Demirtaş: “Darbeyi enişteden öğrendim” diyor. Yalan! Darbe girişimini önceden biliyordu.

- Bize düşen Yezid’e karşı Hasan olmak, Hüseyin olmaktır

Muharrem orucu başladı. Alevi yurttaşlarımız, 1336 yıl önce Kerbela’da yaşanan haksızlığı, katliamı anmak için 12 gün boyunca oruç tutuyorlar. Orucunuz hak yolunda kabul olsun diyorum.

Kerbela sadece Hz Hüseyin, Hz Hasan şahsında bir haksızlığın ötesinde, yaşama karşı bir duruş biçimidir. Kerbela’da yaşanan haksızlık ne ilkti, ne de son. Yezid o gün ortaya çıkmadı, o gün gitmedi. Bugün kendisine saray inşa etmek isteyen, ezilenlerin sırtından kendilerine bir gelecek inşa etmek isteyen Yezid anlayışı devam ediyor.

Kerbala’dan çıkarılacak iki önemli ders vardır:

Zulüm ne kadar ağır olursa olsun teslim olmamak, direnmek.

Zalim ne kadar gaddar olursa olsun diyalog kapısını kapalı tutmamak.

Günümüzde Yezid anlayışı devam ediyorsa bize düşen, Yezid’e karşı Hasan olmak, Hüseyin olmaktır.

Alevi yurttaşlar eşitlik mücadelesi yürütürken bunu sadece kendileri için istemiyor. Demokrasi bütün yurttaşlar için diyorlarsa, Alevi yurttaşların taleplerini kendi taleplerimiz olarak desteklemeliyiz.

- Diyanet’in ayrımcı tutumu

Bugün Kerbela yası tutulacak da, acaba Hükümet yetkilileri Sünni yurttaşlarımıza sunduğu hizmetin milyonda birini sunacak mı?

Diyanet İşleri Başkanı’nın Cemevleri’nde düzenlenen iftar programıyla ilgili tek bir programı var mı? Yok. Aldığın maaşın neredeyse yarısı Alevi yurttaşlardan geliyor. Sen sadece Sünni yurttaşların Diyanet İşleri Başkanı değilsin.

Burada kritik kavram laikliktir. Laiklik kurulamamışsa bu bütün herkesin zararınadır. Zannediliyor ki laikliğin ayaklar altına alınması bir mezhebin işine geliyor, hayır.

Diyanet’in bütçesi 5 bakanlığın toplamından fazla. Ne yapıyorlar bu paraları? Din işi yapıyorsanız tüm dinlere karşı adil olmak, eşit olma zorundasınız. Bir inancın nerede nasıl ibadet edeceğini belirlemek Diyanet’e düşmez. Bu devletin işi değil ki.

- AKP dini icat ettiler

AKP dini diye bir şey icat ettiler. Abartmak için söylemiyorum. Kendi kuralları var. Örneğin hırsızlık günah değil AKP dininde. Yolsuzluk gibi şeyler  neredeyse madalya sebebi.

Şu kayyum meselesine bir bakın. Memleketin en büyük hırsızları AKP’li belediyeler. Adil bir müfettiş girsin şu belediyelere, neler çıkacak. Ankara’nın, İstanbul’un yarısını yediler. Servetlerinin haddi hesabı yok. Kendileri söylemedi mi? Gülen cemaatine peşkeş çektikleri arsaların haddi hesabı yok. DBP’li belediyelere kayyum atadılar Niye? Çünkü hırsız değiller. Hırsız olsalar baş tacı yapılırlar.

Benim belediye eşbaşkanlarım tutuklanacak, mahkeme mahkeme süründürülecek, memleketi soyan AKP’li belediye yöneticileri de demokrasi ve ahlak abidesi kesilecek, utanmadan da “Şu belediyeye de, bu belediyeye de kayyum atayın” diyecekler. Böyle bir şey olabilir mi? Yönetim anlayışı bu. Bunu da bize normal bir şeymiş diye yutturmaya çalışıyorlar.

- Onurunu satmayan medyayı kapatıyorlar

Şu havuz medyasına bir bakın. Ne basını? Ne ahlakı? Ne ilkesi? Hiçbir şey yok. Küfürlü yazmayanı işe almıyorlar. Bazı medya kanallarını da kapatıyorlar. Niye? Havuz medyası gibi onurlarını satmadıkları için. Onurlarını satmış olsalardı bugün onlara polis değil, bir bakan giderdi konuk olarak.

Zarok TV var bir de. Diyorlar ya biz inkarı, asimilasyonu aştık, yalanınız boyunuzu aşmış be!

