
Adalet Bakanlığı tarafından AYM'ye gönderilen "cezaevinde bulunması milletvekilliğine engel değildir" görüşüne karşın, Meclis Başkanlığı tarafından bütün Parlamento üyelerine iletilme yükümlülüğü olan TBMM Başkanlığına dilekçesi:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
4 Kasım 2016 tarihinden bu yana Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan, Parlamentonun üçüncü büyük siyasi partisi HDP’nin Eş Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanıyım. Halkımızın seçtiği milyonlarca oyun temsilcisi olarak şahsım ve tutuklu bulunanmilletvekillerinin yasama faaliyetlerine katılmasıhukuksuz bir şekilde engellenmektedir. Cezaevinde bulunmamızın yasama faaliyetlerine engel olmadığı hususu, başta Adalet Bakanı olmak üzere, Hükümet yetkilileri ve Meclisin itibarını korumakla mükellef olan Meclis Başkanı tarafından zaman zaman dile getirilmektedir. Şahsım ve tutuklu bulunan 8’i partime mensup, biri Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olmak üzere toplam10 milletvekilinin yasama faaliyetlerine katılma imkânı ortadan kaldırılmıştır.Ancak Anayasa’nın “yasama yetkisi” başlıklı 7. Maddesinde; “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez” ifadesiyle, yasama yetkisinin TBMM’de, yani esasen TBMM üyelerinde, yani milletvekillerinde olduğu Anayasa hükmüdür. Bu Anayasa hükmü, tutuklu bulunan milletvekilleri açısından açık bir biçimde ihlal edilmektedir.
Ancak tutuklanıp yasama faaliyetlerine katılmamızın engellenmesi haricinde, İçtüzük ile bizlere tanınan haklardan da faydalanamamakta, Meclisin gündeminden ve yasama faaliyetlerinden haberdar olamamaktayız. OysakiAnayasa’nın “İçtüzük, siyasî parti grupları ve kolluk işleri” başlıklı 95. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür” hükmü ile aşağıda detaylandırdığım İçtüzüğün ilgili hükümleri çok açıktır.
İçtüzüğün “Komisyon raporları” başlıklı 42. Maddesinin beşinci fıkrasında; “Komisyon raporları bastırılıp milletvekillerine dağıtılır ve Genel Kurulda görüşülmesine başlandığı ilk birleşimin tutanağına eklenir” ibaresiyle, komisyon raporlarının bastırılarak bütün milletvekillerine dağıtılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak 4 Kasım 2016 tarihinden bugüne kadar, hiçbir komisyon raporu şahsım dâhil olmak üzere cezaevinde tutulan milletvekillerine iletilmemiştir.Oysaki İçtüzüğün 42. Maddesinde geçen yukarıdaki hükme dayanarak, işleyişte TBMM Genel Kurulunda görüşülen tasarı ve tekliflerin komisyonlarda kabul edilip raporu basıldıktan sonra belli bir sıra sayısı alarak bütün milletvekillerine dağıtılacağı açıktır.
