
Bu ülkenin samimiyetten yoksun konularının ilk sıralarında 23 Nisan gelmekte. Çocuk sevgisi ve çocuklara verdiğimiz önemin eşi benzeri görülmemiş bir anlatımla dile getirildiği, çocuk bayramının olmasının ne büyük bir erdem ve ayrıcalık olduğu 23 Nisan günü anlatılır da anlatılır. Şenlikler, gösteriler, o güne özel programlarla sanırsınız ki çocuk cennetinde yaşıyorsunuz. Oysa ülke vergi cenneti, çocuk cehennemidir.
Bu ülkenin çocuk gerçekliği bu samimiyetsiz 23 Nisan’a ihtiyaç duyacak kadar vahim bir tabloya sahiptir. ‘Çocuk haklarıyla çocuktur’ diyenlerle çocukları her geçen gün kendi ahlaki yozluklarına mahkûm edenler arasındaki siyasi gerilim, bu ülkenin en önemli sorununa işaret etmesi açısından büyük önem taşıyor. En son yaşanan Ensar vakası, sözümüzün hayattaki gerçekliğini büyük bir açıklıkla ortaya koymakta.
Bu ülkede sayısı tespit edilemeyecek kadar çok çocuk cinayeti işlenmekte. Çocuk cinayeti vakalarının ciddiyetsiz bir şekilde ele alınması ve sağlıklı bir istatistiğinin tutulmaması inanılır gibi değil. Çocuk cinayetleri konusunun en yoğun yaşandığı yerler savaş ve katliamların yaşandığı il ve ilçeler. Başbakana göre Cizre’de, Sur’da, bölgenin birçok yerinde öldürülen çocuklar terörist. Anne karnında, 35 günlük, 1 yaşında bu çocuklarımız. Ölümlerin bu denli çok olduğu ülkede çocuklara yönelik, evde, okulda, sokakta yaşanan şiddetten söz bile edilmiyor.
Öldüremedikleri çocuklara reva görülen ise istismar. İstismara uğrayan çocuk sayısını da bilmiyoruz. Milli Eğitim Bakanı istifa etmek yerine kendi dönemlerinde meslekten ihraç edilenlerin şaşkınlık yaratan sayısını veriyor. Bu vakalar uzayda yaşanmış sanki! Olay kişisel boyutta ortaya çıkarsa infial yaratıyor ve o olay sınırlarında konu sönümleniyor. Devletin bekası bu konuda da birinci öncelik. İstismarın meşru hallerinden biri de çocuk gelinler. Utanmazlığın doruklarında gezen anlayışın düğün dernekle yaklaştığı bir konu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın bir kerelik anlayışı kendisini bu gelinlerin şahidi yapıyor...
Tüm bu vakalar içinde verisine sahip olduğumuz alan çocuk işçiliği ve çocuk yoksulluğu. Bu alandaki rakamlar ayrı bir utanç tablosu. Türkiye’de çocuk işçi sayısı 900 binlere ulaşmış durumda. Sayının çokluğu kadar çocuk sömürüsünün boyutu, iş cinayetlerindeki payı da ürkütücüdür. İş cinayetlerinde yılda yaklaşık 60 çocuk ölmekte. DİSK-AR’ın yaptığı çalışmaya göre çalışan çocukların %3,4’ü sakat kalmakta veya yaralanmakta, %34’ü aşırı yorulmakta, %33’üne iş yerinde yemek verilmemekte, %36’sının haftalık izni yok. Daha kötüsü, %90’nının yıllık izni de yok.
Çocukların çalışma nedenlerinin başında ailelerin içinde bulunduğu yoksulluk koşulları gelmektedir. Yoksul ailelerin büyük bir çoğunluğu çocuklarının çalışmasına muhtaç. Çalışan çocukların neredeyse tamamı bu nedene bağlı olarak çalışıyor. Bu çocukların bir kısmı aile işinde çalışırken, %60’ı aile dışında çalışıyor. Aile dışında çalışan çocukların çok büyük bir kısmı okula gidemiyor. Eğitimde 4’lük sistemin yarattığı sonuçlardan birisini bu verilerde görüyoruz.
