Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

20 Kasım 1989 tarihinde onaylanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme sayesinde çocuk hakları evrensel düzeyde yasalarca da tanınmıştır. Sözleşme, yaşama; anadilinde eğitim dahil eksiksiz biçimde gelişme ve sağlık; zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma ve insanca yaşam sürdürme; aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma haklarını kapsamaktadır.

Türkiye, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi 1990 yılında imzalamıştır. Ancak 1990’dan bu yana aradan geçen 25 yılda çocukların korunması bağlamında köklü bir ilerlemeden söz edebilecek bir tablo ne yazık ki yoktur. Türkiye, çocuk hakları açısından sorunlu bir ülke olma özelliğini sürdürmektedir.

- Operasyon, yaralanma, ölüm, linç, şiddet, etkisiz hale getirmek söylemi tekrardan günlük yaşamın bir parçası haline getirilmiş durumdadır. Öfke, nefret, kin ve intikam almaya dayalı kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı politika ve uygulamalar çocuklar arasında duygusal kopuşların, şiddet ve nefretin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Yaşanan devlet şiddeti ve toplumsal olaylar çocukların ruhsal gelişimlerini, eğitim ve sosyal yaşamlarını doğrudan olumsuz etkilemektedir.

- Öte yandan çocuklar Türkiye’deki eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibari ile etnik köken, kültür, dil ve inanç ayrımcılığına uğratılmaktadır. Türkiye’de dezavantajlı durumdakilerin başında anadili Türkçe olmayan çocuklar; engelli çocuklar; azgelişmiş ve kırsal kesimdeki çocuklar; yoksul kent mahallelerindeki çocuklar; Roman, Alevi ve gayrimüslim çocuklar; çatışma ortamındaki Kürt çocuklar; uluslararası göçmenler ve kız çocukları gelmektedir.

- Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 30’unu çocuklar oluşturmaktadır. Türkiye’de yoksul çocuk sayısı 7,5 milyon civarındadır. Yoksulluk koşullarından dolayı çocuklar tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde uzun çalışma saatlerinde ve çok düşük ücretlerle son derece olumsuz koşullarda çalıştırılmaktadır. 2014 yılında yaşamını yitiren 1886 işçinin 54’ü çocuk işçidir.

- Çocukların yargıda gördüğü muamele uluslararası standartlara uygun değildir, ceza infaz kurumuna giren çocuk hükümlülerin oranı artmaktadır. Çocuk evliliği halen ciddi boyutlarda sürmekte, uyuşturucu madde kullanımında görülen artış kaygı uyandırmaktadır.

- Savaşların en büyük mağduru çocuklardır. Son yıllarda bölgemizde yaşanan savaşlardan milyonlarca çocuk olumsuz etkilenmektedir. Binlercesi çatışmalar nedeniyle, yüzlercesi göç yollarında hayatını kaybetmiştir. Bu çocuklar ülkemizde istismarlar başta olmak üzere beslenme, barınma, eğitim ve sağlık sorunları ile karşılaşmaktadır.

Özellikle son dönemde bu topraklarda yaşanan şiddet ve çatışma ortamı, çocuk ölümleri çocukların geleceği için kaygılarımızı arttırmaktadır. Kürt ilçelerinde aylardır uygulanan sokağa çıkma yasakları ve AKP-Saray politikaları nedeniyle bebekler ve çocuklar öldürülmekte ve büyük baskılar yaşamaktadır.

Türkiye’de çocuk hakları sadece kağıt üzerinde yazılıdır. Unutmamalıyız ki, çocuk haklarıyla çocuktur. O nedenle vazgeçilmez olan çocuk haklarını tanımak, metinleri imzalamak yetmez, bunların mutlaka eksiksiz uygulanması gerekir. Türkiye’nin 1990 yılında imzaladığı, 1995 yılında yürürlüğe koyduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uyumu ülkenin demokratikleşmesiyle iç içe bir meseledir. Bu Sözleşme’ye Türkiye’nin koymuş olduğu çekinceler çocuk haklarını kısıtlayan özelliktedir.

Türkiye, çocuk hakları lehindeki tüm uluslararası sözleşmeleri çekincesiz kabul etmelidir. Çocukların şiddet, suiistimal, her türlü istismar, kötü muamele, sömürü, kölece çalıştırılma ve ayrımcılıktan korunması; çocuk cezaevlerinin kapatılması; başta nitelikli eğitim ve sağlık olmak üzere, tüm kamu hizmetlerinden eşit ve parasız bir biçimde yararlanması için mücadele bugün de güncel olandır.

Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
20 Kasım 2015