuplu siyasete mahkum olmadığını biliyoruz

Çünkü bu ittifak faşizme, karanlığa, emek sömürüsüne, ekolojik talana, kadınlara yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığa, inanç ve kültürlerin yok sayılıp ötekileştirilmesine, cinsiyet kimliğinden dolayı ayrımcılığa maruz bırakılmaya, tüm toplumu teslim alıp tek sesliliğe mahkûm etmek isteyenlere karşı kurulmuş en güçlü toplumsal ittifaktır. Çünkü bizler bu ülkenin iki kutuplu siyasete mahkûm olmadığını biliyoruz. Yıllardır bunun mücadelesini veriyor, bunun aynı zamanda siyasetini yapıyoruz.

Başka bir ülke mümkün diyen milyonlar var

Bu ülkenin tek bir sokağı olduğunu ve o sokağın da sadece kendilerinden oluştuğunu sananlar iyi bilsin ki bu toprakların başka bir sokağı daha var. Orada iradesini yok saydığınız Kürtler var, Aleviler var, Ermeniler var, Süryaniler var, Rumlar var, Lazlar var, Pomaklar var, Romanlar var, kadınlar var, emekçiler var, gençler var. Başka bir ülke mümkün diyen milyonlar var. İşte bu güç de HDP’yle ve Emek ve Özgürlük İttifakı ile ortaya çıktı ve en güçlü toplumsal ittifaka dönüşmek için de var gücüyle çalışmalarını yürütmektedir. Hem Emek ve Özgürlük İttifakı hem de Kürt ittifakımız bu toprakların en köklü mücadelelerinin birleştiği, geçmişten gücünü alan ve geleceğe tarihi not bırakacak en köklü ittifaktır. Seçimlere ülkeyi büyük değişime ve güçlü demokrasiye ulaştıracak en geniş güç birliğiyle, en güçlü mücadele ortaklığıyla yani Emek ve Özgürlük İttifakı’yla yürüdüğümüzün altını çizmek istiyorum.

Demokratik Cumhuriyeti 14 Mayıs’ın zafer yolu yapalım!

Buradan tüm ülke halklarına; işçilere, işsizlere, emekçilere, kadınlara, emeklilere, gençlere, sanatçılara, yazarlara, aydınlara, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine, inanç kimliklerine bir kez daha seslenmek istiyorum: Kendi gücümüzle, kendi mücadelemizle yeniyi, emekten ve özgürlükten yana olanı, yeni bir yaşamı beraber kazanabilir, beraber inşa edebiliriz. Bu birliktelik geleceğin kesinlikle kurucu gücüdür. Geleceği biz kuracağız. Bu saydığım kesimlerle birlikte kuracağız. Bu yürüyüşü büyütmek bizim bu ülkenin halklarına karşı tarihi sorumluluğumuzdur. İşte sizleri de bu yürüyüşü büyütmeye ve geleceğimizi hep birlikte bir kez daha kazanmaya davet ediyorum. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda demokrasiden yana olan herkese mutlaka yer vardır. Kendisini demokratik bir gelecekte ve Demokratik Cumhuriyet’te görmek isteyen herkes için ittifakımızın açtığı yol, birleşme yoludur. Bu yolu gelin 14 Mayıs’ın zafer yolu yapalım!

Dayanışma büyütür ve karanlığı dağıtır

Bildiğiniz üzere başlattığımız dayanışma kampanyası çığ gibi büyümektedir. Öncelikle tüm halkımıza, demokratik dayanışma içinde olan herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Evet, dayanışma büyütür ve karanlığı dağıtır. Kampanyamıza dünyanın farklı yerlerinden binlerce cevap geldi, gelmeye de devam etmektedir. Tiyatrolar HDP için oynamakta, konserler HDP için düzenlenmekte, her masada bir yer HDP için açılmaktadır. Herkes bir gününü HDP’ye vermektedir. Nasıl ki HDP’liler ‘kendimize oy veriyoruz’ diyorsa, şimdi de ‘kendimize yardım ediyoruz’ diyorlar. Bu çok değerli ve anlamlı bir dayanışmadır. Çünkü HDP biziz. HDP, halkın bizzat özüdür. Kumpaslarla HDP’yi durdurabileceklerini sananlar bizleri tanımıyor ama tanıyacaklar.

