Demirtaş: Siyasi rehin olarak cezaevinde tutuluyoruz

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın İsviçre'de yayın yapan Neue Zuercher Zeitung’a yazılı olarak verdiği röportajın çevirisi:

Selahattin Demirtaş: “Siyasi rehin olarak cezaevinde tutuluyoruz” 

Demirtaş, Eylül 2016’da gazetemize verdiği röportajda her an tutuklanabileceğimi hesaba katıyorum diyordu. Çünkü kendisi bir soruşturma sağanağının hedefindeydi. 2 ay sonra, 4 Kasım sabah saatlerinde HDP’nin Eş Genel Başkanı Diyarbakır’daki evinden gözaltına alındı. Türkiye’nin doğusunda ailesiyle yaşadığı yerden Türkiye’nin en batısına Edirne’deki yüksek güvenlikli cezaevine götürüldü. En büyük ikinci muhalefet partisinin en tanınmış lideri için savcılar 142 yıl istiyordu. Bir örgütün, PKK’nin terörist propagandası suçlamasıyla, ki Demirtaş bunu kesin bir biçimde reddediyor.

Yargıya talimat

Yazılı röportajında Demirtaş NZZ’ye adil bir yargılama imkanı olmadığını söyledi. “Daha hâkim karşısına çıkmadan beni terörist ilan ederek yargıya açıkça talimat veriyor” dedi Demirtaş, Hamburg’daki G-20 Zirvesi sırasında Türk Devleti’nin başındaki kişinin yaptığı basın toplantısındaki ifadelerini kastederek. Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, insan hakları avukatını Türkiye’de Kürtlerin birbirini öldürdüğü bir olayı ateşlemekle suçlamıştı. Ekim 2014’te IŞİD cihatçıları Kürt kenti Kobane’yi kuşattığında yaşanan bu olay için “bu teröristin çeşitli suçlarından sadece biri” demişti. Demirtaş’ın devletin başı tarafından böyle suçlanması sonrasında bir mahkemenin önyargısız davranması mucize olacaktır. Darbe girişiminden bu yana 4000 hakim ve savcı “temizleme dalgası” ile tasfiye edildi.

Demirtaş HDP’yi başarılı bir biçimde Erdoğan karşıtı güçler için bir platform olarak konumlandırdı ve Haziran 2015’te HDP Erdoğan’ın AKP’sine bir yenilgi tattırdı. AKP ilk kez mutlak çoğunluğu kaybetti. Demirtaş’ın Erdoğan’ın başkanlık sistemine giden yolunda engel oluşturan sözü de hala hafızalarda.  Bu geçmişin üzerine Erdoğan'ın Demirtaş'a karşı kişisel düşmanlıkla hareket etmesi muhtemel, şu anda 5000 HDP üyesi parmaklıklar ardında.

Üst düzey Kürt politikacı, Erdoğan’ın PKK’yi terörist bir grup olarak nitelendirme dayatmasına hep karşı durdu. Öte yandan şiddet kullanılması ve 2 yıl önce biten barış süreci konusundaki görüşlerini de açıkça dile getirdi. Ankara, HDP’yi PKK’nin bir kolu olarak yaftalıyor ve bir düzine vekilini tutukladı. Ancak çözüm süreci bitmeden önce HDP’nin arabuluculuk hizmetinden faydalanıyordu.

“Her şey zor”

Demirtaş tutsaklığının ilk ayını tecritte geçirdi, şu an ise HDP vekili Abdullah Zeydan ile hücresini paylaşıyor. Her hafta 4 gün ikişer saatlik süreyle hücresinden çıkıyor. Avukatları ile de görüşmeler yapıyor. “Günlük 5 ayrı gazete alıyorum. Televizyon izleyebiliyorum. Daha çok roman, şiir, öykü kitapları okuyorum.” diye anlatıyor Demirtaş cezaevi günlerini. “Daha önceleri de resim yapmaya meraklıydım. Ancak fırsat bulamıyordum.” Ayrıca kısa öyküler, siyasi demeçler ve en son olarak da Erdoğan’a kendisine “terörist” dediği için teşekkür ettiği bir açık mektup yazdı. Çünkü “Erdoğan’ın o sözü hakkımdaki davanın saçmalıktan ibaret olduğunu gösterme derdinden beni kurtardı” diyordu Demirtaş ironik bir biçimde.

44 yaşındaki Demirtaş’ı eşi her hafta ziyaret ediyor, çocukları ise aradaki mesafeden dolayı daha az görüyor babalarını. Diyarbakır’dan İstanbul’a uçakla sonra da Edirne’ye iki saat araba yolculuğu. “Her şey çok zor” diyor Demirtaş cezaevindeki hayatı kastederek. Ancak “özgür düşünce ile fiziksel engellere direnebilirim”.

Şubat’ta bazı HDP milletvekilleri “insanlık ve yasa dışı” cezaevi koşullarına dikkat çekmek üzere açlık grevi başlattı. Habersiz koğuş aramalarını, kişisel eşyalara el konulmasını ve medya, kitap ve mektuplara erişimin kısıtlanmasını eleştiriyorlardı. Demirtaş da açlık grevine katıldı. Yetkililerle yürütülen temas neticesinde protesto eylemi bitirildi. Demirtaş “vekil olarak dokunulmazlığı sürmesine rağmen mektuplarıma, metinlerime ve politik içeriklere sansür uygulanıyor” diyerek eleştiriyor mevcut durumu.

HDP adına bir sözcü, Mayıs 2016’daki düzenlemenin yalnızca o tarihten önceki durumlar için milletvekili dokunulmazlığını kaldırdığını söyledi. Bu vahim parlamento kararını, hükümetteki yozlaşmış politikacıların da yargılanabileceği ve vicdanı temiz politikacıların korkacak bir şeyi olmayacağı yönündeki hatalı öngörüsüyle sosyal demokrat CHP de desteklemişti. Ancak dokunulmazlık oylaması HDP aleyhine bir duruma dönüştü. Bu durum iki ana muhalefet partisi arasındaki ilişkiyi zehirledi. Demirtaş “CHP ve HDP’nin birbirlerine eleştirileri var. Ancak bu dönem için bu eleştiriler ertelenebilir.”diyor.

Merkel’e itirazı

Demirtaş Avrupa’ya yükleniyor. Avrupa’daki bazı liderlerin kendi iktidarları için Erdoğan’ın Mülteci Anlaşması konusundaki tehditlerine boyun eğmeyi seçtiğini söylüyor. “Diplomaside insan haklarının pazarlık malzemesi yapılması bir utançtır”. Demirtaş besbelli Mülteci Anlaşması konusunda Avrupa Birliği liderliğinin Erdoğan’la yaptığı “tartışmalı ittifakı” kastediyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel’den her şeyden önce demokrasi ve insan hakları için bir tutum almasını bekliyor. Türkiye giderek faşist bir rejime dönüşüyor.

Ne zaman özgür kalacağı sorulduğunda Demirtaş, “davamın sonucunu siyasi gelişmeler belirleyecektir” diyor. İnsan hakları avukatı mücadeleyi bırakmayı düşünmüyor. “Moralimiz iyi” diyor, Edirne Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden yazdığı notunda.

Röportaj yayınlanma tarihi: 24 Temmuz 2017