Çocuğa yönelik istismar ülkenin en can alıcı gündemlerinden biridir

Çocuk Komisyonumuz, çocuk hakları savunucularıyla birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

HDP Çocuk Komisyonu olarak özellikle son günlerde çokça yaşanan ancak artık alelade bir vaka gibi söylenip geçilen çocuk istismarına yönelik bir açıklama yapmak üzere toplanmış bulunmaktayız. 

Türkiye’de yaşanan iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel alanda yaşanan krizlerin olumsuz olarak en çok etkiledikleri arasında çocuklar bulunuyor. Çocukları toplumsal özneler olarak görmeyen bir akıl, kuşkusuz onların maruz kaldıkları mağduriyetleri de göz ardı etmektedir. Bunun en yakın örneğini, bir çocuğu miting meydanında öğretili laflar ile konuşturup, bir taraftan da gülerek dinleyen siyasi kişiliklerin yaklaşımları ile deneyimledik hepimiz. Bu yöntemin çocuk istismarı olduğunu dahi idrak edemeyen bir siyasi iradenin, çocuğun üstün yararını gözetmesini beklemek de hayal olur. Mevcut iktidardan ne ezilen halklar yararına ne de çocuklar yararına politikalar üretmesini ve yaşama geçirmesini bekliyoruz. Bu nedenle Halkların Demokratik Partisi olarak çocukların başlıbaşına toplumsal varlığını tanıma mücadelesi için ve her türlü çocuk istismarını önlemek üzere bir adım attık ve parti bünyesinde Çocuk Komisyonunu kurduk. Umuyoruz ki bizim adım attığımız bu yol, çocukların haklarıyla birer toplumsal birey olduklarını anlatmak ve tanımak için bir vesile olur, umuyoruz ki diğer siyasi partiler de aynı sorumluluk bilinci ile hareket ederler. Çünkü bu konu, hiçbir iktidarın makro ya da mikro siyasetlerine malzeme olamayacak denli mühim, hiçbir keyfiyete kurban edilemeyecek denli kıymetlidir.

AKP/MHP iktidarının çocukların sorunlarını görünmez kılmak adına attığı adımlar, çocuklar için koruyucu tedbirleri almaktan ve sorumluluklarını yerine getirmekten oldukça uzak bir yerde durduğunun göstergesidir. Çocuklara yönelik istismar vakalarının giderek artması, çocukların sağlıklı gelişimi açısından son derece önemli bir uygulama olan karma eğitim uygulamalarına son verilmeye çalışılması, küçük yaşta evliliklerin önünü açan yasal düzenlemeler gibi pek çok adım, Türkiye’de çocuk haklarının bizzat iktidar tarafından yok sayıldığının, daha doğru bir ifade ile yok edildiğinin ifadesidir. Hatta, istismar vakalarında çocuğun rızasının ceza indirme gerekçesi olduğu savıyla konuşmalar yapan bir eski bakanın, şimdilerde yeniden bakan olarak görevlendirilmiş olması; bu meseleye dair hassasiyet duyan tüm kesimlerin, istismarı meşru gören hafızanın yeniden ve yeniden canlanmasına sebep olmuştur. Özcesi iktidarın mevcut pratikleri ve ötesinde meseleye yaklaşımlarına yönelik topluma verdiği mesajlar, çocukların tüm haklarının tehdit altında olduğuna delalettir.

Kuşkusuz içinde bulunduğumuz ve derinden yaşadığımız bu çoklu krizin sonuçlarından biri çocuklara yönelik istismardır. Evet; çocuğa yönelik istismar ülkenin en can alıcı gündemlerinden biridir.

Çocuk istismarı, çocuğun fiziksel ya da psikolojik gelişimini olumsuz olarak etkileyen davranışların bütünü olarak tanımlanmaktadır.                              

Nitekim 23 milyona yakın bir nüfusla Türkiye nüfusunun dörtte birini oluşturan çocuklar ne yazık ki bugün ülkemizde şiddetten, yoksunluk ve yoksulluktan, her türlü istismar ve sömürüden, savaşların yıkıcı etkilerinden, mülteci olmaktan, evlilikten, cezaevlerinde bulunmaktan ve anadilinde eğitim görememekten muzdariptir. Milyonlarca çocuk bu topraklarda; işçilik/zorla çalıştırılma, istismar, madde bağımlılığı, şiddet ve yoksulluk gibi sorunlarla karşı karşıyadır.