İçtüzüğün “Gelen kâğıtlar listesi” başlıklı 51. Maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında; “Başkanlığa gelen kanun tasarı ve teklifleri, resmî tezkereler ve komisyon raporları ile soru, genel görüşme, Meclis araştırması, Meclis soruşturması ve gensoru önergeleri, gelen kâğıtlar listesinde yayımlanır. Bunlardan Genel Kurula sevk edilenler bu listede ayrıca belirtilir. Başkanlığa geliş tarihleri de ayrıca gösterilir.” “Gelen kâğıtlar Meclisin toplantı günleri dağıtılır ve tutanağa eklenir” ibaresiyle çok açık bir biçimde; Başkanlığa sunulan kanun tasarı ve teklifleri, tezkereler, komisyon raporları ile soru, araştırma, soruşturma, genel görüşme ve gensoru önergelerinin gelen kâğıtlarda yayımlandığı ve gelen kâğıtlarlistesininmilletvekillerine dağıtılacağı hüküm altına almıştır. Ancak 4 Kasım 2016 tarihinden bugüne kadar, gelen kâğıtlar listesi şahsım dâhil cezaevinde tutulan milletvekillerine iletilmemiştir.Bir başka deyişle, yasama görevini yürütmekle mükellef olan ve halkın temsiliyetini taşıyan milletvekillerinden cezaevinde tutuklu olanların hiçbiri; Meclise sunulan tasarı, teklif ve önergelerden haberdar değildir. Bu durum; Anayasa’nın 7. Maddesinde TBMM’ye, yani esasen TBMM üyesi olan milletvekillerine devredilen yasama yetkisinin gasp edilmesinin yanı sıra, yurttaşların iradesini taşıyan milletvekillerinin Meclistegörüşülen hiçbir yasama faaliyetinden haberdar olmadığı anlamına gelmektedir.
İçtüzüğün “Genel Görüşme” başlıklı 102. Maddesinin birinci fıkrasında; “Genel görüşme açılması, Hükümet, siyasî parti grupları veya en az yirmi milletvekili tarafından Başkanlıktan bir önergeyle istenebilir. Bu istem derhal gelen kâğıtlar listesine alınarak milletvekillerine ve Hükümete duyurulur”ibaresiyle açıkça belirtildiği üzere, genel görüşme açılması yönündeki taleplerin milletvekillerine duyurulacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak 4 Kasım 2016 tarihinden bugüne kadar, cezaevinde tutulan milletvekillerine, genel görüşme açılması yönündeki talepler duyurulmamıştır. Oysaki 4 Kasım 2016 tarihinden,26. yasama döneminin 3. yasama yılına girdiğimiz bu tarihe değin, 13 Genel Görüşme açılması, önergeyle Meclis Başkanlığı’ndan talep edilmiştir. Lâkin İçtüzüğün yukarıda ifade edilen 102. Maddesindeki “bu istem derhal gelen kâğıtlar listesine alınarak milletvekillerine duyurulur” hükmü tutuklu bulunan milletvekilleri için yerine getirilmemiştir.
İçtüzüğün “Gensoruda usûl” başlıklı 106. Maddesinin ikinci fıkrasında; “Gensoru önergesi, verilişinden sonraki üç gün içinde Başkanlıkça bastırılarak üyelere dağıtılır” ibaresiyle, Hükümet üyelerini denetleme aracı olan ve erkler ayrımının önemli bir denetim aracı olan gensoru önergelerinin, Meclis Başkanlığı’nca bastırılarak bütün TBMM üyelerine, yani milletvekillerine dağıtılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak4 Kasım 2016 tarihinden bu yana, üç adet gensoru önergesi verilmiş ve Genel Kurulda gündeme alınıp alınmayacağı görüşüldüğü halde, bu gensoru önergeleriyle ilgili gündemler, tutuklu milletvekillerine iletilmemiştir.
İçtüzüğün “Komisyon Genel Kurulu kararlarının bastırılması ve dağıtılması” başlıklı 118. Maddesinin birinci fıkrasında;“Komisyon Başkanlık Divanı, Komisyon Genel Kurulunca alınan kararları bastırır, bütün milletvekillerine ve bakanlara dağıtır”ibaresiyle,İçtüzüğün 115. Maddesiyle “Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden yabancıların” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderdikleri dilek ve şikâyetleri inceleyen Dilekçe Komisyonu’nun kararlarının bütün milletvekillerine dağıtılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak4 Kasım 2016 tarihinden bu yana, Dilekçe Komisyonu tarafından, İçtüzükte hüküm altına alınan, yurttaşların dilekçe ve şikâyetleri gibi bütün milletvekillerinin sorumluluğunda olan hususlarla ilgili Dilekçe Komisyonu tarafından alınan kararların hiçbiri tutuklu milletvekillerine iletilmemiştir.