Durum buysa; ölen, istismara uğrayan, çocuk yaşta evlendirilen, şiddete maruz kalan, okul yerine işe giden ve aşırı sömürülen, yoksulluğun girdabında savrulan çocuklarımızın yaşadığı bu cehennemde vicdanı yitik Bakanlar’ın bayramı kutlu olsun.
Bu ülkenin çocuk gerçekliği bu samimiyetsiz 23 Nisan’a ihtiyaç duyacak kadar vahim bir tabloya sahiptir. ‘Çocuk haklarıyla çocuktur’ diyenlerle çocukları her geçen gün kendi ahlaki yozluklarına mahkûm edenler arasındaki siyasi gerilim, bu ülkenin en önemli sorununa işaret etmesi açısından büyük önem taşıyor. En son yaşanan Ensar vakası, sözümüzün hayattaki gerçekliğini büyük bir açıklıkla ortaya koymakta.
Bu ülkede sayısı tespit edilemeyecek kadar çok çocuk cinayeti işlenmekte. Çocuk cinayeti vakalarının ciddiyetsiz bir şekilde ele alınması ve sağlıklı bir istatistiğinin tutulmaması inanılır gibi değil. Çocuk cinayetleri konusunun en yoğun yaşandığı yerler savaş ve katliamların yaşandığı il ve ilçeler. Başbakana göre Cizre’de, Sur’da, bölgenin birçok yerinde öldürülen çocuklar terörist. Anne karnında, 35 günlük, 1 yaşında bu çocuklarımız. Ölümlerin bu denli çok olduğu ülkede çocuklara yönelik, evde, okulda, sokakta yaşanan şiddetten söz bile edilmiyor.
Öldüremedikleri çocuklara reva görülen ise istismar. İstismara uğrayan çocuk sayısını da bilmiyoruz. Milli Eğitim Bakanı istifa etmek yerine kendi dönemlerinde meslekten ihraç edilenlerin şaşkınlık yaratan sayısını veriyor. Bu vakalar uzayda yaşanmış sanki! Olay kişisel boyutta ortaya çıkarsa infial yaratıyor ve o olay sınırlarında konu sönümleniyor. Devletin bekası bu konuda da birinci öncelik. İstismarın meşru hallerinden biri de çocuk gelinler. Utanmazlığın doruklarında gezen anlayışın düğün dernekle yaklaştığı bir konu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın bir kerelik anlayışı kendisini bu gelinlerin şahidi yapıyor...
Tüm bu vakalar içinde verisine sahip olduğumuz alan çocuk işçiliği ve çocuk yoksulluğu. Bu alandaki rakamlar ayrı bir utanç tablosu. Türkiye’de çocuk işçi sayısı 900 binlere ulaşmış durumda. Sayının çokluğu kadar çocuk sömürüsünün boyutu, iş cinayetlerindeki payı da ürkütücüdür. İş cinayetlerinde yılda yaklaşık 60 çocuk ölmekte. DİSK-AR’ın yaptığı çalışmaya göre çalışan çocukların %3,4’ü sakat kalmakta veya yaralanmakta, %34’ü aşırı yorulmakta, %33’üne iş yerinde yemek verilmemekte, %36’sının haftalık izni yok. Daha kötüsü, %90’nının yıllık izni de yok.
Çocukların çalışma nedenlerinin başında ailelerin içinde bulunduğu yoksulluk koşulları gelmektedir. Yoksul ailelerin büyük bir çoğunluğu çocuklarının çalışmasına muhtaç. Çalışan çocukların neredeyse tamamı bu nedene bağlı olarak çalışıyor. Bu çocukların bir kısmı aile işinde çalışırken, %60’ı aile dışında çalışıyor. Aile dışında çalışan çocukların çok büyük bir kısmı okula gidemiyor. Eğitimde 4’lük sistemin yarattığı sonuçlardan birisini bu verilerde görüyoruz.
Durum buysa; ölen, istismara uğrayan, çocuk yaşta evlendirilen, şiddete maruz kalan, okul yerine işe giden ve aşırı sömürülen, yoksulluğun girdabında savrulan çocuklarımızın yaşadığı bu cehennemde vicdanı yitik Bakanlar’ın bayramı kutlu olsun.
Sezai Temelli
Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu Üyesi