Karaman’da, Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne ait yurtlarda kalan 9-10 yaşlarındaki çocukların, yine bu yurtlarda kaldığı iddia edilen sözde ‘gönüllü’ bir öğretmenin cinsel saldırısına maruz kaldıkları haberi basına yansımıştır. Bu kişi hakkında dava açılmış, “çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "hürriyeti tehdit", "kasten yaralama" ve "müstehcen görüntüleri izletme” suçlarından 600 yıla yakın hapsi istenmiştir. Dava ile ilgili, istismara uğradığı iddia olunan 8 çocuğun KAİMDER, 2 çocuğun ise kamu yararına çalışan vakıf statüsündeki Ensar Vakfı ile ilişkili yurtlarda kaldığını belirten iddianame kabul edilmiştir. Araştırma henüz derinleşmediğinden maalesef rakamın artacağından endişe duyulmaktadır.
Kamuoyunu derinden yaralayan bu olay ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, yaptığı açıklamada, “Bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” ifadelerini kullanmıştır.
Bu tür kurumların çocuklar için elverişliliği konusunda denetim yetkisine sahip olması gereken ve bu kurumlarda çocukların korunması açısından zafiyet olması ihtimali üzerinde titizlikle durması gereken bir bakanın bu sözleri, çocuğun yararına öncelik verilerek konunun ve kurumun ele alınacağına dair kamuoyunda ciddi bir şüphe yaratmış, vakıf yurtlarında bulunan diğer çocuklarla ilgili de kaygı yaratmıştır.
Bu madde gereğince çocuğun her tür istismarını ve cinsel istismarı da önlemek devletlerin yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için; düzenli olarak çocuğa yönelik hizmetlerin izlenmesi, bunun için veri toplanması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Ayrıca çocuğun da devlet tarafından izlenmesi gerekir. Riski önceden fark edip önlemeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Korunma hakkıyla ifade edilen, yalnızca istismar yaşandıktan sonra devreye giren etkili bir sistemin değil; aynı zamanda önleyici bir sistemin de varlığıdır. Fiilin gerçekleşmesi halinde ise ikincil mağduriyetlerin önlenmesi için mağdurların adalete erişimlerini kolaylaştırmak ve fiziksel ve psiko-sosyal iyileşmelerine yardımcı olacak hizmetler vermek gerekmektedir.
Türkiye’de yaşanan çocuklara yönelik yoğun istismar vakaları ise, çocukların fiziksel ve psiko-sosyal varlıklarını korumakla yükümlü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın görevde ciddi bir ihmali bulunduğunu söz konusu önleyici ve cezalandırıcı mekanizmaların geliştirilmediğini ortaya koymaktadır.
Bakanlık ayrıca, şiddete uğrayan kadınlar için İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olmasına karşın arabulucuk mekanizmalarının devreye sokulması, kadınların sığınma evlerinde karşılaştıkları kötü muameleler, kadınların sadece “aile bütçesine katkı yapacakları” güvencesiz ve esnek işlere yönlendirilmesi, gibi kadınları değil; yalnızca aileyi koruyan politikalarıyla da kadınların toplum içindeki konumlarını güçlendirmek, erkek ve kadınlar arasındaki güç eşitsizliklerinden kaynaklı sorunları gidermek yükümlülüklerini de yerine getirememektedir. Bakanlık bütçesinin de kadınların güçlendirilmesi hedefine ayrıldığını ifade etmek güçtür. Bakanlık bütçesinin neredeyse tamamını sosyal yardımlar oluşturmaktadır.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede oldukça geri olunduğu ve her gün kadın cinayetlerinin işlendiği bir dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 30 Ocak’ta katıldığı televizyon programında kadına yönelik şiddetin olmadığına dair bunun “algıda seçicilik” olduğunu belirttiği bir ifade kullanmıştır. Bakan’ın kadına yönelik şiddeti görmezden gelen hatta bu cinsiyetçi ve üstünü kapatmaya yönelik tavrı desteklemesi kabul edilemez. Bakan her defasında aileyi güçlendirmek üzerinden çalışmalar yürüttüğünü söyleyerek de kadını yok saydığını ve politikalarını kadın ve çocukları güçlendirmek üzerinden değil aile kurumu koruyucu tedbirler aldığını beyan etmektedir. Bakanlığın yalnızca aileyi korumaya dayalı ve bütün sorunların kaynağını ailenin dağılmasına indirgeyen politikası şiddetin gerçek sebebini gizleyerek kadına yönelik şiddeti artırmaktadır.
Ülkede kadın cinayetlerinin işlendiği, kadınların kamusal ve özel alanlarda cinsel şiddet ve saldırıya uğradıkları zaman “kadınların yanındayız” demeyen, bu konulara dair hiçbir açıklamaya yapmayan aksine kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran bir yaklaşıma sahip bakan Ensar Vakfı söz konusu olduğunda destek çıkmaktan geri durmamaktadır.
Açıklamış olduğumuz hususlar doğrultusunda, çocuklara yönelik cinsel istismarda, ve kadınlara yönelik şiddette üst düzeyde sorumluluğu bulunan; çocukları ve kadınların uluslararası anlaşmalar ve kanunlardan kaynaklı haklarını koruma yükümlülüklerini yerine getirmeyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkında gensoru açılması ve Anayasa ve İçtüzük hükümleri gereğince görevinden alınması elzemdir.
Çağlar Demirel - İdris Baluken
Halkların Demokratik Partisi
Grup Başkanvekilleri
24 Mart 2016