Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, yakınlarını Barış Mitingi Katliamında yaşamını yitiren ailelere Batman’da taziye ziyaretinde bulundu. Taziye ziyaretinin ardından basının sorularını yanıtlarken şunları söyledi:
Aranan kişi canlı bomba olarak kendini bir yerde patlatacağı bilgisi var, istihbaratı var, aynı zamanda mitingle ilgili de çok sayıda istihbarat bilgisi vardı devletin elinde yani bir canlı bombanın gelip orada eylem yapabileceğine dair bilgiler var.
IŞİD bağlantısı ilk günden söylenmişti
İki gün önce Ankara’da savcı ile görüştüğümüzde de savcı da aşağı yukarı bu bilgileri bize verdi. Bombanın da bombacının da Suruç’taki bombacı ile bağlantısının tespit edildiğini ifade etmişti. IŞİD bağlantısının da olduğunu söylemişti. Ama biz kendilerinin açıklamasını bekledik, yoksa patlamadan bir gün sonra aşağı yukarı bu bilgiler ortaya çıkmıştı. Aranan kişi canlı bomba olarak kendini bir yerde patlatacağı bilgisi var, istihbaratı var, aynı zamanda mitingle ilgili de çok sayıda istihbarat bilgisi vardı devletin elinde yani bir canlı bombanın gelip orada eylem yapabileceğine dair bilgiler var. Dolayısıyla devlet içinde işbirliği var, sıradan bir zafiyet, sıradan bir ihmalden söz edemeyiz, işbirliği yapmış, o nedenle bunun üstüne gidilmesi lazım ve bütün sorumlusu kim bunun önünü açmışsa bunun hesabının sorulması lazım.
Suruç, Diyarbakır, Ankara bombalı eylemleri, Mersin ve Antalya parti binalarımızın bombalanması, hepsi aynı kişilerdir ve hepsinin devlet içinde bağlantıları ve destekçileri vardır.
Devlet içerisinde güç almış, destek almış istihbarat almış, devlet içerisinde kollanmış, korunmuş alçakların bizzat Ankara’ya getirtilerek yaptırılmıştır. Bu nedenle devleti yönetenler eğer bu katliamların sorumluluğundan kurtulmak istiyorlarsa devlet içindeki bu IŞİD mensuplarını yakalayıp yargıya teslim edilmesi lazım. Bu iki tane gencin kafasın göre Ankara’ya gelip kendini patlatması olayı değildir. Suruç, Diyarbakır, Ankara bombalı eylemleri, Mersin ve Antalya parti binalarımızın bombalanması, hepsi aynı kişilerdir ve hepsinin devlet içinde bağlantıları ve destekçileri vardır. İşte ortaya çıktı, kendini Suruç’ta patlatanın kardeşidir Ankara’da kendini patlatan ve hatta aranan kişidir. Ayrıca bu şahıs Başbakanın elindeki canlı bomba listesindedir. Bu kadar aleni ve maalesef göz göre göre bir katliam gerçekleşiyor. Bu kadar aleni iken neredeyse çıkıp birileri ‘HDP kendini patlatıyor, oy için kendilerini patlatıyorlar’ diyebilecek ahlaksızlar çıkıyor.
Türkiye’de ve dünyada bu katliam karşında lanet okuyan herkes acının düştüğü yerdeki hissiyatla hareket etti. Tabi tamamı değil maalesef tamamı değil. Bu katliamdan sevinç duyanlar, sevinç çığlıkları attığı olanlar da oldu. Onları bir kenara bırakıyoruz. İnsani değerler etrafında birleşen bütün kardeşlerimizden Allah razı olsun. Kim olursa olsun. Çünkü bu tür acılar ve katliamlar da bizleri en azından insanlıkta birleştiremezse durum katliamdan daha vahimdir demektir.
Sadece bizler değil aslında Türkiye’de ve dünyada bu katliam karşısında lanet okuyan herkes acının düştüğü yerdeki hissiyatla hareket etti. Tabi tamamı değil, maalesef tamamı değil. Bu katliamdan sevinç duyanlar, sevinç çığlıkları attığı olanlar da oldu. Onları bir kenara bırakıyoruz. İnsani değerler etrafında birleşen bütün kardeşlerimizden Allah razı olsun. Kim olursa olsun. Çünkü bu tür acılar ve katliamlar da bizleri en azından insanlıkta birleştiremezse durum katliamdan daha vahimdir demektir. Çok şükür şu an her yerde insanlar bu acıları paylaşıyor. Türkiye, tarihin en ağır terör katliamıyla karşı karşıya kalmışken, bizler bütün bu yaşananları normal bir süreç olarak geçiştiremeyiz. Devlet de normal bir kaza yaşanmış gibi yaklaşamaz.
Bizleri hedef göstererek buna zemin sunuyorsunuz. Bu barbarlarla yeterince mücadele etmeyerek buna zemin sunuyorsunuz. Devlet içerisinde bunlara destek olanlar, kaynaştıran ve üstünü örtenler hesabını sormayarak buna zemin sunuyor. O nedenle sorumluluk kollektiftir.
Biz devleti iyi tanıyoruz. Suruç’ta tanıdık, Diyarbakır’da tanıdık
Bakın ilk dakikadan beri ısrarla altını çizerek belirtiyoruz. Devletin sorumluluğu var. Neye dayanarak söylüyoruz? Diyorlar ki neden ilk dakikadan beri ortada hiçbir şey yokken bunu ortaya atıyorsunuz. Çünkü biz devleti iyi tanıyoruz. Suruç’ta tanıdık, Diyarbakır’da tanıdık. Parti binalarımız yakılırken, bombalanırken tanıdık. Şimdi hükümet ve devlet temsilcileri şunu iyi görmeliler.
