
Grup Başkanvekilimiz Filiz Kerestecioğlu'nun "CPT'nin 25 yılı: kazanımlar ve iyileştirme alanları" başlıklı rapor üzerine AKPM'de yaptığı konuşma:
Sayın Başkan, Sevgili Meslektaşlarım,
Öncelikle, bu önemli konunun Konsey'de tartışılmasını mümkün kıldığı için sayın Jordi XUCLÀ'ya teşekkür etmek isterim. Bugün CPT'nin yapısına ilişkin böyle bir raporun yazılmış olması çok önemlidir.
Geçtiğimiz hafta, CPT, Türkiye vatandaşları için çok önemli bir rapor yayınladı. Ancak, Türk Hükümeti izin vermediği için CPT raporunu yayınlayamadı. Türkiye, komitenin hazırladığı son üç raporun hiçbirini yayınlamasına izin vermedi. Buna karşılık Rusya da, 26 ziyarettin ardından yalnızca üç raporun yayınlanmasına izin verdi.
Komitenin uzman ekipleri, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan kişilerin koşullarını incelemek üzere Ankara, İstanbul ve İzmir'deki cezaevlerini ziyaret etmişti.
Türkiye İçişleri Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre, Gülen yapısına bağlı oldukları iddiasıyla tutuklu bulunan yaklaşık 47 bin kişi var.
Fakat Komite Başkanı Mycola Gnatovskyy, Türkiye'de cezaevlerinin durumuyla ilgili hazırladıkları rapor hakkında "Yüzlerce insanla görüşmeler yaptık. Yeterli belgeye sahibiz... Elbette bulgularımız hakkında konuşmak istiyoruz, ancak tek bir kelime söyleyemem"açıklamasında bulundu. Bu örnek bile, CPT'nin etkililiğini arttırmanın ne kadar acil olduğunu göstermektedir.
Türkiye tarafından onaylanan Avrupa İşkenceyi Önleme Konvansiyonu uyarınca insan hakları temsilcileri 1989 yılından bu yana hapishane ve tutuklulara ilişkin dokümanlara erişebiliyor. Fakat bugün uygulamada, Avrupa Konseyi İzleme Komitesinin raportörlerinin bile tutuklu bulunan Eşbaşkanlarımızı ve vekillerimizi cezaevinde ziyaret etmelerine izin verilmiyor. 32 yıllık bir avukat olmama rağmen, Adalet Bakanlığı bir milletvekili olarak bana izin vermediği için tutuklu Milletvekillerimizi ve Belediye Başkanlarımızı ziyaret edemiyorum.
Türkiye cezaevlerinde, tutuklular üzerindeki baskı, Olağanüstü Hal bahanesiyle arttırıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi bir çok STK, bu konuda raporlar yayınladılar. Bu nedenle, cezaevlerinde baskıların sona ermesini ve insan koşullarının iyileştirilmesini talep eden yüzlerce tutuklu iki ay açlık grevine başladı. Ne yazık ki bildiğimiz kadarıyla CPT, bu konuda inceleme veya herhangi bir yorum yapamadı. Dahası, bu kötü koşullara maruz kalan mahkumların birçoğunun darbe girişimi ile de hiçbir ilgileri yok. Birçok mahkum, aynı gazeteciler ve milletvekillerimiz gibi, yalnıza fikri hürriyetlerini kullandıkları için veya günümüzde suç olarak kabul edilen Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla hapisteler.
Bu koşullar altında, CPT’nin rolünü güçlendirmek ve İzleme Komitesi ile koordinasyon haline çalışması gibi tavsiyeleri içeren bu önemli rapora destek verdiğimi ifade etmek isterim.
26 Nisan 2017