Çocuk Komisyonumuz kuruldu: Geleneksel ve modern anlayışa itiraz ederek çocuk politikası oluşturuyoruz

Çocuk Komisyonumuz kuruldu. Komisyonun kuruluşu ve 20 Kasım Çocuk Hakları Günü nedeniyle Parti Meclisi Üyemiz Nuray Türkmen ve Şırnak Milletvekilimiz Hüseyin Kaçmaz Genel Merkezimizde bir açıklama yaptı. Kaçmaz ve Türkmen şunları söyledi:

Hüseyin Kaçmaz: Çocukların yaşadığı sorunları çözecek daimi bir meclis komisyonu yok

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 20 Kasım 1989’da BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 193 ülke tarafından imzalandı. Çocukların sahip olması gereken temel insani hakları (barınma, eğitim, sağlık, beslenme ve diğer başka haklar) içeren değiştirilemez 54 maddeden oluşan bu sözleşmenin kabul edildiği gün olan 20 Kasım, ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır.

Kürt çocukları asli unsur oldukları gerekçesiyle anadilinde eğitim hakkını kullanamıyor

Türkiye, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi 14 Eylül 1990 yılında imzaladı ve sözleşmede yer alan anadili ve kültürel haklara vurgu yapan 17. 29. ve 30. maddelere çekince koydu. Böylece çocukların anadilinde eğitim hakkı ve eğitimin kültürel çeşitliliği içerecek şekilde düzenlenmesi gibi sorumlulukları üstlenmedi. Çekinceye gerekçe olarak, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Anlaşması’nda azınlık tanımının sınırlı olması savunması yapılmaktadır. Yani Türkiye’ye göre Kürt çocuklarının azınlıklar kadar hakkı yoktur, hatta asli unsur oldukları gerekçesiyle Kürt çocukları kendi anadillerini kullanamamaktır. Bu çekince, sözleşmenin diğer maddelerinin de ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. BM Çocuk Hakları Komitesi de bu çekincelerin kaldırılmamasını birçok kez eleştirmiş, Türkiye’yi uyarmıştır. Ancak ne yazık ki aradan geçen 26 yıla rağmen Türkiye bu çekinceleri kaldırmak için adım atmadığı gibi, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirecek bir politika izlememiş ve çocukların maruz kaldığı yakıcı sorunlara çözüm üretmemiştir.

YİBO’lar asimilasyon kurumları olarak çalışıyor

Toplam nüfusun %27.2’sini oluşturan 22 milyon 750 bin çocuğun yaşadığı Türkiye’de çocuklar; yoksunluk ve yoksulluktan, her türlü istismar ve sömürüden, ayrımcılıktan, mülteci olmaktan, savaşların yıkıcı etkilerinden, cezaevlerinde bulunmaktan ve anadillerinde eğitim görememekten muzdariptir. Türkiye’de merkezi yönetimin tekçi ve baskıcı karakterinin izdüşümünü en çok gördüğümüz alanlardan biri de Türkçe dışındaki dillerin maruz kaldığı dezavantaj, ötekileştirme ve asimilasyon politikalarıdır. Türkçe dışındaki dillerin kamusal alandan uzaklaştırılması, beraberinde bu dillerin hayatın tüm alanlarından tecrit edilmesiyle neticelenmiştir. Türkiye’de 10 milyonu aşkın çocuk bugün anadilinde eğitim görememektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürtlere, Müslüman olmayan halklara ve Türk olmayan nüfusa Türklük ve Türkçe tek seçenek olarak dayatılmaya devam etmektedir. Bu açıdan örneğin Yatılı Bölge Okulları (YİBO’lar) çocukların asimile olmasında devletin yürürlüğe koyduğu özel bir kurumdur. Kuşakları aşan bir travma etkisi yaratma potansiyeline sahip bu kurumsal şiddetten en çok çocuklar etkilenmektedir. Çocuklar asimilasyon politikalarının, kültürel farklılıkların reddinin, tarihsel mirasın yok edilmesinin, hafızasızlaştırmanın ve anadilinde yaşamın baskılanmasının etkisiyle beraber travmatize edilmekte ve toplumsal özne inşa süreçlerinin dışına itilmektedirler.

2 milyon çocuk işçi çalıştırılıyor

Yine, Türkiye’de bugün resmi rakamlarla yaklaşık 2 milyon çocuk çalıştırılmaktadır. Türkiye’de çocuk işçiliği halihazırda yasak olmasına rağmen engellenmemektedir. Çocuk işçiliği çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren işlerde neredeyse köle emeği koşullarında çalıştırılmasına dönüşmüştür. Yapılan araştırmalar çocuk işçiliğinin en önemli nedenleri arasında savaş, göç, yoksulluk, gelir adaletsizliği kayıt dışılık, ucuz iş gücü talebi ve denetimsizliğin olduğunu ortaya koymaktadır.