Kumbarasını bağışlama kararı alan küçük Rojava'nın gözlerinden öpüyorum

Bakın birkaç örnek vermek istiyorum. Biliyorsunuz, ilk bağışçımız 20 TL ile “Öğrenciden bu kadar” diyen Özgür arkadaşımız oldu. Van’da bir anne partimize ulaşarak HDP’yle dayanışmak için iki koyununu sattığını ifade etti. Kocaeli’den bir ailenin çocukları, karne harçlıklarını yollamışlar. Arkadaşlarımız arayıp görüştüler. Geleceğe umut olan bu çocuklara hepimiz adına başarı sözü verdiler. Başarı sözünü bu kürsüden de vermek istiyorum. O kadar çok mesaj ve destek geliyor ki burada sayılamaz. Hakkâri’de bir anne tüm il binası için Keledoş yapmış. Annemizin eline sağlık, emeği var olsun. Kumbarasını bağışlama kararı alan küçük Rojava'nın gözlerinden öpüyorum. 

Safı demokrasiden yana olanlara ne mutlu!

Kafede çalışan öğrenci yevmiyesinin yarısını göndermiş. Bir başka öğrenci ‘Bu akşamki çay paramız partimize’ deyip yatırmış. ‘Yemin ederim son paramdı’ diyen arkadaşa sesleniyorum buradan; vallahi onların da son seçimidir! ‘Öğrenciyim, idare edin’ dedikten sonra ‘en güzel ve en iyi yarınlara’ diyen kardeşimiz iyi bilsin ki, tüm mücadelemiz tam olarak işte bunun içindir. Sizlere iyi bir yarın için çabaladığımızı bilin istiyoruz. Sadece HDP’liler değil destek verenler, özellikle dayanışma içinde olan çok farklı kesimler de var. Bizlerle dayanışma içinde olan ve olmak isteyen dostlarımız çok fazladır, bunun farkındayız. Dayanışmalarını ‘safımız demokrasiden yana’ diyerek yürüttüklerini biliyoruz. Safı demokrasiden yana olanlara ne mutlu! İşte hep birlikte kazanmanın yolu budur ve kazanacağız da.

Okul harçlığını partisine bağışlayanların iradesiyle baş edemeyeceksiniz

Kumpasçılar kulaklarını iyi açsın: Okul harçlığını partisine bağışlayanların iradesiyle baş edemeyeceksiniz. Ceketimi satarım, partimi yine ayakta tutarım diyen bir iradeyi durduramayacaksınız. Safımız demokrasiden yana diyenleri asla engelleyemeyeceksiniz. Kendi örgütlülüğüne ve özgücüne güvenen bir halka asla geri adım attıramayacaksınız.  Kampanyaya destek nedeni sorulan bir gencin dediği üzere ‘Nedensizce HDP’ diyoruz. Bundan daha güzel bir neden var mıdır? İnanın yoktur. Herkesin dayanışma içinde olduğu bir yerde işler asla yarım kalmaz, kalamaz. Her yer HDP’nin dayanışma gücüdür. Tekstiller, sokaklar, beldeler, fabrikalar, esnaf caddeleri ve okullardan gelen sesleri duyuyoruz. Bu destek, bu inanç gösteriyor ki gelecek çoktan kazanılmıştır. Bu güçlü iradenin aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Çünkü zafer umut edenlerindir, zafer inananlarındır, zafer sizindir. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum, tekrardan teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.

31 Ocak 2023