Sizin döneminizde asimilasyon hızı geçmiş yıllara göre çok çok fazla. Şu konuşmayı kendi anadilimizde konuşmayı yapamıyoruz diye utanmadan sıkılmadan bizi suçluyorlar. Sen Kürtçe çocuk kanalını kapatırsan, Kürtçe müzik söyleyeni içeri atarsan, asimilasyon işte böyle gerçekleşir. En sinsi asimilasyonu bunlar uyguladı. Kaba saba yöntemi geçmiştekiler kullandı, bunlar inceltilmiş bir halini kullanıyor.

Ne acıdır ki bunu İslam adına yapıyorlar. 14 yıldır “İslamcı bir partiyiz” diyenler bunu yapıyor. Yalanın, iftiranın en büyüğü de bunlarda. Bunun dinle imanla ne ilgisi var? Neymiş %50 oy alıyorlarmış. Haysiyetsizlik %50 ediyorsa kusura bakmasınlar. Bilsek ki %99 oy alacağız, haysiyetsizlik yapmayız biz.

Meclis açılmış, ilk dakika yaptıkları savaş tezkeresi çıkarmak. İkinci gün Bakanlar Kurulu OHAL’i uzatıyor. İstediğin kadar oyun olsun, zulüm yapma hakkı vermez bu sana.

- HDP ve diğerleri var

Parlamentoda 4 parti varmış. Sadece 2 parti var, HDP ve diğerleri. Biz varız, bir de ırkçılar, milliyetçiler ulusalcılar. Bizden başka direnebilen yok, bizden başka umut yok. Hepsi Saray’ın önünde süt dökmüş kedi gibi. 

Bizim minnetimiz yok. Senden ihale mi istedik? Hırsızlık mı yaptık? Millete zulüm mü yaptık? Neyimizden korkacağız? Bu ülkede yaşanmış bütün suçların siyasi sorumluluğu 14 yıldır sizde. Biz size niye biat edecekmişiz?

Yaptıkları şeyin evrensel bir tane ismi vardır: faşizm. Hangi ruhta birleşirlerse birleşsinler, dünyada bunun adı faşizmdir.

Seçimi kabul etmemiş de facto Führer’im demiş. Solcu milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmış. muhalif basını kapatmış. OHAL ile ülkeyi yönetmeye kalkmış. Tek, tek demiş. Bunu, yok bu değil, Führer demiş. İddialıyım. Hayatı boyunca başından sonuna okuyabildiği kitap Hitler’in Kavgam kitabıdır. 

- Asla teslim olmayacağız!

Korkunun ecele faydası yoktur. Korkacak zaman değil. Özgürlük mücadelesi bedel istiyorsa, bu bedeli ödeyeceğiz. Ama teslim olmayacağız!

İçeride, dışarıda savaş politikasıyla ırkçılığı, şovenizmi yükselte yükselte bir süre götürür. Ya sonra? OHAL bir gün bitecek. Bak zor gücü olmasa ayakta duramıyorsun, hani ‘ileri demokrasi’? Şu anda panzer gücü, zor güç olmasa bir gün orada duramayacaklarını biliyorlar. Şu konuşmamızı yayınlayacak medya kanalı kalmadı artık. Zannediyorlar ki halk gerçekleri duymayınca herkes AKP’li olacak. Biri bunları kandırmış herhalde.

Bunların en zayıf noktası bu, ‘kandırılmak’. Dünyanın en keriz hükümeti, kusura bakmasınlar. Bir tek biz kandıramadık :)

Suçlu öğretmenler, doktorlar. Kandırılanlar ise onlar, Cemaat’i bu noktaya getirenler onlar, bedeli kim ödeyecek? Kürt, Alevi, demokrat öğretmenler, memurlar, cemaate selam vermiş, yurtlarında kalmış gariban memur. Ama en büyük suçlu, memleketin başında memleketi yönetmeye devam edecek.

Darbe ile mücadele ediyoruz adı altında bizlerle mücadele ediyorlar. Ortada darbeyle mücadele yok. Nerede bunu siyasi ayağı? Darbe başarılı olsaydı kim cumhurbaşkanı kim başbakan olacaktı? Niye bunları açıklamıyorsunuz?

Bank Asya’dan havale yapan memuru işten atıyorsun. AKP içinde darbeyi haber alan kaç milletvekili var? İş garibana gelince aslan kesiliyorsunuz.

- Erdoğan darbeyi önceden biliyordu

“Darbeyi enişteden öğrendim” diyor. Yalan! Darbeden, senden benden, MİT’ten, enişteden önce haber vardı. Darbeden haberin olacak, önceden tedbirini alacaksın, sırf sen iktidarını sağlamlaştıracaksın diye o kadar kişinin ölümüne göz yumacaksın.