İstediler ki o katliamda ortalık karışsın. Kürt-Türk birbirine girsin. İç savaş çıksın istediler. Olmamasının nedeni insanlarımızın bilinçli olmasıdır.
Halk bu oyuna gelmedi. Çok şükür ki bu katliamı gerçekleştirenler arzu ettikleri şeyi başaramadılar. Çünkü halkımız her yerde bilinçlidir. İstediler ki o katliamda ortalık karışsın. Kürt-Türk birbirine girsin. İç savaş çıksın istediler. Olmamasının nedeni insanlarımızın bilinçli olmasıdır. Çünkü bu katliamların amacını bilecek kadar politiktir insanlarımız. Bunu da en büyük şansımız. Iğdır’da, Dağlıca’da saldırılar oldu aynı gecede 400 binamız yakıldı. Hiçbir günahımız olmadığı halde bunlar yaşandı. Ama 100 insanımızı Ankara’da kaybettik ailelerimiz tek bir yere saldırmadı. Bir yere intikam duygusuyla yaklaşmadık. Böyle olması lazım. Başka türlü bu felaketleri durduramayız.
Aslında bizi öldürerek sizin altınızı oyuyorlar. Her gün bizi katlederek sizin içinizi oyuyorlar. Ve sizler de devleti yönetenler olarak buna zemin hazırlıyorsunuz. Bizleri hedef göstererek buna zemin sunuyorsunuz. Bu barbarlarla yeterince mücadele etmeyerek buna zemin sunuyorsunuz. Devlet içerisinde bunlara destek olanlar, kaynaştıran ve üstünü örtenler hesabını sormayarak buna zemin sunuyor. O nedenle sorumluluk kollektiftir. Eğer ciddi bir şekilde üstüne gidilirse zaten görülecek ki Diyarbakır patlamasında Suruç’ta, Ankara patlamasında devlet kliğinden güç ve destek alarak bunu gerçekleştirdiler. İstihbarattan ve devletten güç ve destek alarak bunu yaptılar. Aksi taktirde göz göre göre isimleri bilinen canlı bombalar hakkında, arama kaydı olan canlı bombalar elini kolunu sallayarak bu katliamları gerçekleştiremezdi.
Başbakan'ın elinde canlı bomba listesi varken siz böyle bir mitingde en küçük bir güvenlik önlemi almazsanız birinci dereceden sorumlu sizsiniz.
Hükümet hesap da soramıyor hesap da veremiyor.
Maalesef durum budur. Keşke böyle olmasaydı. Keşke hükümet devlet elinden geleni yapmış olsaydı. Azami düzeyde güvenlik alsaydı, içimiz rahat olsaydı yine de böyle bir şey ortaya çıktığında bizler devleti suçlamaz, eleştirmezdik. Çünkü her türlü tedbiri aldıktan sonra yine bu tür şeyler olabilir. Biz başımıza gelen bu katliamda en azından devlet sorumlu değil derdik. Ama durum öyle değil. AKP miting yapmadan önce miting alanında onlarca detektörle güvenlik önlemi alıyor. 10 sokak öteden güvenlik önlemi alınır. Alınsın tabi ki alınsın, biz alınmasın demiyoruz. Ama barış için Türkiye’nin 81 ilinden oraya vatandaşlar toplanırken ve saldırı yapılmadan önce devletin elinde bilgi varken, Başbakan'ın elinde canlı bomba listesi varken siz böyle bir mitingde en küçük bir güvenlik önlemi almazsanız birinci dereceden sorumlu sizsiniz. Bizi hedef gösteren açıklamalar yapıyorsunuz. Bizi tehdit ediyorsunuz. Bizi vatan haini, bizi terörist, bizi bölücü, bizi din düşmanı ilan ediyorsunuz. Böylece hedef gösteriyorsunuz. Sonra da bu katliamlar yaşanınca sorumluyu yine bizi gösteriyorsunuz. Bombayı kendi kendilerine patlattı noktasına getiriliyor. Bu utanç vericidir. Halk adına, ülkenin adına, ülkenin geleceği için utanç verici şeylerdir. İşte o nedenle hükümet hesap da soramıyor hesap da veremiyor.
Bu ülkenin onurlu, eşit, özgür yurttaşlarıyız
Buradan bir musibet çıkar mı? Keşke buradan doğru sonuç çıkarılsa. Barışın şehitlerini Allah'a emanet ettik. Geri kalanlar buradan bir ders çıkarmazsak bu felaketleri başımıza getirmeye devam edecekler. Bundan nasıl bir ders çıkaracağız peki, birincisi Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak Başbakan ve hükümet sözcüsüne artık bizi hedef göstermekten vazgeçecekler. Biz diyaloga kapalı insanlar değiliz. Kan emici değiliz. Bölücü değiliz. Bu ülkenin onurlu, eşit, özgür yurttaşlarıyız. Kendimizi öyle hissediyoruz.
O yaşıyla başıyla gittiğim her yerde her barış eyleminde Meryem Ana’yı gördüm. Her zaman en önde cesur bir şekilde, inançlı ve kararlı bir şekilde barışın ve özgürlüğün bir olduğunu bilerek mücadelesini yürüttü. Meryem Ana’yı kim sevmezdi? IŞİD barbarları sevmezdi. Çünkü Meryem Ana’nın çocukları IŞİD’e kan kusturan, boyun büktüren kahramanlardı. Onu biliyorlar ve her birimizin böyle olması lazım.
Üzerime bir borç olarak biliyorum, dün eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül beni arayarak taziye dileklerini iletti. Bu üzerime bir vazifedir bende acılı ailelere ileteyim dedim. Allah kendisinden de razı olsun.