Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

Dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘‘Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’’ hükmüne göre; ailesi veya yakınları tarafından üç gün içinde teslim alınmayan cesetlerin belediyeye veya mülki idare amirliğine gömülmek üzere teslim edileceği ifade edilmektedir.

Bu yönetmeliğin anlamı tam da “cenazelerin kaçırılmasının” yasal kılıfa büründürülerek gerçekleştirilmesidir. Bu yönetmelik ile hukuk dışı uygulanan sokağa çıkma yasaklarına yeni bir zincir eklenmiş, yaşayanlara hak görülen işkence cenazelere de sirayet etmiştir. Yaşamın, yaşama dair her şeyin askıya alındığı bir coğrafyada, anne karnında iken öldürülen bebekten, ölü bedenlerin kaçırılıp kimsesizler mezarlıklarına gömülmesine kadar, ölülerin cansız bedenleri de rehin alınarak yaşamın tüm halkaları devlet eliyle zapturapt altında tutulmak istenmektedir.

Aileler, ölenlerin yakınları bu yönetmelik ile cenazelerini gömemeyecek, son bir kez göremeyecek, dini vecibeleri yerine getiremeyecek, helallik alamayacak, üzerine son toprağı atamayacak, son kez vedalaşamayacak, hatta daha sonra ziyaret etmek istediğinde kimsesizler mezarlığında cenazeyi bulmaya çalışacak belki de bulamayacak, başında duasını edemeyecekler… Halihazırda Silopi’de 19, Cizre’de 26, Sur’da teslim edilmeyen 3 cenaze bu yönetmelik ile kimsesizler mezarlığında defnedilecek olup, bu cenazeler son vecibelerden mahrum bırakılacaktır.

Devlet; sokağa çıkma yasaklarının olduğu, can güvenliğinin bulunmadığı, keskin nişancıların evlerin damında her an bir kişiyi öldürmek için tetikte hazır beklediği bir ortamda vatandaşlarını, cenazeleri derhal almazlarsa yakınlarını kimsesizler mezarlığına gömeceğini bu yönetmelik ile söyleyerek açıkça tehdit etmektedir. Üstelik bu tehdidi yapan devlet, can güvenliğini sağlamak ve yaşam hakkı ihlallerini engellemekle sorumlu olduğu vatandaşına, “can güvenliğinizin garantisini veremem” demek suretiyle korumayacağını söyleyerek, vatandaşın kendi cenazesini almasını da engelliyor!

Devletin cenazeleri defin görevi verdiği belediyeler halihazırda zapturapt altına alınmış, seçilmişleri tutuklanmış olan belediyelerdir. Defin görevi verdiği valiliklerin ise cenaze defin işlemleri için görevlisi, mezarlık yeri dahi yoktur. Bu durum ise başlı başına cenazelerin akıbeti konusunda soru işareti uyandırmaktadır. Valiliklerin pratiklerine bakıldığında, cenazelerin maruz kalacağı hukuksuzluk kaygı yaratmaktadır.

Anayasa başta olmak üzere yasalara ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil eden bu yönetmeliğin hiçbir hukuki tarafı yoktur. Bu yönetmelik devletin halkına yazdığı açık bir tehdit mektubudur! Biz bu mektubu aldık ve insan haklarını askıya alan, ölülere ve ölü yakınlarına yönelik bu işkence yöntemine dair tüm yasal mekanizmaları kullanacak ve toplumu içine girdiği bu derin karanlıktan çıkarmak için elimizden geleni yapacağız. Halkları cezalandırma yöntemlerine her şekilde dur diyecek, hukuksuzluğa karşı mücadelemizi yükselterek sürdüreceğiz...

Meral Danış Beştaş
Halkların Demokratik Partisi
Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili
8 Ocak 2016