Yaklaşık 2 bin çocuk cezaevlerinde büyüyor

Yine, anneleriyle birlikte 0-6 yaş grubu toplam 345 çocuk cezaevinde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra 60‘ı kız çocuğu olmak üzere 1.896 çocuk cezaevinde tutulmaktadır. Çocuklar cezaevlerinde şiddet, işkence, taciz ve kötü muameleye maruz kalmaktadırlar. Yakın tarihte Pozantı, Şakran, Kürkçüler, Antalya ve Sincan Çocuk Ceza İnfaz Kurumları’nda kalan çocukların gördüğü işkence, kötü muamele ve diğer onur kırıcı muameleler bunlardan sadece kamuoyuna yansıyan birkaçıdır.

Ayrıca dezavantajlı gruplar içinde yer alan engelli/nöroçeşitli çocuklar ve mülteci çocuklar için eğitim hakkı, ayrımcılık yasağı, çatışma etkilerinin azaltılması ve çocuklara fiziksel, hukuki ve psikolojik olarak korunma sağlanmasında tamamlayıcı çabaların desteklenmesi bakımından bütünlüklü politikalar üretilmemekte, uluslararası sözleşme hükümlerinin ısrarla altını çizdiği çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gerekliliği çoğu zaman kağıt üzerinde kalan, hayatta bir karşılığı olmayan bir söyleme dönüşmektedir. Özellikle Kürdistan’da devletin narkopolitika uygulamalarıyla çocuklar madde bağımlısı hale getirilmektedirler.

Çocuklar özne olarak görülmeli

Türkiye’de çocukların karşı karşıya kaldığı yapısal sorunların çözülmemesi çocukluğa ilişkin yerleşik tahayyülden ileri gelmektedir. Buna göre çocuklar yurttaş olarak kabul edilmemekte, daha ziyade ya ebeveyn veya aileye bağımlı/ailenin uzantısı şeklinde ya da üzerine gelecek inşa edilebilen bir nesne/şey olarak kurgulanmaktadır. Yine çocuklar birer özne olarak görülmemektedir; yaşamları, yaşam alanları ve gelecek tahayyülleri hakkında toplumsal sorunların çözüm süreçlerine katılmaları engellenmektedir. Oysa çocukların kendileri ve yaşam alanları hakkında fikir beyan etmesi, taleplerde bulunması, karar alma süreçlerinin belli aşamalarına dahil olması ve esasen toplumsal sorunların çözüm süreçlerine katılabilmesi yalnızca toplumsal değerlere duyarlı sosyal devlet olmanın ve demokratik işleyişin bir gereği değil aynı zamanda çocukların karşı karşıya kaldığı sorunların çözüme kavuşması açısından da oldukça önemlidir.

Çocuklara yönelik kapsayıcı politikalar üretilmiyor

Nüfusun yaklaşık 3’te 1’ini oluşturan çocukların şiddete ve istismara uğraması, maddeye bağımlı hale getirilmesi, çalıştırılması, evlendirilmesi ve anadilinde eğitim ve ücretsiz sağlık hakkı gibi temel haklarından mahrum edilmesi yaygın biçimde devam ederken çocuklara yönelik kapsayıcı politikalar hala üretilebilmiş değildir. Bu yapısal sorunların çözüme kavuşması yönünde devlet etkin politikalar geliştirmemektedir. Çocukların gündeme gelmesi ancak Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz gibi çocuklar katledildiğinde, zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamlarını yitirdiklerinde ya da Ensar Vakfı, Rabia Naz vakaları gibi büyük istismar vakaları yaşandığında mümkün olabilmektedir.