Değerli Basın Emekçileri,

Şüphesiz ki çocuk istismarının en sert biçimi çocuklara yönelik cinsel istismardır. Sürekli bir biçimde ülkenin farklı kentlerinde, farklı mekânlarda, farklı biçimlerde çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları gündeme gelmektedir.

İstismar vakalarının; bilhassa devlet kurumlarında, okullarda, yurtlarda gerçekleşiyor olması, açık ve net bir şekilde, bu mesele ile yüzleşmeyi gerektirmektedir. Devletin her bir kurumu bu yüzleşmenin muhatabıdır! MEB; okullarda meydana gelen istismar vakalarında çocuğun değil istismar failinin yanında duruyorsa bu, bir hakikatin üstünün örtülmesidir. İstismara uğrayan çocuğun hayatını hiçe sayarcasına, göreve devam kararı verdiği yahut çoklukla terfi ettirdiği öğretmenleri/idarecileri niye koruduğunu bu topluma, çocuklara açıklamakla mükelleftir bu iktidar kurumları.

Yine, yargı kurumları, beraat ettirdikleri, cezasızlık politikaları ile ödüllendirdikleri istismar faillerini açıklamakla mükelleftir! Neden faillerin daha az ceza alması için uğraş verdiklerini açıklamak ve dahası bu topluma hesap vermek zorundadır!

Sağlık Bakanlığı… Hastanelerde yüzlerce gebe çocuğun varlığını neden toplumdan gizlediğini; meselenin üzerine gitmek yerine neden bu vahim tabloyu ortaya çıkaranların üzerine gittiğini açıklamak zorundadır! Evet, İstanbul’da, Antalya’da yüzlerce hamile çocuk bulunulduğuna dair kamuoyuna yansıyan haberleri takip ediyoruz ve HDP olarak bu çocukların varlığını unutmuyoruz.

Ensar vakfında ortaya çıkan acı tabloyu biz unutmadık, öte yandan kurumun adı lekelenmesin diye çocukları yok sayan aile bakanını da unutmadık! Ve ondan sonra gelen, asla görevlerinin gereğini yerine getirmeyen aile bakanlarını da unutmadık! En son 12 yaşındaki çocuğun Fatsa’da bir cemaat yurdunda maruz kaldığı istismar vakası gündemde! Son birkaç yılda tarikat/cemaat/Diyanet/milli eğitim yurt ya da evlerinde yaşananlar bunlar ve bunun gibi onlarcası. Böyle gittiği sürece Enes Kara gibi kendini güvende hissetmeyen ve geleceksiz gören gençlerin haykırışını daha fazla duymaya devam edeceğiz. Enes’in ve diğer çocukların itirazı ve sesi HDP olarak bizim gündemimizde; çünkü bizim gündemimiz çocuk ve çocuğun varlığının tanınması.

Evet, böylesi tekil gibi görünen olaylarla, hatta kamuoyuna yansıyan olaylarla sınırlı değil istismar mevzusu. Salt kamuoyunda infial yaratan hadiselerle değil, konuyu bütünsel olarak irdelemek gerekiyor. Bunun bir sistem sorunu, ideolojik bir mesele olduğunu kabul etmediğimiz müddetçe çözümü de bulamayacağımız aşikardır.  Bakınız, çocuklara yönelik cinsel istismar tekil birer vaka olarak belli yerler özelinde yaşanmamakta, ne yazık ki yaygın bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Bu sürekli artışı gösteren son verilerden biri İzmir Barosu’na ait. Buna göre: İzmir Barosu, 2020 yılında çocuk istismarı suçu için 1.078 avukat görevlendirdi. Bu sayı 2021’de 1.470’e çıktı. Demek ki çocuklar risk altında! Mesele ötelenemeyecek kadar aciliyet barındırıyor.