İçtüzüğün yukarıda detaylı şekilde ifade edilen hükümlerinin; 4 Kasım 2016 tarihinden bugüne kadar, aralarında Parlamentonun üçüncü büyük siyasi partisi HDP’nin Grup Başkanı olarak, şahsım da dâhil olmak üzere,cezaevinde tutuklu bulunanmilletvekillerine uygulanmadığı açıkça görülmektedir. Bütün yurttaşların geleceğine tesir edecek Anayasa değişikliği ile Meclisin Anayasası olan İçtüzüğündeğiştirilmesi gibi çok önemli iki değişiklik, milletvekilleri halen cezaevindeyken Mecliste görüşülmüştür. Ayrıca 4 Kasım 2016 tarihinden, 26. dönem 3. yasama yılının henüz başladığı10 Ekim 2017 tarihine kadar;Mecliste 107birleşim, 614 oturum yapılmış, 271 kanun geçmiş, 22 grup toplantısı yapılmış durumdadır.Hükümet üyelerinin görevini yapmasıyla ilgili önemli bir denetim aracı olan 3 gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı görüşülmüş, ülke gündemiyle ilgili binlerce soru ve araştırma önergesi Meclis gündemine gelmiş ve 26. dönem 3. yasama yılı başlamadan hemen önce, 23 Eylül 2017 tarihinde Meclis Irak ve Suriye Tezkeresi’ni görüşmek üzere olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. Ancak tutuklu milletvekilleri bu görüşmelere katılamadıklarıgibi, Meclis gündemindeki hiçbir komisyon raporundan, Meclis’e sunulan ve/veya görüşülen önergelerden, yurttaşların tamamını ilgilendiren yüzlerce kanun tasarısı veya teklifinden ve yürütülen diğer yasama faaliyetlerinin hiçbirinden haberdar edilmemiştir.OysakiAnayasa’nın “Milletin temsili” başlıklı 80. Maddesinde; “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler” ifadesiyle, milletvekillerinin sadece kendi seçim bölgelerinin değil, bütün halkı temsil eden Türkiye milletvekilleri oldukları hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla, diğer milletvekilleri gibi tutuklu milletvekilleri de, sadece kendi seçim bölgelerinin değil, Türkiye’ninher yerindeki sorunlara dair tüm Türkiye halklarına karşı sorumludur. Ancak tutuklu bulunan milletvekillerinin bu yükümlülükleri yerine getirebilmesi, yasama faaliyetlerine katılamadıkları ve bu faaliyetlerden haberdar olmadıkları için engellenmiş durumdadır. Anayasanın yukarıda atıf yapılan hükümleri haricinde, bütün erkler ve makamlar tarafından bağlayıcı olduğu hususu da, Anayasanın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. Maddesinde; “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır” ifadeleriyle vurgulanmıştır. Yani Anayasa; yasama, yürütme, yargı erkleri ile birlikte hiçbir idari makam ve kuruma Anayasa’yı ihlâl edebilme istisnası getirmemiştir. Ancak yasama faaliyetlerine katılmamızın engellendiği ve yukarıda altı çizilen Anayasa’nın 7, 80 ve 95. Maddelerinin açıkça ihlâl edilmesi durumu ayrıca Anayasa’nın 11. Maddesindeki “Anayasa’nın bağlayıcılığı” hükmünün de ihlâli anlamına gelmektedir.
İfade edilen bütün bu hususlar çerçevesinde, Anayasa ile verilen denetim görevlerini yerine getirebilmeleri açısından;yukarıda Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinde ifade edildiği üzere Meclis Başkanlığı tarafından, bütün Parlamento üyelerine iletilme yükümlülüğü olan yasama faaliyetleriyle ilgili tüm gündemin,tutuklu bulunan bütün milletvekillerine iletilmesinin sağlanmasını talep ederim.
Selahattin Demirtaş
HDP Eş Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili
10 Ekim 2017