Çocukların yaşadığı sorunları çözecek Meclis bünyesinde daimi bir komisyon yok

Türkiye’de çocukların yaşadığı ciddi sorunlara ve 23 milyona yakın çocuk nüfusuna rağmen gerekli yasal düzenlememeleri yapacak, çocukların karşı karşıya olduğu yapısal sorunlara bütünlüklü çözümler üretecek daimi bir çocuk komisyonu Meclis bünyesinde yoktur. Partimiz bir çocuk ihtisas komisyonunun kurulması için yıllardır mücadele vermektedir. Nitekim bu bağlamda daimi bir komisyonun kurulması için kanun teklifi hazırlanmış ve Meclis'e sunulmuştur. Ayrıca Çocuk Bakanlığının kurulmasının elzem olduğu çokça Meclis'te partimiz tarafından dile getirilerek bu konuda da bir kanun teklifi hazırlanmış, bu temelde ilgili birime sunulmuştur. Ancak ne Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar ne de diğer muhalefet bloku bu konuyu sahiplenici bir tutum sergileme yoluna gitmiştir. HDP bu konudaki ısrarlı mücadelesine devam etmektedir. Bu amaçla geçtiğimiz hafta partimiz bünyesinde bir çocuk komisyonunun kurulmasını MYK’da karar altına almıştır.

Nuray Türkmen: Geleneksel ve modern anlayışa itiraz ederek çocuk politikamızı oluşturuyoruz

Şimdiye kadar HDP halkların umududur dedik. Sadece halkların değil çocukların da umududur HDP. Çocuk Komisyonumuzun kurulması sadece çocukların sorunları üzerinde değil, çocuklarla birlikte bir politika üretmek, çocukların özgürleşmesine katkıda bulunmak için böyle bir komisyona talip olduk. Geleneksel ve modern anlayışa itiraz ederek bir çocuk politikası oluşturuyoruz. Geleneksel yöntem çocuğu ailenin mülkiyeti, modern anlayış ise çocuğu bir proje olarak görüyor. Bu iki anlayışa itiraz ederek bir çocuk komisyonu kurduk. Çocuklarla birlikte özgürleşeceğimiz, mücadelemizi sürdüreceğimiz, halkların ve çocukların umudunun HDP olacağına inancımızı paylaşmak istiyoruz.

*Meclis bünyesinde yalnızca çocuklar için çalışan bir ihtisas komisyonun kurulması için gerekli çalışmaları yürüteceğiz.

*HDP, Çocuk Bakanlığının kurulması için birçok defa kanun teklifi vermiştir. Bu bakanlığın kurulması için çalışmaya devam edeceğiz.

*Meclis'te kamu bütçesinin oluşturulduğu bütçeleme süreçlerinde "Çocuklara Duyarlı Bütçelemeyi" hayata geçirmek için çalışacağız.

*Yine, çocuklarla çalışan sivil toplum örgütleri, baro ve diğer kurumlarla beraber geniş katılımlı bir sempozyum düzenleyerek bütünlük bir çocuk politikasının inşası için çalışacağız.

*Yerel yönetimlerde, kamu kurumlarında ve TBMM’de gündeme gelecek yasal düzenlemelerde, uygulama ve kararların çocuklar üzerindeki dolaylı ve doğrudan etkisini analiz etmek ve değerlendirmek için ‘Çocuk Etki Değerlendirmesi (ÇOED)’ raporlarının hazırlanmasına yönelik yasal altyapının oluşturulması için gerekli çalışmaları yapacağız.

*Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 17., 29. ve 30. maddelerine koyduğu çekincelerin kaldırılmasına yönelik ulusal ve uluslararası çalışmaların yapılması için çalışacağız.

*Çocuk cezaevlerinin kapatılması amacıyla gerekli alt yapı çalışmalarının sağlanması için yasama faaliyetleri yürüteceğiz. Türkiye’de 18 yaşın altında olup tutuklanan ya da yargılanan çocukların ceza hukuku sisteminin parçası olan bir kurumda değil özerk ve bağımsız çocuk eğitim merkezlerinde kalması, bu kurumların cezalandırma değil sosyal ve psikolojik destekle yönlendirme ve eğitim amaçlı olarak yeniden düzenlenmesi ve bağımsız bir denetime tabi olması için gerekli yasal alt yapının oluşması için çalışacağız.

*Bir kültürel soykırım kurumu olarak işlev gören Yatılı Bölge Okullarının kaldırılması ve yarattığı tahribatı bütün gerçekliğiyle ortaya konulması için ‘Yatılı Bölge Okulları Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’ adıyla bir komisyon kurulmasına yönelik çalışmalar yapacağız.

*HDP Çocuk Komisyonun kurulmasıyla amaçlanan nihai hedef ise Galler gibi birçok ülkede örneği bulunan Çocuk Parlamentosunun Türkiye’de de oluşturulması ve toplumsal yaşamın bütününde tüm çocukların eşit kabul edilerek kendi sözlerini söyleyebilme gücünü kazanmasıdır.

Ayrıca Türkiye’nin çekince koyduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesine karşı da UNESCO ve UNICEF’e mektup gönderdik.

19 Kasım 2021