Ama kafasını kuma gömmekte pek mahir olan iktidar; bu şiddet biçimi ile mücadele etmek yerine kamuoyundan verileri saklamayı tercih etmektedir. Ortada devlet verisinin olmaması bunun izahıdır. Örneğin, Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği’nin, 2014 yılından 2017 yılları arasında Türkiye genelinde cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının %67,9 oranında bir artış gösterdiğini gösteren raporun Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce erişimi engellemiştir. Engellenmiş, çünkü yok sayılıyor. Çocukların varlığı gibi onlara yönelik istismar da yok sayılıyor. Ancak bilinmelidir ki toplumsal bir sorunu görmezden gelmek ve yok hükmünde kabul etmek, sorunun daha da artmasından, derinleşmesinden başka bir sonuç yaratmaz. gerçekleri gizlemekle meseleyi ne yok sayabilirsiniz ne de çözebilirsiniz!

Peki, neden çocuklara yönelik cinsel istismar başta olmak üzere çocuk istismarı gittikçe artmaktadır? Bunun temel sebebi bu istismara yönelik bütünlüklü tedbir ve politikaların hayata geçirilmemesidir. Koruyucu önlemlerdeki yetersizlik ile cezasızlık politikası vakaları arttıran başlıca sebeplerdir. Yine özellikle iktidarın çocuk istismarı konusunda etkin bir politika geliştirmesi bir yana bu şiddeti meşrulaştıran dil ve söylemlere bu şiddetin artmasına sürekli bir biçimde neden olmaktadır.

Ayrıca, yargının bu konuda etkin işlememesi, faillere iyi hal indirimleri gerçekleştirmesi istismarın artmasına neden olan temel etkenlerden biridir. Çocuklara yönelik istismar vakalarındaki cezasızlık ve meşrulaştırma süreci iktidar yargı ve kolluk tarafından adeta el ele işlemektedir.

Öte taraftan, Türkiye’de çocuk istismar suçunun failleri içerisinde kamu çalışanları ve devletin kolluk gücü sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Özellikle Şırnak, Batman, Hakkâri, Diyarbakır ve Van gibi kentlerde faillerinin kolluk güçleri olduğu çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları çokça yaşanmaktadır. Bu faillerin önemli bir kısmı ya yargılanmamakta ya cezai indirimler almaktadır.

Değerli Basın Emekçileri,

Türkiye’de çocukların karşı karşıya kaldığı istismar gibi yapısal sorunların çözülmemesi çocukluğa ilişkin yerleşik tahayyülden ileri gelmektedir. Yani, çocuklar yurttaş olarak kabul edilmemektedir. Çocuklar ailenin bir öznesi değil; tamamlayıcı bir parçası gibi görüldüğü için sorunları yahut maruz bırakıldıkları durumlar da rahatlıkla sümen altı edilmektedir.  Fakat çocuklar birer öznedir! İşe önce çocukları birer toplumsal birey, birer özne olarak görerek başlanmalıdır. Çocuklar kimsenin nesnesi, tamamlayıcı bir parçası, projesi ya da yatırım aracı değildir!

İşte çocuklar hep bir müdahale nesnesi olarak görüldüğü için, karşı karşıya olduğu yapısal sorunlara yapısal çözümler üretecek daimi bir çocuk komisyonu meclis bünyesinde teşkil edilmemiştir. Çünkü akıllara dahi gelmemiş. Sırf yasak savmak adına İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kurulmuştur. Çocuklar yasak savacağınız bir topluluk değildir, bu toplumun temel öznelerinden biridir. İşte bu nedenle Partimiz parlamentoda çocuk ihtisas komisyonunun kurulması için yıllardır mücadele vermektedir. Nitekim daimi bir komisyonun kurulması için birçok defa kanun teklifi hazırlanmış ve meclise sunulmuştur. Ancak ne meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar ne de diğer muhalefet bu konuyu sahiplenici bir tutum sergilemiştir. HDP bu konudaki ısrarlı mücadelesine devam etmektedir. Bu amaçla HDP Çocuk Komisyonu kurulmuştur. Çocuklara yönelik her türden şiddet ve kötü muamelenin son bulması için çocuklarla çalışan kurumlarla birlikte çalışarak mücadele edeceğiz. Her konuda toplumu dönüştürme iddiasını yüksek sesle söylemekten çekinmeyen, hak alanında buzkıran görevini üstlenen siyasi anlayışımız, çocukların, çocukluktan gelen haklarını bir bir elde edinceye dek mücadele etmeye ısrarla devam edecektir!

2 Şubat 2022