Türkiye tarihinin en büyük kumpaslarından biriyle karşı karşıyayız. Darbecilerin listesinin isim isim elinizde olduğu biliniyor. Bu gerçeği herkes şu koridorlarda konuşuyor da, bizim dışımızda kimse şu mikrofonda konuşmaya cesaret edemiyor. Bu gerçek sadece kulislerde mi kalacak?

Darbenin içindeki bakanlar kim? Senin bilgin vardı, neden insanların ölmesin göz yumdun? Neden darbecileri teşebbüs aşamasında içeri almadın? Hesabına geldi çünkü. Milletin direnişi de sahiplenip götürürüz, ülkeyi KHK’lerle yönetiriz dedi. Bunu teşhir eden tek parti de biz olduğumuz için işi gücü bırakmış bizimle uğraşıyorlar.

Biz ne darbeden, ne diktatörlükten yana olmadık. Evet bir darbe gerçeği var, darbe bir senaryo değil ama buna karşı alınan tedbir bir senaryo. Muhalefet partileri de bu senaryoya uymuştur. O nedenle Saray’da biz yokuz, onlar var. Oyunu bozan biziz çünkü.

AKP içindeki darbeciler kim? Hadi isim isim açıklayın. Darbe girişimi vatana ihanetse, kaç vatan haini var aranızda ey AKP, ey cumhurbaşkanı? Nerede bunun siyasi ayağı? Tek bir siyasetçi yok muydu ya darbe girişiminde? Bir kişi ya, numune olarak? Yok (!)

32 bin kişi tutuklu şu anda. 32 bin kişiyi tek dosyada birleştirmek istiyorlar. Bu, oradan bir kara çıkmayacak demektir. 32 bin sanıklı dosya mı olur? Özel mahkeme kuracaklarmış. O keşmekeş içinde hakikat ortaya çıkar mı, çıkmaz. İstedikleri de bu zaten.

- Onların mitingi döner ayranla, bizimki gazla copla

OHAL ile KHK ile memleket yönetemezsiniz. Meclis açık. Ne gerek var KHK’lere? Çünkü Meclis’i artık ayak bağı olarak görüyor. Ne güzel işte istediği KHK’yi yazdırıyor. Meclis’e gelse tartışmalar yürütülecek, basına yansıyacak, halk öğrenecek... ki bunun adı demokrasidir.

Bunu yapmıyor. Yüzlerce kanun çıkardı KHK ile. Adalet Bakanı olan zat “KHK Anayasa’ya aykırı olabilir” diyor. Bunu da kabul ediyorlar yani. 

Medya yok. Kimse nefes alamıyor, kendisi hiç sıkılmadan “Eskiden topladıkları kalabalığın 10’da biri toplanamıyor” diyorlar. Ya sen ücretsiz döner ayranla, otobüslerle miting yaparsın, bizim mitinglerimiz gazla, copla yapılıyor. Hinliği görüyor musunuz buradaki? Halk canını ortaya koyarak direniş sergiliyor. 

- Sokak sana hak da bize mi değil!

Demirtaş sokağa çağırmışmış. Tekrar çağırıyorum: Zulme karşı direniş haktır! Sana meşrudur da bize gayri meşru mu? 15 Temmuz gecesi sokağa çıkana meşrudur da, milletvekiline dokunulunca sokağa çıkana mı gayrı meşru? Beni suçlayarak kitlemizi baskı altına almaya çalışıyor. Kanmayın bunlara. Meclis içinde de dışında da direnmeye devam edeceğiz. Bunun dışındaki her yol halkı daha büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakır. 

- Ekonomi iyi durumda değil

Ekonomi iyi durumda değil. Büyüme hedefini düşürdüler. Başbakan bugün açıkladı. Bunu da zafer olarak sunuyor. Biri Başbakan’a hatırlatsın, 4 buçuk, 3.2’den büyüktür. Büyüme hedefini düşürmüşsünüz. Anlamıyorsan uzmanına sor. Çağır bir ilkokul öğrencisini, 4 buçuk mu büyük, 3.2 mi büyük diye sor.

- Cezaevlerindeki yoldaşlarımıza selam

7 Ekim’de DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’in duruşması var, tutuklanmasını kınıyoruz. Umarım en kısa zamanda siyasi çalışmalarına yeniden başlayacaktır. Eş Genel Başkan Yardımcımız Alp Altınörs de bir komployla tutuklanmıştı. Her iki arkadaşımızın şahsında cezaevlerindeki yoldaşlarımıza selamlarımı iletiyorum.


4 Ekim 2016