Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da işverenlerle yemekte buluştu. Yemeğe Demirtaş'ın yanı sıra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, STK temsilcileri, DTSO yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda iş veren çevresi katıldı.

Yemekte konuşan Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ise, kendisine destek veren işverenlere teşekkür ederek konuşmasına başladı. Diyarbakır'ın kent kimliği itibariyle politik kimliğiyle Türkiye'deki demokrasi mücadelesinde öne çıkan bir kent olduğunu ifade ederek, "Kürt sorunu başta olmak üzere temel sorunların en çok tartışıldığı ve çözüm önerilerin öne çıkarıldığı bir kenttir" diye konuştu. Demirtaş, seçimlerin Türkiye'nin demokrasi siyasal mücadelesinde yeni bir kırılmaya neden olacağını ifade ederek, "Daha ilk günlerde yeni bir yaşam çağrımızı Türkiye halklarına sunarken, bugüne kadar 'Kardeşiz, etle tırnağız, biz ayrılmaz bir bütünüz' söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu, kardeşlik hukukun sözde ve lafta kaldığını, içeriği itibariyle eşitlik ve adalet içermeyen ve kardeş söyleminin tek bir etnisite üzerinden kimlikleri yok etme örtüsü olarak kullanıldığını belirttik. Bugüne kadar devlet bütün halklara 'Hepsi kardeşimizdir' derken, aslında siz yoksunuz anlamında bir kardeşlik hukukunu bizlere dayattılar" dedi.

Kürt halkının bunu en derinden hisseden kesim olduğuna dikkat çeken Demirtaş, şunları söyledi: "Bu topraklarda kimliğimizle yaşayabilseydik, bu kabul edilmiş olsaydık bugünkü Türkiye devleti tekçi bir devlet olmayacaktı. İçinde Kürdün, Arap'ın, Ermeni'nin, Laz'ın ve diğer mezheplerinin, inançların kendi kimliğiyle var olduğu bir millet tekçi millet olmazdı. Onun üzerinden kendini var eden devlette ulus devlet olmazdı. Bizim inkarımız, kimliklerimizin inkarı milliyetçi ırkçı ulus devlet yaratma adına inkar edilmiştir. Cumhuriyet tarihi bu acılı ulus devlet inşa sürecinin birçok vahim örneğiyle doludur."

"Sadece yeni bir cumhurbaşkanı seçmiyoruz" diyen Demirtaş, yüz yılı aşkın süredir dayatılmaya çalışılan "deli gömleği"nden kurtulmak istenilip istenilmediğinin kararının verileceği bir seçim olacağını belirtti. Adayların ısrarlar tek millet-tek dil dayatmasında olduğunun altını çizen Demirtaş, "Özellikle AKP adayı 'tek dili ve tek milleti kabul etmiyorsa cumhurbaşkanı olmaya ne cüret' diye biliyor. Millet ayda şehir yapacak sen halen yüz yıl önceki faşizan düşüncelerle bizi tehdit edeceksin. Biz de senin tehditlerin boyun eğip, kimliğimizde yani onurumuzdan ve insanlığımızdan vazgeçeceğiz; senin dayattığın tek milleti kabul edeceğiz. Ne uğruna Çankaya uğruna. Cumhurbaşkanı olmanın tek şartı buymuş. 1940'larda Hitler; ki bıyığı Erdoğan'dan biraz kısaydı sadece farkları buydu herhalde bugünkü zihniyetle. Milyonlarca insanın katledilmesine sebep oldu. O da tek dil ve tek millet diyordu. Fakat biz 2014 yılında yaşıyoruz ve bunu söyleyen kişi ileri demokrasinin mucidi olduğunu söylüyor. Aynı paragraf aynı cümle içerisinde hem 'tek millet' olacaksınız diyor hem de "ileri demokrasiyi biz getirdik" diyor. Bu da büyük ustalık gerektiren bir şeydir. Bu kadar yalanı yüzü kızarmadan pişkince söyleyebilmek elbette ustalık gerektiriyor" ifadelerini kullandı.

Demirtaş, tekçi anlayışa karşı alternatifin demokratik bir çıkış olduğunu ifade ederek, yeni yaşam çağrısının her tarafta yankılanmasının nedenini de herkesin baskılardan dolayı bir arayış içerisinde olmasına bağladı. "Çözüm bulunamazsa Suriye, Irak ve Güney Kürdistan gibi büyük tehlikelerle karşı karşıyayız" diyen Demirtaş, herkesin kendisine yönelik nereden bir saldırı geleceği tedirginliği içerisinde olduğunu belirtti. Ezilenlerin bir araya gelip birlikte mücadele etmesinin tekçi anlayış için en büyük tehlike olduğunu dikkat çeken Demirtaş, "Manisa'da da Roboski'de devlet aynı vahşi yüzünü gösteriyorsa çıkışın yolu da bütün o ezilenlerin bir noktada birleşebilmesidir. Devlet zihniyetinin değişmesi için bir araya gelebilmeleridir. Elbette cumhurbaşkanlığı seçimleri bütün bu sorunların çözümü için tek başına çözüm değil. Ama devlet anlayışımı değiştirme, çok kültürlü ve kimlikli yaşamı örmek için büyük bir fırsattır. Bizim açımızdan mevzu sadece Çankaya'ya çıkma koltuğa oturma değildir. Türkiye halkları bir arada birlikte yaşamanın artık farklılıkların kabulünden geçtiğini çok iyi anlıyor ve bunun farkına varıyorsa bu kırılma yaşanmıştır" diye konuştu.

IŞİD çetecilerinin Güney Kürdistan'daki saldırılarına da değinen Demirtaş, "Bugün Musul'a, Şengal'e bakarak tehlikenin farkına varabilirsiniz. Bizim burada konuştuğumuz bu saatler IŞİD barbarları Maxmur'un kapısına dayanmış. Niye "Benim mezhebimden olacak, benim dini anlayışımı kabul edeceksin, etmezsen kelleni keserim" dayatması içerisinde. Buradaki farkı sadece kullandığı yöntem. Ortadoğu büyük bir felaket yaşıyor. Suriye bir kültürler mozaiğiydi. Tıpkı Mardin, Urfa, Diyarbakır gibi her sokağı medeniyet kokan bir coğrafya idi. Ama şimdi taş üstünde taş kalmadı. Binlerce yıldır birçok medeniyetin inşa ettiği hiçbir şey yok artık. Çöle dönüşmüş mezarlığa dönüşmüş bir Suriye var. Kapımızdaki en büyük tehlike budur" dedi.

08.08.2014